Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Güzel forumumuzun başarılı ve sevilen paylaşımlarına imza atan arkadaşlarımızdan sürekli olarak güzel şiirler yazılar okuyoruz.Düşündüm ki neden hikayede yazamasınlar
Ve böyle bir yarışma başlatmak istedim
Eminim içimizden çok güzel paylaşımlar gelecektir :001_rolleyes:
Yarışma kurallarına gelince;
1-Bölüme uygun içerikte olmalıdır.
2-Her kullanıcı istediği adette hikayeyle katılabilir.
3-Türkçe özenli kullanılarak yazılmalıdır.
Konu 1 ay sabitte kalacaktır.Yazdığınız hikayeleri bu süre zarfında bu konu altından paylaşabilirsiniz.
1 ay sonunda en çok teşekkürü alan hikaye 1. olacaktır. Pm msn face vs yoluyla teşekkür toplamaya çalışan kişilerin hikayeleri yarışmadan çıkartılacaktır.Lütfen karşımızdakilerin hakkına saygılı olalım.
1.olan hikaye sahibine tarafımdan istediği herhangi bir kitap hediye edilecektir :melek
Bir önceki akşamdan farksızdı, bilindik akşamlardan biriydi Haydarpaşa Garı için... O sert, umursamaz görüntüsüyle, taştan duvarlarıyla trenler ağırlıyor, trenler uğurluyordu, taa ki o ana kadar... Giden trenlerden soğuk mermer zeminine bırakılan kalp parçaları bile içini acıtmadı, yere düşen bir kaç damla göz yaşı kadar. ürperdi, uyandı asırlık uykusundan.
Öyle bir bakıyordu ki masmavi gözleri... "Sus ağlama, yüreğimi kanatıyorsun" diyecekti. Tonlarca ağırlıktaki vagonlar dahi ağırına gitmemişti bu bir kaç damla göz yaşı kadar. O kadar sertti ki oysa... O taştan yapılmış yüreğinde biraz merhamet mi kalmıştı? Kim bilir?
Ardından bakakaldı giden trenin, sert tavrını bozmadı ama saklayamadı çatısına konmuş martılardan yüreğindeki sızıyı. Umutların gidişini dinledi son vagonun raylardaki tıkırtısında.
Bilindik akşamlardan biriydi bana göre de öyle olduğu gibi, ama aynı anda hissettik yoğunlaşan duyguları, Neden ağlamasın erkekler de?
Omuzuna dokunup birşeyler söylemek istedi giden trenin arkasından bakan kıza. Ağlama diyecekti belki, belki de kendisi de ağlayacaktı kızla beraber. Bilemedi ne yapacağını. Dokunamadı düşlerine, haykıramadı kaderine, sustu hep olduğundan da fazla. Evet sıradan akşamlardan biriydi ama o sıradan bir gar değildi. yaşaran gözlerin ardında bıraktığı umudu hissetmek ve yılların yalnızlığını paylaşmak istedi birileriyle. Olmadı.
Yumuşamak üzere olan taştan kalbini tekrar büründü yine sarımtrak yine loş ve karanlıktı yüzü. Öylece bakakaldı giden trenlerin ardından. Çoktan gitmişti yolcular, çoktan bitmişti akşam. Martı çığlıklarıyla karşıladı sabahı sıradan sabahlarda olduğu gibi ama hiç gitmeyen ya da hiç bitmeyen bir kaç damla göz yaşı kaldı sadece taştan yüreğini ısıtan.
O Gün Uyanmıştı Yeni Ve güzeL ßir Güne Genç Kız.GünLerden Cuma SaatLerden Neşeyi Neşe Geçiyordu.iÇinde Tarifi imkansız ßir MutLuLuk Vardı Kendiside Sebebini ßiLmiyordu ama mutLuydu.ŞarkıLar SöyLeyerek işe Gitmek için HazırLandı.ßu Durumu Annesi de fark etti.
