1001Design
330i ///M3 Design
ERDAL SARIZEYBEK YAZDI: ÇOCUKLARIMIZ İÇİN YAZIYORUM, GERÇEĞİ VE İHANETİ, SON KİTABIMIZ OLABİLİR BU…
İHANETE DÜŞTÜK!
Üç buçuk eşkıyaya hesap sormak için gittiK Şemdinli’ye.
15 Ağustos 1984’te yapılan terörist baskınını hala unutamadık…
Ağır geldi bu saldırı bize, hala da ağır…
Özal üç beş eşkıya diyerek saldırıyı hafife almış da olsa, biz almadık, öfkelendik ama belli etmedik, yüreğimizde sakladık. 1986’da Nusaybin hududuna gittiğimizde de aynı duygular hakimdi yüreğimize, hesap sormak belki de intikam almak. Hep bu hesap sorulur diye bekledik yıllar boyu ama olmadı, bu hesap hiç sorulmadı.
Hiç terörist görmedim o yıla kadar en azından canlısını. Ölüsü zaten bir anlam ifade etmiyordu bize; 1987’de Kilise düzünden 33 terörist ölüsü getirildiğinde bakan gözlerimiz anlamsızdı, belki de duygusuz, tıpkı yerdekiler gibi. Ne için ve kim için can verdiğini bilmeyen sessiz bedenler sıralanmış yatıyordu.
Kim oldukları belli değil, sessizce kimsesizler mezarlığına gömüldüler. Hala da bilen yok kim olduklarını, gürültüyle geldiler ama sessizce gittiler. Gittiler ama giderken geride bıraktıkları hesabı hiç bilmediler.
Devletimiz yetiştirdi bizi, güveniyorduk kendimize, kimseden korkumuz yoktu. Terörün ülkeyi kaosa sürüklediği 92’de gerçekten koşa koşa gittik biz Şemdinli’ye, hesap sormak için. Çok kalmadık taburda, hemen düştük yollara.
Şemdinli’den çıkıp Durak bölüğüne vardığımızda, bölük komutanın gözlerinde gördüğüm heyecan sanırım biz de yoktu.
Yüreğimizi saran hesap sormak öfkesi heyecan, şaşkınlık ya da korku gibi her duyguyu silmişti. “Komutanım, İran sınırına yakın Mağaraönü mezrasında her zaman terörist var” dediğinde bölük komutanı, içimizdeki bu öfkeyi göremedi. Derhal gidelim diyerek yola çıktık hiç plan yapmadan, durumu değerlendirmeden, varsayımlar üzerinde durmadan, amaç hesaplaşmaktı.
Merak ediyorduk belki de, kimdi bu devlete kafa tutanlar diye.
Görmek istiyorduk bir an önce onları, devlete nasıl kafa tutulurmuş, sormak istiyorduk.
Çıktık, araziyi gördük ve döndük. Bir şey olmadı, çatışma çıkmadı, kimseyi de bulamadık. Belki teröristler gördü bizi, şaşırdı bu ani gelişten ama sonuçta bir şey olmadı…
ERDAL SARIZEYBEK YAZDI: ÇOCUKLARIMIZ İÇİN YAZIYORUM, GERÇEĞİ VE İHANETİ, SON KİTABIMIZ OLABİLİR BU… - İlk Kurşun Gazetesi
İHANETE DÜŞTÜK!
Üç buçuk eşkıyaya hesap sormak için gittiK Şemdinli’ye.
15 Ağustos 1984’te yapılan terörist baskınını hala unutamadık…
Ağır geldi bu saldırı bize, hala da ağır…
Özal üç beş eşkıya diyerek saldırıyı hafife almış da olsa, biz almadık, öfkelendik ama belli etmedik, yüreğimizde sakladık. 1986’da Nusaybin hududuna gittiğimizde de aynı duygular hakimdi yüreğimize, hesap sormak belki de intikam almak. Hep bu hesap sorulur diye bekledik yıllar boyu ama olmadı, bu hesap hiç sorulmadı.
Hiç terörist görmedim o yıla kadar en azından canlısını. Ölüsü zaten bir anlam ifade etmiyordu bize; 1987’de Kilise düzünden 33 terörist ölüsü getirildiğinde bakan gözlerimiz anlamsızdı, belki de duygusuz, tıpkı yerdekiler gibi. Ne için ve kim için can verdiğini bilmeyen sessiz bedenler sıralanmış yatıyordu.
Kim oldukları belli değil, sessizce kimsesizler mezarlığına gömüldüler. Hala da bilen yok kim olduklarını, gürültüyle geldiler ama sessizce gittiler. Gittiler ama giderken geride bıraktıkları hesabı hiç bilmediler.
Devletimiz yetiştirdi bizi, güveniyorduk kendimize, kimseden korkumuz yoktu. Terörün ülkeyi kaosa sürüklediği 92’de gerçekten koşa koşa gittik biz Şemdinli’ye, hesap sormak için. Çok kalmadık taburda, hemen düştük yollara.
Şemdinli’den çıkıp Durak bölüğüne vardığımızda, bölük komutanın gözlerinde gördüğüm heyecan sanırım biz de yoktu.
Yüreğimizi saran hesap sormak öfkesi heyecan, şaşkınlık ya da korku gibi her duyguyu silmişti. “Komutanım, İran sınırına yakın Mağaraönü mezrasında her zaman terörist var” dediğinde bölük komutanı, içimizdeki bu öfkeyi göremedi. Derhal gidelim diyerek yola çıktık hiç plan yapmadan, durumu değerlendirmeden, varsayımlar üzerinde durmadan, amaç hesaplaşmaktı.
Merak ediyorduk belki de, kimdi bu devlete kafa tutanlar diye.
Görmek istiyorduk bir an önce onları, devlete nasıl kafa tutulurmuş, sormak istiyorduk.
Çıktık, araziyi gördük ve döndük. Bir şey olmadı, çatışma çıkmadı, kimseyi de bulamadık. Belki teröristler gördü bizi, şaşırdı bu ani gelişten ama sonuçta bir şey olmadı…
ERDAL SARIZEYBEK YAZDI: ÇOCUKLARIMIZ İÇİN YAZIYORUM, GERÇEĞİ VE İHANETİ, SON KİTABIMIZ OLABİLİR BU… - İlk Kurşun Gazetesi