Ülkü Ocakları Genel Başkanı Harun Öztürk “Bu samimiyetsizliği, bu riyakarlığı ülkücüler görmektedir. Ülkücüler bunun cevabını 12 Eylül’de referandumda HAYIR oyu vererek ortaya koyacaktır. Ve bu cevap AKP ve yandaşlarının yüzünde bir tokat gibi patlayacaktır.” dedi.
Harun Öztürk’ün bir TV kanalına yaptığı açıklama şu şekilde:
“Başbakan bugün meclis grubunda yaptığı konuşmada şehidimizin mektubunu okuyarak istismarcı siyasette ve riyakarlıkta ölçü tanımadığını, hiç bir ilkesi olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur.
Ülkesinin ve milletinin birliği, bütünlüğü için mücadele eden ve bu mücadele neticesinde şehit olan Mustafa Pehlivanoğlu’nun adı, ülkesini ve milletini bölmeye, ayrıştırmaya, parçalamaya çalışan bir Başbakana yakışmamaktadır.
Sayın Başbakanın bu tutumu ve davranışı o kadar tutarsız ve kendini bilmez bir haldedir ki; rahmetli şehidimizin ailesine gönderdiği mektupta ‘Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki, Mustafa’lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar.’ ifadesini okumaktan imtina etmiş, bu kısmı siyasetine aykırı bulması sebebiyle sansürlemiştir. Şehidimize, ailesine, yakınlarına gösterdiği saygı bu seviyededir. Başbakanın bu tutum ve davranışlarının şehitlerimizin kemiklerini sızlattığını ifade etmek istiyorum.
Başbakan ‘şehitler üzerinden, kan ve gözyaşı üzerinden’ siyaset yapıldığıyla ilgili bazı dönemlerde bir takım ifadeler ve ithamlarda bulunur. Eğer şehitler,kan ve gözyaşı üzerinden siyaset yapılıyorsa, böyle bir hal varsa, işte o tam bugün Başbakanın yaptığı, uyguladığı siyaset anlayışıdır. Siyaset kan ve gözyaşı üzerinden ancak bu kadar ahlaksızca ve aşağılıkça yapılabilir. Biz Başbakanın bu tutumunu, bu istismarcı ve riyakar tutumunu vatandaşlarımızın, ülküdaşlarımızın vicdanına havale ediyoruz.
30 yıldır ne bir ülkücü şehidimizin yakınını, ne bir mağdurumuzu ya da yakınını arayıp sormayanlar, hallerini hatırını sağlıklarını sormayanlar, dönüp bakmayanlar bugün nedense şehitlerimizin üzerinden, yakınları üzerinden mağdurları üzerinden siyaset yapmayı kendilerine ilke haline politika haline getirdiler. Bu samimiyetsizliği, bu riyakarlığı ülkücüler görmektedir.Ülkücüler bunun cevabını 12 Eylül’de referandumda HAYIR oyu vererek ortaya koyacaktır. Ve bu cevap AKP ve yandaşlarının yüzünde bir tokat gibi patlayacaktır.”
Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin yazılı açıklaması ise şu şekilde
Hakkari ve Van’da güvenlik güçlerimizi hedef alan hain terör saldırıları sonucunda 7 askerimiz şehit düşmüş, 16 askerimiz de yaralanmıştır. Bu menfur saldırılar sonucunda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve Türk milletine sabır ve başsağlığı, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyoruz.
Ülkemizde giderek artan terör olaylarına rağmen, siyasi iktidarın gündemini açılım ve referandum süreçlerinin oluşturduğu görülmektedir. AKP, milletimizin beklentilerini karşılamaktan uzak bir halde, toplumsal gerilimleri arttırıcı ve beraberinde ülkeyi ‘evet/hayır’ ikileminde kutuplaştırmış bir siyaset anlayışı içerisinde politika gütmektedir.
