Hayalet
New member
- Katılım
- 9 Eyl 2005
- Mesajlar
- 201
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bahçeli referandumda "evet" diyeceğini ilan eden ülkücülere daha önce "müsvedde" demişti, şimdi "bülbül" diyor.
Hayır canım methetmiyor; "Evet diyen bülbüller..." diye aşağılıyor yine!
Demek ki, "evet" deyince "bozkurt"luktan çıkıyor; "bülbül" gibi ötmüş oluyorsun!
Bahçeli son günlerde gerçekten de çok öfkeli.
Öyle ki; Rahşan Ecevit "ülkücü katiller" dediği zaman bile bu kadar öfkeli değildi.
Hatta hiç ağzını açmamıştı.
Şimdi öyle mi ya?!
Ömrünü davasına adayan, bu uğurda kurşun yiyen, işkencelerden geçen, mahpus damlarında çürüyen ülkücülere sırf referandumda "evet" diyeceklerini açıkladıkları için demediğini bırakmıyor!
Bu kadar "kıyıcı" olmasını aklım havsalam almıyor!
Malum angajmanlara giren kimi yüksek yargı mensuplarının "feryatlarını" anlıyorum.
Zira "evet" çıkarsa saltanatları elden gidecek!
İyi de Bahçeli'ye ne oluyor?
Yargıtay üyesi oldukları iddia edilen üç yüksek yargıcın, anayasa değişikliğinin engellenmesi için Öcalan'a çok ihtiyaçları olduğunu dillendirdikleri ses kaydı internete düştü ya onu diyorum.
"Hayır" çıkarsa biteceklerini açık seçik söylüyorlar!
Bir de akıl veriyorlar tabii: CHP ne yapıp edip BDP'nin elinden tutmalıymış.
Bunların kavline göre "BDP'nin yüzde 99,9'u CHP yanlısı, sosyal demokrat insanlar. Kürtlerin yobaz kesimi değil yani..."
"Yobaz"dan kastedilenin ne olduğu da her türlü izahtan vareste. Dindar, mütedeyyin, mukaddesatçı insanlar işte.
Kimi zaman inançlara saygılı insanları bile "yobaz" sınıfına sokacak kadar "yobazlaştıklarını" bilmez değilsiniz ya!
Muhterem insan Bahçeli, dindarlara karşı oluşturulmak istenen mahut ittifak içinde yer almamak için "evet" diyeceğini ilan eden ülkücüleri (sehven de olsa) aşağılamış olmuyor mu?
İnşallah en kısa zamanda bu hatasından döner.
Ben döneceğine inanıyorum.
Zira sabit fikirli bir insan değildir.
Mesela, 2002 seçimlerindeki hezimetin ardından, "Görevimi bırakıyorum..." şeklinde duygusal bir açıklama yapmış, halen görevini sürdürdüğüne göre de, "dediğim dedik"çi olmadığını ispat etmiştir.
Bağırmasına çağırmasına da bakmayın, özünde çok sakin bir insandır.
Hem sakin hem de son derece beyefendi.
Ecevit'in yanında görecektiniz onu. Dağ gibi dururdu: Sessiz, sakin hareketsiz ve dimdik!
Çok ihtiyaç duyarsa yaylalara çıkar bağırır çağırır rahatlardı ama Ecevit'in yanında zinhar ağzını açmazdı.
O değil de, miting yaptığı kürsünün fonunda yer alan "Riyakarlığa hayır" yazısına bir anlam veremedim.
Tamam, Müslümanlığın olduğu yerde riyakarlığa yer yoktur.
Lakin bunun anayasa referandumuyla ne alakası var?
Mesela, sivillerin sivil mahkemelerde yargılanması hakkındaki değişiklik "riyakarca" olsa da doğrudur, olmasa da!
Nasıl anlatsam bilmem ki!
Samimi bir insan evladı 2 artı 2'ye 5 diyorsa yanlıştır. Ne kadar samimi olursa olsun sonuç değişmez. En fazla "samimi bir yanlış" olur bu!
Buna mukabil riyakar bir insan evladı, 2 artı 2'ye 4 diyorsa doğrudur.
Şu halimize bakın; tereciye tere satıyoruz. Oysa çarpma toplama işinde Bahçeli'nin eline su dökemeyiz.
MHP'nin 40'ncı kuruluş yıldönümüyle ilgili öyle bir ebcet hesabı yapmıştı ki aklınız durur!
"2009 yılındayız. 2009'un sıfırlarının üzerine çarpı koyun, atın. Ne kalır, 2 ile 9..." demişti; "2 ile 9'u toplayın 11 eder. Şimdi de 29'la 11'i toplayın, 40 eder. Bunlar tesadüf olamaz..."
"Bahçeli'nin güldürürken düşündüren iktidar hesabı..." diyenler çıkmıştı buna.
Ben "maşallah" demiştim.
Çünkü ebcet hesaplarına kafayı takıp da kafayı sıyırmayan Bahçeli'nin dışında bir Allah kuluna rastlamamıştım.
Sanırım çok sağlam bir kafa yapısı var.
MHP'nin de oylarıyla 411 elin "evet" dediği anayasa değişikliğine, elinin tersiyle "hayır" çeken "Anayasa Mahkemesi"nin tavrı gururunu incitmediğine göre, gururu da çok sağlam demektir.
Yoksa...
Referandumda "evet" diyen ülkücülere müsvedde veya "evet diyen bülbüller" diyeceğine, millet iradesini yok sayan mahut mahkemeden hesap sorardı.
