Referandumda “Alevi hakimler gidecek” sloganı

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Daha fazla demokratikleşeceğiz diyerek daha fazla
kutuplaşmaya gidiyoruz ,,,ben bunu alnıyorum belkide
bize dayatılan demokrasi (son on yıl için diyorum)
parça pinçik olmak ,bilmem anlalışabildimmi...
 
Daha fazla demokratikleşeceğiz diyerek daha fazla
kutuplaşmaya gidiyoruz ,,,ben bunu alnıyorum belkide
bize dayatılan demokrasi (son on yıl için diyorum)
parça pinçik olmak ,bilmem anlalışabildimmi...

Bu kutuplaşmanın halktan başlaması var bir de devletten başlaması var. Halktan başlarsa baba olarak bildiğimiz devlet " Durun kavga etmeyin siz kardeşsiniz " diyebilirdi. Fakat devletten başlayan kutuplaşmaya kim " Durun " diyecek ? Planları adım adım işliyor...
 
Cevap vermiş olmak için, filozof edasıyla aklımıza her geleni sallayıp mesaj olarak yazmasak diyorum....

Geçmişte Aleviyim ve Kürdüm diyebilenler var mıymış?

Hayret ki hayret!

Yaşım 40'a yakın. Yaşadığım yörede Sünni Türkler de var, Alevi Zazalar da var, Sünni Kürtler de var. Bırakın çocukluğumu, delikanlılık çağımda bile Alevi ve Kürt kelimesini kullanmak cesaret isterdi. Hatta yerine göre suç bile sayılırdı.

Faili meçhullere bakın, büyük çoğunluğu yasakların gölgesinde işlenmiştir.

40'ı boşa yaşamışsınız
insanların nasıl yaşadığını kim olduğunu dışardan bakarakta anlayabilirsiniz hatta bu konunun kendince uzamanlaşmış dedektifleri de vardır :smile:
bir kürtün kürt olduğunu sorarak öğreniyorsanız 40 yaşına kadar evden çıkmamışsınız demektir

illa birşeylerin çıkıp anonsu yapılmaz
ne yazık ki alevilere ve kürtlere yapılmış zulmden bugün utanıyorum bakın bunu derken bile alevilerin ve kürtlerin eskiden varlığından söz ederek kendinizi yalanlarsınız

benden bile çok öğrenecek şeyiniz varken bir filozoftan neler öğrenirsiniz neler
 
GİZLİ LİNK

Reklam olmasın diye gizliden verdim linki.O adreste genel araştırma yap (ki orası alevi vatandaşların en çok bulunduğu siteelrden biridir) durumu çok net şekilde anlayabilriz.



Sen benim söylemek istediğimi yanlış anlamışsın zerkli.
Ben artık alevilerde ben aleviyim diye rahatlıkla söyleyebiliyor manasında yazdım o yazıyı.
Benimde çok açık net şekilde gördüğümde budur.Olması gerekende budur zaten.
İnsanlar dini inançları ile yargılanamaz ve özgürdürler.
Bu inançlar diğer insanlara zarrar vermediği sürece sonuna kadar özgürdür.
İsteyen kuşa tapar isteyen ilahi dinlere vs.Önemli olan inanca saygıdır
ve benim en çok önem verdiğim ve üzerinde hep durduğum bir hadisedir bu.



nerde özgürce söyleyebiliyor aleviler aleviliğini.

isterse söylesinler. başlarına gelmeyen kalmıyor.

başıma gelen bir oalyı anlatayım kısaca, belki daha önce anlatmışımdır.

köyümün bağlı bulunduğu ilçeye gittim. ben abim ve amcaoğlumla birlikte nüfus müdürlüğüne gittik nüfus cüzdanlarımızı değiştirmek için. bu işlemi yaptırmış olanlar ne kadar sürdüğünü bilirler. en fazla yarım saat içinde bütün işleriniz biter. hele hele bizim ilçe gibi 10.000 nüfuslu küçük bir yerde o kadar beklemeyebilirsiniz bile. ancak biz nüfus cüzdanlarımızı 2saat 30 dakika kadar bir sürede aldık. bizden sonra gelen herkesin işi bizden önce bitti. nüfus çalışanlarının konuşmasına kulak misafiri olmasam bu olayı normal kabul edecektim. çalışanlardan bir geldi bizim işimizi yapan memura bizi göstererk "bunlar ne bekliyo 2 saatir" dedi. bizim işimizle ilgilenen memur "onlar şu köylü" dedi ve bizim köyün nüfus kayıt cildini gösterdi. adam kafa sallayıp " tamam ozaman " dedi.

bu mu aleviliğimizi söylebilme özgürlüğü. eğer buysa yerin dibine batsın. ve eğer siz şimdi kalkıp bu sadece size rastlamıştır diye bir söz söylerseniz aklınıza şaşarım. çünkü türkiyenin heryerinde herzaman bu böyledir.

bir kişinin alevi olduğunu öğrenen biri hemen içinden şu soruyu sorma isteği duyar

"sizde gerçekten mum sndü var mı?"

yerin dibine batsın böyle özgürlük.

özgürlük adı altında benim namusuma dil uzatacaksanız ben tutsak yaşamaya razıyım.

aleviler sazlı sözlü cümbüş gibi cem yapıyor diyenler şimdi bizi yönetiyor.

bu mu özgürlük.

yerin dibine batsın böyle özgürlük.

sizin anlattığınız akp masallarına bizim karnımız tok.

siz o masalalları beyni yıkanmış, tertemiz olmuş kişilere anlatın. belki onlar yer.





aleviler tarikatların cemaatlerin hurafelerinden yakınırlar sonrada diyanet kalksın derler .ne biçim laik devlet derler .olaylara objektif olarak yaklasmaya calısan ve bunda en basarılı kurum olan diyanet kalktığı zaman hurafelerin ne duruma geleceğini düşünün.ben şuan bir konuda bilgi arıyorsam en güvenilir yer olarak diyaneti görüyor ve bilgiyi oradan alıyorum .o kalkarsa cemaate şıha şeyhemi gidecez .hurafelere aletmi olacaz .hem hurafelere karşı cık hem bunu iste .

alevi hakimler laikliği savunuyormuş dinle devleti birbirinden ayırıyormuş falan .küllen yalan

bazı aleviler din dersinden rahatsızız diyorlar.peki ramazan bayramında ki izinden de rahatsızlarmı.biz ramazan bayramında calısmak istiyoruz diye talepde bulunanlar oluyomu.herkez işini biliyo ve işine geldiği gibi konusuyo malesef ve coğu boş


aleviler neden diyanetn kalkmasını istiyor biliyor musun?

bilmediğin için böyle konuşuyorsun.

açıklayayım.

diyanet kurumu ülkemizde yaşayan sünni kesimi temsil etmektedir. ve bunun dışında temsil ettiği hiç bir inanç grubu yoktur. bu mudur eşitlik, adalet?

nasıl yani; bir ülkede -ve bu ülke türkiye gibi kozmopolit bir ülkede- devletin bir kurumu sadece devleti yönetenlerin bağlı bulunduğu -din demiyorum bakın- mezhebi temsil edecek ve biz buna adalet diyeceğiz, demeokrasi diyeceğiz,insan hakları diyeceğiz, eşitlik diyeceğiz.

