Ülkücüleri Kahreden İhanetler!!!!

LOOPUSED

Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
ÜLKÜCÜLERİ KAHREDEN İHANETLER!!!


BAĞIMSIZ ÜLKÜCÜ HAREKET PLATFORMUNDAN AÇIKLAMA:

9 yıldır cezaevlerinde fazladan yatmakta olan Muhsin Kahya, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Caner Erdinç vb. arkadaşlarımızın hukuki durumlarını düzelttirmesi için bir çaba sarfetmiş midir?


Kamuoyuna Duyurulur...

Mazisinde kan, gözyaşı, emek ve her türlü çilenin bulunduğu "Ülkücü Hareket"i Genel Başkanlığa geldiği günden bu yana önce pasifize edip sonra da darmadağın hale getiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 31 Ekim'de yaptığı "birlik" çağrısındaki samimiyeti sorgulamak camiamız için elzem olmuştur.

Başbuğ Alparslan Türkeş'e olan vefa borcunu yerine getirmek için O'nun muhteşem cenazesinde bir araya gelen milyonlarca ülkücü 18 Nisan 1999 seçimlerinde MHP'yi iktidara taşımıştı. Ancak 3,5 yıllık DSP-MHP-ANAP koalisyonu Türk Milliyetcilerini hayal kırıklığına uğratmış, ömürlerinin en güzel yıllarını cezaevlerinde geçirmiş olan ülkücüleri daha da mağdur hale getirmiştir.

MHP'yi işgal etmiş olan Balgat mensupları insanlarımızın hafızasıyla alay edebilir. Hamasi nutuklarla günü kurtarıp, duygu sömürüsü yaparak seçmenlerimizi aldatmaya çalışabilir. 12 Eylül darbesinin acılarını bizzat yaşamadıkları için halen kanamakta olan yaraların sızısını hissetmeyebilir. Ancak ülkücüler kamuoyunda "Rahşah Affı" olarak bilinen rezaletin utancını unutmadıkları gibi mağduriyetini halen yaşamaktadır.

1991'de çıkan şartlı salıverme yasasından faydalanarak cezaevlerinden çıkan bazı ülküdaşlarımız, eski Adalet Bakanlarından Seyfi Oktay'ın Ceza İnfaz Kanunun'da sinsice yaptığı bir değişiklikle tekrar cezaevlerine konmuştu. MHP'nin iktidar ortağı olduğu dönemde bu mağduriyetlerin giderileceğine dair sözler verilmişti. Nitekim Rahşan Affı TBMM Adalet Komisyonuna geldiği 7.12.2000 tarihinde aralarında Ercüment Gedikli, Ercan Koç, Aydın Ergüden, Aydın Eryılmaz gibi yıllarını zindanlarda geçiren arkadaşlarımız harekete geçerek öncelikle MHP Milletvekillerinden Mehmet Şandır, Vedat Çınaroğlu, Merhum Mehmet Gül, Salih Erbeyli, Müjdat Kayayerli, Ahmet Çakar, Orhan Bıçakçıoğlu gibi birçok milletvekili ile temas kurmuşlardır. Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e ülkücülerin mağduriyeti hukuken anlatıldığında "değişiklik teklifi hazırlayın gereğini yapalım" sözüde alınmıştır.

Bu esnada Ercüment Gedikli ve arkadaşları kendileri gibi yıllarca cezaevlerinde yatan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Atilla Kaya'ya durumu anlatarak, Başbakan Yardımcısı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeliden randevu talep etmişlerdir. Bahçeli ile görüşen Kaya "tabiki arkadaşlarımızın durumunu düzelteceğiz. Derhal diğer siyasi partilerin Grup Başkan Vekilleri ile temas kurun, mecliste onlarında desteğini alalım" şeklindeki cevabını iletir. Büyük heyecanla TBMM'ye koşturan ülkücüler kulis faaliyetini başlatır. İlk etapta Mecliste DYP Grup Başkanvekili Salih Çelen ve ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Arslan ile görüşülerek destekleri alınır.

Bu sırada hukukçu olan Denizli Milletvekili Salih Erbeyli önergeyi hazırlayarak Adalet Komisyonuna sunar. Önergenin kabulü için başta rahmetli Mehmet Gül ve Orhan Bıçakçıoğlu yoğun çaba göstermektedir. Gece geç saatlere kadar devam eden komisyon toplantısını TBMM kulislerinde takip etmekte olanların arasında 1980 darbesinde yurtdışına çıkmak zorunda kalan ve gizlice Türkiye'ye giriş yapan Muhittin Gündoğdu da vardır.

