Atatürk işgale direnirken, İnönü bira yudumluyordu

  • Konbuyu başlatan Kutay Alp
  • Başlangıç tarihi
K

Kutay Alp

Guest
Atatürk işgale direnirken, İnönü bira yudumluyordu


Öncelikle, Hulki Cevizoğlu'na ve dünkü yazıma gösterdiği duyarlılığa teşekkür ediyorum...


Malûm, dünkü yazımda; Aydınlık'taki bir habere cevap vermiş, İsmet İnönü'nün,
"Atatürk'ün en yakın silâh arkadaşı" ve "Kurtuluş Savaşı'nın önderlerinden" olduğu
yönündeki iddiaların "saçma" olduğunu "belgeleriyle" gözler önüne sermiştim.

Ve sormuştum:

Atatürk, Samsun'a çıkarken...

Atatürk Erzurum'da, Kazım Karabekir'le "Erzurum Kongresi"ni toplarken!..

Atatürk, "Sivas Kongresi"ni yaparken, İnönü nerelerdeydi acaba?..

Aydınlık, şimdi kalkmış; "Kurtuluş Savaşı önderlerinden" diyor İsmet İnönü için!..

Söyleyin Allah aşkına;

"Kurtuluş Savaşı"nda hiç yer almayan bir adam, nasıl "önder" olur?..

YAZMAK VAR, KIZMAK YOK!

İşte bu yazım üzerine;

Hulki Cevizoğlu, hiç üşenmemiş, "İşgal ve Direniş... Belgelerle 1919" adlı kitabının ilgili
sayfalarını göndermiş bana...

Meselâ, 120. sayfa:

¥ Mayıs 1919 sonu... Albay İsmet (İnönü), cebinden çıkardığı ajanda tipinde küçük bir
deftere dikkatle yazdı:

"Mayıs karanlık günler...

İzmir'i Yunanlılar işgal etti. Tevessü ediyorlar (=yayılıyorlar). İzmihlâl-i kat'i'den (=kesin
yok oluşları) bahsolunuyor... İstanbul'dan bizi çıkarıyorlarmış... Mukavemet yok. İmkân
yok. Hükümette o fikir de yok.

Mitingler. Siyah Osmanlı bayrakları."

Peki, bunları yazan İnönü'nün kendisi nerededir?.. Elbette İstanbul'da!..

Sadece "manzara" çiziyor!..

Sadece "durum tesbiti" yapıyor!..

Ama, "eylem" yok!..

"Direniş" yok!..

"Silah" desen, hiç yok!..

Elinden "yazmak" geliyor ama yüreğinde "kızmak" yok!..

İşte bu adam, Aydınlık'a göre; "İstiklâl Savaşı'nın önderlerinden" iyi mi?!?..

EVDE VE HEP HASTA!

Devam edelim Hulki Cevizoğlu'nun kitabından aktarmalar yapmaya...

Meselâ, 147. sayfa...

¥ 22 Haziran 1919, Pazar: Albay İsmet (İnönü) Bey, yüksek ateşle hasta yattığı
İstanbul'daki evinde küçük not defterine yazmaya devam ediyor:

"Miralay (=Albay) Ömer Lütfi Bey geldi. Havadisleri M. Kemal Paşa beklemiyor imiş...
Bandırma tarafında toplanıyorlarmış. Yunanlılar Bergama'ya tekrar ve cebren girmişler.
Hükümet bu işlere muarız (=karşı) imiş. Sonra Kâzım Paşa geldi. M. Kemal Paşa vazifesine
devam ediyor imiş. Garip vaziyet. İsyan mı edecek. Posta müdir-i umûmisi Refik Halit
Bey'e telgraf çekmiş, Müdâfaa-i Hukuk-i Milliye, Müdâfaa-i Hukuk-i Vatan Cemiyetlerinin
telgraflarını kabul etmemesi için idarehanelere verilen caniyane emri geri alsınlar diye
yazmış.

Hep hastayım. Evden çıkmıyorum. Rıza ile sigorta işini konuştuk."

İnönü; "Hep hasta" olduğu için evden çıkmazken, "vatansever" komutanlar "yatmak"
yerine "direniş"le meşguldür.

O, BİR MANDACI!

Hulki Cevizoğlu'nun, "Belgelerle 1919" adlı kitabının 188 ve 189. sayfalarında ise, İsmet
İnönü'nün bir "mandacı" olduğu şöyle anlatılıyor:

Halide Edip gibi kafası karışık olan, daha doğrusu Mustafa Kemal kadar kararlı ve net
düşünceli olan kimse yoktu.

Mustafa Kemal'in en yakınındakiler bile başlangıçta "mandacı" ya da "direniş" ve
"cumhuriyet karşıtı" idiler.

Fuat Köprülü'nün anlatımına göre; "Memleketin en temiz, en idealist tanınmış bir çok
evlâtları bile şaşkın, bezgin, ümitsiz bir haldeydi... (...) Kara mütareke günlerinde en
metin, en fedâkâr insanlar bile bu korkunç düşüncelerle sarsılmışlar, kuvvetlerini,
iradelerini, ümitlerini kaybetmişlerdi; sonsuz gibi duran bu karanlık içinde hiçbir ışık
göremiyorlardı.

