degazor35
TÜRK oğlu TÜRK
- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Sabah kahvaltısını Suriye'de, öğle yemeğini İstanbul boğazında ailece, en samimi pozlar eşliğinde yiyen Erdoğan-Beşar ikilisi şimdi ABD'nin hesapları doğrultusunda kanlı bıçaklı oldu.
Başbakan Erdoğan bugüne kadar "kardeşim, dostum" diye seslendiği Beşar Esad'a "Cezaevlerinde binlerce siyasi tutuklu bulunduran Beşar, sen Türk bayrağına saldıranları da bulup gereken cezayı vermek durumundasın." şeklinde seslenme noktasına geldi.
Suriye'de Türk bayrağına ve Atatürk posterine yapılan alçaklığa karşılık bu çağrıda bulunan Başbakan Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'de her gün bir PKK eyleminde Türk bayrağı yakılıyor, Atatürk heykelleri PKK paçavraları ile kirletiliyor.
"Beşarrrr" diye vurgu yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın, o alçak PKK'lı teröristleri Habur'da karşılatıp ve karşılama törenlerini öve öve bitiremediği gün, Habur'da kurulan seyyar mahkemelerdeki duvarlardan Türk bayrağını ve Atatürk posterlerini "PKK'lı teröristler rahatsız olmasın" diye kaldıran yönetim anlayışının başıdır.
Türkiye'nin her yerinde PKK'lı alçaklar, Türk bayrakları yakarken, Atatürk heykellerine saldırırken ne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den, ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan, ne de AKP'li bakanlardan Suriye'ye gösterilen bu aşırı tepkinin yüzde birine şahit olmamıştık. Ama bakıyoruz hepsi Suriye konusunda coştukça coşuyorlar.
Mesele gerçekten Türk bayrağı ve Atatürk posterine dair hassasiyet olsaydı, öncelikli olarak Türkiye'de yaşananlardan dolayı harekete geçerlerdi.
Ama PKK'yı muhatap alarak gerçekleştirmeye çalıştıkları Kürt açılımı çerçevesinde Türk bayraklarına, Atatürk posterlerine saldırı zemini oluşturulduğu için AKP'nin Türkiye'de sesi çıkmamaktadır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve AKP iktidarının, Suriye konusunda ABD tarafından çok iyi gaza getirildiği anlaşılmaktadır.
ABD Suriye'ye müdahale etmek için her türlü bahaneyi oluşturdu, Türkiye'yi de bu bahane kayığına bindirip, Suriye üzerine salmak için günleri sayarken, AKP'nin de buna böyle can atar hali çok göze batmaktadır.
Başbakan Erdoğan 2009 yılında Suriye ziyaretinde yapmış olduğu bir konuşmada "Birbirimizi desteklemek eksen kayması mıdır yoksa normalleşme midir? Biz dış politikamızı birilerinin vereceği talimata göre belirleyemeyiz. " diyordu…
Yine 2009 yılında Suriye Başkanı Esad Beşar'ın onuruna verdiği iftar yemeğinde de "Suriye bizim dosttan öte kardeşimizdir / İşte barış, sevgi, kardeşlik, dayanışma bu/ Suriye ile güzel yarınlara birlikte yürüyoruz." nutukları atan Recep Tayyip Erdoğan'ın şimdi BOP Projesindeki görevine uygun bir şekilde, Suriye'nin ABD'ye kurban edilmesi için çabalarını gördükçe "bu nasıl anlayıştır?" diye sorguluyoruz.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin partisinin son grup toplantısındaki yapmış olduğu "AKP Hükümeti tıpkı Libya muhaliflerini ağırladığı gibi, Suriyeli muhalifleri de yönlendirmekte, bu ülkenin içişlerine karışmakta ve yanan ateşi körüklemektedir. Başbakan Erdoğan; BOP'un Suriye'nin surlarını yıkması ve ABD'nin telkinlerini bu ülkeye iletme konusunda son derece azimli ve inatçıdır. Doğal olarak Suriye AKP'nin husumet ve düşmanlık gösterilerini karşılıksız bırakmamakta, kinini ve öfkesini fırsat buldukça kusmaktadır. Dostluk çemberi, kardeşlik köprüleri, iyi niyet temennileri, günü birlik ziyaretler nihayetinde yerini, restleşmeye ve hatta savaş senaryolarının dillendirilmesine bırakmıştır. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanının Batı sözcülüğüne soyunması Türk bayrağına göz dikilmesine ve el uzatılmasına yol açmıştır." Şeklindeki açıklamalar sürecin en net özeti olmuştur.
Dün Başbakan Erdoğan'ın "dostum, kardeşim" diye sarıldığı Beşar Esad'ın Suriye'sinde Türk bayrakları yakılma noktasına geldiyse, bölgede kanlı planların adım adım işleve konulduğu görülmektedir.Böyle tutarsız,çelişkili bir iktidar sayesinde de Türkiye'nin başına her türlü belanın gelmesi artık doğallaşmıştır.Çünkü dertleri Türkiye değil,taşeronluk yaptıkları proje sahibi ülkeler olmaktadır.Herşey çok açık ve net ama Türk milletinin şuuru da artık bir an önce açık ve net hale gelmelidir.
