- Katılım
- 2 May 2007
- Mesajlar
- 14,115
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
Hem rahmetli Özal döneminde hem Süleyman Beyin cumhurbaşkanlığı döneminde hem de Sayın Sezerin ilk yıllarında başörtülü hanımlar eşleri ile birlikte Köşkteki davetlere katıldılar. Sayın Sezer son yıllarında, nereden çıkardıysa Köşkü kamusal alan ilan ederek eşi başörtülü olan beylere tek kişilik davetiye gönderdi ve bugün tartıştığımız sorunu başlattı. Sezerden önce Çankayada böyle bir sorun yoktu. Sezerin sonradan çıkardığı bu ayırım, Sayın Gül tarafından kaldırıldı. Askerin tepkisini dikkate alarak uygulanan Çift resepsiyon da yanlış bir uygulamaydı. Sayın Gül de bu sene tek resepsiyon uygulamasına döndü.
Askerin bu uygulamaya geçmişte tepki göstermiş olmasını anlamak mümkün değil; Başörtülü kadının oğlunu askere alıyorsunuz, cepheye sürüyorsunuz, terörle mücadelede görevlendiriyorsunuz. Onların da verdikleri vergilerle maaşlarınızı alıyorsunuz, TSKya silah-araç-gereç temin ediyorsunuz ama onlarla aynı ortamda olmaya, yan yana gelmeye tahammül edemiyorsunuz... Bu aptalca çelişkinin artık giderilmesi lazım. Kendi personel ihtiyacının büyük bir bölümünü gönüllülük esasına göre milletten temin eden bir kurumun, milletin değerlerine ters bakması önemli bir çelişkidir. Askerini Allah-Allah diye taarruz ettiren ve şehitlik makamına inanan bir kurum, milletin inançlarına ters düşerse samimiyeti sorgulanır. Bugünkü geldiğimiz noktada TSKnın kendi Mehmetçiğinin anneleri ile bir araya gelme, onların inanç ve giyim tarzlarına saygı gösterme konusunda mesafe katettiklerini sanıyorum.
Fakat bu kez de askerin eski tepkisini sanki CHP temsil edecek. Ordu-CHP yakınlığı CHPye çok şey kaybettirdi. Bakalım Kılıçdaroğlu bu imajı silip kabuğu kıracak mı diye 5-6 aydır bekliyoruz ama CHPdeki gelişmeler umudumuzu kırıyor. CHP gibi bir partide Kılıçdaroğlunun neyi ne kadar değiştirebileceği konusunda beklentiler umutsuzluğa dönüşüyor.
Kılıçdaroğlu başörtüsünden genel affa, Kürt sorununun çözümünden yeni anayasaya kadar birçok konuda milleti umutlandıran değişimlerden söz ediyor. Basın, keyifle büyüterek bu temennileri manşetlere taşıyor. Ama yaptığı açıklamaların daha mürekkebi kurumadan CHPden tam tersi açıklamalar geliyor. Sayın Kılıçradoğlu zor durumda kalıyor; Öyle demedim, şunu demek istedim gibi düzeltmelerle virajı alamayıp uçuruma düşüyor. Bu nedenle toplum yaptığı açıklamaları artık samimi bulmuyor, sorguluyor, inanmıyor. Bu yüzden de çıkışında oluşturduğu rüzgâr kayboluyor ve CHP eski oylarının da altına düşüyor.
Son yaşanan örnek de, CHPnin hâlâ milletin değerleri ile henüz barışamadığını ve eski politikalarını devam ettirdiğini gösteriyor. Nitekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu ile ilgili olarak CHPnin Kılıçdaroğlu tarafından önerilen grup başkanvekili Muharrem İnce basının karşısına çıkıyor ve CHP olarak Köşkteki resepsiyona katılmayacağız diyor. Gerekçesi ise eşleri başörtülü olan insanların da resepsiyona davet edilmesi. Başörtüsü sorununu biz çözeceğiz diye aylardır meydan meydan dolaşan CHP lideri Kılıçdaroğlu da dünyadan habersiz gibi açıklamayı televizyondan öğreniyor.
Önce şunu söyleyeyim; Grup başkanvekili İnce, bu açıklamayı kendi adına değil, CHP adına yapıyor. Bu açıklamadan Kılıçdaroğlunun haberi olmayabilir ama bundan Genel Sekreter Önder Savın haberinin olmadığına kimse beni inandıramaz. Kemal Bey ne derse desin, Savdan habersiz CHPde hiçbir iş olmaz. Bu açıklamayı Canan Arıtman gibi bir vekil yapsaydı anlardım ama partinin Grup Başkanvekili parti adına yapıyor ve yaptığı açıklamanın da arkasında duruyor. Kemal Bey şu ana kadar yaptığı çoğu açıklamanın arkasında duramadı.
İşte tüm buna benzer nedenlerle millet, Kılıçdaroğlunun samimiyetine inanmıyor. Değişim söylemlerini samimi bulmuyor. Değişim için liderin kararlı olması, risk alması ve ihtiyaç olduğunda yumruğunu masaya vurması gerekiyor. Maalesef Kemal Beyde bu özellikler yok. Taşıma su ile de değirmen bu kadar dönüyor. Benim Sayın Kılıçdaroğluna tavsiyem; Türkiyeyi yönetmeye talip olmadan önce CHPyi yönetecek duruma gelmesidir. Kendi partisini yönetebilecek iradeyi göstermeden bu millet ona Türkiyeyi yönetme gücü vermez.
Milleti dışlamak CHPnin geleneğinde var. Bu gelenek terk edilmeden iktidar adayı bile olunmaz. Bir taraftan televizyon kanallarına çıkıp inandırıcı bir biçimde başörtüsü sorununu çözeceğiz diyeceksin, iş uygulamaya gelince Cumhuriyet resepsiyonunu başörtülü kadınlara yasaklayacaksın. Bu tutum kadınlara karşı büyük bir saygısızlıktır. Bu protesto dinî inancının gereği olarak başını örten kadınları yok saymaktır. Cumhuriyet Bayramı, bu milletin ortak paydasıdır. Buraya hangi kıyafetle gelineceğine davet sahibi karar verir. Bu davete katılacak kadınların kılık kıyafetine karışmak ayıptır. CHPnin bu tutumun, başörtülü kadın görünce kaçacak yer arayan askerlerin tuhaf tutumlarından ne farkı var? Başörtülü kadınlarla aynı ortamda bulunmak istemeyeceksiniz ama onları kandırıp oylarına talip olacaksınız. O zaman seçimden önce çarşaflı kadınlara CHP rozeti takıp seçimden sonra da çarşafları meydanda yakıp çiğneyen eski CHP zihniyetinden ne farkınız var?
Başörtülü kadınlar geliyor diye resepsiyonu protesto ederseniz, bir daha başörtüsü lafını ağzınıza almayın.