ismail cemi'in bir sözü vardı : bütün partiler kardeşimiz ama chp biraz daha kardeşimiz.


bu da o hesap.

bütün vatandaşlarımız eşittir ama sünniler biraz daha eşittir.

devlet sünnilerin ibadet yapması için her türlü imkanı sağlarken diğer inanç grupları için kılını bile kıpırdatmaz. ve bunun adı eşitlik olur adalet olur.



ve gelelim ramazan bayramı olayına.

cehalatin dile vurmuş hali idyeceğim biraz sert kaçacak. ramazan ayı müslümanlar için kutsal bir ay değil midir?

aleviler müslüman değil midir?

ramazan bayramını kutlayan herkes oruç mu tutar?

peki muharrem orucunun bitimindeki aşure günü neden tatil değildir?

peki neden sünniler de aşure yapar?


bu soruları cevapla ondan sonra cahil kelimesinin sert kaçıp kaçmadığını kendin belirle. eğer sert kaçmışsa lütfen şikayet bölümünü kullanıp bu mesajı şikayet et.
 
aleviler neden diyanetn kalkmasını istiyor biliyor musun?
bilmediğin için böyle konuşuyorsun.
açıklayayım.
diyanet kurumu ülkemizde yaşayan sünni kesimi temsil etmektedir. ve bunun dışında temsil ettiği hiç bir inanç grubu yoktur. bu mudur eşitlik, adalet?

şuan genelde cem tv de cıkan yada bir cok kendini alevi die tanıtan insana bakıyorum da bunların alevilikle alakası yok.alisiz alevi bunların coğu .şarkıda semahda ali ali demeyle alevi olunmuyor onun yaşantısı namazı ibadet şeklinide yaşayacaksınız.gecenlerde bir tartısmada alevi arkadaşlardan bazıları sazlı semahı ibadet olduğunu iddia ettiler.sağlam kaynak istedim ne kaynak var ne bişey .sende git dededen öğren falan demiştin ve bunu diyerek şeyhden mürşitten öğren diyenlerden bir farkın kalmamıstı.

günümüzde her türlü çarpıtılmış islamla doğru dürüst bi alakası kalmamış bir inanışa kalkıp mezhep diyemeyiz .bunu aleviler böyle görüyor.aleviler böyle görüyor diye mezhep olmaz alevilik.inanış diyorsunuz eyv . isteyen istediğine tapar bizi alakadar etmez ama kalkıp her önüne gelen ben buna tapıyorum banada para verilsin ibadethane ayinhane acılsın diyemez.sen inanıyorsan git inan kardeşim tutanmı var .ama kendi inandığın kendinin bile doğruluğunu ispatlayamadığım şeyleri kalkıp mezhep gibi taktim etmede naparsan yap

sünnilik dediğin şey gercek islamdır .senin dede dediklerin cıkıp ilahiyatcılarla cıksın alevileri tartıssın tartısabiliyorsa.gercek islama bırakda devlet hizmet etsin .bu zorunuza gitmemeli .



nasıl yani; bir ülkede -ve bu ülke türkiye gibi kozmopolit bir ülkede- devletin bir kurumu sadece devleti yönetenlerin bağlı bulunduğu -din demiyorum bakın- mezhebi temsil edecek ve biz buna adalet diyeceğiz, demeokrasi diyeceğiz,insan hakları diyeceğiz, eşitlik diyeceğiz.
ismail cemi'in bir sözü vardı : bütün partiler kardeşimiz ama chp biraz daha kardeşimiz.
bu da o hesap
bütün vatandaşlarımız eşittir ama sünniler biraz daha eşittir.
devlet sünnilerin ibadet yapması için her türlü imkanı sağlarken diğer inanç grupları için kılını bile kıpırdatmaz. ve bunun adı eşitlik olur adalet olur.

dediğim gibi devlet şuan türkiyedeki en doğru islam yorumuna hizmet veriyor .her önüne gelen her önüne gelene inanana hizmet vercek diye bi kaide yok.zaten sünni inancında olan kişilerin türkiyeyi yönetmesinin sebebide türkiyede yasayan insanların coğunun doğru mezhepde ve veya inancda olmasından dolayıdır .


ve gelelim ramazan bayramı olayına.
cehalatin dile vurmuş hali idyeceğim biraz sert kaçacak. ramazan ayı müslümanlar için kutsal bir ay değil midir?
aleviler müslüman değil midir?
ramazan bayramını kutlayan herkes oruç mu tutar?
peki muharrem orucunun bitimindeki aşure günü neden tatil değildir?
peki neden sünniler de aşure yapar?
bu soruları cevapla ondan sonra cahil kelimesinin sert kaçıp kaçmadığını kendin belirle. eğer sert kaçmışsa lütfen şikayet bölümünü kullanıp bu mesajı şikayet et.


aleviler müslümansa ramazanda oruc tutsunlar .bir sürü tanıdığım alevi var ramazanda oruc tutmuyor .ramazan bayramını kutlayan yerine müslüman olan herkez ramazanda oruc tutar diyebiliriz .bu ayetlerde hadislerde sabit .dedeler ne der bilemem ki zaten benide bağlamıyor.aşure günü ile ramazan bayramı birmi ki tatil olsun .

türkiyede yaşayan insanların ayete hadise inananları yani coğunluğuna göre ayarlanıyor demekki tatil bayram vs vs : )


alevilerin bazılarının senin gibi düşünmediğinide biliyorum.devletten beklentiler noktasında cok farklı düşünen alevilerde var .senin gibi zır aleviler yüzünden bu tür alevileri karşıma almak istemem .bunuda belirteyim.
 
aysunnnn'a


sünniliği islamın doğrusu kabul eden şahsiyet, konuyu başka yönelere çekmeye çalışan şiahsiyet'

sana tek bir soru soracağım:

madem sünnilik doğru yorumdu da peygamberin torunları neden -senin deyiminle- doğru yolda olan emevi halifesinin ardından gitmediler?

kendini doğru herkesi gören şahsiyet, sen kendine doğru başkalarına eğri dersen en başta senin doğruluğun tartışılır.

peki müslüman olan herkes ramazanda oruç tutuyorsa nasıl oluyorda bu ülkenin yarısına yakını ramazanda oruç tutmuyorken lafa gelince %99'u müslüman oluyor?

kaynak konusunda ise komik duruma düşüyorsun. çünkü kaynak oalrak gösterdiğimiz dedeler en az senin gittiğin caminin -gidiyor musun bilmiyorum ama gittiğini varsayarak konuşuyorum- hocası kadar din konusunda bilgilidir. kuran da bilirler hadiste. kuranı türkçe ve arapça ezbere okurlar. ve sorduğun her soruya cevap verirler merak etme. eğer alacağın cevaplardan korkuyorsan sormaman daha doğru.


ve bu konu alevilik sünnilik değil. konuyu yine saptırıp başkja yerlere çekme. eğer merak ettiğin bişey varsa özel mesaj atabiliyorsan at ordan cevap vereyim. ama bildiğim kadarıyla senin derdin öğrenmek değil suyu bulandırmak. onun için senden özel mesaj beklemek nafile bir bekleyiş olacak diye düşünüyorum.
 