YILDIRAY ÇİÇEK
Başbakan Erdoğan bugüne kadar "kardeşim, dostum" diye seslendiği Beşar Esad'a "Cezaevlerinde binlerce siyasi tutuklu bulunduran Beşar, sen Türk bayrağına saldıranları da bulup gereken cezayı vermek durumundasın." şeklinde seslenme noktasına geldi.
Suriye'de Türk bayrağına ve Atatürk posterine yapılan alçaklığa karşılık bu çağrıda bulunan Başbakan Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'de her gün bir PKK eyleminde Türk bayrağı yakılıyor, Atatürk heykelleri PKK paçavraları ile kirletiliyor.
"Beşarrrr" diye vurgu yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın, o alçak PKK'lı teröristleri Habur'da karşılatıp ve karşılama törenlerini öve öve bitiremediği gün, Habur'da kurulan seyyar mahkemelerdeki duvarlardan Türk bayrağını ve Atatürk posterlerini "PKK'lı teröristler rahatsız olmasın" diye kaldıran yönetim anlayışının başıdır.
Türkiye'nin her yerinde PKK'lı alçaklar, Türk bayrakları yakarken, Atatürk heykellerine saldırırken ne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den, ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan, ne de AKP'li bakanlardan Suriye'ye gösterilen bu aşırı tepkinin yüzde birine şahit olmamıştık. Ama bakıyoruz hepsi Suriye konusunda coştukça coşuyorlar.
Mesele gerçekten Türk bayrağı ve Atatürk posterine dair hassasiyet olsaydı, öncelikli olarak Türkiye'de yaşananlardan dolayı harekete geçerlerdi.
Ama PKK'yı muhatap alarak gerçekleştirmeye çalıştıkları Kürt açılımı çerçevesinde Türk bayraklarına, Atatürk posterlerine saldırı zemini oluşturulduğu için AKP'nin Türkiye'de sesi çıkmamaktadır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve AKP iktidarının, Suriye konusunda ABD tarafından çok iyi gaza getirildiği anlaşılmaktadır.
ABD Suriye'ye müdahale etmek için her türlü bahaneyi oluşturdu, Türkiye'yi de bu bahane kayığına bindirip, Suriye üzerine salmak için günleri sayarken, AKP'nin de buna böyle can atar hali çok göze batmaktadır.
Başbakan Erdoğan 2009 yılında Suriye ziyaretinde yapmış olduğu bir konuşmada "Birbirimizi desteklemek eksen kayması mıdır yoksa normalleşme midir? Biz dış politikamızı birilerinin vereceği talimata göre belirleyemeyiz. " diyordu…
Yine 2009 yılında Suriye Başkanı Esad Beşar'ın onuruna verdiği iftar yemeğinde de "Suriye bizim dosttan öte kardeşimizdir / İşte barış, sevgi, kardeşlik, dayanışma bu/ Suriye ile güzel yarınlara birlikte yürüyoruz." nutukları atan Recep Tayyip Erdoğan'ın şimdi BOP Projesindeki görevine uygun bir şekilde, Suriye'nin ABD'ye kurban edilmesi için çabalarını gördükçe "bu nasıl anlayıştır?" diye sorguluyoruz.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin partisinin son grup toplantısındaki yapmış olduğu "AKP Hükümeti tıpkı Libya muhaliflerini ağırladığı gibi, Suriyeli muhalifleri de yönlendirmekte, bu ülkenin içişlerine karışmakta ve yanan ateşi körüklemektedir. Başbakan Erdoğan; BOP'un Suriye'nin surlarını yıkması ve ABD'nin telkinlerini bu ülkeye iletme konusunda son derece azimli ve inatçıdır. Doğal olarak Suriye AKP'nin husumet ve düşmanlık gösterilerini karşılıksız bırakmamakta, kinini ve öfkesini fırsat buldukça kusmaktadır. Dostluk çemberi, kardeşlik köprüleri, iyi niyet temennileri, günü birlik ziyaretler nihayetinde yerini, restleşmeye ve hatta savaş senaryolarının dillendirilmesine bırakmıştır. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanının Batı sözcülüğüne soyunması Türk bayrağına göz dikilmesine ve el uzatılmasına yol açmıştır." Şeklindeki açıklamalar sürecin en net özeti olmuştur.
Dün Başbakan Erdoğan'ın "dostum, kardeşim" diye sarıldığı Beşar Esad'ın Suriye'sinde Türk bayrakları yakılma noktasına geldiyse, bölgede kanlı planların adım adım işleve konulduğu görülmektedir.Böyle tutarsız,çelişkili bir iktidar sayesinde de Türkiye'nin başına her türlü belanın gelmesi artık doğallaşmıştır.Çünkü dertleri Türkiye değil,taşeronluk yaptıkları proje sahibi ülkeler olmaktadır.Herşey çok açık ve net ama Türk milletinin şuuru da artık bir an önce açık ve net hale gelmelidir.
YILDIRAY ÇİÇEK