Çölün Balıkları ..

react

Admin
Süper Moderatör
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
25,237
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
an insatiable prsn from hell

Dünyanın en esrarengiz ormanında yüksek ağaçlar arasındaki boşlukta düşe dönüşen yaratıklar. Kayarak, süzülerek, yüzerek havada ilerleyen kertenkeleler, yılanlar, lemurlar, kurbağalar. Yağmur ormanları biyoloğu Tim Laman, Borneo Adası'ndaki uçan yaratıkları Atlas okurları için kaleme aldı.


imperiaflex_0_0_0.jpg

Temizlik istasyonlarından birine yanaşmış, karidesler tarafından temizleniyor bal
peteği müreni (Gymnothorax favagineus). Bu sırada temizliğe yavru bir
imparator melekbalığı da (Pomacanthus imperator) katılıyor.
Ama mürenin büyük parazitlerini ısırıyor ve mürenin canı yanıyor.
Melekbalığı özür dilercesine mürenin ağzının önüne geliyor. Melekbalığının
bu davranışı daha önce hiç gözlemlenmemişti.

Endonezya'da daha önce beraber çalıştığım birkaç araştırmacı arkadaştan bir elektronik posta gelmişti: 'Hemen Bali'ye gelsen iyi olur. Sana keşfettiğimiz bir yeri göstermek istiyoruz!' Aklıma ilk gelen soruyu ilettim: 'Yeni bir resif mi, yoksa volkanik kum mu?' Cevap hemen geldi: 'İkisi de değil!'
Bali'ye vardığımda Adam ve Graham beni heyecanla karşıladı. Kuzeye doğru yola koyulmuştuk bile. 'Böylesini tahmin bile edemezsin. Agung Yanardağı'nın eteklerinde bir yer bulduk. Volkanik kum zemin üzerinde katılaşmış lav akıntıları. Eşi benzeri olmayan bir ekoloji. Görmek istediğin bütün canlılar orada. Ender balıklar, omurgasızlar, ne istersen...'
Agung, Bali'deki aktif iki yanardağdan en büyüğüydü. En son 1969'da patlamıştı. Adanın kuzeyinin tamamı en son patlamaların akıntılarıyla şekillenmiş. Yaklaşık üç bin metre yüksekliğindeki dağ, kuzey kıyıların kurak ikliminin de sebebiydi. Kuzeye vardığımızda birkaç balıkçı köyünü geride bırakarak kıyıda bir yerde durduk. Tüplerimizi kuşanarak sahilden girerken, 'Göreceğin her şey birkaç yüz metre içerisinde' diye belirtiyordu Graham.
Kıyıda patlayan dalgaların arasından kurtulup ilerledikçe, küçük taşlar yerini biraz açıkta üzerleri kısmen küçük mercanlarla kaplı bir zemine bıraktı. Sonrasında yumuşak siyah volkanik kum her yeri kapladı. Siyah bir çöl üzerinde ilerliyorduk. Dalgalar rüzgâr gibi küçük kumullar yaratmıştı. Kum üzerinde yaşayabilen birkaç gobi balığının haricinde hiçbir canlı yoktu.

Derinlere doğru su daha berraklaştı. Birden önümüzde büyükçe bir taş belirdi. Etrafı rengârenk denizyıldızı ve süngerlerle kaplıydı. Kayanın altında büyükçe bir müren ağzını karideslere temizletiyordu. Üç ayrı tür temizlikçi karides mürenin üzerinde çalışıyordu. Tam Endonezya'ya özgü bir görüntüydü. İlk kez üç ayrı tür temizlikçi karidesi bir balık üzerinde görüyordum. Müren ağzını açıyor, kafasını çeviriyordu; bu işten zevk aldığı belliydi.
Ben mürene odaklanmışken, küçük bir imparator melekbalığı yavrusu mürenin ağzının önünden geçerek temizlikçi karideslere katılmaya karar verdi. Böyle bir şeyi ne duydum, ne de gördüm. Balık daha büyükçe bir paraziti koparmaya çalışırken mürenin canı fena yanıyor, karidesler hemen yakındaki kayanın üzerine geçerek mürenin sakinleşmesini bekliyordu. Melekbalığı yavrusu ise mürenin ağzının önüne gelerek, özür dilercesine bir tavır takınıyordu. 'Bu nasıl bir ilişki? Böyle bir şey olamaz ki' diyordum. Mürenlerin yavru melek balıklarını yediklerine şahit olmuştum daha önceleri. Ama buna yorum yapamıyordum. Sığınacak fazla yerin olmadığı bu çölde başka yerlerde olmayan kurallar mı geçerliydi?


Yazı ve Fotoğraflar: Zafer Kızılkaya / ATLAS
 
Geri
Üst