Şike-Veto-AKP de Çatlak-Görev Adamı Bahçeli-Cüppe-Fuhuş-Çete işte TÜRKİYE.

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
Futbol – Şike – Veto - Yekvücud TBMM - AKP’de Çatlak – Görev Adamı Devlet Bahçeli – Cüppe – Sarık- Fuhuş- Çete ve işte:

TÜRKiYE…




Düşünsenize, İsviçre’de ya da İsveç’te yaşıyorsunuz. Ne trenler ne uçaklar rötar yapar, sokaklar bal dök yala kabilinden tertemiz, yanınızdan süratle geçen bir araba üzerinize bir miktar çamur bile sıçratmaz ve siz ağzınız dolusuyla küfredemezsiniz bile. Kırmızı ışıkta yalnızca bir-iki saniye geç hareket eden otomobilin arkasından korna çalınmaz, sol şeritte balık istifi yolcu minibüsleri yok, yürüyen merdivenlere ters binen bir muhalefet parti lideriniz yok, herkese atar-gider yapan bir başbakanınız yok, parti içi grup kararları adına tükürdüğünü değil neredeyse def-i hacetini yalayan bakanlarınız, milletvekilleriniz yok, telefonlarınıza ya da bilgisayarlarınıza korsan girdiler yapılmıyor, yatak odaları dinlenmiyor, tenâsül hayatları videolara kaydedilmiyor ve internet sitelerinden kamuoyuna servis edilmiyor.. Bu liste uzar gider.. Peki siz bütün bunların olmadığı bir ülkede yaşamak ister misiniz? Ne kadar sıkıcı olurdu değil mi?

Oysa bizim ülkemiz tam bu listedeki ve buna benzer yüzlerce heyecan verici absürtlüklerle dolu. Bu sebeple ana haber bültenleri bu ülkede heyecanını yitirmiyor ve sanki bütün ülke olarak bir realty show yapıyoruz.

* * * * *

Türkiye Futbol ligi aylardır şike skandalıyla sarsılıyor, ülkenin en büyük kulübünün başkanı cezaevinde, şikeden, çetecilikten yargılanıyor, aynı cezaevinde bir başka asırlık kulübümüzün bir yöneticisi ve teknik direktörü yatıyor aylardır ve diğerleri.. Spor ahlâktan sıyrılmış, kulüpler tapınak şövalyelerine dönüşmüş, ortalıkta dolaşan bir iddianame var ve TBMM’nin sporda şiddet yasasında yaptığı değişikliklerin Cumhurbaşkanından veto yemesiyle 1. lige dönen bir Meclis.

Hiçbir konuda bir araya gelemeyen AKP-CHP-MHP-DTP yasada şike yapmak için, şikecileri kurtarmak için bir araya geliyorlar ve hep birlikte azimle tükürüp, mermeri deliyorlar.

* * * * *

Neredeyse on yıldır bloğu çatlamayan AKP, şike yasasıya ilgili olarak bölünüyor ve Bülent Arınç’tan Hayati Yazıcı’ya kadar pek çok milletvekili vetoyu destekliyor.

AKP’nin grup disiplini, Başbakanın kesilen bağırsağıyla birlikte bir tıbbî atık poşetini boylayacakken, yine “Türk Demokrasi”sinin üzerinde haşmetle sallanmağa devam eden “Demokles’in kılıcı” veya “abrakadabrası” olan “grup kararı” devreye giriyor ve TBMM genel kurul salonunda, koridorlarında, gruplarında delikanlı falan kalmıyor.

Ve Türkiye en azından AKP milletvekili Şamil Tayyar’ın istifasını bekliyor.

* * * * *

Beşiktaş’ın Rıza Çalımbay’ı vardı. Oynadığı futbol göze hoş gelmez, zevk vermez, hatta itici bulunurdu. Fakat Rıza Çalımbay tam bir “görev adamı”ydı. Aldığı paranın hakkını verir, formasını terletirdi.

