Ewet Bunlar Okuyup Beğendiğim Ve Sizlerle Paylaşmak İstediğim Aşkın Ve Üzüntünün Çok İyi Aktarıldığı Yazılar.. ;]
Bir gün 'çenem düştü' demiştin bana hatırlar mısın?
Düşmek bu kadar güzel bir olgu muydu ?
Ben çocukken
İstanbuL'un dik yoku$Larında koşarken düştüğüm de bilseydim ağlamazdım
...
Düşmek olgusu ne kadar da yakışıyor sana.
Düşmek canının yanması demekti ;
oysa senin çenenden düşen her cümle de ben kendimi görürdüm.
Evet senin çenen düştü...
Senin çenen '' DÜŞ '' tü.
...
Ve ben o 'düş'te aşkı gördüm
...
Küçükken annem 'her düşünü anlatma' demişti
Kimselere anlatmadım
...
Kimseler bilmiyordu.
Ben bir çocuktum,
bir düşe sekiz sene geç kalmıştım
...
Sus-tum
Düşmek bu kadar güzel bir olgu muydu ?
Ben çocukken
İstanbuL'un dik yoku$Larında koşarken düştüğüm de bilseydim ağlamazdım
...
Düşmek olgusu ne kadar da yakışıyor sana.
Düşmek canının yanması demekti ;
oysa senin çenenden düşen her cümle de ben kendimi görürdüm.
Evet senin çenen düştü...
Senin çenen '' DÜŞ '' tü.
...
Ve ben o 'düş'te aşkı gördüm
...
Küçükken annem 'her düşünü anlatma' demişti
Kimselere anlatmadım
...
Kimseler bilmiyordu.
Ben bir çocuktum,
bir düşe sekiz sene geç kalmıştım
...
Sus-tum
tebessüm ağaçları
açan baharın gölgesiyle aralandı gün ışığı..
kumun akıcılığı gibi zaman..
tutamazsın..
fazla sıksan parmak aralarından akar..
açık bıraksan avucunu rüzgar dağıtır..
tutamazsın..
kıymeti bilinmeyen bir nota..
nameye sonradan yerleştirilmiş bir söz..
gözlerine sonradan dokundurulmuş mutluluk..
kalemine mürekkebinden sıçrayan bir dalga...
açan baharın gölgesiyle aralandı ay ışığı..
gecenin koynunda parlak yıldızlarla..
hayatın patikalarında bir orman..
her ağaç bir insan..
her dal bir melek..
her yağmur bir toprak...
her toprak bir kök....
açan baharın gölgesiyle aralandı gün ışığı..
kumun akıcılığı gibi zaman..
tutamazsın..
fazla sıksan parmak aralarından akar..
açık bıraksan avucunu rüzgar dağıtır..
tutamazsın..
kıymeti bilinmeyen bir nota..
nameye sonradan yerleştirilmiş bir söz..
gözlerine sonradan dokundurulmuş mutluluk..
kalemine mürekkebinden sıçrayan bir dalga...
açan baharın gölgesiyle aralandı ay ışığı..
gecenin koynunda parlak yıldızlarla..
hayatın patikalarında bir orman..
her ağaç bir insan..
her dal bir melek..
her yağmur bir toprak...
her toprak bir kök....
Denizine karşı bir şiir daha okuyacağım.
Yine olacak yanımda korkularım.
Ellerim olacak karanlıktaki çocuk.
Çimlerin üzerinde üşüyerek yıldız sayacağım.
Kızacağım sana midyeci
N'olur gökyüzünden temiz olsun ellerin
Kusura bakma deniz
İçkime yakışır olsun midyelerin..
Yine olacak yanımda korkularım.
Ellerim olacak karanlıktaki çocuk.
Çimlerin üzerinde üşüyerek yıldız sayacağım.
Kızacağım sana midyeci
N'olur gökyüzünden temiz olsun ellerin
Kusura bakma deniz
İçkime yakışır olsun midyelerin..
Merdivenleri çıktım koşarak.. Sayısını takip edemeyeceğim kadar çok basamak..
Oldukça yüksekteyim şimdi..Tanrıya yakın bir yerlerde..
Binlerce uyumlu kıvrım
Girinti çıkıntı
Et tarlası
Seyrederken yoran bir durağanlık var..