Celâl Bayar'ın anlatımına ve İnönü Arşivi belgelerine göre, Albay İsmet Bey (İnönü)
arkadaşı General Kâzım Karabekir'e 27 Ağustos 1919 tarihli yazdığı ve Kurmay Binbaşı
Saffet Arıkan'la gönderdiği mektupta şöyle diyordu:

"(...) Eğer Anadolu'da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zemininde (=yolunda)
Amerika milletine müracaat edilse, pek ziyade faydası olacaktır, deniliyor ki ben de
tamamiyle bu kanaatteyim.
"

Kazım Karabekir Paşa ise, manda yanlısı olmayı "işgal altında özgür bir nefes alamayan
aydınlarla, Anadolu'daki Millî Direnişçiler arasındaki fark" olarak açıklıyor ve mandaya
kesinlikle karşı olduğunu net biçimde ortaya koyuyordu:

"Milli direnişe karar vereceği yerde, Sivas Kongresi Amerika mandasını isteriz derse,
aylardan beri ne zorluklar ve ne fedâkârlıklarla hazırlanan millî teşkilat çözülüp, dağılıverir.
Diğer devletler, milli cephenin bozulduğunu görünce, parçalama işlemini manda kelimesiyle
kolayca yapabileceklerdir.

Oysa, istiklâl (=bağımsızlık) aşkı hemen bütün ordu mensubunu ve yer yer halkı sarmış ve
bu aşkla Erzurum Kongresi'nden milletin sesi fışkırmıştır. Balıkesir'de, Alaşehir'de de aynı
sesler yükselmiş; şimdi Sivas'ta bütün bunların sonucu olarak millî kuvvet sonsuza kadar
yok olmaktan kendini kurtarmak ve bağımsız bir devlet olarak yaşamak ümidini gerçeğe
dönüştürecektir.

İşte Anadolu'da millî kuvvetler arasında milletin özgürlük ve mutluluğu için fiilen uğraşan
gözlerin gördüğü bu gerçeğe karşılık, istila altında özgür bir nefes alamayan en aydın ve en tecrübeli ve hamiyetli insanların zan ve vehimleri arasındaki fark... Bu görüşü
kuvvetlendiren İsmet Bey'in gönderdiği mektubu, İstanbul Hükümeti hakkında dahi faydalı
bilgi olduğundan aynen yazıyorum."

İNGİLİZCE VE BİRA!

Başından itibaren "ulusal direnişten" yana olan General Kâzım Karabekir'in bu cevabına
karşılık, Albay İsmet "mandacılık" görüşünü sürdürdü.

Ancak, Mustafa Kemal'in iradesinin Sivas Kongresi'ne yansıması ve Kongre'de bu görüşün reddedilmesi üzerine vazgeçmek zorunda kaldı.

İyi bir "ikinci adam" olacak olan Albay İsmet (İnönü), işgale karşı direniş kongreleri
yapılırken "henüz" destek vermiyor, İngilizce öğrenip, bira içiyordu!:

"İsmet Bey, ... Sivas Kongresi'nde ABD mandasının istenmesine karar verilmesinin yararlı
olacağını belirten layiha (=tasarı) doğrultusunda belirtmiş olduğu anlaşılan bu görüşünden,
Kongre'de manda önerisinin reddedilmesi karşısında vazgeçmişti.

O, boş zamanlarını bir İngiliz öğretmenden İngilizce öğrenmek ve arada bir Cenyo
Birahanesi'nde arkadaşlarla buluşup, ülke sorunlarını konuşurken bir iki kadeh bira içmekle
değerlendirmeye çalışıyordu."

Neymiş, neymiş?..

Atatürk ve silâh arkadaşları "işgale karşı direniş kongreleri" yaparlarken, İsmet İnönü,
onlara "sözlü destek" bile vermiyormuş!..

"Amerikan mandası" istediğinden olsa gerek; "İngilizce" öğrenmeye çalışıyor, bunun için de
"İngiliz öğretmen"den dersler alıyormuş!..

Ehh, nihayetinde "albay"dır, yani bir "asker"dir... Dolayısıyla, ara sıra kafa yorup, "Ne
olacak bu memleketin hâli?" diye efkârlanması gerekirdi!..

"Efkârlanmak" için de "iki kadeh" atmak gerekirdi... İsmet İnönü de bunu yapmış o
günlerde!..

Cenyo Birahanesi'ne gidip arkadaşları ile buluşuyor ve bir-iki kadeh "bira" içtikten sonra,
"Ne olacak bu memleketin hali?" diye sormaya başlıyormuş!..

SAVAŞIN NERESİNDE?

Uzun lâfın kısası;

"Millî Mücadele'deki İsmet İnönü" işte budur...

Atatürk ve silâh arkadaşları ülkenin her yerinde "direniş" örgütlerken, İsmet İnönü, ya hep
"hasta" olduğu için dışarı çıkamamakta, çıktığında da "bira arkadaşları" ile buluşup, kafa
çekmektedir!..