Başbakan Erdoğan, gerginlik siyasetinden nemalandığı iktidar süreci boyunca, ağır ithamlarda bulunduğu kişi ve kurumları, çıkarları doğrultusunda propaganda malzemesi yapmaktan kaçınmamıştır.
Bu bağlamda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis grubunda 20 Temmuz 2010 tarihinde yaptığı konuşmasında, referandum sürecine ilişkin açıklamaları ve tavırları hepimizi şaşkınlık içerisinde bırakmıştır.
Ülkücüler için geçmiş dönemlerde ‘faşist, eli kanlı, mafya bozuntusu’ gibi ağır ithamları ve iftiraları düşünmeden sarf eden Erdoğan, bugün ‘Ülkücü Şehitleri’ politika malzemesi yapmak suretiyle siyasi çıkar amacı gütmektedir. İnce düşünceden uzak, timsah gözyaşlarıyla, şehitlerimizin ailelerine yazdıkları duygu dolu metinleri kullanarak, Ülkücülerin referandumda ‘evet’ demesini istemek riyakar, istismarcı siyasetin zirve noktasıdır.
Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş, şehitlerimiz Mustafa Pehlivanoğlu ve Hüseyin Kurumahmutoğlu’nun isimleri, Erdoğan’ın söylemlerinde kullanabileceği sıradan isimler değildir.
Bu isimler, milletimizin karanlık dönemlerinde ‘umut ışığı’ gibi parlayan, varlıkları ve mücadeleleriyle tarihimize altın harflerle geçen kahramanlarımızın isimleridir. Erdoğan’ın bu kahramanları, ödüllü aktörleri aratmayacak bir oyunculuk başarısıyla politik malzeme haline getirmesi gayri ahlaki bir tutumdur.
30 yıldır Ülkücü şehitlerimizin isimlerini ağızlarına almayan, onların şehitliklerini dahi tartışmaya açan, şehit ailelerini arayıp sormayan bu zihniyetin geliştirmiş olduğu söylemler, en hafif manasıyla “ahlaksızlıktır” !
Açılım adı altında, milletimizin aleyhinde bölücülük faaliyetleri yürütenlerle el sıkışan, onlarla yakın dostluklar ve ticari ortaklıklar kuranların ağızlarına Ülkücü şehitlerimizin isimleri yakışmamaktadır !
Başbakan’ın Milliyetçileri karalamak için sık sık dile getirdiği “şehitler, kan ve gözyaşı üzerinden nemalanıyorlar” söylemleri adeta AKP zihniyetini tarif etmektedir. Yapılan grup toplantısında sarf edilen sözler de bunu ayan beyan ortaya çıkarmıştır.
Öte yandan başta Kenan Evren olmak üzere, 12 Eylül 1980 darbesini yapanları birçok davette kapılarda karşılayan AKP, TBMM çatısı altında ‘darbecileri yargılayalım ve zaman aşımını ortadan kaldıralım” diyen MHP’nin önerisini kabul etmemiştir.
Yeni Anayasa paketi hakkında AKP ve Başbakan yalan söylemektedir !
Bu noktadan hareketle bir kez daha yinelemek istiyoruz; Erdoğan’ın Ülkücülere kabul ettirmek için uğraş verdiği Anayasa paketinde darbeciler yargılanamayacaklardır. Bunun yanı sıra Anayasa’da değiştirilmek istenen maddelerin AKP’nin gayri milli politikalarına hizmet ettiği açıktır !
Milletimizin gözünün içine baka baka yalan söylemekten çekinmeyenler, Ülkücü camianın oyuna muhtaç durumda tüm pişkinlikleriyle siyaset yapmaktadırlar.
Ülkücü şehitlerimizin, camiamızın istismar edilmesine göz yummamız mümkün değildir.
Başbakan girmiş olduğu bunalımdan bir an önce çıkmalı, ülkemizin gerçek meselelerini görmeli, Ülkücü Camia ile uğraşmaktan SAKINMALIDIR !