Oysaki hareket ediyorlar, biliyorum, oradaydım az önce..
İtip kakıp yanımdan geçiyorlardı..
Bir şeyi özledim
Papatya kokusunu sanırım..
Sesler gürültü değildi henüz..
Rüyamda aptal minik domuzlar görmüyordum..
Delirmenin; düşünen adam oturuşundan ibaret olduğu zamanlar,
en azından ben öyle sanıyordum..
Sinirlenmek; oyuncağımın balkondan düşmesiydi..
Üzülmek; muzlu pudingin çabuk bitmesi..
Sevinmek ise; dolaba saklanmış bir kutu pudingin daha olduğunu öğrenmek..
Nefretten haberim yoktu..
İçimde bir şey var.. Sivri tırnakları olan bir şey..
Bir sürü ismi ve bedeni olan..
Yarına çıkmak istemiyorum..
Bir günü daha bu acıyla geçirmek istemiyorum..
Lanet olsun!
Oldukça yüksekteyim şimdi..Tanrıya yakın bir yerlerde..
Binlerce uyumlu kıvrım
Girinti çıkıntı
Et tarlası
Seyrederken yoran bir durağanlık var..
Oysaki hareket ediyorlar, biliyorum, oradaydım az önce..
İtip kakıp yanımdan geçiyorlardı..
Bir şeyi özledim
Papatya kokusunu sanırım..
Sesler gürültü değildi henüz..
Rüyamda aptal minik domuzlar görmüyordum..
Delirmenin; düşünen adam oturuşundan ibaret olduğu zamanlar,
en azından ben öyle sanıyordum..
Sinirlenmek; oyuncağımın balkondan düşmesiydi..
Üzülmek; muzlu pudingin çabuk bitmesi..
Sevinmek ise; dolaba saklanmış bir kutu pudingin daha olduğunu öğrenmek..
Nefretten haberim yoktu..
İçimde bir şey var.. Sivri tırnakları olan bir şey..
Bir sürü ismi ve bedeni olan..
Yarına çıkmak istemiyorum..
Bir günü daha bu acıyla geçirmek istemiyorum..
Lanet olsun!
Gözlerim Dökülüyor umutsuz bir sabaha...
Burclarındayım bir kalenin,
etrafı amansızca kusatılmıs..
Yarmak istiyorum bu kusatmayı ,
pesimde olan kaderimide önüme katarak..
Hayır bu sefer tanrılardan yardım dilemek yok....
Egilmek yok hic bi kudrete...
Kılıcımı Cekmeliyim..
Tekrar baglamalıyım, zırhımın kayıslarını..
Muhtesem bi son cok yakınımda..
Damarlarımda dolaşan korkuyu hissediyorum..
Bundan mukemmel bi son olabilir mi ?
Ölmek...
İstenildigi gibi degil...
İstedigim gibi...
Burclarındayım bir kalenin,
etrafı amansızca kusatılmıs..
Yarmak istiyorum bu kusatmayı ,
pesimde olan kaderimide önüme katarak..
Hayır bu sefer tanrılardan yardım dilemek yok....
Egilmek yok hic bi kudrete...
Kılıcımı Cekmeliyim..
Tekrar baglamalıyım, zırhımın kayıslarını..
Muhtesem bi son cok yakınımda..
Damarlarımda dolaşan korkuyu hissediyorum..
Bundan mukemmel bi son olabilir mi ?
Ölmek...
İstenildigi gibi degil...
İstedigim gibi...
" Herkesin içinde sabirli bir tohum gibi kendi kozasinda sakli duran bir
ask yatar; bir gün bir günes parlar bir yagmur düser ve tohumun çatlayip
çiçekler açtigini ruhunuzun rengarenk bir agaç gibi rüzgarlarla dans ettigini
görürsünüz. O rüzgarlarla dans eden çiçekler bazen manasiz kaprislerle,
yanlis anlamalarla, hoyrat firtinalarla örselenip yeniden insan ruhuna dökülür
ve bu kez acinin tohumlari olur askin çiçekleri.
Zakkum yesili çiçekler halinde büyüyüp içinizi yakip kavurur. Aska lanet eder
"unutmaya çalisir" aciyi öldürebilmek için aski da öldürmeye ugrasirsiniz.