Böl ve yönet.
İyi taktiktir.
Tıkır Tıkır işliyor şimdilik.
 
aysunnnn'a


sünniliği islamın doğrusu kabul eden şahsiyet, konuyu başka yönelere çekmeye çalışan şiahsiyet'

sana tek bir soru soracağım:

madem sünnilik doğru yorumdu da peygamberin torunları neden -senin deyiminle- doğru yolda olan emevi halifesinin ardından gitmediler?

kendini doğru herkesi gören şahsiyet, sen kendine doğru başkalarına eğri dersen en başta senin doğruluğun tartışılır.

peki müslüman olan herkes ramazanda oruç tutuyorsa nasıl oluyorda bu ülkenin yarısına yakını ramazanda oruç tutmuyorken lafa gelince %99'u müslüman oluyor?

kaynak konusunda ise komik duruma düşüyorsun. çünkü kaynak oalrak gösterdiğimiz dedeler en az senin gittiğin caminin -gidiyor musun bilmiyorum ama gittiğini varsayarak konuşuyorum- hocası kadar din konusunda bilgilidir. kuran da bilirler hadiste. kuranı türkçe ve arapça ezbere okurlar. ve sorduğun her soruya cevap verirler merak etme. eğer alacağın cevaplardan korkuyorsan sormaman daha doğru.


ve bu konu alevilik sünnilik değil. konuyu yine saptırıp başkja yerlere çekme. eğer merak ettiğin bişey varsa özel mesaj atabiliyorsan at ordan cevap vereyim. ama bildiğim kadarıyla senin derdin öğrenmek değil suyu bulandırmak. onun için senden özel mesaj beklemek nafile bir bekleyiş olacak diye düşünüyorum.

Sünni anlayış, basit bir mezhebi yaklaşım değil; İslami çizginin kendisidir.Sünnilik bir mezhep değil; ilk insandan beri var olan İslamı Peygamberimiz gibi yaşama arzusunun beyanıdır.Kuran ve peygamberin gösterdiği yolda gitmek demektir.islamın doğrusu bu olmayacakda sazlı semahlı ne olduğu belirsiz kimlerin neye göre düzenlediği belli olmayan islamda yeri olmayan şeyleri bir araya getirip bunada cem töreni diyip ibadetmiş gibi takdim etmekmi islamın doğrusu .

güldürme adamı zerkli :biggrin:


emevileri bilmem neyi koy bir kenara.üstte tanım açık .emeviler öyle yaptı diye pireye kızıp yorganı yakanlardan olmamak lazım.peygamberimizin torunları emeviler öyle diye kuranın hadisin sünnetin hangi birini terk etmişler.yada hz ali ? hz ali kuranın hadisin dışınamı cıkmış o muhteremler .

gene güldürme adamı zerkli :biggrin:


dede dediğin insanlar tv ye cıkıp bir ilahiyatcı ile tartısamaz bile.

yeter hz alinin hz hasanın hz hüseyinin adını kullandığınız .uydurduğunuz bu inanç yüzünden size öbür tarafda sırtını ilk dönecek olan insanlar bunlar .artık bırakın adlarını kullanmayıda kendinizi affettirmeye bakın
 
Alevilik nedir?
Kaynağı nedir?
Kim ortaya çıkarmış?

Tanım yapılamadan tartışma tamamen boş ve saçma.

 

emevileri bilmem neyi koy bir kenara.üstte tanım açık .emeviler öyle yaptı diye pireye kızıp yorganı yakanlardan olmamak lazım.peygamberimizin torunları emeviler öyle diye kuranın hadisin sünnetin hangi birini terk etmişler.yada hz ali ? hz ali kuranın hadisin dışınamı cıkmış o muhteremler .


konu bayağı bir sapmış, birazda ben sapıtıyım bari.

1-İslamiyette mezhep zaten yoktur. bunu hadislerle ispat etmeye çalışan mezhep kurucuları ve peşinden gidenler Kuran"ı Kerim"e şirk koşuyorlar. İşte Emevilerin ve takipçilerinin kenara koyduğu şeylerden birisi bu(diğerlerinin tartışmayla ilgisi olmadığından açıklamıyorum)

Kuran'ı Kerim ne diyor?

Diyanet Meali:

103. Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
105.Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.
Ali İmran Suresi

2-İkincisi Emevilerin ve takipçilerinin Kuran'ı Kerim'i yeterli görmeyişi, 3000 ile 7000 arasında değişen , doğruluğu tartışılan hadislere yönelişi.

Kuran'ı Kerim ne diyor?

Diyanet Meali:

38.Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
115.Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Enam Suresi

Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.
Maide Suresi-44,45,47

(Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.
Nahl Suresi 89

De ki: “Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum.” Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler.
Enbiya Suresi 45

17.Şüphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir.
18.O halde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.
19.Sonra onu açıklamak da bize aittir.
Kıyamet Suresi


-Kuran fırkalara ayrılmayın diyor. biz 4 hak mezhep vardır diyoruz.
-Kuran'ı Kerim Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık diyor. biz tartışılan hadislerle uğraşıyoruz.
-Kuran'ı Kerim Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir diyor. biz yukarda yazdığım vahyleri önemsemiyoruz.
-Kuran'ı Kerim Bu kitap her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehberdir diyor. biz açıklamaya tefsirlerle yeni açıklamalar ekliyor, yetmiyormuş gibi ayrılığa düşüp mezhepler oluşturuyoruz.
-Kuran'ı Kerim Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum diyor. biz vahyleri boşverip, doğruluğu tartışılan 7000 hadis içinden sünnetler çıkarıp kendimizi uyarıyoruz.
-allah Kuranı Kerim'i açıklamak bana aittir diyor. ortalık herkesin Kuran'ı anlayamayacağını söyleyen Kuran Yorumcularıyla doluyor.
Burdaki biz kim, Allah'a ortak koşan, Hadis yaratıcıları olan Emeviler. Evet pireye kızıp yorganı yakmamak lazım. ama pireyle de pire olmamak lazım.
 
içinde alevilik geçen bütün konularda konuyu saptırıp işi alevilik nedir, yoktur, saçma sapan şeyler, sazlı sözlü ibadet mi olur gibi boyunuzu aşan şeylere getiriyorsunuz.

eğer konunun özüyle ilgili düşünceniz varsa paylaşın. yok ise susun.

eğer amacınız alevlik hakkında bilgi edinmekse internetten araştırın ya da bu konuyu bilen kişilere sorun. yok eğer amacınız -burda olduğu gibi- suyu bulandırmak ise aynen devam edin.

aysuna'a yaptığım özel mesajla ulaşma çağrısının yanıtsız kaldığını ve aysunun burda amacının bilgi almak değil konuyu saptırmak ve çamur atmak olduğunu herkese ilan etmekten haz duyarım.
 
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”Âl-i İmrân Sûresi Ayet31

"Ey Peygamber de ki: Allah'a ve peygamber'e itâat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez"Âli İmran/Ayet 32

"(Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” A’râf Sûresi Ayet158

"Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız."Enfâl Sûresi Ayet24

"Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının"Haşr Suresi/Ayet 7

"Allah'a ve Peygamberlere itâat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz"Âl-i İmrân Suresi/Ayet132


Şimdi bu ayetlere iman edipte hadislere "uydurma" pervazsılığında bulunmak nasıl bir çelişkidir anlayamıyorum.


