Emin Çölaşan: YERSENİZ!!!

l3adl3oy

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
1,797
Reaction score
0
Puanları
0
Emin Çölaşan: YERSENİZ!!!

27 Mayıs 2011

SEVGİLİ okuyucularım, Tayyip‘in “Müthiş bombaları” birbiri ardına patlıyor! Ona ve partisine bir dört yıl daha şans verin, valla görün bakalım Türkiye’de neler olacak. Böyle gider ve Türk milleti yerse, seçimde yüzde 80 oyu garanti! Sakın bunları olumsuz anlamda yazdığımı zannetmeyin. Çok iyi şeyler olacak!

Anayasa bir kez daha değişecek, Türkiye başkanlık sistemine geçecek. Tayyip başkan olacak. Sonracığıma, Türkiye eyaletlere bölünecek. Doğu ve Güneydoğu’da Kürdistan eyaletleri, kurulacak, ülkeden kopuş süreci hız kazanacak.

Bunlar işin çok olumlu siyasi boyutları!

Ama bir de ekonomik boyutu var ki, siyasi boyutundan çok daha önemli. Gelin onları Tayyip ve partisinin ağzından ve kaleminden bir kez daha görelim.

-İstanbul’un çılgın projesini açıkladı. Karadeniz’den Marmara’ya 50 kilometre boyunda bir kanal açacak, orada yeni bir İstanbul kuracak.

Kendisi söylemişti, bu akıl almaz Zihri Sinir Porocesi‘ni ilk kez “Dedesi” Osmanlı padişahı Abdülmecit gündeme getirmiş.

Yerseniz!..

Bu poroce bitince Trakya’dan yeni bir İstanbul kurulacak, bu iş için 600 milyar dolar harcanacak. Eğer para bulunursa! Ne demişti şair:

“Hasandağı arpalıktır eğer sabun yürürse/ Her derede bir değirmen, eğer suyu gelirse/ Her kümesten bir tavuk, eğer köylü verirse/ Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse.”

Ancak İstanbul’un çılgın porocesi belli bir kesime yaradı. bu işin içinde olan ve Tayyip’in böyle bir açıklama yapacağını bilen partililer, çevrelerine önceden haber gönderdiler:

“Böyle bir şey açıklanacak. O yörede ne kadar arazi bulursanız kapatın. Bir koyacaksın 100 alacaksın.”

Araziler uyanık yandaşlar tarafından satın alındı. Yakında hüsrana uğrayacaklarını bilmeden!

Tayyip önceki gün Ankara’nın çılgın porocesini (!) açıkladı. Bizim yandaş medya bunu hiç utanıp sıkılmadan büyük tantanalarla verdi. Muhteşem, gerçekten muhteşemdi. Akla hayale gelmeyecek şeylerdi:

-”Ankara’ya bir hayvanat bahçesi yapacak. Sonracığıma, bizim İ. Melih2le birlikte botanik parkı, uzay üssü, 500 bin kişilik yeni bir şehir, büyük bir stadyum, radar üretim merkezi, yeni bir adliye binası yapacak!

Helal olsun yani!.. Ben Ankara’da yaşadığım için iyi bilirim, bu kentte yaşayan herkesin hülyasıdır bunlar! Kime sorsanız “Ah bir uzay üssümüz olsa, keşke başkentte radar üretimi başlasa” diye hayıflanırdı! Şimdi herkesin yüzü gülüyor!

Peki bunların fizibilite çalışması, bütçe parası, altyapı çalışmaları falan var mı?

Hiç bir şey yok! Her biri ucuz seçim palavrası.

Bu şahıs tam dokuz yıldır iktidarda. Peki bunları niçin yapmadı? Adamı İ. Melih niçin Ankara metrosuna bir metrelik ekleme yapmadı? Bunları sorsanız yanıt alamazsınız.Şimdi seçim gelmiş, at babam at!

Yerseniz!..

Elimde İzmir‘de halka beleş dağıtılan bir AKP gazetesi var. Adı İzmir.16 sayfadan oluşan bu nesneyi şöyle bir inceleyip, İzmir’in aydınlık insanlarına yutturmaya kalkıştıkları manşetlere ve haber konularına bakalım:

-Başbakanın süpriz projeleri İzmir’i heyecanlandırdı.