Türk siyâsetinin de bir “görev adamı” var: Devlet Bahçeli, Rıza Çalımbay’dan farkı ise; kendi takımına fayda sağlamıyor, hep kendi kalesine gol atıyor, bir nevî şikeci.

Şike yasasıyla ilgili AKP’deki bölünme ve huzursuzluklardan çok hislenmiş, çok rahatsız olmuş ve bu durumu Türkiye için çok tehlikeli buluyormuş. Ve bu hislerini de şu sözleriyle kamuoyuyla paylaşmış:

“Meclis’teki hükümet olma alternatifleri sağlıklı bir hükümetin oluşumuna uygun bir sayısal desteği sağlayacak durumda değil. Hal böyle olunca Suriye ile gerginliğin, İran tehdidinin, Orta Doğu’da yeniden düzenlenmenin, bölücü terörle ilgili faaliyetlerin operasyonlarının yoğun olduğu bir ortamda bir siyasal krizin, iktidar olmuş bir partinin çatlamasıyla yaratması Türkiye’ye büyük zarar oluşturur. Çünkü Meclis’in bugünkü tablosunun içinde -çatlamanın büyüklüğü ne olursa olsun- istikrarı tekrar kurabilecek bir hükümet çıkartmak kısa dönemde mümkün gözükmüyor.”

Yani, Devlet Bahçeli AKP iktidarının devamından yana, TBMM’den başka bir hükümet çıkmasının zorluğundan dolayı AKP’deki bir çatlamanın Türkiye için büyük tehlike oluşturduğunu söylüyor.

Görüyor musunuz, ne kadar renkli bir siyasî hayatımız var!

Muhalafet partisi lideri iktidarın parçalanmasından nasıl da korkuyor! AKP ne zaman sıkışsa imdadına yetişen Devlet Bahçeli’yi “yüzyılın görev adamı” seçmeyen futbol magazin dünyası başta olmak üzere tüm medya kuruluşları, üniversite öğrenci kulüpleri ve cümle STK’ları göreve davet ediyorum .

Yok.. Yok.. Devlet Bahçeli kesin olarak “görev(!) adamı”.

Baksanıza cumhurbaşkanlığı süresinin sonuna yaklaşan Abdullah Gül için yine 5+5 öneriyor. Gönlü elvermiyor Köşk’ten ayrılmasına ve:

“Türkiye’deki yasal istikrarın korunması açısından 5+5’in uygulanmasından yanayız” diyor.

Hatta ve hatta yüce gönüllü ve büyük istikrar kişiliği ve “görev adamı” Devlet Bahçeli, Abdullah Gül’ün 7 yıla razı olmamasını istiyor ve çok net olarak düşüncelerini beyan ediyor.

“Bize göre beş artı beş. Abdullah Gül Bey açısından 5+5 yürürlüğe girerse önümüzdeki dönem 5 yıl daha talip olma hakkı yasal olarak var. 7 yıl bu hakkı Gül’den alır. Ozaman yasal olarak seçilmesi söz konusu değildir. Onun için uzatmak istenmiyorsa 7’de ısrar edilerek iki yıl sabredilebilir. Öte yandan 5+5’le Gül’ün bir 5 yıl daha iktidarda kalmasını isteyenler bu formülü destekleyeceklerdir. Ama Türkiye’deki yasal istikrarın korunması açısından 5+5’in uygulanmasından yanayız.”.

Sanki parti lideri değil stratejist, sanki bir partinin genel başkanı değil de tv yorumcusu, sanki muhalefet partisi lideri değil iktidar kadrosundan köşe yazarı veya danışman.

Hayır.. hayır bunların hiç birisi değil Sayın Devlet Bahçeli, yalnızca “görev(!) adamı”. Rıza Çalımbay’dan farkı ise; kendi takımına fayda sağlamıyor, kendi kalesine gol atıyor, bir nevi şikeci.