________________________
Hadisin Dindeki Yeri ve Önemi:

Rasûlullah (s.a.s), Allah'tan aldığı vahyi yalnızca insanlara aktarmakla kalmamış, aynı zamanda onları açıklamış ve kendi hayatında da tatbik ederek müşahhas örnekler hâline getirmiştir. Bu nedenle O'na "yaşayan Kur'ân" da denilmiştir.

İslâm bilginleri genellikle, dinî konularla ilgili hâdislerin, Allah tarafından Hz. Peygamber'e vahyedilmiş olduklarını kabul ederler; delil olarak da,
"O (Peygamber), kendiliğinden konuşmaz; O'nun sözleri, kendisine gönderilmiş vahiyden başkası değildir" (en-Necm, 54/3-4) âyetini ileri sürerler.
Ayrıca, "Andolsun ki; Allah, mü'minlere büyük lütufta bulundu. Çünkü, daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken, kendi aralarından, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi" (Âlu lmrân, 3/164) âyetinde sözü edilen "hikmet" kelimesinin, "sünnet" anlamında olduğunu da belirtmişlerdir. Nitekim, Hz. Peygamber ve O'nun ashâbından nakledilen bazı haberler de, bu gerçeği ortaya koymaktadır. Rasûlullah'tan (s.a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Bana kitap (Kur'ân) ve bir de onunla birlikte, onun gibisi (sünnet) verildi" (Ebû Dâvûd, Sünen, II, 505). Hassan İbn Atiyye, aynı konuda şu açıklamayı yapmıştır: "Cibrîl (a.s.) Rasûlullah (s.a.s)'e Kur'ân'ı getirdiği ve öğrettiği gibi, sünneti de öylece getirir ve öğretirdi" (İbn Abdilberr, Câmiu'l Beyâni'l-ilm, II, 191).

Yukarıda zikredilen âyet ve haberlerden de anlaşılacağı gibi, Kur'ân ve hadîs (daha geniş ifadesiyle sünnet), Allah (c.c.) tarafından Rasûlullah (s.a.s.)'a gönderilmiş birer vahiy olmak bakımından aynıdırlar. Şu kadar var ki; Kur'ân, hadîsin aksine, anlam ve lâfız yönünden bir benzerinin meydana getirilmezliği (i'câz) ve Levh-i Mahfûz'da yazı ile tesbit edildiği için, ne Cibrîl (a.s.)'in ve ne de Hz. Peygamber'in, üzerinde hiçbir tasarrufları bulunmaması noktasında hadîsten ayrılır. Hadîs ise, lâfız olarak vahyedilmediği için, Kur'ân lâfzı gibi mu'ciz olmayıp, ifade ettiği anlama bağlı kalmak şartıyla sadece mânâ yönüyle nakledilmesi câizdir.

Hz. Peygamber'den hadîs olarak nakledilen, fakat daha ziyade, O'nun (s.a.s) sade bir insan sıfatıyla, dinî hiçbir özelliği bulunmayan, günlük yaşayışıyla ilgili sözlerinin, yukarıda anlatılanların dışında kaldığını söylemek gerekir. O'nun (s.a.s.) bir insan sıfatıyla hata yapabileceğini açıklaması (Müslim, Fedâil, 139-140-141) bunu gösterir.
Nitekim bazı ictihadlarında hataya düşmesi, bu konularda herhangi bir vahyin gelmediğini gösterir. Ancak bu hataların da, bazan vahiy yolu ile düzeltildiği unutulmamalıdır.

Vahye dayalı bir fıkıh kaynağı olarak hadis, Kur'ân karşısındaki durumu ve getirdiği hükümler açısından şu şekillerde bulunur:

1. Bazı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri teyid ve tekit eder. ana-babaya itâatsizliği, yalancı şâhitliği, cana kıymayı yasaklayan hadisler böyledir.

2. Bir kısmı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri açıklar, onları tamamlayıcı bilgiler verir. Kur'ân'da namaz kılmak, haccetmek, zekât vermek... emredilmiş, fakat bunların nasıl olacağı belirtilmemiştir. Bu ibadetlerin nasıl yapılacağını hadislerden öğreniyoruz.

3. Bazı hadisler de, Kur'ân'ın hiç temas etmediği konularda, hükümler koyar. Hadîsin başlı başına müstakil bir teşri' (yasama) kaynağı olduğunu gösteren bu tür hadislere, ehlî merkeplerle yırtıcı kuşların etinin yenmesini haram kılan, diyetlerle ilgili birçok hükmü belirten hadisler... örnek olarak verilebilir.

Buraya kadar anlatılanlar, hadîsin (sünnet) İslâm dinindeki önemli yerini gözler önüne sermektedir. Din açısından, Kur'ân'dan hemen sonra gelen bir hüküm kaynağı olarak hadislere gereken önemin verilerek Hz. Peygamber'in sünnetine uyulması, başta Allah (c.c.) olmak üzere, O'nun Rasülü Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından da çok kesin ifadelerle emredilmiştir. Bu konuda Kur'ân'da şu âyetlere yer verilmiştir:

"Ey Peygamber de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki; Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın"(Âlu İmrân /Ayet 31);

"Ey Peygamber de ki: Allah'a ve peygamber'e itâat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez" (Âli İmran/Ayet 32);

"Allah'a ve Peygamberlere itâat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz" (Âli İmrân/Ayet132);

"Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının" (Haşr Suresi/Ayet 7).

Görüldüğü gibi bu âyetlerde, Rasûlullah (s.a.s)'e itâat, Allah'a (c.c.) itâat ile birlikte emredilmiş, hatta Peygamber (s.a.s)'e itâatin Allah'a (c.c.) itâat demek olduğu açıkça belirtilmiştir.

Rasûlullah (s.a.s) da bir hadîsinde:
"Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur'ân ve onunla beraber onun bir benzeri (sünnet) daha verilmiştir. Karnı tok bir halde rahat koltuğuna oturarak;' Şu Kur'an'a sarılın; O'nda neyi helâl görürseniz onu helâl, neyi koram görürseniz onu da haram kabul ediniz' diyecek bazı kimseler gelmesi yakındır. Şüphesiz ki, Allah Rasûlünün haram kıldığı şey de Allah'ın haram kıldığı gibidir" (Ebû Davûd Sünnet, 5; İbni Mace, Mukaddime, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV,131) buyurarak, sünnetini küçümseyip dinden ayırmak isteyenlere karşı müslümanları uyarmış ve dinin sünnetsiz düşünülemeyeceğini vurgulamıştır.

Nitekim, Hz. Peygamber'in burada geleceğini ikaz ettiği kişi ve gruplar Hicri birinci ve ikinci asırlarda ve bir de XIX-XX. asırlarda müsteşriklerin etkisiyle, Hindistan (Ehl-i Kur'an Cemiyeti) ve Mısır'da (Tevlik Sıdkı, Mahmud Ebû Reyye..) ortaya çıkmış, fakat bunların hadis ve sünnete hiçbir etkisi olmamıştır.