-İşte İzmir’e çağ atlatacak projeler.

(Biliyorsunuz, İzmir çağın gerisindeydi ya!)

-Ulaşımda çıta yükselecek, İzmirli rahat edecek.

-Hızlı trenle İzmir Ankara arası 3.5 saate düşecek.

-İzmir bir istedi, Başbakan iki verdi.

-(Yunanistan ve Avrupa’nın en büyüklerinden olan) Pire Limanı, Çandarlı Limanı’nın yanında pire gibi kalacak. (Bak sen, espri yapmayı da öğrenmişler!)

30 bin öğretmen atanacak, yüzler gülecek.

-Sekiz yılda İzmir çiftçisine 927 milyon lira destek verdik.

-İzmir’i üniversiteler şehri yapacağız.

Palavra gazetede partinin ki İzmir adayı olan siyasi dönek Ertuğrul Günay‘la birlikte Binali Yıldırım’ın fotoğrafları, reklamları!..

Yerseniz!.. Ancak İzmir’in laik, yurtsever, Atatürkçü insanları bunu yemez.

Bu kez elimde Tayyip adına bu seçimde ilk kez oy kullanacak olan genç seçmenlere gönderilen bir mektup. İçini özetliyorum:

“Değerli genç kardeşim, sana bu mektubu bir ağabeyin olarak yazıyorum…Ak Parti iktidarında büyüdün, şimdi özgür iradenle oy kullanacaksın, Türkiye’nin kaderini belirleyeceksin…

Biz iktidara gelmeden önce Uganda’dan esen ters rüzgar borsayı düşürüyordu. Milletimiz birbirine karşı kışkırtılıyordu…

Ak Parti, ecdadımızın gördüğü rüyayı gerçekleştiriyor…

Türkiye olarak mazlum milletlerin hakkını korumak için sesimizi yükseltiyorsak, zulme, haksızlığa, adaletsizliğe dur diyebiliyorsak (!) sizden aldığımız enerjidendir!

Annenize, babanıza, arkadaşlarınıza kalbi selam ve sevgilerimi gönderiyorum.”

Peki ama Tayyip‘in imzasıyla gönderilen bu mektupların adresleri nereden bulundu!

18 yaşa gelen ve bu seçimde ilk kez oy kullanma hakkı elde eden milyonlarca yeni seçmen var.

Bu mektup kaç kişiye gönderildi? Adresleri sadece devlet kayıtlarında topluca var olan bu gençlere nasıl ulaşıldı?

Yoksa devletin olanakları Tayyip’e ve partisine mi çalışıyor?

Buraya bir not daha eklemek isterim. Gençler bu tuzaklara sakın düşmesin. Bazıları şöyle düşünebilir:

“Bak koskoca Başbakan (!) beni adam yerine koyup mektup yazmış. Ben de oyumu ona vereyim”

Hiç ilgisi yok. Bu isim ve adresleri parti örgütleri buluyor ve Tayyip adına hazırlanan mektup gençlere gönderiliyor. Bunlar tamamen seçim dümenidir.

Şimdi gelelim yazımın son bölümüne! Komediyi görüyorsunuz. Özellikle büyük kentlerde oyların azaldığını gören Tayyip, İstanbul, Ankara ve İzmir yenilgilerini önlemek için acayip, planı, projesi, parası olmayan hayali yatırımlara yöneldi.

Yakında benim Zihri Sinir porocelerime de el atarsa hiç şaşırmam. Neydi onlar?

İzmir’den Kars’a büyük bir kanal yapılacak. İkinci kanal Karadeniz’den Akdeniz’e açılacak. Bu yatay ve dikey kanallar Ankara’da kesişecek ve böylece Ankara’ya deniz gelmiş olacak.

İkincisi ise, Mersin’den Kıbrıs’a 130 kilometrelik bir köprü yapılacak.