Aydınlık'a sormak lâzım;

"İsmet İnönü, Millî Mücadele'nin neresindedir?.. Samsun'unda mıdır, Erzurum'unda mı?...
Sivas'ında mıdır, İzmir'inde mi?"

Yoksa, "hiçbirinde" değildir de, "tamamen dışında" mıdır?..

İyi, hoş da;

Böyle bir İsmet İnönü, Uluslararası İlişkiler dersi müfredatından çıkarılsa ne olur,
çıkarılmasa ne olur?..

Kurtuluş Savaşı'nın dışında olan bir adamın, kitabın içinde ne işi var?

Bırakın zırlamayı da,


"Gerçek"leri yazın!..

Hasan Karakaya - Yeni Akit



 
Galiba birinci inönü ve ikinci inönü savaşlarını ben yaptım...
İşte böyle karalama kampanyası sonucu olarak adamı tarihten silmeye çalışıyorlar ....Yakında kurtuluş savaşı olmadı Atatürk önderliğnde kurtulmadık...gibi şeyleri de duyarız ...
 
İsmet İnönü'nün bu vatana zırnık kadar faydası olduğuna inanmadığım gibi kendisini milli kahraman olarak ta görmüyorum. Bu sebeple ders kitabından isminin çıkarılması da çok yerinde
 
Al birini vur otekine. Otokrasinin modernizm (demokraaaaasi?[[keske gercekten demokraaaasi olsa idi. O bile yoktu.]]) sosuna batirilip disi kalaylanarak yeni nesle aktarildigi sozde muazzam gunler...

Alayini toplasan ceyrek yarisi eder mi tartismak gerekir. Bir de seveni var ki hayatinda ahim sahim dinini bile arastirma geregi duymamistir.
 
İsmet İnönü Kahraman mı Değilmi Bilemem Ama Atatürkün Çogu Konuda Ters Düştügü Ve Bu Nedenle Atatürk Zamanında Fazla Görev Almadıgını Biliyorum. ( II. TBMM Sonrası )
 
İsmet İnönü Kahraman mı Değilmi Bilemem Ama Atatürkün Çogu Konuda Ters Düştügü Ve Bu Nedenle Atatürk Zamanında Fazla Görev Almadıgını Biliyorum. ( II. TBMM Sonrası )

Atatürkle İnönü'nün arkadaş olduğu koca bir palavra. İkisi de birbirlerini hiç sevmezlermiş.

Atatürk İnönü' yü başbakanlıktan alınca bu durum İsmet İnönü'nün çok zoruna gidiyor ve intikamını Atatürk ölür ölmez alıyor.Paralardan pullardan devlet dairelerinden Atatürk ün resimlerini kaldırtıp kendininkileri koydurtuyor

Bizim saftiriklerde İnönü va Atatürk arkadaşmış palavrasını yutturmaya çalışıyor
 
Doktatörlük kurmak isteyende inönüdür...Fakat Musatafa kemal pasa bunu anlayinca cevabini hemen vermistir.inönüyü kimse kahraman edemez.Bu vatanin kurtuklus savasindaki asil kahramanlari zaten bellidir....Vahdettine gelince cumhuriyet ile iliskilendiremeyiz osamnliya aittir.ingilizlere TR yi 20 seneligine bagklamaya calisan insandir ama basarili olamamistir...neyse konu cokkk uzar gerceklerden kimse saklayamaz. inönü ile Mustafa Kemal pasa hic bir zaman cumhuriyet konusunda anlasamamislardir bunuda her arsivde bulabiliriz
 
İnönü'nün ismini değil kitaplardan tüm ülkeden silmek lazım
 
Galiba birinci inönü ve ikinci inönü savaşlarını ben yaptım...
İşte böyle karalama kampanyası sonucu olarak adamı tarihten silmeye çalışıyorlar ....Yakında kurtuluş savaşı olmadı Atatürk önderliğnde kurtulmadık...gibi şeyleri de duyarız ...


birinci inönü ve ikinci inönü savaşları,ismet inönünün rütbesini generalliğe yükseltmek için uydurulmuş savaşlardır.malesef yıllarca uyutulmuşuz!!
 
yuh diyorum
İnönü kadar taş düşsün başınıza emi
İnönüyü sevseniz nolur sevmeseniz nolur
birazcık tarih bilgisi olan insan bile saygı duyar
sevmek zorunda değilsiniz ama saygı duymak zorundasınız
Kurtuluş Savaşı kahramanlarının arkasından atıp tutmak yok şöyle yapmış yok böyle yapmış yakışık alıyormu hiç
bugün peşinden koştuğunuz abd kuklası ağzından NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE lafını bile duyamadığımız askerimize kelle diyen zihniyetin millet olmaktan ümmet olmaya doğru dönüştürdüğü toplumun çocuklarının geleceğini kurtarmak yerine geçmişini kötülemesini yadırgamamak gerekir doğrusu
biraz izan biraz insaf biraz...

belki bi kaç satırını okursunuz
E. Fuat Tekçe: İnönü ve Densizler | Kemalistler
 
Geri
Üst