Sorularla İslamiyet​

Son olarak kıyamete kadar

1-Kur'an
2-Sünnet
3-İcma
4-Kıyas
 
Konuyu Alevilik tartışmasına getirenlere sorulmalı..
Bulandırmak değil tamamen bilgi almak..
Aleviliği bu kadar kutsal kabul eden birisinin Internette
bak demesi ne kadar hoş? Bana birisi benim
inançlarım hakkında soru sorsa bilgi vermeye çalışırım,
veremesem de yetkili merci ve kaynakları gösteririm,
Internet ne kadar güvenilir.. Neyse sen yanlış anlamışsın.
Samimi bir soruydu..
 
Balıkesirin köylerinden birindeydim..köy çeşmesinde yaşlı bir teyze ile konuştuk .. "yavrum evet demeseydik hayırcılar kazansaydı camilerimizi bombalayacaklardı kurtardık camilerimizi "dedi...Teyze bunu size kim söyledi dediğimde ise köye araba ile gelen iyi giyimli sakallı müslüman kişilerden bahsetti....

utanç verici bir çalışma, insanları korkutarak yönlendirmek yazıklar olsun...

ama Allah ve cehennem korkusu taşıyan,ölüm korkusu ile Allaha iman edenleri korkuları kullanarak yönlendirmek bu dincilerin en iyi yaptıkları iş.
 
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”Âl-i İmrân Sûresi Ayet31

"Ey Peygamber de ki: Allah'a ve peygamber'e itâat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez"Âli İmran/Ayet 32

"(Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” A’râf Sûresi Ayet158

"Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız."Enfâl Sûresi Ayet24

"Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının"Haşr Suresi/Ayet 7

"Allah'a ve Peygamberlere itâat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz"Âl-i İmrân Suresi/Ayet132


Şimdi bu ayetlere iman edipte hadislere "uydurma" pervazsılığında bulunmak nasıl bir çelişkidir anlayamıyorum.


________________________
Hadisin Dindeki Yeri ve Önemi:

Rasûlullah (s.a.s), Allah'tan aldığı vahyi yalnızca insanlara aktarmakla kalmamış, aynı zamanda onları açıklamış ve kendi hayatında da tatbik ederek müşahhas örnekler hâline getirmiştir. Bu nedenle O'na "yaşayan Kur'ân" da denilmiştir.

İslâm bilginleri genellikle, dinî konularla ilgili hâdislerin, Allah tarafından Hz. Peygamber'e vahyedilmiş olduklarını kabul ederler; delil olarak da,
"O (Peygamber), kendiliğinden konuşmaz; O'nun sözleri, kendisine gönderilmiş vahiyden başkası değildir" (en-Necm, 54/3-4) âyetini ileri sürerler.
Ayrıca, "Andolsun ki; Allah, mü'minlere büyük lütufta bulundu. Çünkü, daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken, kendi aralarından, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi" (Âlu lmrân, 3/164) âyetinde sözü edilen "hikmet" kelimesinin, "sünnet" anlamında olduğunu da belirtmişlerdir. Nitekim, Hz. Peygamber ve O'nun ashâbından nakledilen bazı haberler de, bu gerçeği ortaya koymaktadır. Rasûlullah'tan (s.a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Bana kitap (Kur'ân) ve bir de onunla birlikte, onun gibisi (sünnet) verildi" (Ebû Dâvûd, Sünen, II, 505). Hassan İbn Atiyye, aynı konuda şu açıklamayı yapmıştır: "Cibrîl (a.s.) Rasûlullah (s.a.s)'e Kur'ân'ı getirdiği ve öğrettiği gibi, sünneti de öylece getirir ve öğretirdi" (İbn Abdilberr, Câmiu'l Beyâni'l-ilm, II, 191).

Yukarıda zikredilen âyet ve haberlerden de anlaşılacağı gibi, Kur'ân ve hadîs (daha geniş ifadesiyle sünnet), Allah (c.c.) tarafından Rasûlullah (s.a.s.)'a gönderilmiş birer vahiy olmak bakımından aynıdırlar. Şu kadar var ki; Kur'ân, hadîsin aksine, anlam ve lâfız yönünden bir benzerinin meydana getirilmezliği (i'câz) ve Levh-i Mahfûz'da yazı ile tesbit edildiği için, ne Cibrîl (a.s.)'in ve ne de Hz. Peygamber'in, üzerinde hiçbir tasarrufları bulunmaması noktasında hadîsten ayrılır. Hadîs ise, lâfız olarak vahyedilmediği için, Kur'ân lâfzı gibi mu'ciz olmayıp, ifade ettiği anlama bağlı kalmak şartıyla sadece mânâ yönüyle nakledilmesi câizdir.

Hz. Peygamber'den hadîs olarak nakledilen, fakat daha ziyade, O'nun (s.a.s) sade bir insan sıfatıyla, dinî hiçbir özelliği bulunmayan, günlük yaşayışıyla ilgili sözlerinin, yukarıda anlatılanların dışında kaldığını söylemek gerekir. O'nun (s.a.s.) bir insan sıfatıyla hata yapabileceğini açıklaması (Müslim, Fedâil, 139-140-141) bunu gösterir.
Nitekim bazı ictihadlarında hataya düşmesi, bu konularda herhangi bir vahyin gelmediğini gösterir. Ancak bu hataların da, bazan vahiy yolu ile düzeltildiği unutulmamalıdır.

Vahye dayalı bir fıkıh kaynağı olarak hadis, Kur'ân karşısındaki durumu ve getirdiği hükümler açısından şu şekillerde bulunur:

1. Bazı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri teyid ve tekit eder. ana-babaya itâatsizliği, yalancı şâhitliği, cana kıymayı yasaklayan hadisler böyledir.

2. Bir kısmı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri açıklar, onları tamamlayıcı bilgiler verir. Kur'ân'da namaz kılmak, haccetmek, zekât vermek... emredilmiş, fakat bunların nasıl olacağı belirtilmemiştir. Bu ibadetlerin nasıl yapılacağını hadislerden öğreniyoruz.

3. Bazı hadisler de, Kur'ân'ın hiç temas etmediği konularda, hükümler koyar. Hadîsin başlı başına müstakil bir teşri' (yasama) kaynağı olduğunu gösteren bu tür hadislere, ehlî merkeplerle yırtıcı kuşların etinin yenmesini haram kılan, diyetlerle ilgili birçok hükmü belirten hadisler... örnek olarak verilebilir.

Buraya kadar anlatılanlar, hadîsin (sünnet) İslâm dinindeki önemli yerini gözler önüne sermektedir. Din açısından, Kur'ân'dan hemen sonra gelen bir hüküm kaynağı olarak hadislere gereken önemin verilerek Hz. Peygamber'in sünnetine uyulması, başta Allah (c.c.) olmak üzere, O'nun Rasülü Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından da çok kesin ifadelerle emredilmiştir. Bu konuda Kur'ân'da şu âyetlere yer verilmiştir:

"Ey Peygamber de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki; Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın"(Âlu İmrân /Ayet 31);

"Ey Peygamber de ki: Allah'a ve peygamber'e itâat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez" (Âli İmran/Ayet 32);

"Allah'a ve Peygamberlere itâat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz" (Âli İmrân/Ayet132);

"Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının" (Haşr Suresi/Ayet 7).