Emin Çölaşan notu 1 :Dünkü Sözcü‘nün manşetinde yer alan utanç fotoğraflarını gördünüz. Simav depreminde evleri yıkılan, hasar gören ve evlerine giremeyip çadırlarda yatan insanlara gönderilen Kızılay yardımları, ahaliye AKP Kütahya adayı Bediha Türkyılmaz’ın seçim minibüsleri tarafından dağıtılıp bu yolla parti propogandası yapılıyor.

Deprem yaşamış insanların, AKP’nin şubesine dönüşen Kızılay’ın sırtından bile oy avcılığı! Rezaletin son perdesi!

Bir konuya daha değinmek istiyorum:

O fotoğrafı önceki gün ajanslar geçti. Ancak iktidar korkusu nedeniyle, Sözcü dışında hiçbir gazete bunları sayfalarına koyamadı, kullanamadı. Türk basınındaki aymazlığı, korkuyu,baş eğmeyi, kişiliksizliği bir kez daha görün.

Emin Çölaşan’ın notu 2: Ajda Pekkan isimli şarkıcının konserine Devlet Bakanı, Tayyip‘in tercümanı Egemen Bağış geldi. Ajda sahneden haykırdı:

“Sayın Bakanım, muhteşem vizyonunuzla ülkemizin önünü açıyorsunuz. Sizin için canımızı vermeye hazırız. Allah sizi başımızdan eksik etmesin.” (Amin!)

Muazzez Ersoy isimli sanatçının dün gazetelerde resmi çıktı.

Eminanım’ın önünde diz çökmüş, ona şarkı söylüyor! Helal olsun!

Bunlar Türkiye’nin “Sanatçı” takımı! Geçmişte bazı “Sanatçılar” Semranım‘ın önünde diz çöküp yalakalık yapardı. Şimdi devir Eminanım’ların devri!

SÖZCÜ
 
bu gidişle Türk'lüğün kökünü kazıcaklar ..............
 
Nedense bu Ülke seçim zamanı bölünüyor
nedense bu Ülke'de seÇİm zamanı bombalar patlıyor
nedense bu Ülke'de seÇİm zamanı irileri ortaliĞi karıştırıyor
nedense bu Ülke'de seÇİm zamanı pkk nin yayın organı oluyor medya
nedense...
 
seçimler yaklaşıyor kimisi yoksulu kimisi cahil vatandaşı kandırma derdinde iyiki bir proje orataya attı başbakan....adam ne yapsa eleştiri ne dese itiraz yiğidi öldür hakkını yeme

izmirin aydınlık insanları madem bunu yutmazlar (:)

Yayına Giriş: 06.05.2011 20:51:32
Güncelleme: 06.05.2011 21:21:22

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Ödülü Kazanan Kentler Birliği 2011 Yılı Genel Kurulu ve Gençlik Komitesi Toplantısına katıldı.

Burada, "Kanal İstanbul Projesi"ne yönelik eleştirilere cevap veren Erdoğan, "Boğazın dar bir bölgesinde bir dümen kilitlenmesi olsa orada böyle bir felaketle karşı karşıya İstanbul kalacak. Bunu dünya hiçbir şey ile ödeyemez" dedi.

Bu sözlerle boğazdaki gemi tehdidine dikkat çeken Erdoğan, "Kanal İstanbul"un önemine değindi.

Erdoğan, "Önceden bir çevrecilik adımını özellikle insanımıza ve ülkemize sahip çıkma sorumluluğu altında böyle bir adım atıyoruz. Zira İstanbul Boğazı’ndan yaklaşık 358 milyon 590 bin ton yük taşınıyor. Yılda yaklaşık 4 milyon ton LPG 3 milyon ton kimyasal madde ve 139 milyon ton, İstanbul boğazından geçiş yapıyor. Geçmişte yaşadığımız kazaları tekrar yaşamak istemiyoruz" diye konuştu.
 