ßu Neşeni Neye ßorçLuyuz? Diye Sordu.Genç Kız GüLümseyerek öpücük Kondurup annesinin Yanagına Evden Çıktı Otobüs Durağına Doğru Yürüdü.Otobüs Saatini ßekLerken DaLmıştı uzakLara anıLara. Tam O Sırada ßir Ses Duydu Genç ßir Adam Pardon 45 Meramdan Geçer mi? Dedi
Genç Kız Hayır Dedi ve Otobüs geLdi o an Tam Otobüse Doğru YöneLdi ki Yüzüne Pıt Diye Yağmur damLası Düştü siLerek Otobüse ßindi..Oturdu Cam Kenarına HızLanan Yağmuru Seyre DaLdı..Yağmuru Seyretmeyi Yağmurda Yürümeyi Çok Severdi.ßir an Etrafına ßaktı Tam Karşıda Yan koLtukta Genç ßir Adam Kendisine ßakıyordu.Yüzünü Çevirip Tekrar Yağmuru izLemeye ßaşLadı.İş Yerinin Az iLerisinde Durakta indi Genç Kız.İş Yerine Doğru Yürüyordu. öyLe Çok Yağmur Yağıyordu ki SaçLarı SırıLsıkLam oLmuştu.ßirden ßirisinin SaçLarına ßir Şey Örttüğünü Görünce İrkiLdi Önce ve Kafasını Çevirip ßaktığında Durakta ki Soru Soran,Otobüste ki Kendisine ßakan O Genç Adam oLduğunu fark etti.ŞaşkınLıkLa Sordu Sizde Kimsiniz Her Yerde Karşıma Çıkıyorsunuz Dedi.Genç Adam ßir damLa YağmurLa Yanınıza ßin DamLa YağmurLa kaLbinize geLdim.İster Yanımdan Kaçarsınız İsterseniz Tanışırız KaLbinizi Açarsınız Dedi ve güLümsedi Genç Kız güLümseyip Şu Saçıma Örttüğünüz Ceketinizin Hatrına TanışaLım Dedi. YoLun Karşısında ki Cafeye GittiLer.KahveLerini YudumLarken Tanışıp Sohbet EttiLer.Her Gün O Cafede ßuLuştuLar.O Kadar iyi anLaşıyorLardı ki Her Gün iyiki Seni Tanımışım İyiki Varsın SözLeriyLe AyrıLıyordu eLLeri evLerine Gitmek için..GünLer,ayLar Geçti TanışmaLarının 1.yıLında Genç Adam Mavi ßir Kutuda Yüzük ve eLinde 1 Tane Mavi güLLe Genç Kızı ßekLiyordu Aynı Cafede Mavi Sevdam Derdi Genç Kız Sevdiğine..ßekLedi..ßekLedi ßekLedi teLefonu KapaLıydı Genç Kızın teLaşLa IsrarLa Aradı Genç Adam Kızıp mesaj Attı Genç Kıza Nerdesin Canparçam Akşam oLdu Kaç Saat Daha ßekLemem Gerekiyor? Diye Cevap Yoktu TeLefon kapaLıydı Genç Kızın Evine Gitti ZiLe ßastı Kimse Yoktu.Meraktan DeLiye Döndü Nerde NerdeLer Diye Düşünürken yaşLı ßir Teyze Apartmana Giriyordu Sordu Afedersin Teyze ßurda mı Oturuyorsunuz Evet Dedi YaşLı Teyze ßu Evde OturanLar Nerde ßir ßiLginiz Var mı? Dedi Genç Adam..OnLar Hastanede Yavrum Kızı Trafik Kazası Geçirmiş Ağır YaraLıymış Dedi YaşLı Teyze Genç Adam Şok oLmuştu oLamaz! Diye Haykırdı Kaybetme KorkusuyLa Koştu Hastaneye ama Çok Geçti.aiLesi FeryatLa ağLıyordu Genç Kızın ßaşucunda ayakLarını Hissetmiyordu Genç Adam oLduğu Yere Çöktü eLinde Mavi güL ve YüzükLe Dünya ßaşına yıkıLmıştı.Hayata Küsen Konuşmayan ßiri oLdu Sevdiğini Kaybettikten Sonra nasıL öLürdü nasıL ßırakıp Giderdi ßakmaya,Dokunmaya Kıyamadığı Canparçası? Odasından Sadece Her Gün Genç Kızın Mezarına Mavi güL ßırakmak iÇin Çıkıyordu Yemek Yemiyor.KimseyLe Konuşmuyordu Genç Adam..Yine ßir Gün Mavi güL ßırakmaya Gitti MezarLığa Karşısında Sevdiği Kızın Annesi Vardı Hiç Konuşmadan eLine ßir Sayfa Yazı Verip Gitti..Genç Kız TanışmaLarının 1.yıLı için Mavi Sevdasına Yazmıştı
Mavi Sevdam !!!