Görüldüğü gibi bu âyetlerde, Rasûlullah (s.a.s)'e itâat, Allah'a (c.c.) itâat ile birlikte emredilmiş, hatta Peygamber (s.a.s)'e itâatin Allah'a (c.c.) itâat demek olduğu açıkça belirtilmiştir.

Rasûlullah (s.a.s) da bir hadîsinde:
"Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur'ân ve onunla beraber onun bir benzeri (sünnet) daha verilmiştir. Karnı tok bir halde rahat koltuğuna oturarak;' Şu Kur'an'a sarılın; O'nda neyi helâl görürseniz onu helâl, neyi koram görürseniz onu da haram kabul ediniz' diyecek bazı kimseler gelmesi yakındır. Şüphesiz ki, Allah Rasûlünün haram kıldığı şey de Allah'ın haram kıldığı gibidir" (Ebû Davûd Sünnet, 5; İbni Mace, Mukaddime, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV,131) buyurarak, sünnetini küçümseyip dinden ayırmak isteyenlere karşı müslümanları uyarmış ve dinin sünnetsiz düşünülemeyeceğini vurgulamıştır.

Nitekim, Hz. Peygamber'in burada geleceğini ikaz ettiği kişi ve gruplar Hicri birinci ve ikinci asırlarda ve bir de XIX-XX. asırlarda müsteşriklerin etkisiyle, Hindistan (Ehl-i Kur'an Cemiyeti) ve Mısır'da (Tevlik Sıdkı, Mahmud Ebû Reyye..) ortaya çıkmış, fakat bunların hadis ve sünnete hiçbir etkisi olmamıştır.

Sorularla İslamiyet​

Son olarak kıyamete kadar

1-Kur'an
2-Sünnet
3-İcma
4-Kıyas

aşağıdaki hadislerede iman ediyornmusun.
Resulullah (sav)'a bir hırsız getirilmişti. "Öldürün onu!" diye emretti. Kendisine:
"Ey Allah'ın Resulü, bu adam sadece çaldı" denildi.
Bunun üzerine "Öyleyse (elini) kesin!" dedi ve derhal eli kesildi.

Sonra aynı adam ikinci sefer getirildi. Yine: "Öldürün onu!" diye emretti. Kendisine:
"Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" dendi.
Bunun üzerine "Öyleyse kesin!" dedi ve derhal sol ayağı kesildi.

Sonra üçüncü sefer getirildi ve hırsızlık yaptığı söylendi.
Hz. Peygamber: "Öldürün onu!" diye emretti. Kendisine:
"Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" denildi.
Bunun üzerine: "Sol elini kesin!" diye emretti.

Sonra aynı adamı dördüncü kere getirdiler. "Öldürün onu!" buyurdu. Kendisine:
"Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" dediler.
Bunun üzerine "Sağ ayağını da kesin!" diye emir buyurdu.

Aynı adam beşinci sefer getiririldi. Hz. Peygamber (sav): "Öldürün onu" diye emretti.

Hz. Cabir (ra) der ki: "Adamı götürüp öldürdük. Sonra sürüyerek götürüp bir kuyuya attık. Üzerini de taşla doldurduk."

Ebu Davud, Hudud 20, (4410); Nesai, Sarik 15, (890, 91)


“Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medineye gelerek Müslüman oldular. Medinenin havası onlara dokununca Resulu Ekrem (S.A.V) onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Efendimiz onları yakalattı ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terketti. Biz onlara su vermek isteyince Efendimiz bizi engelledi.

Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163


Tanım: Resulullah (sav)'a: "Ey Allah'ın Resulü! Biz senin için Buda'a kuyusundan su alıyoruz. Halbuki onun içerisine (ölmüş) köpeklerin leşleri, kadınların hayız bezleri, insan pislikleri atılıyor, (ne yapalım, su almaya devam edelim mi?)" diye sordular. Şu cevabı verdi:
"Su temizdir, onu hiçbir şey kirletmez."
Ebu Davud, Taharet 34, (66); Tirmizi, Taharet 49, (66); Nesai, Miyah 2, (1, 174)

4…Hadis No : 4129 Ravi: Ebu Eyyub
Tanim: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Eger siz hiç günah islemeseydiniz, Allah Teala hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah isleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) magfiret edecegi kimseler yaratirdi."

Kaynak: Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizi, Da'avat 105, (3533 )

5…Hadis No : 5631

Tanım: Biz Resulullah (sav) ile birlikte gazveye çıkmıştık. Beraberimizde kadın yoktu. "Husyelerimizi aldırmayalım mı?" diye sorduk. Bizi bundan yasakladı, sonra da muvakkat istifade hususunda bize ruhsat tanıdı. Herhangi birimiz, bir elbise mukabilinde kadınla, bir müddet için nikah yapıyorduk."

Buhari, Tefsir, Maide 9, Nikah 6, 8; Müslim, Nikah 38, (1404)

6…Hadis No : 5635

Tanım: Resulullah (sav) ve Hz. Ebu Bekr (ra) zamanında bir avuç hurma ve un mukabilinde birkaç gün boyu devam eden mut'a nikahı yapardık. Bu hal, Hz. Ömer (ra)'in Amr İbnu Hureys hadisesi vesilesiyle mut'ayı yasaklamasına kadar devam etti. *

Müslim, Nikah 16, (1405)

7…5363 - Abdullah İbnu's-Sâib İbni Yezîd İbni's-Sâib babası tarîkiyle ceddi (Yezid İbnu's-Sâib) radyyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Sizden kimse, ne şaka ne de ciddî olarak kardeşinin değneğini almasın. Kim kardeşinin değneğini almışsa hemen ona geri versin."

Ebu Dâvud, Edeb 93, (5003); Tirmizî, Fiten 3, (2161).


işte hadisler bunlar....Bunlarıda Allah'ın emri gibimi kabul ediyorsun..

daha çok örnek verebilirim..


8…Muhammed, yolda giderken şiir okuyan bir adama rastlamış. Başlamış bağırmaya:
"Şeytanı tutun, şeytanı yakalayın" diye.
Bu hadis en sahhihlerinden hem de, Kütübüsitte'den.

Hadis No: 2305

Ebû Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ” buyurdular ki: “Sizden birinin içine onu bozacak irin dolması, şiir dolmasından hayırlıdır.”

El-Hudri’den Müslim’in kaydettiği bir diğer rivayette şöyle denmiştir: Resûlullah , yürümekte iken karşısına şiir inşad eden bir şâir çıktı. Efendimiz: “Şeytanı tutun” veya “Şeytanı yakalayın” diye emretti.
(Kütübüsitte, Şiir bölümü)
10…Hadis No: 4831


Resulullah (sav), elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve: "Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular.
Cevaben: "Hayır, ey Allah`ın Resulü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik.

Bunun üzerine sağ elindekini göstererek: "Bu Rabbülalemin`den (gelmiş) bir kitaptır, içerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimleri de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. Hiç değişmeden ebedi olarak sabit kalır" buyurdular.

Sonra sol elindekini göstererek: "Bu da Rabbülalemin`den bir kitaptır. Bunun içinde de ateş ehlinin isimleri, onların atalarının isimleri ve kabilelerinin isimleri vardır. En sonda da icmallerini yapmıştır. Bunlara asla ne ziyade yapılır, ne de eksiltmeye yer verilir!" buyurdular.