Nedense bu Ülke seçim zamanı bölünüyor
nedense bu Ülke'de seÇİm zamanı bombalar patlıyor
nedense bu Ülke'de seÇİm zamanı irileri ortaliĞi karıştırıyor
nedense bu Ülke'de seÇİm zamanı pkk nin yayın organı oluyor medya
nedense...

biz hep diyoruzda senin işine gelmiyor... dün mü çıktı pkk dün mü bombalar patladı senin medyan işine gelene gösteriyor...

http://www.hhportal.com/serbest-kursu/737204-etiler-uf-oldu-opiim-de-gecsin-yilmaz-ozdil.html
 

projenin yalan olduğu her şehre proje yapma çalışmalarından bile belli.. para yok kaynak yok hepsini geçtim fizibilite yok 2 sene sonra biz araştırdık buraya kanal açılamaz derse yetkili adamlar o zaman ne olcak... vana proje izmire proje eskişehire proje çocuk kandırıyorlar sanki.. baktılar kömür makarna pahalı geliyor şimdi hayallerle oynuyorlar...
 
seçimler yaklaşıyor kimisi yoksulu kimisi cahil vatandaşı kandırma derdinde iyiki bir proje orataya attı başbakan....adam ne yapsa eleştiri ne dese itiraz yiğidi öldür hakkını yeme

izmirin aydınlık insanları madem bunu yutmazlar (:)

Yayına Giriş: 06.05.2011 20:51:32
Güncelleme: 06.05.2011 21:21:22

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Ödülü Kazanan Kentler Birliği 2011 Yılı Genel Kurulu ve Gençlik Komitesi Toplantısına katıldı.

Burada, "Kanal İstanbul Projesi"ne yönelik eleştirilere cevap veren Erdoğan, "Boğazın dar bir bölgesinde bir dümen kilitlenmesi olsa orada böyle bir felaketle karşı karşıya İstanbul kalacak. Bunu dünya hiçbir şey ile ödeyemez" dedi.

Bu sözlerle boğazdaki gemi tehdidine dikkat çeken Erdoğan, "Kanal İstanbul"un önemine değindi.

Erdoğan, "Önceden bir çevrecilik adımını özellikle insanımıza ve ülkemize sahip çıkma sorumluluğu altında böyle bir adım atıyoruz. Zira İstanbul Boğazı’ndan yaklaşık 358 milyon 590 bin ton yük taşınıyor. Yılda yaklaşık 4 milyon ton LPG 3 milyon ton kimyasal madde ve 139 milyon ton, İstanbul boğazından geçiş yapıyor. Geçmişte yaşadığımız kazaları tekrar yaşamak istemiyoruz" diye konuştu.

romorkörü zorunlu kılar bu sorunu aşarsın,haaa
maçan yetmiyorsa baba devletlere sen anca köylü Memet Efe'yi kandırırsın :)
 
romorkörü zorunlu kılar bu sorunu aşarsın,haaa
maçan yetmiyorsa baba devletlere sen anca köylü Memet Efe'yi kandırırsın :)

süveyş kanalını bilinmi sen herhalde güvenlik neyi gerektiriyorsa

köylü milletin efendisir bey sende bunu bil kimsenin kimseyi kandırdığı yok kimseyi küçümseme
 
güvenlik diyenler bir sorum olacak.

bu yeni yapılması planlana kanaın iki yakasına kentler kurulmayacak mı?

kanalın iki yakası insan yerleşimine açılmayacak mı?

kanalın üstünde 3 tane köpri olmayacak mı?

eğer bunlara cevabınız evet ise bu kanal projesinin güvenlik açısından istanbul boğazıyla ne gibi farklılığı var?

bu kanaldan da tankerler geçmeyecek mi?

bu kanaldan geçen tankerlerin sizin deyiminizle dümen kilitlenmesi sorunu olmayacak mı?

istanbuldaki insanları düşünüpte kanalın çevresindeki yerleşim yerlerinde oturacak insanalrı düşünmemek ne büyük bir gerizekalılıktır.
 
zerkli hocam orasını karıştırma sen düşünme Türkiyesin. :)
Şaka maka kanal açılınca boğazla kanal arasındaki 'güvenli' bölge kimin için olacak acaba? yada doğaya etkisi neler olacak.
 
