İsrail, Erdoğan'ın öncülüğündeki 'İslamcı dalganın' Kılıçdaroğlu tarafından kırılacağı beklentisini açık açık dile getirildi.
İsrail eski Dışişleri Bakanı Ben-Ami, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın stratejisinin kendisini “Batı’nın en hararetli düşmanlarının suç ortağı” haline getirdiğini öne sürerken, “Yine, Erdoğan’ın aşamalı İslam devrimine rağmen Türkiye, ikinci bir İran değil. AKP, ilerici, farklı eğilimlerden oluşan, İslam ve demokrasi arasında bir tezat görmeyen bir parti olmayı sürdürüyor. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nun dinamik yönetimi altında giderek güçlenen laik muhalefet, CHP, İslamcı dalgayı durdurmaya yardımcı olacak” yorumunu yaptı.
Sholomo Ben-Ami, İspanya’nın en büyük gazetelerinden El Pais’de yayımlanan “Türkiye’nin yükselişi ve pan arabizmin çöküşü” başlıklı makalesinde, “Gazze filosu”nun fiyaskosunun İsrail ile Türkiye arasındaki ittifaktaki büyüyen gerilimleri gözler önüne sererken, Türkiye’nin “Batı yönelişindeki değişikliğinin altındaki nedenleri ortaya koyduğu”nu da savundu.
“İTTİFAKIN ZEDELEMESİNDE İSRAİL’İN HATALARI DA ROL OYNADI"
Türkiye ile ittifakının zedelenmesinde “İsrail’in hatalarının da rol oynadığını” vurgulayan Ben-Ami, İsrail’in Türkiye ve daha önce İran ile Etiyopya ittifaklarının çökmesinin daha çok bu ülkelerdeki “devrimci değişimler”le ilgili olduğunu öne sürdü.
Ben-Ami, Erdoğan’ın AB reformlarını, “ordunun İslamcı devrimini kontrol etme kabiliyetini frenlemek için bir bahane olarak kullandığı” iddiasında bulundu.
“Hem İsrail, hem de Batı için Türkiye’nin yükselişinin bölgesel konteksti özellikle kaygı vericidir” denildiği makalede “Erdoğan’ın neo Osmanlılığı”nın, “ideal” bir Osmanlı topluluğundan çok “Arap olmayan iki güç Türkiye ve İran’ın baş çektiği, yükselen radikal eksen ile çökmekte olan Arap muhafazakar rejimleri arasındaki bir çarpışma olduğu”nu savundu.
Makalede Türkiye’nin “Gazze filosu” olayı ile İsrail’i abluka nedeniyle dünya kamuoyu önünde sanık kürsüne çıkartmaya başardığı belirtilirken, “Bu şaşırtıcı başarı, Batı’nın Arap müttefiklerinin güçsüzlüğüne vurgu yaptı” ifadesi de kullanıldı.
“İRAN VE TÜRKİYE ARAP HALKINA İSLAMİ SİCİLLERİNİ TEYİT ETMEYE MECBUR”
Ben-Ami, “Erdoğan’ın stratejisinin kendisini “Batı’nın en hararetli düşmanlarının suç ortağı” haline getirdiği savını da yer verdiği makalesinde “İran ve Türkiye, Arap kitlerine daha çok yaklaşırken İslami sicillerini teyit etmeye mecbur olduğu”nu savunduktan sonra şöyle devam etti:
“TÜRK KÖPRÜSÜ HALA KURTARILABİLİR”
“Yine, Erdoğan’ın aşamalı İslam devrimine rağmen Türkiye, ikinci bir İran değil. AKP, ilerici, farklı eğilimlerden oluşan, İslam ve demokrasi arasında bir tezat görmeyen bir parti olmayı sürdürüyor. Türkiye’nin Avrupa hayalinden de vazgeçmiş değil. Ayrıca, Kemal Kılıçdaroğlu’nun canlı yönetimi altında giderek güçlenen laik muhalefet, CHP, İslamcı dalgayı durdurmaya yardımcı olacak. İsrail’in sade bir barış stratejisine dönmesi, Türkiye ve NATO müttefikleri arasında da samimi bir diyalog sağlanması ile Doğu ve Batı arasındaki Türk köprüsü hala kurtarılabilir.”