Kaynak : Yeni Şafak - Salih Tuna
Hayır canım methetmiyor; "Evet diyen bülbüller..." diye aşağılıyor yine!
Demek ki, "evet" deyince "bozkurt"luktan çıkıyor; "bülbül" gibi ötmüş oluyorsun!
Bahçeli son günlerde gerçekten de çok öfkeli.
Öyle ki; Rahşan Ecevit "ülkücü katiller" dediği zaman bile bu kadar öfkeli değildi.
Hatta hiç ağzını açmamıştı.
Şimdi öyle mi ya?!
Ömrünü davasına adayan, bu uğurda kurşun yiyen, işkencelerden geçen, mahpus damlarında çürüyen ülkücülere sırf referandumda "evet" diyeceklerini açıkladıkları için demediğini bırakmıyor!
Bu kadar "kıyıcı" olmasını aklım havsalam almıyor!
Malum angajmanlara giren kimi yüksek yargı mensuplarının "feryatlarını" anlıyorum.
Zira "evet" çıkarsa saltanatları elden gidecek!
İyi de Bahçeli'ye ne oluyor?
Yargıtay üyesi oldukları iddia edilen üç yüksek yargıcın, anayasa değişikliğinin engellenmesi için Öcalan'a çok ihtiyaçları olduğunu dillendirdikleri ses kaydı internete düştü ya onu diyorum.
"Hayır" çıkarsa biteceklerini açık seçik söylüyorlar!
Bir de akıl veriyorlar tabii: CHP ne yapıp edip BDP'nin elinden tutmalıymış.
Bunların kavline göre "BDP'nin yüzde 99,9'u CHP yanlısı, sosyal demokrat insanlar. Kürtlerin yobaz kesimi değil yani..."
"Yobaz"dan kastedilenin ne olduğu da her türlü izahtan vareste. Dindar, mütedeyyin, mukaddesatçı insanlar işte.
Kimi zaman inançlara saygılı insanları bile "yobaz" sınıfına sokacak kadar "yobazlaştıklarını" bilmez değilsiniz ya!
Muhterem insan Bahçeli, dindarlara karşı oluşturulmak istenen mahut ittifak içinde yer almamak için "evet" diyeceğini ilan eden ülkücüleri (sehven de olsa) aşağılamış olmuyor mu?
İnşallah en kısa zamanda bu hatasından döner.
Ben döneceğine inanıyorum.
Zira sabit fikirli bir insan değildir.
Mesela, 2002 seçimlerindeki hezimetin ardından, "Görevimi bırakıyorum..." şeklinde duygusal bir açıklama yapmış, halen görevini sürdürdüğüne göre de, "dediğim dedik"çi olmadığını ispat etmiştir.
Bağırmasına çağırmasına da bakmayın, özünde çok sakin bir insandır.
Hem sakin hem de son derece beyefendi.
Ecevit'in yanında görecektiniz onu. Dağ gibi dururdu: Sessiz, sakin hareketsiz ve dimdik!
Çok ihtiyaç duyarsa yaylalara çıkar bağırır çağırır rahatlardı ama Ecevit'in yanında zinhar ağzını açmazdı.
O değil de, miting yaptığı kürsünün fonunda yer alan "Riyakarlığa hayır" yazısına bir anlam veremedim.
Tamam, Müslümanlığın olduğu yerde riyakarlığa yer yoktur.
Lakin bunun anayasa referandumuyla ne alakası var?
Mesela, sivillerin sivil mahkemelerde yargılanması hakkındaki değişiklik "riyakarca" olsa da doğrudur, olmasa da!
Nasıl anlatsam bilmem ki!
Samimi bir insan evladı 2 artı 2'ye 5 diyorsa yanlıştır. Ne kadar samimi olursa olsun sonuç değişmez. En fazla "samimi bir yanlış" olur bu!
Buna mukabil riyakar bir insan evladı, 2 artı 2'ye 4 diyorsa doğrudur.
Şu halimize bakın; tereciye tere satıyoruz. Oysa çarpma toplama işinde Bahçeli'nin eline su dökemeyiz.
MHP'nin 40'ncı kuruluş yıldönümüyle ilgili öyle bir ebcet hesabı yapmıştı ki aklınız durur!
"2009 yılındayız. 2009'un sıfırlarının üzerine çarpı koyun, atın. Ne kalır, 2 ile 9..." demişti; "2 ile 9'u toplayın 11 eder. Şimdi de 29'la 11'i toplayın, 40 eder. Bunlar tesadüf olamaz..."
"Bahçeli'nin güldürürken düşündüren iktidar hesabı..." diyenler çıkmıştı buna.
Ben "maşallah" demiştim.
Çünkü ebcet hesaplarına kafayı takıp da kafayı sıyırmayan Bahçeli'nin dışında bir Allah kuluna rastlamamıştım.
Sanırım çok sağlam bir kafa yapısı var.
MHP'nin de oylarıyla 411 elin "evet" dediği anayasa değişikliğine, elinin tersiyle "hayır" çeken "Anayasa Mahkemesi"nin tavrı gururunu incitmediğine göre, gururu da çok sağlam demektir.
Yoksa...
Referandumda "evet" diyen ülkücülere müsvedde veya "evet diyen bülbüller" diyeceğine, millet iradesini yok sayan mahut mahkemeden hesap sorardı.
Kaynak : Yeni Şafak - Salih Tuna