Koskoca yerleşmiş İstanbulda kanal açmak istiyorlar.
Sanki boş arazide kanal açacakmış gibi de rahat söylüyorlar.
Ülkede birçok yerde birçok şeyin yapılmasına ihtiyac var.
Tarım ve hayvancılıkta % 100 organik ürün istiyorum.
Ülkemizde tarım hayvancılık öldü.
Ülkemizde elde edilen organik tarım ürünü % 2 civarında.
Bununda çoğu yurt dışına gidiyor.
Yazık Türkiye ne hale geldi.
Bizden aldıkları vergilerle canlarının istediklerini yapıyorlar canları istedikleri gibide parayı kullanıyorlar.
Hiçkimsede dur demiyor.
Bunları bilipte AKP yi savunanları kınıyorum.
 

istanbuldaki insanları düşünüpte kanalın çevresindeki yerleşim yerlerinde oturacak insanalrı düşünmemek ne büyük bir gerizekalılıktır.

Bak şimdi ben sana daha büyük bir GERİZEKALILIK örneği vereyim. İstanbul'u, istanbuldaki insanları ve 17 AĞUSTOS depremini unutmak ne büyük bir gerizekalılıktır. Şuan istanbul da bir deprem olsa yerle bir olacak bina sayısı çoktur.17 Ağustos 1999'da yaşanan 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden tam bir yıl geçti. 'Küçültülen' devlet, enkaz altında kaldı. Gerçek can kaybı hâlâ bilinmiyor. Resmi açıklamaya göre 17 bin 840 kişi öldü. 43 bin 953 kişi yaralandı. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü.
Bu veriler çok hoşuna gidiyorsa gidip her yerde bu proje için muhalefet yapmaya devam et.Hani sizin şu körü körüne muhalifliğiniz var ya ondan.!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
 
9 senedir memleketi...
19 senedir belediyeleri yönetiyorlar. Hâlâ cek cak.

*

99 sene daha dişinizi sıkın...
Hayal'etiniz gerçek olacak.

Yılmaz Özdil
 
Bak şimdi ben sana daha büyük bir GERİZEKALILIK örneği vereyim. İstanbul'u, istanbuldaki insanları ve 17 AĞUSTOS depremini unutmak ne büyük bir gerizekalılıktır. Şuan istanbul da bir deprem olsa yerle bir olacak bina sayısı çoktur.17 Ağustos 1999'da yaşanan 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden tam bir yıl geçti. 'Küçültülen' devlet, enkaz altında kaldı. Gerçek can kaybı hâlâ bilinmiyor. Resmi açıklamaya göre 17 bin 840 kişi öldü. 43 bin 953 kişi yaralandı. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü.
Bu veriler çok hoşuna gidiyorsa gidip her yerde bu proje için muhalefet yapmaya devam et.Hani sizin şu körü körüne muhalifliğiniz var ya ondan.!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!



tankerlerden birden depreme geçmek köşeye sıkıştığında kurtulma gayretinden olsa gerek.

peki depremnden söz edelim.

o zaman şu sorulara biraz yanıt vermeye çalış akp zihniyetinin ürünü sevgili üye:

deprem olduğunda yani 1999 da kim istanbul belediye başkanıydı?

o dönemden bu güne hangi aprtiler istanbulda belediye başkanlığı yapıyor?

istanbul için sayfa sayfa deprem raporları yayınlanmasına karşın istanbul büyükşehir belediye başkanlığı bu raporlarla ilgili ne gibi çalışmalar yapmıştır?

depreme dayanıksız raporu verilen kaç binayı yıkıp "insan hayatının" kutsallığını gösterircesine yeni bina yapıp bina sahiplerine devretmiştir ya da kendi yapmayı bırak oturulamaz raporu verilen kaç binayı boşaltıp insanların hayatlarını önemsediğini göstermiştir?

imar planlarındaki değişiklikleri depreme göre mi yoksa ranta göre mi yapmıştır?

deprem önlemiş olarak şehirin çeşitli yerlerine serpiştirilen deprem konteynerlerinin durumu nedir? bu konteynerlerin kapısı kiltli midir? ve kilitliyse kilidi nerdedir? kayıp mı olmuştur yoksa deprem anında hemen ulaşılabilecek birinde midir?