kaynak
İsrail eski Dışişleri Bakanı Ben-Ami, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın stratejisinin kendisini “Batı’nın en hararetli düşmanlarının suç ortağı” haline getirdiğini öne sürerken, “Yine, Erdoğan’ın aşamalı İslam devrimine rağmen Türkiye, ikinci bir İran değil. AKP, ilerici, farklı eğilimlerden oluşan, İslam ve demokrasi arasında bir tezat görmeyen bir parti olmayı sürdürüyor. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nun dinamik yönetimi altında giderek güçlenen laik muhalefet, CHP, İslamcı dalgayı durdurmaya yardımcı olacak” yorumunu yaptı.
Sholomo Ben-Ami, İspanya’nın en büyük gazetelerinden El Pais’de yayımlanan “Türkiye’nin yükselişi ve pan arabizmin çöküşü” başlıklı makalesinde, “Gazze filosu”nun fiyaskosunun İsrail ile Türkiye arasındaki ittifaktaki büyüyen gerilimleri gözler önüne sererken, Türkiye’nin “Batı yönelişindeki değişikliğinin altındaki nedenleri ortaya koyduğu”nu da savundu.
“İTTİFAKIN ZEDELEMESİNDE İSRAİL’İN HATALARI DA ROL OYNADI"
Türkiye ile ittifakının zedelenmesinde “İsrail’in hatalarının da rol oynadığını” vurgulayan Ben-Ami, İsrail’in Türkiye ve daha önce İran ile Etiyopya ittifaklarının çökmesinin daha çok bu ülkelerdeki “devrimci değişimler”le ilgili olduğunu öne sürdü.
Ben-Ami, Erdoğan’ın AB reformlarını, “ordunun İslamcı devrimini kontrol etme kabiliyetini frenlemek için bir bahane olarak kullandığı” iddiasında bulundu.
“Hem İsrail, hem de Batı için Türkiye’nin yükselişinin bölgesel konteksti özellikle kaygı vericidir” denildiği makalede “Erdoğan’ın neo Osmanlılığı”nın, “ideal” bir Osmanlı topluluğundan çok “Arap olmayan iki güç Türkiye ve İran’ın baş çektiği, yükselen radikal eksen ile çökmekte olan Arap muhafazakar rejimleri arasındaki bir çarpışma olduğu”nu savundu.
Makalede Türkiye’nin “Gazze filosu” olayı ile İsrail’i abluka nedeniyle dünya kamuoyu önünde sanık kürsüne çıkartmaya başardığı belirtilirken, “Bu şaşırtıcı başarı, Batı’nın Arap müttefiklerinin güçsüzlüğüne vurgu yaptı” ifadesi de kullanıldı.
“İRAN VE TÜRKİYE ARAP HALKINA İSLAMİ SİCİLLERİNİ TEYİT ETMEYE MECBUR”
Ben-Ami, “Erdoğan’ın stratejisinin kendisini “Batı’nın en hararetli düşmanlarının suç ortağı” haline getirdiği savını da yer verdiği makalesinde “İran ve Türkiye, Arap kitlerine daha çok yaklaşırken İslami sicillerini teyit etmeye mecbur olduğu”nu savunduktan sonra şöyle devam etti:
“TÜRK KÖPRÜSÜ HALA KURTARILABİLİR”
“Yine, Erdoğan’ın aşamalı İslam devrimine rağmen Türkiye, ikinci bir İran değil. AKP, ilerici, farklı eğilimlerden oluşan, İslam ve demokrasi arasında bir tezat görmeyen bir parti olmayı sürdürüyor. Türkiye’nin Avrupa hayalinden de vazgeçmiş değil. Ayrıca, Kemal Kılıçdaroğlu’nun canlı yönetimi altında giderek güçlenen laik muhalefet, CHP, İslamcı dalgayı durdurmaya yardımcı olacak. İsrail’in sade bir barış stratejisine dönmesi, Türkiye ve NATO müttefikleri arasında da samimi bir diyalog sağlanması ile Doğu ve Batı arasındaki Türk köprüsü hala kurtarılabilir.”
kaynak