Ashabı sordu: "Öyleyse ey Allah`ın Resulü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş, yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (bir daha yapma gayreti de niye)?"
Resulullah şu cevabı verdi: "Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun. Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!" Resulullah (sav), sonra elindeki kitapları atıp, elleriyle işaret ederek dedi ki: "Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, bir kısmı cennetlik, bir kısmı da cehennemliktir."

(Kütübü Sitte, Kader Bölümü)

Hadis'e göre ne yaparsan yap, ismin hangi kitapta ise yerin orası, değişmez.

İlginç bir nokta ise...Muhammet peygamber kitap diye bir şeyin varlığını biliyorsa kuran ı neden yaşarken kitap haline getirtmedi...neyse...düşünelim sorgulayalım, bilelim öğrenelim...

buyur cevapları bekliyoruz..
 
al bitane daha...
Kız bebeğin sidiğini temizlemek için birkaç kez su serpin; erkek bebeğin sidiğini temizlemek için çiteleyin.

(Buhârî-Müslim-Muvatta-Ebû Dâvud-Tirmizî-Nesâî)

aha bir tane daha...

Câbir b. Abdullah (r.a.) ’den;

Resûlullah demiştir ki:

“- Biriniz bir kadına dünürlük yaptığı zaman kendisini o kadınla evlenmeye sevk eden organlara bakmaya imkân buluyorsa, bunu yapsın-”

(Câbir) dedi ki: “ben bir câriyeyle evlenmek istedim, bunun üzerine (onun haberi olmadan görebilmek için) onu gizli gizli gözetlemeye başladım. Nihayet beni kendisiyle evlenmeye sevk eden (organlar) ını gördüm de onunla evlendim.

(Ebû Dâvud, K.en-Nikâh (12) , Bâb 17-18 C.8 S.148 Şamil Yayınları.)


ne çok hikmetler var içinde yahu...
 
yetmediyse buyur....

Ebu Hureyre'den (r.a.) bildirildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Sizler horozun ötmesini işittiğiniz zaman Allah'ın fazlından isteyiniz. Çünkü o melek görmüştür.
Merkebin anırmasını işittiğinizde de şeytandan Allah'a sığınınız. Çünkü o şeytan görmüştür."

Sahih-i Müslim

14…Hadis No: 5315

Ebu Hureyre'den (r.a.) bildirildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"İsrail oğullarından bir ümmet kaybolmuştur. Ne yaptığı bilinmiyor. Ben zannetmem ki o ümmet fareden başka bir şey olsun.
Görmez misiniz? O, kendisi için deve sütü konulduğunda içmez de koyun sütü konulduğu zaman onu içer."

Sahih-i Müslim
15…Hadis No : 5698

Resulullah'ın yanında dokuz hanım vardı. Kadınlara uğrama işini sıraya koyunca, birinci kadına ikinci bir uğrayışı dokuz gün sonra oluyordu. Kadınlar, her akşam, Resulullah'ın o gün geleceği odada toplanıyorlardı. (Bir gün) toplanma akşam, yeri Hz. Aişe'nin odasıydı. Zeyneb gelmişti. Resulullah ona elini uzattı. Hz. Aişe: "Bu Zeyneb'tir, (bilmiyor musun)?" dedi. Resulullah (sav) da elini geri çekti. Derken Hz. Aişe ile Hz. Zeyneb birbirlerine çıkıştılar. Karşılıklı çekişme birbirlerinin yüzüne toprak atmaya kadar gitti. (Bu esnada mescidde) ikamet getirildi. Bu sırada Hz. Ebu Bekir geçiyordu, onların seslerini işitti. "Ey Allah'ın Resulü! Çık ve şunların ağızlarına toprak saç!" dedi. Aleyhissalatu vesselam çıktı.

(Müslim, Rada 46, (1462)

16…Hadis No : 5680

"Resulullahın minberde şöyle söylediğini işittim:

"Beni Hişam İbnu'l-Mugire ailesi, kızlarını Ali İbnu Ebi Talib'le evlendirmek için benden izin istiyor. Ben izin vermedim, vermiyorum ve vermeyeceğim! Ancak, Ebu Talib'in oğlu kızımı boşayıp, kızlarını almak isterse o başka! Şunu iyi bilin, Fatıma benden bir parçadır. Onu üzen beni de üzer, ona eziyet olan bana da eziyet olur."

Buhari, Fezailu'l-Ashab 16, 12, 29, Cum'a 29, Humus 5, Nikah 109, Talak 13; Müslim, Fezailu's-Sahabe

17…Hadis No: 5026

Resulullah (sav): "Ben kıyametin kopacağı aynı saatte gönderildim. Ancak, şunun şunu geçmesi gibi ben kıyamet saatini geçip biraz evvel geldim!" buyurdular ve orta parmağı ile şehadet parmağını gösterdiler.

(Kütübü Sitte, Kıyamet bölümü)

18…Hadis No : 5030

Bir adam Resulullaha: "Kıyamet ne zaman kopacak?" diye sormuştu. Aleyhissalatu vesselam bir müddet sükuttan sonra yanında duran Ezd-i Şenue kabilesine mensup bir çocuğa bakıp: "Bu delikanlı pir-i fani olmadan önce kıyametiniz kopacaktır!" buyurdular. Hz. Enes der ki: "Çocuk o gün benim akranım idi."

(Kütübü Sitte, Kıyamet bölümü)
19…Hadis No : 5045

Tanım: İstanbul'un fethi kıyamet anında olacaktır.

(Kütübü Sitte, Kıyamet bölümü)

20…Hadis No: 3493

Esmâ Bintu Ebi Bekr radıyallahu anhümâ anlatıyor:
“Bir kadın Resulullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelerek:
“(Ey Allah’ın Resülü!) Birimizin çamaşırına hayız kanı bulaşınca ne yapmalıdır?” diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:
“Önce kazır, sonra parmak ucuyla bulaşan yeri yıkar, sonra da (kan görülmeyen yere) su çiler” buyurdu.”

Buhari, Hayz 9, Vudü 63; Müslim, Tahâret 110, (291); Muvatta, Tahâret 103, (1, 60, 61); Ebu Dâvud, Tahâret 132, (360, 361, 362); Tirmizi, Tahâret 104, (138); Nesâi, Tahâret 185, (1, 155).

21…Hadis No: 3490

“Hz. Aişe radıyallahu anhâ’ya bir zât misafir oldu. Adam sabahleyin, elbisesini yıkamaya başladı. Hz. Aişe ona:
“Sana, (meni) bulaşan yeri (gördüysen) orasını yıkaman kâfi idi, göremediğin takdirde etrafını yıkardın. Ben, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın elbisesinden (meni bulaşığını) ovalamak suretiyle çıkardığımı biliyorum. O, (bir de yıkamaksızın) onun içinde namaz kılardı.”

Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: “İyi biliyorum kurumuş meni bulaşığını Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın çamaşırından tırnağımla kazıyarak çıkarıyordum.”
 