Bahçeli ise o sırada İtalya'dan dönmekte olan Başbakan Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit'i karşılamak üzere havaalanındadır. Herkes önergenin kabul edileceğinden emindir.

Saat 23:30'a geldiğinde proğramında olmadığı halde Devlet Bahçeli TBMM'ye gelerek Grup Odasına girer. Özel Kalem Müdürüne önergeyi hazırlayan Salih Erbeyli, Mehmet Gül, Orhan Bıçakçıoğlu, Mustafa Gül, Müjdat Kayayerli'nin çağırılmasını emreder. Günlerdir heyecanla sonuca ulaşmakta olan milletvekillerine hitap eden Bahçeli "Derhal önergeyi geri çekin" der... Odada buz gibi bir hava oluşur. Mehmet Gül ve Bıçakçıoğlu "Ok yaydan çıkmıştır... Bu önergeyi geri çekemeyiz!... Ülkücülerin yüzüne nasıl bakacağız!... diye itiraf ederler... Fakat Bahçeli "Ne yani 40-50 kişi için koalisyonu bozmamı mı bekliyorsunuz!" cevabını verir.

Önce diğer partilerinde desteğini aldıklarını komisyonda itiraz edenin bulunmadığını belirtirler. Ama taştan ses gelir Bahçeli'den gelmez. Mehmet Gül dayanamaz ses tonunu yükselterek: "Ne hayrını gördük koalisyonun bozulursa bozulsun. Daha iyi olur tek başına iktidar oluruz" diye bağırır. Bahçeli itirazlara kulağını tıkamıştır bile. Önergenin sahibi Salih Erbeyli'ye "Önergeni geri çek!" emrini tekrarladığında Gül ve Bıçakçıoğlu kapıyı hızla vurup makamı terkederken gözyaşlarına hakim olamazlar...

Erbeyli komisyon toplantısına koşarak gidip önergesini geri çektiğinde Meclis Kulisi birden bire hareketlenir. Bir tarafta hayal kırıklığının getirdiği şok, diğer tarafta meclisin içinde polisler gizlice Türkiye'ye giriş yapan Muhittin Gündoğdu'yu aramaktadır. Aradan on yıl geçmesine rağmen kimin ihbar ettiği halen gün yüzüne çıkmamıştır. Gündoğdu'yu kurtarma telaşına kapılan E.Gedikli ve arkadaşları bu yapılanın ihanet olduğunu belirterek ağır sözler sarfederler. Dönemin TBMM İdare Amiri olan Ahmet Çakar'ın makam aracı ile Muhittin Gündoğdu meclisten kaçırılıp gizlice yurtdışına yollanır.

8.12.2000 tarihindeki meclis oturumunda söz alan dönemin Fazilet Partisi Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak "Vicdanlar üzerinde baskı olmasaydı MHP Grubu Haluk Kırcı'nın uğradığı adaletsizliği gideremeyecek miydi?" diye sorar. Daha sonra söz alan DYP'li Turhan Güven "Neden gerçekten affedilmeyi hak eden insanları affın dışında bırakıyorsunuz. Önergeler hazırlıyorsunuz, getiriyorsunuz ondan sonrada ne hikmetse önergeler hiçbir işleme konulmadan masaların üstünde kalıyor? Bu hak mıdır? Bu adalet midir? Bunun hesabını sizden birileri gelir sorar. O değerli, zamanında çok yakın arkadaşlarınız sizden bunun hesabını sormayacak mı? "Beni bu affın dışında niye bıraktınız" demiyecekler mi. Size, diyecekler, diyecekler... Siz bu sandalye uğruna, arkadaşlığı, sevgiyi, uyumu, anlaşmayı, sağduyuyu terketmiş bulunuyorsunuz" diye çıkışır...

TBMM Tutanaklarında 8.12.2000 tarih ve 27 nci birleşimde yeniden söz alan Nazlı Ilıcak:

"Haluk Kırcı ve arkadaşları haksız bir durumda, adaletsiz bir durumda kaldığını bu kürsüden ifade etmek isterim. Solcular, 125,146 ncı maddeye göre yargılanarak idam cezaları müebbede çevrilmiş, müebbetler de on yıla indirilmiş. On yıl sonunda çıkmışlardır. 7 kişiyi öldürdüğü için Haluk Kırcı, yetmiş yıllık bir ceza almış ve ordan onyıl toplu cezadan ayrı ayrı indirilmek suretiyle daha 60 yıl yatması gerekmekte. Bu bence haksız bir hadisedir.