Ve unuttukça bir seyler eksilir sizden!
Acidan kurtulabilmek için eksilmeye bile razi gelebilirsiniz. Bir gün " artik
unuttum" dersiniz" . Yahya Kemal gibi bir 'nekahat' dönemi yasadiginizi
sanirsiniz. Sonra bir çifte kayik geçer sulardan" bir kadin sesi sarki söyler"
bütün zakkumlar çildirir. Acinin çiçekleri yanik kokulariyla daglayip geçer
içinizi.
Çaresizlik özleminizi ve acinizi daha da büyütür. Unuttugunuzu sandiginizi
unutamadiginizi" eksik parçanizin gene eski yerine oturdugunu zakkum
çiçeklerini soluyarak kesfedersiniz.
Askin böyle bir aciya degmeyecegini düsünürsünüz. Falcilarin söyledigi
gibi " gözyasi olur kadinlarin yataginda" böyle zamanlarda. Asktan korkar"
bütün çiçekleri çigneyip gizli bir tohum gibi yeniden gömersiniz yüreginize.
Ne görür ne de bir kimseye sorarsiniz!
Sonra bir ses duyulur" bir yagmur damlar" rüyalarda bir günes görülür ve
tohum yeniden çatlar. Zamanla hayatin genis bir bahçe oldugunu" yalnizca
sevincin ya da acinin çiçeklerini degil" kaçinilmaz olarak hepsini birden
içinde barindirdigini" çiçeklerin bir kismindan vazgeçmenin bahçenin
bütününden vazgeçmek oldugunu anlar" bahçeyi bütünüyle seversiniz.
Zakkumlariniz açar ve biri size der ki " Birak açsinlar" çiçeksiz
kalmaktan iyidir zakkumlar".
Ahmet Altan
ask yatar; bir gün bir günes parlar bir yagmur düser ve tohumun çatlayip
çiçekler açtigini ruhunuzun rengarenk bir agaç gibi rüzgarlarla dans ettigini
görürsünüz. O rüzgarlarla dans eden çiçekler bazen manasiz kaprislerle,
yanlis anlamalarla, hoyrat firtinalarla örselenip yeniden insan ruhuna dökülür
ve bu kez acinin tohumlari olur askin çiçekleri.
Zakkum yesili çiçekler halinde büyüyüp içinizi yakip kavurur. Aska lanet eder
"unutmaya çalisir" aciyi öldürebilmek için aski da öldürmeye ugrasirsiniz.
Ve unuttukça bir seyler eksilir sizden!
Acidan kurtulabilmek için eksilmeye bile razi gelebilirsiniz. Bir gün " artik
unuttum" dersiniz" . Yahya Kemal gibi bir 'nekahat' dönemi yasadiginizi
sanirsiniz. Sonra bir çifte kayik geçer sulardan" bir kadin sesi sarki söyler"
bütün zakkumlar çildirir. Acinin çiçekleri yanik kokulariyla daglayip geçer
içinizi.
Çaresizlik özleminizi ve acinizi daha da büyütür. Unuttugunuzu sandiginizi
unutamadiginizi" eksik parçanizin gene eski yerine oturdugunu zakkum
çiçeklerini soluyarak kesfedersiniz.
Askin böyle bir aciya degmeyecegini düsünürsünüz. Falcilarin söyledigi
gibi " gözyasi olur kadinlarin yataginda" böyle zamanlarda. Asktan korkar"
bütün çiçekleri çigneyip gizli bir tohum gibi yeniden gömersiniz yüreginize.
Ne görür ne de bir kimseye sorarsiniz!
Sonra bir ses duyulur" bir yagmur damlar" rüyalarda bir günes görülür ve
tohum yeniden çatlar. Zamanla hayatin genis bir bahçe oldugunu" yalnizca
sevincin ya da acinin çiçeklerini degil" kaçinilmaz olarak hepsini birden
içinde barindirdigini" çiçeklerin bir kismindan vazgeçmenin bahçenin
bütününden vazgeçmek oldugunu anlar" bahçeyi bütünüyle seversiniz.
Zakkumlariniz açar ve biri size der ki " Birak açsinlar" çiçeksiz
kalmaktan iyidir zakkumlar".
Ahmet Altan