* * * * *

Cüppenin ve sarığın içinden yine “azgın teke sendromu” çıktı. HaberTürk TV’nin bir ara Cem Yılmaz muamelesi yaptığı ve sokaktaki vatandaşın, “çok komik adam ya” diyerek izlediği Cüppeli Hoca bu kez teknik takibe takıldı. Sahte ve montaj olduğunu söylediği kendi fuhuş kasetlerinin peşine çeteleri gönderen Cüppeli Hoca, neden sahte kasetler için bu kadar risk üstlendiğini sanrım tahliye edildikten sonra külahımıza anlatacak.

Bağlıları ve muhibleri için mesele yok, fuhuştan hapse atılan Hocalarını dualarla uğurladılar. Şaka gibi değil mi, ya da Freddy’nin kâbusu.

Bağlılarına ve muhiblerine göre bu bir “Okyanus ötesi operasyonu” ve Hocalarına yönelik bir tuzak, tıpkı seçim zamanı benzer muhtevâlı kasetleri yayınlanan MHP’li mebuslar gibi tuzağa düşürülmüş Cüppeli Hocaları. Operasyon nereden yapılırsa yapılsın, fuhşun içine silah zoruyla mı itiyorlar arkasından Cüppeli Hoca’nın?

Zamanında, ikinci evliliğini ilk hanımından habersiz Kâbe manzaralı bir otelde yan odada kalan ve yanında çocuklarına bakmak için getirdiği genç bir müride ile yaptığı anlatılan Cüppeli Hoca’yı artık dini nikahlı(!) ikinci, üçüncü ve dördüncü evlilikler de kesmiyor anlaşılan.

* * * * *

Bu ülkede yaşayan bir tek âlim cesaretle çıkmaz mı acaba, çok eşliliğe karşı çıkacak? Özel sohbetlerde itin burnuna soktukları bu herifleri neden Allah rızası için tahkir etmezler? Neden çok eşliliğin bir dini hüküm olmadığını anlatmazlar? Neden?

Çok eşliliği sünnet ya da dinî bir hüküm gibi algılayan idrakler ya da zihinler değil, erkeklerin gental bölgeleri olduğunu neden anlatmazlar bu topluma?

Neden?

* * * * *

Kafesteki bütün kuşları dinleyen(!) iktidar ve muhalefet gözünü daldaki kuşlara dikti ve TBMM’deki askerî tabur kaldırılıyor, 12 Eylül askerî darbesini hatırlatıyormuş. O tabur kalkıp, yerine polis gelince demokrasimiz kemâle erecek.. YÖK’ü fark etmedi daha iktidar ve muhalefet, fark ettikleri ânda onu da kaldıracaklardır, eminim.

Sâhi, bundan sonra darbeleri polis mi yapacak, zâbıta mı?

* * * * *

Gördünüz mü, bütün bunların yaşanmadığı bir ülke ne kadar sıkıcı olur değil mi?

Siz siz olun, Cumhurbaşkanınızın, Başbakanınızın, Muhalefet parti liderlerinizin, Cüppeli Cüppesiz hocalarınızın, Hocaefendilerinizin, Aziz Yıldrımın, Bülent Arınç’ın, Görev Adamı Devlet Bahçeli’nizin, Ömer Üründül’ün, Nihat Doğan’ın, GS’lı Sabri’nin, Diva’nızın, Müge Anlı’nızın, Rasim Ozan Kütahyalı’nızın, hülasa ülkemizin tün renklerinin kıymetini bilin.

Adnan İSLAMOĞULLARI
40ambar


K:Futbol – Şike – Veto - Yekvücud TBMM - AKP’de Çatlak – Görev Adamı Devlet Bahçeli – Cüppe – Sarık- Fuhuş- Çete ve işte: TÜRKiYE…
 
Türk siyâsetinin de bir görev adamı var: Devlet Bahçeli, Rıza Çalımbay'dan farkı ise; kendi takımına fayda sağlamıyor, hep kendi kalesine gol atıyor, bir nevî şikeci.
:
:001_tongue::001_tt1::thumbdown::001_tt2:

:cursing::blushing::hhmencool::confused1:
 
Devlet Bahçeli de Ertuğrul Sağlam gibi. Duruşuna ve kendisinden emin tavırlarına bakarsanız tek başına iktidar olmuş bir partinin lideri zannedersiniz.