Seni Tanıdıktan Sonra Geçen Zamana,ZamansızLığıma,Geç kaLmışLığıma,Hiç kaLmışLığıma Kızdım Kendi Kendime...Sen YağmurLa geLdin ßana ..Yağmuru Çok Seviyorum ya Ondan GaLiba...ßeLki ßuLutLarda SakLanıyordun Yağmurun SesiyLe SesLendin Düşüverdin akLıma..ısLandım SırıLsıkLam iLikLerime Kadar işLedi Sevdan...DamLa DamLa Aktı Sevgin Yüreğime ve Mavi OkyanusLarında ßuLdum Kendimi
Yar Dedim
Can Dedim
Her Sözüne ßaL Dedim
GönLümü yoLLarına Ser Dedim
DiLerim Hep Yağmur DamLası oLsun YanakLarımızda..Gözyaşı DamLası Uzak oLsun ßizden Hep GüLeLim Hep GüL aŞkım Nice yıLLara
ZeYNa
Ey GönüL! Hani için içine Sığmaz da, Sevda
SeLine kapıLırsın ya; ßakarsın ßir Çift Göz Ardına, Gördüğünden ßaşka
ßir Şeydir aLgıLadığın asLında işte O Vakit Yutkunamazsın ve GözLerin Yaşarır ßardaktan ßoşaLırcasına.. İşte Dostum AŞK DerLer MuhatabınLa Aranda ki oLuşan ikiLik Makamının iLk Eşiği ßu Mecâzi Cezbenin Adına Zaten Özünde oLup da Ortamını ßuLunca Açığa Çıkan O YaratıLış Sırrının
Anahtarına
Keşke kuşdili bilseydim...Bilseydim belki onlarla sohbet eder kendimi bu kadar yalnız hissetmezdim diye fısıldadı adam..
Hoş bilseydim ne değişecekti ki belki onlarda benden uzaklaşırdı onlarda işe yaramaz biri olduğumu düşünür,onlarda varlığımdan rahatsız olur,sinirlenir ve beni yine burada bırakırlardı...
Çünkü istenmeyen biriyim ben,evin içindekileri huzursuz eden,herşeye karışan sürekli öksüren huysuz bir ihtiyar..
Neyim ben,Kimim?
Bazen dönsem diyorum kendime, sarsam,sarmalasam kendimi sıcaklığında huzur bulsam kollarımın..
Kimim ben..
Kimsesiz işe yaramaz bir ihtiyar,bulanın sevinmediği kaybedenin üzülmeyeceği bir ihtiyar..
Ama hala bu karşı konulamaz yaşama isteği neden?
İstenmediğini bile bile,ne orada ne burada bie yer edinememek nasıl bir kabus bilirmisin sen?
Çığlık atmak isteyipte atamamak buna gücünün yetmeyeceğini bilmek nasıl bir eziyet bilirmisin sen?
Çıkıp atayım kendimi yüksek bir boşluktan aşagıya diyorum bazen ama korkuyorum Be Sultan çok korkuyorum diyerek hıçkırıklara boğuldu Mahmut..
Sultan'ın içi cız etti bir anda..Çünkü o da daha 13 yaşında arkadaşlarıyla ip atlarken babası tarafından gelin edilmişti..Boğazına ilk ilmegi babası takmıştı..14 yaşında ise ilk çocugunu kucağına almıştı Sultan gelin.Daha çocukluğunu yaşayamadan çocuk sahibi olmuştu..Evde bakması gereken 12 nufus her gün yemek ve ekmek yapması gereken bir sürü işçi..Çok ezildi Sultan gelin çok dayak yedi kocası hiç onu sevmedi...Tek umudu çocuklarıydı okuyup adam olacak onu rahat ettireceklerdi..
oLmadı ettiremedi çocukları ya enişteleri istemedi ya gelinleri..
O yaşta bile hala çok güzel gözleri vardı Sultan gelin'in yüzü derin çizgilerle kaplanmış ama hala asil..