deprem raporlarında dayanıksız bina olarak rapor verilen ve güçlendirme çalışması yapılması gereken kaç binada güçlendirme yapılmıştır?


ve kanal istanbul projesi yapılırken kuzey anadolu fay hattının rotası incelenmişmidir? ülkemin en tehlikeli fay hattına bu kadar yakın yerde böylesine bir yerleşim ve kanl projesi yapmak ne kadar doğrudur? (mersinden geçen ecemiş fay hatının 25 kilometre yanına nükleer enerji santrali kuran adamalrdan böyle bişey beklemiyorum ama sen yine de bi araştır. ha bu arada ecemiş fay hattı birinci derecede tehlikeli bir fay hattıdır. bunu da söylemeden geçmeyeyim.)


bu sorulara mantıklı cevaplar verirsen ve " al ulan zerkli denen kendini bilmez. bizim hükümetimiz ve partimiz bunalrı yaptı. insan hayatını düşünüyoruz. konuşma otur yerine" dersen senden en büyük puntolarla özür dileyeceğim ve bir daha ağzımı açmayacağım.

ağzımı sonsuza kadar kapatmaya var mısın?


körü körüne muhalif olduğum konusundaki fikrin değişti mi?

eğer değişmediyse bence sen bi gözlerine baktır. çünkü karşısındakinin gördüğünü görmeyen kendi gözlerinden şüphe etmelidir.




ha bu arada. bana cevap vermek istersen kendi cümlelerini kur. çünkü kopyala yapıştır yapmak bazen komik oluyor. mesela 1999 depreminin üstünden tam bir yıl geçti yazmış sevgili yazar. ama onu yazdığında sene 2000 miş. şimdi ise 2011. biraz dikkat et. kopyala ama yapıştırıken bi oku. "ben ne yapıştırıyorum. millet bana kıçıyla gülmesin" de



bu çok bilgili sayın üyenin kopyala yapıştır yaptığı yazının aslını okumak isteyneler linke tıklasın.

http://www.belgenet.com/deprem/170800_c17.html
 

tankerlerden birden depreme geçmek köşeye sıkıştığında kurtulma gayretinden olsa gerek.

peki depremnden söz edelim.

o zaman şu sorulara biraz yanıt vermeye çalış akp zihniyetinin ürünü sevgili üye:

deprem olduğunda yani 1999 da kim istanbul belediye başkanıydı?

o dönemden bu güne hangi aprtiler istanbulda belediye başkanlığı yapıyor?

istanbul için sayfa sayfa deprem raporları yayınlanmasına karşın istanbul büyükşehir belediye başkanlığı bu raporlarla ilgili ne gibi çalışmalar yapmıştır?

depreme dayanıksız raporu verilen kaç binayı yıkıp "insan hayatının" kutsallığını gösterircesine yeni bina yapıp bina sahiplerine devretmiştir ya da kendi yapmayı bırak oturulamaz raporu verilen kaç binayı boşaltıp insanların hayatlarını önemsediğini göstermiştir?

imar planlarındaki değişiklikleri depreme göre mi yoksa ranta göre mi yapmıştır?

deprem önlemiş olarak şehirin çeşitli yerlerine serpiştirilen deprem konteynerlerinin durumu nedir? bu konteynerlerin kapısı kiltli midir? ve kilitliyse kilidi nerdedir? kayıp mı olmuştur yoksa deprem anında hemen ulaşılabilecek birinde midir?

deprem raporlarında dayanıksız bina olarak rapor verilen ve güçlendirme çalışması yapılması gereken kaç binada güçlendirme yapılmıştır?


ve kanal istanbul projesi yapılırken kuzey anadolu fay hattının rotası incelenmişmidir? ülkemin en tehlikeli fay hattına bu kadar yakın yerde böylesine bir yerleşim ve kanl projesi yapmak ne kadar doğrudur? (mersinden geçen ecemiş fay hatının 25 kilometre yanına nükleer enerji santrali kuran adamalrdan böyle bişey beklemiyorum ama sen yine de bi araştır. ha bu arada ecemiş fay hattı birinci derecede tehlikeli bir fay hattıdır. bunu da söylemeden geçmeyeyim.)


