One Minute
Banned
- Katılım
- 5 Şub 2009
- Mesajlar
- 119
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Çankaya’yı kuşatmakAskeri çevreleri en iyi tanıyan yazar olarak kabul edilen, yazdıklarının satır aralarında ipuçları barındırmasıyla tanınan M.Ali Kışlalı geçtiğimiz günlerde 'TSK ve Yargı' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yazının son paragrafını not düşmek açısından hatırlatmakta fayda var;
"Bu dönemde yüksek yargı, anayasal rejimin savunulmasında başarıyla oynayabileceği bir rolün bilincini sergiliyor. Bu gelişmede; laik demokratik rejim içinde cumhuriyet kazanımlarını muhafaza edecek geniş bir cephenin oluşmakta olduğu da görülmekte"
Bu uzun alıntıdan sonra Ankara kulislerine yansıyan bir senaryoya bakalım.
Malum, Gül'ün Cumhurbaşkanı olmaması için 'e-muhtıra' bile verilmişti. Sonuç ortada. Halk iradesinin önünde hiçbir şey duramadığı için Gül, büyük bir destekle Çankaya'ya çıktı.
Gül'ün cumhurbaşkanı oluşundan sonra ilginç bir 'defans' da başladı. Daha önce hiçbir Cumhurbaşkanı'na yapılmayan bir şey yapıldı ve rektör ataması mahkemelik oldu. Hatırlanacağı gibi Dokuz Eylül Üniversitesi'ne Prof. Dr. Mehmet Füzün rektör atanmıştı. Ancak Prof. Dr. Sedef Gidener Ankara 15.İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Edinilen bilgilere göre de Gidener, farklı mahkemelere 8 kez başvuru yaptı. 15. İdare Mahkemesi de başvuruyu kabul edip Füzün'ün rektör atanması ile ilgili kararı bozdu. Çankaya'nın itirazını değerlendiren Ankara Bölge İdare Mahkemesi ise 15. İdare Mahkemesi kararını bozdu.
Kulislere göre bu nokta da kritik bir karar alınarak Çankaya kuşatma altına alınacak. Önümüzdeki hafta Ankara 15. idare Mahkemesi dosyayı esastan görüşerek bir karar verecek. Yine yargı çevrelerinden edinilen bilgilere göre ise mahkeme emsal teşkil edecek bir karara imza atacak. Böylece Çankaya'ya çıkması engellenemeyen Abdullah Gül'ün rektörlük gibi kritik görevlere atama yaparken inisiyatif kullanmasının önüne geçilecek.
Aslında Gül'ün rektör ataması ile ilgili süreçte enteresan bir hukuki durum var. YÖK kanununda rektör seçilmek için'tam zamanlı' çalışması şartı var. Oysa bugüne kadar 'kısmi statü'de çalışan çok sayıda öğretim üyesi rektör atandı. Güncel örnek Kemal Alemdaroğlu. Ama bugüne kadar hiçbir rektör ataması mahkemelik olmamıştı. Çünkü Anayasa'da 'Cumhurbaşkanı'nın tek başına yapacağı işlemlerin yargı denetimi dışında olacağı' açık yazıyor.
Peki bundan sonra ne olur? Ankara kulislerinde dile getirilen senaryoya göre yüksek yargı durumdan vazife çıkartıp Çankaya'yı kuşatma altına alacak. Gül'ün kararları tartışmalı hale getirilerek fiili durum oluşturulacak. Eğer Cumhurbaşkanı seçimlerde ilk sıraya alan aday dışında birisin rektör ya da yüksek yargıya üye olarak atarsa konu yine mahkemelere gidecek.
Yine kulislere göre bazı mahkemelerde görev yapan heyet ve başkanları ile ilgili kabarık dosyalar var. Üstelik bunlar organize çalışan ekiplerin elinde. İstenilen yönde kararlar çıkmazsa 'stokta bekleyen malzemeler' bir internet sitesine 'düşebilir'.
Yazının son paragrafını not düşmek açısından hatırlatmakta fayda var;
"Bu dönemde yüksek yargı, anayasal rejimin savunulmasında başarıyla oynayabileceği bir rolün bilincini sergiliyor. Bu gelişmede; laik demokratik rejim içinde cumhuriyet kazanımlarını muhafaza edecek geniş bir cephenin oluşmakta olduğu da görülmekte"
Bu uzun alıntıdan sonra Ankara kulislerine yansıyan bir senaryoya bakalım.
Malum, Gül'ün Cumhurbaşkanı olmaması için 'e-muhtıra' bile verilmişti. Sonuç ortada. Halk iradesinin önünde hiçbir şey duramadığı için Gül, büyük bir destekle Çankaya'ya çıktı.
Gül'ün cumhurbaşkanı oluşundan sonra ilginç bir 'defans' da başladı. Daha önce hiçbir Cumhurbaşkanı'na yapılmayan bir şey yapıldı ve rektör ataması mahkemelik oldu. Hatırlanacağı gibi Dokuz Eylül Üniversitesi'ne Prof. Dr. Mehmet Füzün rektör atanmıştı. Ancak Prof. Dr. Sedef Gidener Ankara 15.İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Edinilen bilgilere göre de Gidener, farklı mahkemelere 8 kez başvuru yaptı. 15. İdare Mahkemesi de başvuruyu kabul edip Füzün'ün rektör atanması ile ilgili kararı bozdu. Çankaya'nın itirazını değerlendiren Ankara Bölge İdare Mahkemesi ise 15. İdare Mahkemesi kararını bozdu.
Kulislere göre bu nokta da kritik bir karar alınarak Çankaya kuşatma altına alınacak. Önümüzdeki hafta Ankara 15. idare Mahkemesi dosyayı esastan görüşerek bir karar verecek. Yine yargı çevrelerinden edinilen bilgilere göre ise mahkeme emsal teşkil edecek bir karara imza atacak. Böylece Çankaya'ya çıkması engellenemeyen Abdullah Gül'ün rektörlük gibi kritik görevlere atama yaparken inisiyatif kullanmasının önüne geçilecek.
Aslında Gül'ün rektör ataması ile ilgili süreçte enteresan bir hukuki durum var. YÖK kanununda rektör seçilmek için'tam zamanlı' çalışması şartı var. Oysa bugüne kadar 'kısmi statü'de çalışan çok sayıda öğretim üyesi rektör atandı. Güncel örnek Kemal Alemdaroğlu. Ama bugüne kadar hiçbir rektör ataması mahkemelik olmamıştı. Çünkü Anayasa'da 'Cumhurbaşkanı'nın tek başına yapacağı işlemlerin yargı denetimi dışında olacağı' açık yazıyor.
Peki bundan sonra ne olur? Ankara kulislerinde dile getirilen senaryoya göre yüksek yargı durumdan vazife çıkartıp Çankaya'yı kuşatma altına alacak. Gül'ün kararları tartışmalı hale getirilerek fiili durum oluşturulacak. Eğer Cumhurbaşkanı seçimlerde ilk sıraya alan aday dışında birisin rektör ya da yüksek yargıya üye olarak atarsa konu yine mahkemelere gidecek.
Yine kulislere göre bazı mahkemelerde görev yapan heyet ve başkanları ile ilgili kabarık dosyalar var. Üstelik bunlar organize çalışan ekiplerin elinde. İstenilen yönde kararlar çıkmazsa 'stokta bekleyen malzemeler' bir internet sitesine 'düşebilir'.