Ülkü Ocakları’ndan Erdoğan’a sert cevap ! - İlk Kurşun Gazetesi
Harun Öztürk’ün bir TV kanalına yaptığı açıklama şu şekilde:
“Başbakan bugün meclis grubunda yaptığı konuşmada şehidimizin mektubunu okuyarak istismarcı siyasette ve riyakarlıkta ölçü tanımadığını, hiç bir ilkesi olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur.
Ülkesinin ve milletinin birliği, bütünlüğü için mücadele eden ve bu mücadele neticesinde şehit olan Mustafa Pehlivanoğlu’nun adı, ülkesini ve milletini bölmeye, ayrıştırmaya, parçalamaya çalışan bir Başbakana yakışmamaktadır.
Sayın Başbakanın bu tutumu ve davranışı o kadar tutarsız ve kendini bilmez bir haldedir ki; rahmetli şehidimizin ailesine gönderdiği mektupta ‘Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki, Mustafa’lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar.’ ifadesini okumaktan imtina etmiş, bu kısmı siyasetine aykırı bulması sebebiyle sansürlemiştir. Şehidimize, ailesine, yakınlarına gösterdiği saygı bu seviyededir. Başbakanın bu tutum ve davranışlarının şehitlerimizin kemiklerini sızlattığını ifade etmek istiyorum.
Başbakan ‘şehitler üzerinden, kan ve gözyaşı üzerinden’ siyaset yapıldığıyla ilgili bazı dönemlerde bir takım ifadeler ve ithamlarda bulunur. Eğer şehitler,kan ve gözyaşı üzerinden siyaset yapılıyorsa, böyle bir hal varsa, işte o tam bugün Başbakanın yaptığı, uyguladığı siyaset anlayışıdır. Siyaset kan ve gözyaşı üzerinden ancak bu kadar ahlaksızca ve aşağılıkça yapılabilir. Biz Başbakanın bu tutumunu, bu istismarcı ve riyakar tutumunu vatandaşlarımızın, ülküdaşlarımızın vicdanına havale ediyoruz.
30 yıldır ne bir ülkücü şehidimizin yakınını, ne bir mağdurumuzu ya da yakınını arayıp sormayanlar, hallerini hatırını sağlıklarını sormayanlar, dönüp bakmayanlar bugün nedense şehitlerimizin üzerinden, yakınları üzerinden mağdurları üzerinden siyaset yapmayı kendilerine ilke haline politika haline getirdiler. Bu samimiyetsizliği, bu riyakarlığı ülkücüler görmektedir.Ülkücüler bunun cevabını 12 Eylül’de referandumda HAYIR oyu vererek ortaya koyacaktır. Ve bu cevap AKP ve yandaşlarının yüzünde bir tokat gibi patlayacaktır.”
Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin yazılı açıklaması ise şu şekilde
Hakkari ve Van’da güvenlik güçlerimizi hedef alan hain terör saldırıları sonucunda 7 askerimiz şehit düşmüş, 16 askerimiz de yaralanmıştır. Bu menfur saldırılar sonucunda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve Türk milletine sabır ve başsağlığı, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyoruz.
Ülkemizde giderek artan terör olaylarına rağmen, siyasi iktidarın gündemini açılım ve referandum süreçlerinin oluşturduğu görülmektedir. AKP, milletimizin beklentilerini karşılamaktan uzak bir halde, toplumsal gerilimleri arttırıcı ve beraberinde ülkeyi ‘evet/hayır’ ikileminde kutuplaştırmış bir siyaset anlayışı içerisinde politika gütmektedir.
Başbakan Erdoğan, gerginlik siyasetinden nemalandığı iktidar süreci boyunca, ağır ithamlarda bulunduğu kişi ve kurumları, çıkarları doğrultusunda propaganda malzemesi yapmaktan kaçınmamıştır.