bu sorulara mantıklı cevaplar verirsen ve " al ulan zerkli denen kendini bilmez. bizim hükümetimiz ve partimiz bunalrı yaptı. insan hayatını düşünüyoruz. konuşma otur yerine" dersen senden en büyük puntolarla özür dileyeceğim ve bir daha ağzımı açmayacağım.

ağzımı sonsuza kadar kapatmaya var mısın?


körü körüne muhalif olduğum konusundaki fikrin değişti mi?

eğer değişmediyse bence sen bi gözlerine baktır. çünkü karşısındakinin gördüğünü görmeyen kendi gözlerinden şüphe etmelidir.




ha bu arada. bana cevap vermek istersen kendi cümlelerini kur. çünkü kopyala yapıştır yapmak bazen komik oluyor. mesela 1999 depreminin üstünden tam bir yıl geçti yazmış sevgili yazar. ama onu yazdığında sene 2000 miş. şimdi ise 2011. biraz dikkat et. kopyala ama yapıştırıken bi oku. "ben ne yapıştırıyorum. millet bana kıçıyla gülmesin" de



bu çok bilgili sayın üyenin kopyala yapıştır yaptığı yazının aslını okumak isteyneler linke tıklasın.

17 Ağustos 1999-2000: Haber ve yorumlar - BELGEnet
Aldığım veriler bilimsel olduğu için değiştirme gereksinimi duymadım.Bu yüzden kopyalamada senin gibi basit insanlara zaman ayırma gibi bir basitliğe düşmemem gerektiğinden gelir.İnan şu satırları yazarken tiksiniyorum.Yoruldum cevap vermekten.Daha doğrusu beynine gerçekleri sokamamaktan yoruldum. 1999 da belediye başkanının erdoğan olması orada yapılan binaların 1999-1994 yılları arasında yapıldığı göstermez.Bunun sorumlusunu erdoğan olarak göstermen de ilginç tabi.Körü körüne muhalifsin!
Bak uzun uzadıya yazmadım okumaktan sıkılma diye.
 
merak etme ben senin başbnakanın gibi okumayı sevmeyen ve bununla övünen biri değilim. okumayı severim.

cevap veremediğin zaman hakaret etmek sizi zihniyetinizin genel özelliği.

benim beynime hangi gerçeği soktupunu söyle de ben de bileyim.

eğer cevap veremiyorsan susmak senin için daha iyi bir seçenek olur.

çünkü kendini küçültmekten başka bişe yaramıyor.
 
9 senedir memleketi...
19 senedir belediyeleri yönetiyorlar. Hâlâ cek cak.

*

99 sene daha dişinizi sıkın...
Hayal'etiniz gerçek olacak.

Yılmaz Özdil

9 sene önce koalisyondan kalan borçları imf yi boğaza tüp geçit öğrencilere bedava kitap hastanelerde rehin kalmaları ilaç kuyruklarını gözaltında ölümleri çeteleri istanbulun suyunu vs yi düzeltecem diyordu.şimdi öğrencilere ipad akıllı tahta vs diyor aradaki farkı kavrayalım
 
9 sene önce koalisyondan kalan borçları imf yi boğaza tüp geçit öğrencilere bedava kitap hastanelerde rehin kalmaları ilaç kuyruklarını gözaltında ölümleri çeteleri istanbulun suyunu vs yi düzeltecem diyordu.şimdi öğrencilere ipad akıllı tahta vs diyor aradaki farkı kavrayalım
Kaynak olarak Türkiyenin kurumlarını yabancılara sattıklarını düşünürsek bu pek de başarı kabul edilebilir mi tartışılır.
Göz altındaki gazeteci sayısındaki ve mahkeme kararı olmadan yasaklanan internet sitelerini yasakladıklarını ve neyi neden yasakladıklarını açıklamayı reddettiklerii göz önüne alırsak özgürlükleri koruma adına başarılarını da gözden geçirmek gerektiğini fark edersiniz.(Nedense Pkkya tanınan hareket alnı ve özgürlüğü özgürlükten saymak istemiyorum )
E ne kaldı?
 
Geri
Üst