TraFoo
Banned
- Katılım
- 3 Ağu 2009
- Mesajlar
- 2,032
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Âleme Veriyor Talkını Kendi Yutuyor Salkımı!
Kimi gazeteler demokrasiyi geliştirmeye hizmet ediyor. Nasıl mı?
Yoksulluktan söz eden Kılıçdaroğlu’nun pahalı gömlek giydiğini dillerine dolayarak!
Üç-dört gündür bilmem ne marka gömlek giydiğini manşetlere taşıyorlar. Köşelerde yazıyorlar. Ünlü haber sunucuları (anchormenler de) Kılıçdaroğlu ile söyleşirken lafı döndürüp dolaştırıp gömleğe getiriyorlar.
Kurultay konuşmasındaki yoksulluğu, aç insanların sorunlarını ön plana alan söylemleriyle pahalı gömleğin ters düştüğünü duyumsatmak istiyorlar.
Kılıçdaroğlu sureti haktan görünerek iğneleyici sorular soranlara kotralarını, Boğaz’daki yalı örneği konutları nasıl ne kadar ödeyerek aldıklarını sormuyor.
Örneğin pahalı gömlek giydiği haberini ortaya atan, rahmetli Kemal Ilıcak’ın ve altmışındaki yüz hatları otuzluk bir taze görüntüsü veren yazar Nazlı Ilıcak’ın oğlu Mehmet Ali Ilıcak’a binlerce insana vaat ettiği TV’leri neden vermediğini, bu yoldan ne kadar gelir sağladığını da sormuyor.
Kılıçdaroğlu, birçok TV’de konuştu. Gazetecilere demeçler verdi. Posta’daki demecinde tek bir cümle var ki, uzun lafın kısası, pek çok soruyu, saldırıyı yanıtlıyor:
“…Ama ben onların bildikleri siyasetçilerden değilim. Neyim varsa yüzde yüz alın teriyle alınmıştır…” diyor.
***
Zaten Kılıçdaroğlu’nun herhangi bir açığı olsaydı AKP’nin gözde isimlerinin; örneğin Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ipliğini pazara çıkardıktan sonra ohooo kaç kez yandaş yalaka gazetelerin diline düşerdi.
AKP Genel Başkanı da Kılıçdaroğlu’nu yerle bir eden hakaret edebiyatına örnek olan konuşmalarından birini yapardı.
Galiba Kılıçdaroğlu’nun asıl rahatsızlık verdiği yanı dürüst, açık sözlü olması!
Kimi medya, hiç kuşkunuz olmasın AKP iktidarı, yeni genel başkanın bu yanını sindiremiyorlar, sindiremeyecekler.
***
Haber diye Kılıçdaroğlu’nun gömleğiyle uğraşanlara sormak lazım:
Simit satmaktan, etrafı duvarlarla çevrili, helikopter pisti olduğu söylenen beş villaya nasıl geldiği konusunu da bir yana bırakın.
Daha basitten gidelim.
RTE’nin kravatlarını bile Avrupa’dan getirttiğini veya aldığını neden dilinize dolamıyor, manşetlere çekmiyorsunuz?
Kanıt mı? Bizzat Bay RTE! Bir konuşmasında İtalyan Başbakanı zampara Berlusconi, RTE’ye kravatını beğenmediğini söyledi.
Laf altında kalır mı RTE? Hemen yanıtladı: O kravatı Milano’dan aldım!
Geçelim kravat olayını. Peki, ama halktan yana, halkın içinde, halktan biri olduğunu durmadan yineleyen Bay RTE, lütfen açıklar mısınız:
Sözcü, üstelik resimlediği haberinde“Başbakan’la bakanların Bakanlar Kurulu’nun toplandığı merkez binaya girdiği saatlerde ortaya çarpıcı görüntüler çıktı. Toplantı salonuna herkesten önce Başbakan’ın pardösüsü ve çantaları ‘korumaları’ tarafından getirildi” diyor.
Geçenlerde Rum gazeteci, eşinin Atina’da on çift ayakkabı aldığını yazıyordu.
Ne ölçüde doğru haberdir bilemem ama; ayakkabı satıcısı Yunanlı, hanımefendiyle“Ekonomik kriz içinde bulunduğumuzu bildiğinden olacak, on çift ayakkabı satın aldı” diye hafif dalga geçiyor.
Âleme veriyor talkını, kendi yutuyor salkımı!
***
Medyada özgür kalan kalemlerden biri,Yılmaz Özdil, dünkü yazısında “İşin daha enteresan tarafı var” diyor ve şunları yazıyordu.
“ ‘Hukuktan anlamıyor’ diyor. ‘Ekonomi bilmiyor’ diyor. ‘Rüşveti bitireceğiz’ diyor.
‘Soydular memleketi’ diyor. ‘Hesap soracağız’diyor.
‘Bunların dokunulmazlığını kaldıracağız, siyasi ahlak yasası çıkaracağız, parlamentoda vurguncunun talancının yeri yok, naylon faturacıdan, Ali Dibo’dan bakan olmayacak!’ diyor.
‘Kalpazan’ diyor.
Çıt yok.
Vay efendim ‘bey’ dedi… İşte orası gücüne gidiyor.”
http://www.kuvayimilliye.net/?p=2482