Bu bağlamda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis grubunda 20 Temmuz 2010 tarihinde yaptığı konuşmasında, referandum sürecine ilişkin açıklamaları ve tavırları hepimizi şaşkınlık içerisinde bırakmıştır.
Ülkücüler için geçmiş dönemlerde ‘faşist, eli kanlı, mafya bozuntusu’ gibi ağır ithamları ve iftiraları düşünmeden sarf eden Erdoğan, bugün ‘Ülkücü Şehitleri’ politika malzemesi yapmak suretiyle siyasi çıkar amacı gütmektedir. İnce düşünceden uzak, timsah gözyaşlarıyla, şehitlerimizin ailelerine yazdıkları duygu dolu metinleri kullanarak, Ülkücülerin referandumda ‘evet’ demesini istemek riyakar, istismarcı siyasetin zirve noktasıdır.
Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş, şehitlerimiz Mustafa Pehlivanoğlu ve Hüseyin Kurumahmutoğlu’nun isimleri, Erdoğan’ın söylemlerinde kullanabileceği sıradan isimler değildir.
Bu isimler, milletimizin karanlık dönemlerinde ‘umut ışığı’ gibi parlayan, varlıkları ve mücadeleleriyle tarihimize altın harflerle geçen kahramanlarımızın isimleridir. Erdoğan’ın bu kahramanları, ödüllü aktörleri aratmayacak bir oyunculuk başarısıyla politik malzeme haline getirmesi gayri ahlaki bir tutumdur.
30 yıldır Ülkücü şehitlerimizin isimlerini ağızlarına almayan, onların şehitliklerini dahi tartışmaya açan, şehit ailelerini arayıp sormayan bu zihniyetin geliştirmiş olduğu söylemler, en hafif manasıyla “ahlaksızlıktır” !
Açılım adı altında, milletimizin aleyhinde bölücülük faaliyetleri yürütenlerle el sıkışan, onlarla yakın dostluklar ve ticari ortaklıklar kuranların ağızlarına Ülkücü şehitlerimizin isimleri yakışmamaktadır !
Başbakan’ın Milliyetçileri karalamak için sık sık dile getirdiği “şehitler, kan ve gözyaşı üzerinden nemalanıyorlar” söylemleri adeta AKP zihniyetini tarif etmektedir. Yapılan grup toplantısında sarf edilen sözler de bunu ayan beyan ortaya çıkarmıştır.
Öte yandan başta Kenan Evren olmak üzere, 12 Eylül 1980 darbesini yapanları birçok davette kapılarda karşılayan AKP, TBMM çatısı altında ‘darbecileri yargılayalım ve zaman aşımını ortadan kaldıralım” diyen MHP’nin önerisini kabul etmemiştir.
Yeni Anayasa paketi hakkında AKP ve Başbakan yalan söylemektedir !
Bu noktadan hareketle bir kez daha yinelemek istiyoruz; Erdoğan’ın Ülkücülere kabul ettirmek için uğraş verdiği Anayasa paketinde darbeciler yargılanamayacaklardır. Bunun yanı sıra Anayasa’da değiştirilmek istenen maddelerin AKP’nin gayri milli politikalarına hizmet ettiği açıktır !
Milletimizin gözünün içine baka baka yalan söylemekten çekinmeyenler, Ülkücü camianın oyuna muhtaç durumda tüm pişkinlikleriyle siyaset yapmaktadırlar.
Ülkücü şehitlerimizin, camiamızın istismar edilmesine göz yummamız mümkün değildir.
Başbakan girmiş olduğu bunalımdan bir an önce çıkmalı, ülkemizin gerçek meselelerini görmeli, Ülkücü Camia ile uğraşmaktan SAKINMALIDIR !
Ülkü Ocakları’ndan Erdoğan’a sert cevap ! - İlk Kurşun Gazetesi