Üstelik o kadar kendisinden emin ki, siyâsi tablonun değişmesinin ülkeye zararlı olduğunu söyleyecek kadar.

Kendisinin ve liderliğini yaptığı partinin iktidar olmak gibi bir hedefinin olmadığının itirafı sayılabilecek cümleleri sarf etmekten asla kaçınmıyor. Kendisini dinleyenlerin, Bir AKP danışmanı ya da sözcüsü ya da milletvekili dinliyormuş gibi dinlemelerinden rahatsız olmuyor.

MHP Genel Başkanı olarak değil, sanki bir stratejist veya dışarıdan, bağımsız bir siyâsî gözlemci sıfatıyla konuşuyor:

“Böyle bir ortamda Türkiye’nin eşzamanlı olarak komşu ülkelerinde sıkıntıları vardır. Terör olaylarının siyasallaşma sürecinde, bize göre açılımın olumsuz sonuçlarının gösterdiği bir dönemde, Ortadoğu’da sıcak gelişmeler hala devam ederken, Türkiye’nin her şeyden evvel istikrar içinde bulunması lazım. O bakımdan AK Parti’nin, Sayın Başbakanın rahatsızlık süreciyle de örtüşen, şike ve prim konusunun aniden Cumhurbaşkanı, bakan ve parti yöneticileri ile tartışılması, bölünme, çatlamanın fayda getirmeyeceğini düşünüyoruz. Ortadoğu’nun bu karmaşık ortamıyla, hele Suriye ile yakın bir savaş tehdidinin tartışıldığı bir dönemde, siyasi iktidar üzerinde bir kaos yaratılarak istikrarsızlık, ülkemize bir fayda getirmez. Gerçekçi olmak lazım. Bugünkü Meclis yapısı, AK Parti’nin parçalanmış olsa dahi, sağlıklı bir iktidarı ortaya çıkarmaya uygun değildir”.

Hızını alamıyor, cumhurbaşkanlığı seçimleriyle alakalı olarak da Abdullah Gül’ün yedi yıl ile yetinmemesi ve 5 + 5 formülüyle bir dönem daha cumhurbaşkanı olması gerektiğini söylüyor..

Neden?

Çünkü seyircisine güveniyor. Seyircisinin tarihinde “başarısızlığa son” demek gibi bir gelenek yok. 1999 seçimlerinde aldığı % 18’lik bir başarı oyu ona yetiyor, bununla iktifâ ettiği gibi camiaya da, “Bu size çok bile” diyor. Seyirciyi istediği gibi manipüle ediyor. Başarısızlıklarını hatırlatanları ihanetle suçluyor, provokasyonla suçluyor ve seyircisi de buna inanmaya teşne. Bir hain bulsak da sövsek diye bekleyen bir seyirci bu.

Devlet Bahçeli çok rahat.

Muhalefet partisi lideri olarak dünyada belki de bir ilki gerçekleştiriyor ve mevcut iktidarın bir istikrar güvencesi olduğunu söylüyor.

“Kardeşim, o zaman ya dükkânı kapat ya da bırak başkası geçsin işin başına, sen rakiplerinle ortak mısın, sen şikeci misin kendi kalene gol atıyorsun?” demek gerekiyor kendisine.

Kim diyecek bunu, dese bile seyirci kimi ıslıklayacak?

Bu seyirci hep iyileri cezalandıran bir seyirci..

Peki bu takımda kim oyuncu değişikliği yapacak?

Bu takımın teknik patronu kim sâhi? Devlet Bahçeli mi?

Pek inandırıcı gelmiyor doğrusu.