Bir el lazım sana Mahmut.. dedi çekinerek belli belirsiz..Bizim yaralarımızı usul usul saracak bir el.Belki de hep yanlış insanlar sardı bizi?
Şimdi bize huzur verecek hırpalamadan sevecek bir el lazım..
Heyecanlandı Mahmut..Hüzün dolu yüzü yanaklarından süzülen yağmurdan sonra güneş açtı birden..Titreyerek birleşti elleri sımsıkı dolaştı birbirine parmakları..Bitmeleri için bırakıldıkları o huzur evinde gözgöze bakışırken sonsuzluğu buldular..
Gözleri ağladı
Gözleri güldü
Gözleri buluştu
Gözleri sonsuzluğa yol oldu..
Sultan ve Mahmut amca 1,5 yıldır kendi evlerinde, emekli maaşlarıyla geçiniyor ,elleri sürekli birbirine kenetli yaralarını birazcık olsun sarmış ve hafifletmişler.sabahları birlikte uyanmanın sevinciyce hergün Şükürler ediyorlar..
siyahımsarlık + Hesapsızca + kavuşamıyacağını bile bile = AŞK
günlerden bir gündü yine sıradan kafamın karışık ruhumun evin içine sığmadığı sokaklarınsa üstüme geldiği anlarımı ilk kez bundan 8 yıl önce yaşamıştım garip bir duygu sol yanıma ağrı girmişti aşık olduğumu hala anlayamamıştım ve arkasından bakıp aynı sınıfta olsam keşke kesin bu kızla çıkarım demiştim ama yanına gidip konuşmaya tanışıp bir iki kelime etmeye çekinmiştim aradan yıllar geçti ve sınıf tekrarı yapmak zorunda kaldım ama o kızıda unutmuştum inceden inceye okulun ilk günü geldim sınıfa girdim birde ne göreyim o kızla aynı sınıfta düşmüşüz.başımı ellerimin arasına sıkıştırdım ve dilediğim dilek aklıma geldi sınıfta kaldığımamı yanayım duamın kabul olmasınamı o sene sersem gibiydim üstümden atamadım bir türlü şaşkınlığımı...gel zaman git zaman bu kız aşık olduğumu öğrendi başkalarıyla çıktı gezdi sevdiğimi bile bile sonradan çıkabliriz gibilerinden takıldı biraz ama korktum hep ondan nedense bir türlü olmadı olamadı rüya gördüm bir sabah aşk hayatında şansızlığa yoruyordu evdeki rüya tabiri takmadım pek ama 3 yıl aynı sınıfta okuduk sevdiğimi bildiği halde aramızda bir türlü olmuyordu olacak olan ve anladım aşkı yıldızlar gibiydi uzaktan parlak ve güzel yanına yaklaşamayacağım hiçbir zaman yaklaşırsam beni yakacağını bildiğim bir aşktı zaten karşılıksız olandır aşk ve rengi hep siyahtır matem yas vadır sanki biri ölmüşde onun üzüntüsü insanın kalbinde süveyda misali iz bırakmışcasına
Yaklaşık 10 dakika ceplerini kurcaladıktan sonra durdu. Kafasını kaldırıp olduğu yerden etrafına doğru baktı. Nerde olduğunu anlamaya çalıştı önce. Sonra neden burada olduğunu düşünmeye başladı… Birden aklına yılbaşında akşamı geldi. Yine körkütük sarhoşken arabanın direksiyonuna geçmek istemiş ama genç kız buna izin vermemişti. İlk kez genç kızın kendisini o gün önemsindiğini düşünerek aynı duyguları hissedebilme ümidiyle kaldığı yerden ceplerini kurcalamaya devam etti. Bulamıyordu bir türlü anahtarı. Bulsa genç kıza gidicek keşke beni sevseydin diye yalvarıcaktı. İçinden;
“Keşke beni sevseydin…” diye mırıldandı.
“Belki ilerisi karanlık” diye bir cevap geldi karanlıktan.
O an kaskatı kesilmiş, sesin nerden geldiğini bulmaya çalışırken, alkolün etkisi olabileceğini düşünüp önemsememeye çalıştı. “Arabanın anahtarını odamda unutmuş olmalıyım” diye düşünerek eve doğru yürümeye başlamışken yine aynı ses aynı alaycı tavırla;
“Keşke Sevmeseydin” dedi genç adama.