Evet MHP, arzu ettiği hiçbir düzenlemeyi gerçekleştiremedi. Çeşitli önergelerde hazırladılar ama sonradan işe Rufailer karıştı. Önergeler geri çekildi... Denildiki "tasarıyı deldirmeyeceğiz" ama görüyoruz ki postu deldirmişler.

Ben şahsen, muskayla ağızları bağlanmış kurt hikayesini burada anlatmak istemiyorum; ama gerçekten canı gönülden Ecevit hocayı maharetinden dolayı kutlamayı arzu ediyor ve değerli MHP'li arkadaşlarıma şunu sormak istiyorum : "Bu muskalar acaba ne zaman çözülecek?"

Nazlı Ilıcak'ın dile getirdiği gerçeği göremeyenler 3 Kasım 2003'te büyük bir ders aldı.

Şimdi bağımsız bir ülkücü olarak cevap alamayacağımı bile bile aşağıdaki soruları sorma hakkımı kullanıyorum:

1- 2000 yılında Adalet Komisyonuna verilen önergeyi Devlet Bahçeli neden ve kimin adına çektirmiştir?

2- 9 yıldır cezaevlerinde fazladan yatmakta olan Muhsin Kahya, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Caner Erdinç vb. arkadaşlarımızın hukuki durumlarını düzelttirmesi için bir çaba sarfetmiş midir?

3- Devlet Bahçeli ve yönetimi yurtdışında 30 yıldır sürgün hayatı yaşayarak vatan hasretiyle yanıp tutuşan ülkücülerin Türkiye'ye dönüşünü sağlayabilmek için bir girişimde bulunmuş mudur?

Bütün bunların yanında "Ülkücüler İçin Adalet hareketinin anayasa değişikliği ile darbecilerden hesap sorma, darbe mahkemelerinin kararlarının iptali girişimine ise, Bahçeli ağır suçlamalar getirerek, ülküdaşlık hukukunu hiçe saymıştır.

Yıllardır Ülkücüleri partiden tasfiye eden Bahçeli'nin 31 Ekim 2010'da yaptığı ülkücülüğün ötesinde bir ülkücülük tanımı yapması manidardır. MHP'nin yüzde on barajını aşmama tehlikesi karşısında ve genl başkanlığı sorgulanmaya başlandığı anda yıllardır ağzına almadığı şehid ve gazileri anması ne denli samimidir.

Sonuç olarak hafızaları tazeleyip bütün bunları ülkücü hareketin vicdanına ve kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.


BAĞIMSIZ ÜLKÜCÜ HAREKET PLATFORMU
Adına
Seyfi ATMALIOĞLU/ADANA


kaynak
 
Yani siz diorsunuz ki düşmanımın düşmanı dostumdur.
Dikkat yapılanın aynısını size de yaparlar..
Yani bir kere ihanet eden hep eder...
İhanet edenin ağzıyla yola çıkmamak gerekir..
Mesela ben abdüllatif Ş.....İn akepe için söyledikleriyle yola çıkmam..
Bilmem anlatabildim mi?
 
Yani siz diorsunuz ki düşmanımın düşmanı dostumdur.
Dikkat yapılanın aynısını size de yaparlar..
Yani bir kere ihanet eden hep eder...
İhanet edenin ağzıyla yola çıkmamak gerekir..
Mesela ben abdüllatif Ş.....İn akepe için söyledikleriyle yola çıkmam..
Bilmem anlatabildim mi?

sen bana bişey anlatamassın azizim..

şundanki ;
konu ülkücüler ve ihanet.. seni sol-kemalist-olarak tanıyoruz yanılmıyorsak.. ee öyleyse şayet, ülkücülerin böyle bir konusu seni neden bağlıyor? yoksa milliyetçi-sol söylem, ortak eylem mi geliştiriyor? ulusalcılık açmazında ,yanınızda yalçın küçük-perinçek eksikliği çekmediğinize göre,içerdeki mağdur ülkücülerin ensesine birlikte basmak zevkini mi yaşıyorsunuz mhp li dostlarınızla..haa dersen ki ben zaten sol değilim; farketmez ,zamane mhp lileri zaten rahşandan daha sol oldu.. ha hocahasan-ha hasanhoca...
 
Geri
Üst