Çünkü, Devlet Bahçeli’nin üç hilâlli formasının altında başka bir forma olup olmadığını bilmiyoruz.

ADNAN İSLAMOĞULLARI
 
Bahçeli malesef kredisini tüketmiştir.Koltuk sevdası partinin ve ülkenin menfaatinin önüne geçmiştir.Yanlış tutumları MHP'nin gücünü ne yazık ki azaltmıştır.
 
Akmhp...............İle cumhurbaŞkani seÇİldİ

destekleyenlerİn jetonu kÖŞelİ mİ?
 
Akmhp...............İle cumhurbaŞkani seÇİldİ

destekleyenlerİn jetonu kÖŞelİ mİ?

Siyaset öyle nalet bir kurum ki;

tarihin tekerrürü kadar kendini tekararıda bu kurum için geçerli.Lakin içinde belki bir öfke,belki bir kıskançlık yada hasamet duyguları ile beslediğin olumsuz duyguların diline ve yazına bu şekilde yansıması açıkçası üzücü.

Mhp son 10 yılda farklı değişimler,süreçler göstermiş,iplerin koptuğu,aykırı uçların yaratıldığı bir parti haline getirilmeye çalışılmıştır.Oysa bizler mhp yi bir parti olarak görmekten ziyade,insanlığın,töre ve yaşam kurallarının öğüt olarak sunulduğu bir bilgi kaynağı olarak görmekte idik.Yani;mhp ye oy verenler diğer partilerin partizanlığından ziyade,memleketin ve devletin bekaası adına her türlü ödünü vermeye gönülden istekli insanlardır.Ama burada bir şey yanlış anlaşılmasın,demiyorum ki diğer partilere oy verenler vatan düşmanı,haşa...Böyle bir iddiada bulunmak haddimiz olmaz ve olamaz.

Son 10 yıldır yaşanan ve yaşatılanların sonucunda bazı şeylerin koltuk sevdasından öte gitmemesi bizleri haliyle üzmüş ve endişelendirmiştir.Eskiden yumurta topuklu,beyaz çoraplı,sarkık bıyıklı ülkücüler yerine ,vitrini değişmiş,zekası pırıl pırıl insanlar yetiştirmeye ve bu şekilde lanse edilmeye çalışılmış olsada eskinin etkilerini kırmanın zorluğunu yazmış olduğun cümleden fark emiş bulunmaktayız.

Devletin bekaası nedir? dediğimde siz Cumhuriyetçilerin ellerinde bayraklarla Smyrna meydanında onuncu yıl marşını söylemek olarak algılamıyoruz bu olayı.Tıpkı İmralı'da bulunan bebek katili itin tesliminden başlayıp,deprem ve defter buhranıyla devam eden süreçte,zayıflığını düşmanlarına göstermemen gerektiği bilincidir bu.Tıpkı Cumhurbaşkanı sürecinde yaşananlar gibi.Zorluk ve yoklukları,karışıklıkları önleyerek,siyasi kısır çekişmelere polemik yaratmayarak birilerine desdek vermek devletin bekaasını korumaktır.

Ama yazarın ve sevgili kardeşimin paylaştığı düşüncelerle anlatmaya çalıştığım devamlılığın bir bağlantısı yoktur.

Adnan Abi'nin son cümlelerinde değindiği,elbisenin altından kimin çıkacağı aslında bizler taraından malumdur.Yani zannettiğiniz kadar jetonumuz köşeli değildir :durdurun

Hani derler ya;

kol kırılır yen içinde kalır...

Bu sefer o yen bize dar geliyor kardeşim,yoksa bu milletin ülkücülerinden ve zekasından kimsenin şüphesi bulunmasın.

Asıl jetonu sorgulayacaksan,paralı askerliği ve millete soykırım dedirttiren dersim i gündeme taşıyan sözde Cumhuriyetçileri sorgula,

zira o zat-ı aliler,

güzelim tatillerini bölmemek için referandum sandıklarını bile göremediler.
 
Geri
Üst