“Belki sevmiştir beni” diye bağırdı ne olduğu bilinmeyen o garip seste ki boşluğa doğru.
Saat gece yarısını geçmiş ve ewdeki herkez uyumuştu. Genç adamın bağırışını duyan babası balkona çıktı. Çoğu gece binanın önüne tinerciler gelir birbirleriyle kavga ederdi. Yine tinerciler dir diye el feneriyle otoparka göz gezdirirken yerde duran genç adama odaklandı. Oğlu arabanın başında yerde ve sarhoş du. Ailede hiç alışık olunmayan bu duruma öfkelenip hemen aşağıya indi ve genç adamı yaka paça odasına götürdü. “Yarın Konuşucaz seninle” diyerek tekrar yatmaya gitti. Genç adam yaşadığı şoku üstünden atmaya çalışırken kendine engel olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hem babası ilk kez o nu bu şekilde sarhoş görmüş hemde genç kızı hayatı boyunca kaybetmeşti. Biraz sakinleşir sakinleşmez, odasında Kötü günler için sakladığı şarabı bir nefeste kafasına dikti. Artık ayakta duramayacak kadar sarhoş ve bir an olsun unutamayacak kadar aşıktı. Herşeye rağmen belki nettedir diye bilgisayarını açtı. Gecenin bir yarısı ne umuyordu ki?
“o şimdi melekleriyle güzel güzel uyuyordur” dedi içinden.
Genç kızın, genç adama sevdirdiği “katil ve maktül” adlı şarkı, parça listesinin her zaman ilk sırasındaydı. Media player ı başlattı ve şarkı çalmaya başladı.. Yalnızdı ve Yalnızlık korkutucuydu. Saatin geç olduğunu unutup Telefon rehberini kurcaladı. Konuşucak, duygularını dökebilecek birilerini aradı. Sanki varlığının sebebi başkalarıymış gibi, onlar olmadan yaşayamayacağını düşündü. Tek kalmışlık hissi genç adam için endişe yaratmıştı bile. Oysa genç kızın o çok sevdiği yalnızlığı anlamak içindi herşey. Genç adamın kendisini yalnız hissettiği zamanlar olmuştu olmasına ama hiç yalnızlığı sevmeyi düşünmemişti… Hiçbir karşılık beklemeden genç kızın yanında olmak istiyordu. Hatta kendisine aşık olmadan O nu öylesine sevmesini…
“ Beni üzebileceğini düşündürüp, benden vazgeçmene sebep olan o ruh haline küfretmek isterdim.” diye hafıflandı genç adam.
“belki o ruh halin bana kızarda sırf belamı bulabilmem için sana –evet- dedirttirir.”
Etraf dahada çok sessizleşti. Ne şizofreni bir ses, ne de kendi iç çekişi… Genç adam kendini daha çok yalnız hissetmeye başladı.
“Yalnızlık acıtır insanı, yalnızlık zordur, yalnızlık endişe yaratır” içinde ki ses konuştu.
Sonra devam etti;
“Sana sormadan senin hayallerini gerçekleştirmeye çabaladığım için kızıyorsun bana. Mecbur kalıp komutanıma nişanlım diye seni tanıtmama kızıyorsun. Belki yüzyüze görüşebiliriz ve beni affeder düşüncesiyle yanına gelmeye kalkan o aptal çocuğa kızıyorsun. Seni mutsuz görmeye tahammül edemeyen salak bi aşığın umutsuz çabalarına kızıyorsun. Yapmaya çalıştığı her neyse sonunu hesap edemeyen bana kızıyorsun. “-Seni Tehtit etmek mi?-” Sence ben seni tehdit edebilir miyim? Hem de bu kadar çok aşıkken?... İçimden geldiği gibi yaşamak istediğim için üzgünüm. Sanırım bana verebileceğin en ağır cezayı çekiyorum…”
Karanlık konuştu bu kez;
“Bekli de seni seviyor…”. sesi ciddileşmişti.
genç adam cevap vermedi.. Karanlıktaki ses konuşmaya devam etti;
“Keşke O nun hıçkırıklarını duyabilseydin”
Genç adam Sustu ve sessizce ağladı… Karanlık sustu…