Sağdan soldan toplanan saçmalıklara Hadis deyip dini değerlere zarar vermeyin . Sahih hadis kaynakları bellidir. Ayrıca belli amaçlarla üretilmiş saçmalıklar yine belli amaçlarla Hadis adı altında piyasayasa sürülmüş , bunların hiç bir değeri yoktur. Hadis ten kasıt Sahih yani Senetli ( Yani kaynak izi sürülmüş ve doğruluğu red edilemeyenler ) hadisler dikkate alınmalıdır, diğerleri hurafe ve uydurma saçma şeylerdir bunların bir bağlayıcılığı ve değeri yoktur. Bazı kişiler tarafından uydurulup kullanılmaya çalışılan şeylerdir. İslam tarihi boyunca zaman zaman belli amaçlar doğrultusunda bir takım yanlış Hadis uydurmaları yapılmıştır.Bunlar Din Alimleri tarafından ispatlanıp red edilmiştir. Ayrıca Bazı kaynaklarda Belli hadis Alimlerine dayandırılarak verilen bir çok hadis adı altındaki şeyler orjinalinde ve gerçek kaynakda olmadığı bir çok kez görülmüştür . Maksatlı yapılan ve üretilen bu çalışmalar geçmişde olduğu gibi hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Sahih Hadis kaynaklarının dışındaki Hadislere İnanmayın ve bazı şeylere alet olmayın.
 
Sağdan soldan toplanan saçmalıklara Hadis deyip dini değerlere zarar vermeyin . Sahih hadis kaynakları bellidir. Ayrıca belli amaçlarla üretilmiş saçmalıklar yine belli amaçlarla Hadis adı altında piyasayasa sürülmüş , bunların hiç bir değeri yoktur. Hadis ten kasıt Sahih yani Senetli ( Yani kaynak izi sürülmüş ve doğruluğu red edilemeyenler ) hadisler dikkate alınmalıdır, diğerleri hurafe ve uydurma saçma şeylerdir bunların bir bağlayıcılığı ve değeri yoktur. Bazı kişiler tarafından uydurulup kullanılmaya çalışılan şeylerdir. İslam tarihi boyunca zaman zaman belli amaçlar doğrultusunda bir takım yanlış Hadis uydurmaları yapılmıştır.Bunlar Din Alimleri tarafından ispatlanıp red edilmiştir. Ayrıca Bazı kaynaklarda Belli hadis Alimlerine dayandırılarak verilen bir çok hadis adı altındaki şeyler orjinalinde ve gerçek kaynakda olmadığı bir çok kez görülmüştür . Maksatlı yapılan ve üretilen bu çalışmalar geçmişde olduğu gibi hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Sahih Hadis kaynaklarının dışındaki Hadislere İnanmayın ve bazı şeylere alet olmayın.[/QU


çok bilmiş arkadaş yukardakilerin hepsi sahih hadislerdir kaynakları ve iletenleri altında yazılmaktadır. Sen kütüb ü sittedeki hadisleri sağlamdır demiyorsan eğer bilemem. Cübbeli Ahmet derini yüzer :) buradaki bazı arkadaşlara göre bu hadislerin ayetten farkı yoktur. bu iletilerde böyle düşünenlere karşı açılmıştır. de hade uğr ola.
 
Sağdan soldan toplanan saçmalıklara Hadis deyip dini değerlere zarar vermeyin . Sahih hadis kaynakları bellidir. Ayrıca belli amaçlarla üretilmiş saçmalıklar yine belli amaçlarla Hadis adı altında piyasayasa sürülmüş , bunların hiç bir değeri yoktur. Hadis ten kasıt Sahih yani Senetli ( Yani kaynak izi sürülmüş ve doğruluğu red edilemeyenler ) hadisler dikkate alınmalıdır, diğerleri hurafe ve uydurma saçma şeylerdir bunların bir bağlayıcılığı ve değeri yoktur. Bazı kişiler tarafından uydurulup kullanılmaya çalışılan şeylerdir. İslam tarihi boyunca zaman zaman belli amaçlar doğrultusunda bir takım yanlış Hadis uydurmaları yapılmıştır.Bunlar Din Alimleri tarafından ispatlanıp red edilmiştir. Ayrıca Bazı kaynaklarda Belli hadis Alimlerine dayandırılarak verilen bir çok hadis adı altındaki şeyler orjinalinde ve gerçek kaynakda olmadığı bir çok kez görülmüştür . Maksatlı yapılan ve üretilen bu çalışmalar geçmişde olduğu gibi hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Sahih Hadis kaynaklarının dışındaki Hadislere İnanmayın ve bazı şeylere alet olmayın.

Kütübi sitte şu an sünni müslümanlarca kabul gören sahih hadisleri içerir. Kütübi Sitte'de halen var olan islamiyet tarihinin yüz karası recm ile ilgili hadis, kendini müslüman zanneden ve şu an büyük islam alimleri olarak geçen kişiler tarafından allahın bir emri gibi kabul olunmuş ve uygulanmıştır. Bu kadar saçmalığı açık, Bizzat Kuran'ı Kerim'le batıniliği açık olan ve hadis olduğu söylenen recm saçmalığını, kavrayamayan islam alimi olduğunu söylenen kişilerin söylediği her sözün 6666 kere düşünülmesi gerekir. daha önceden de söylemiştim ya, pireyle pire olmamak gerek.


Ayrıca innuendo adlı arkadaşın yazmış olduğu ayetler, vahye uyulması gerektiğini bildiriyor. Allah ve Peygambere itaat edin, Peygamber size neyi getirmişse onu alın kelimelerini içerir ayetler, hadislere icma ve tefsirlere uymamız gerektiğini değil, Allah'ın vahy ileticisi olarak seçtiği Peygamber tarafından İnsanlığa iletilen vahylere uyulması gerektiğini bildirir. Çünkü Peygamberimiz bize tefsirleri, kıyasları, icmaları değil vahiyleri getirmiştir. İslamiyet dünyası Hristiyanlığın ortaçağından bile daha bir karanlık durumdadır. Müslümanlar artık iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı bile kavrayamamaktadır. İslamiyetle ilgisi olmayan birçok şey İslamın bir önşartı haline gelmiştir. Mesela Minareler, İslamiyette minare yoktur. ilk minare Mısırlılar tarafından 600-700 lü yıllarda Mısırda yapılmıştır. ancak şu an sokaktan pardon camiden çıkan bir müslümana sorun minaresiz cami olurmu diye, kesinlikle olmaz deyip şirk koşacaktır. Şirk koşmak Müslümanlığın bir önşartı haline getirilmiştir. Müslümanlar artık ne söylediklerini bile bilmemektedir. Allah'a ibadet ederken bile, anlamını bilmedikleri kelimeleri söylemektedir. Bu kelimeler şüphesiz Allahın ayetleridir. ancak insanlar ne söylediklerini bilmeden dua etmektedir. herkes kendi vicdanını yoklarsa, aynada şöyle bir kendine bakarsa bu söylediklerimi anlayacaktır. dua ediyoruz. ancak ne söylediğimizi bilmiyoruz. Söz Meclisten dışarı.

Konuyla ilgili olarakta Referandumda "Alevi hakimler gidecek" sloganıyla mezhepcilik ayrımcılık mı yapılmak istendi, herkes bunu kendi vicdanında sorgular zaten. Ancak Alevilik bir mezhep değildir zaten. Mezhepcilik Kuran"ı Kerim'le yasaklanmıştır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst