Vakitçiler Niye Bin Yıldır Askerlikten Kaçıyor?

Peygamber ocağında hiç bir asker inancı için irticacı damgası yememiştir ....
Işinize gelince peygamber ocağı , işinize gelmeyince inancın yeri ayrı kamusal alan ayrı ....
Asena yı aratmaz oldunuz maşallah
 
Peygamber ocağında hiç bir asker inancı için irticacı damgası yememiştir ....
Işinize gelince peygamber ocağı , işinize gelmeyince inancın yeri ayrı kamusal alan ayrı ....
Asena yı aratmaz oldunuz maşallah


Bakalım kim asena:



İskender Pala TSK'dan Neden Atıldı

Balçiçek Pamir'in sunduğu 'Söz Sende' programının dün akşamki konuğu Prof. Dr. İskender Pala'ydı. İşte İskender Pala'nın TSK'dan atılma gerekçesi..

Haber Türk Televizyonu'nda Balçiçek Pamir'in sunduğu 'Söz Sende' programının dün akşamki konuğu Prof. Dr. İskender Pala'ydı. İskender Pala, programda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Pala, 14 yıl hizmet verdiği askeriyede neler yaşadığını anlattı. Pala askeriyeden neden atıldığınıda şu şekilde ifade etti: 'Askeriyeden disiplinsizlik gerekçesiyle atıldım. Fakat raporlarıma; irticai eylemlere eyilimlidir, irticai gruplarla ilişkidedir, çarşaflı bir hanımla görülmüştür, istiklal caddesinde sakallı birisiyle gezdiği görülmüştür.' şeklinde yazıldı.

TSK'da hangi kuralların uygulandığı konusunada değinen Pala, eşinin başörtülü olması nedeniyle, kendisine olan bakış açısının değiştiğini söyledi. Pala sözlerine şöyle devam etti: '28 şubattan sonda başörtüsünün adının türban şeklinde kullanılarak, siyasi bir simge gibi görülmesinin ardından, başörtülü kim varsa ordudan atmaya başladılar.'

Kendisinin de namaz kıldığını söyleyen Pala: 'Başarılı olan subayların namaz kılması, onları örnek alacak kişilerinde çoğalması anlamına geliyor. Bu da orduda çok tehlikeli bir durum oluşturyor.'

Bu yaşananların 1993 yılına kadar geçerli olduğunu, 1993 yılından sonra öyle bir furyanın çıktığını, birliğinde başörtülü, namaz kılan kim varsa atın şeklinde bir yarışa dönüştüğünü söyledi.

iskender Pala, zamanında namaz kılarken görüldüğünü ve bu olaydan sonra da herşeyin çok daha farklı olduğunu söyledi.

İskender Pala TSK'dan Neden Atıldı



Namaz Kıldığım İçin Ordudan Atıldım

Bizim suçumuz namaz kılmamızdı, eşimizin başörtülü olmasıydı.

Yazar ve Edebiyat Araştırmacısı Prof. Dr. İskender Pala, 12 Eylül 1980 darbesinin hemen ardından girdiği TSK’da 1996’da YAŞ kararları ile ihraç edilene dek 15 yılda yaşadıklarını, ‘’Keşke Yaşanmasaydı’’ denilen ‘’ilginç zamanlara’’ dair anılarını bir kitapta topladı. “Bizim ‘suç’umuz namaz kılmamızdı, eşimizin başörtülü olmasıydı” diyen Pala, namaz kılmasının bir ‘leke’ gibi görüldüğünü anlattı.

SABAH ALDIĞIM ABDESTLE EVE DÖNDÜM

Kaleme aldığı hatıralarında, namaz kılarken yakalandığını ve bu yüzden de ‘şöhretinin’ kendisinden önce birliklere ulaştığını anlatan Prof. Dr. Pala, şöyle devam etti: “Bir şeyi itiraf edeyim: Ben 15 yıl boyunca sabah evimden çıkarken aldığım abdestle evime geri döndüm. Sırf ortalıklarda abdest almayayım, herkesin gözüne batmasın bu diye. Sırf bunun için öğlenleri yemek yemedim, fazla bir şey içmedim. Sabah aldığım abdestle akşam eve döneyim diye. Dengesiz beslenmeden dolayı kemik erimesi başladı."

MAĞDURLARIN İTİBARLARI İADE EDİLSİN

TSK’dan atılmanın herhangi bir işten atılmaya benzemediğini, TSK’dan atılan insanın, toplum gözünde sanki ‘’şerefinin’’ de elinden gitmiş gibi göründüğünü ifade eden Pala, ‘’Onun için o 1665 insanın derdine bir çözüm bulunsun. İade-i itibar mı edilecek? Hepsi âdil mahkemelerde yargılansınlar. Meselâ beni yargılasınlar” diye konuştu.

Namaz kıldığım için ORDUDAN ATILDIM

YAZAR ve Edebiyat Araştırmacısı Prof. Dr. İskender Pala, 12 Eylül 1980 darbesinin hemen ardından girdiği Türk Silâhlı Kuvvetlerinden (TSK) 1996’da Yüksek Askerî Şûrâ kararları ile ihraç edilene dek 15 yılda yaşadıklarını, ‘’Keşke Yaşanmasaydı’’ denilen ‘’ilginç zamanlara’’ dair anılarını bir kitapta topladı. Deniz Kuvvetlerinde deniz subay edebiyat öğretmeni olarak göreve başlayan, ardından çeşitli görevlere atanan Pala, üniformalı yıllarını anlattığı ‘’İki Darbe Arasında/İlginç Zamanlarda’’ adlı kitabını kaleme almasının nedenlerini anlattı.

Pala, TSK’da insanların mücadelesinin, içinden geçilen sürecin fikrine göre evrildiğini söyledi. Rütbe esaslı bir kurum olduğu için rütbe ve kıdem olarak büyük olanın emrettiğini hatırlatan Prof. Dr. Pala, ‘’Dolayısıyla size emreden insandan daha çok şey bilmeniz, daha çok başarılı olmanız, daha iyi bir şey yapmanız, bunların hepsi ‘gözün üstünde kaşın var’ denilebilecek kapılar açar. Bizim gözümüzün üzerindeki kaşımız, namaz kılmamızdı, eşimizin başörtülü olmasıydı. 28 Şubat sürecinde namaz kılan ve eşi başörtülü olan insanların bu göz üstündeki kaşı sanki lekeliymiş gibi görüldü’’ dedi.

O süreçte TSK’dan 1665 insanın ihraç edildiğini belirten Pala,”Onların içerisinde kalemle ilişkisi olan benim. Dolayısıyla bunu yazmam sadece kendi hikayemi değil, 1665 hikayeyi de yazmam demekti’’ diye konuştu.

Prof. Pala, sözlerini şöyle sürdürdü:’’Birtakım vicdan sahibi insanlar, ‘Orası peygamber ocağı ise öyle bir kurumda böyle işler olmamalıdır’ diyebilmeli. Benimle aynı kaderi paylaşan insanların pek çoğu benim kadar şanslı olmadı. Benim ikinci bir mesleğim vardı ve başka şeyler yaparak hayatımı devam ettirdim ama onların tek meslekleri vardı, meslekleri ellerinden alınınca hiçbir şey yapamaz duruma geldiler. Buldukları işlerden de çıkartıldılar. İçlerinden bu yüke dayanamadığı için intihar edenler oldu.’’

TSK’dan atılmanın herhangi bir işten atılmaya benzemediğini, TSK’dan atılan insanın, toplum gözünde sanki ‘’şerefinin’’ de elinden gitmiş gibi göründüğünü ifade eden Pala, şöyle devam etti: ’’Türk Silâhlı Kuvvetlerinde hiç kimseye ‘Bakın ben namaz kılıyorum’ diye gösteriş için, alelade ortamlarda namaz kılmadım. Namazımı kılmam gerekiyor. Falanca komutanımın isteği doğrultusunda Allah’ın istediğinden vazgeçemem. Dolayısıyla namaz kılarken, kapımı içeriden kilitliyordum. Siz buna gizli gizli diyorsanız, gizli gizli. Öğle vakti mesaimi namaz için harcamadım asla. Bir şeyi itiraf edeyim: Ben 15 yıl boyunca sabah evimden çıkarken aldığım abdestle evime geri döndüm. Sırf ortalıklarda abdest almayayım, herkesin gözüne batmasın bu diye. Sırf bunun için öğlenleri yemek yemedim, fazla bir şey içmedim. Sabah aldığım abdestle akşam eve döneyim diye. Ben 15 yıl boyunca aç ve susuz kalmaya razı oldum.’’ TSK mensuplarının eşleri ve çocukları için de hayatın bir cendere haline gelebildiğine işaret eden Prof. Dr. Pala, şöyle devam etti: ’’Sayın Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmaması ülke gündemini teşkil etti ve Genelkurmay Başkanı ‘Keşke yaşanmasaydı, insanî bir tavır değil’ dedi. Sayın Emine Erdoğan’ın başına gelenin aynısı benim eşimin başına geldi. Bizi bir yerden, başörtüsü olduğu için kovdular.’’

Namaz Kıldığım İçin Ordudan Atıldım | www.haberGO.com - Habere Giden Yolunuz - Haberler



Tarihe post modern darbe olarak geçen 28 Şubat sürecinde binlerce insan fişlendi, bir o kadar insan ise sözde ‘irticai faaliyetler’ kapsamında ordudan atıldı.

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) mağdurlarından biri de Kıdemli Üstçavuş Sinan Kalkan. Başçavuş olacağı yıl hiçbir gerekçe gösterilmeden ordudan atılan Kalkan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) çürük elmaların temizlenmesi gerektiğini söyledi.

Namaz kıldığı ve eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle ordudan ihraç edilen Kalkan, çürük elmaların pırıl pırıl elmalara zarar verdiğini belirterek, TSK’nın bu zan altından kurtulmasını istedi.

1968 Kırıkkale doğumlu ve emekli bir işçinin çocuğu olan Kalkan, 1983 yılında ortaokulu bitirdikten sonra babasının istememesine rağmen askeri okul sınavlarına girdi. Çankırı Astsubay Okulunu kazanan Kalkan, babasından habersiz okula başladı. Elbiselerini Kırıkkkale’den gelen yabancı biriyle eve gönderen Kalkan, babasının olayı öğrenmesinin ardından fazla kızmadığını, memnun olduğunu belirtti.

Kendi dönemlerinde Çankırı Astsubay Okulu’nda ilk 50′ye girenlerin üniversiteye gönderilip teğmen olarak göreve başladığını anlatan Kalkan, ilk 50′ye girdiğini ancak Kara Kuvvetleri’nin yayınladığı bir emir gereği o dönem üniversiteye adam gönderilmediğini aktardı. 1986 yılında Mamak Muhabere Okulu’na katılan ve bir yıllık stajın ardından 1987 yılının Ağustos ayında Malatya’ya tayin olan Kalkan, Erzincan ve Lüleburgaz’da görev yaptığını, hiçbir zaman savunma vermediğini ve denetimlerde hep teşekkür aldığını ifade etti.

Öğrencilikle birlikte 13 sene TSK’da görev yaptığını dile getiren Kalkan, atılma haberini nasıl aldığını şöyle anlattı: “1997 yılı Haziran ayıydı, öğle paydosuydu. Bölük komutanımız dahil subay, astsubaylar voleybol oynadık. Voleybol bitti, beni çağırdılar. ‘Sinan sen askeriyeden ayrıldın’ dediler. Ne diyeceğimi bilemedim, bir şey de diyemedim. Tek dediğim vatan sağ olsun. Sonuçta Türk Silahlı Kuvvetleri bir tanedir. En kötüsü en iyi Amerikan askerinden daha iyidir. Sahip çıkmamız lazım, Allah başımızdan eksik etmesin. Ama bazen yanlışlar da olabiliyor. Bu da kişilerin şahsi yapılarından kaynaklanmış olabilir diye düşünüyorum.”

“EŞİM BAŞÖRTÜLÜ DİYE PSİKOLOJİK SAVAŞ YAPILDI”

Askeriyede namaz kıldığını söyleyen Kalkan ama hepsini bir usul çerçevesinde yaptığını ve mümkün mertebe evde kıldığını belirtti. Namaz kıldığının bilindiğini dile getiren Kalkan, atılmadan 4-5 ay önce komutanları ile arasında geçen diyalogları şöyle anlattı:

“Bölük komutanı beni yanına çağırdı; ‘Sinan hanımını kokteyllere getirmiyorsun’ bu bizzat söylendi tarafıma. Genelde kokteyllere yalnız gidiyordum, eşim kapalıydı. Kapalı olarak gidilmesi uygun değildi, gitseydi tepki görecekti, tatsız durumlar olacaktı. Yalnız emirlere de uyuyordum, katılıyordum. Katıl deniyordu, katılıyordum ama eşim katılmıyordu. Eşimin kendi de katılmak istemiyordu. Bir gün yine Tugay Komutanı beni çağırdı, bunu bana söyledi. Güzel bir şekilde durumu izah ettim komutana. Komutan manalı ve biraz mizaç yapısıyla sert bir tepki gösterdi. Benimle psikolojik savaş yapıldı. Eşim başörtülü diye hafta sonu mesailerine bırakıldım. Angarya işlere gönderilmeye çalışıldım. Bu şekilde bir tepkiyle karşılaştım.”

“ATILMADAN 1 AY ÖNCE EVİMİ ARADILAR”

Bugün çağrılsa yine koşarak askere gidebileceğini vurgulayan Kalkan, birkaç kişinin hatasının TSK’ya mal edilemeyeceğini ve gerçekten vatanını, milletini seven güzel insanlar bulunduğunu söyledi. Atılmadan yaklaşık bir ay önce ordudan ihraç edilebileceğini sezdiğini anlatan Kalkan, “İstihbarat subayı yüzbaşı, inzibat subayı yüzbaşı, topçuydu kendisi. Bunlar kapımı çaldılar, açtığımda bana komutanlıktan bir emir gösterdiler. Gördüğüm kişiler asker olduğu için emri de tam okuduğumu söyleyemem. Evimi arayacaklarını söylediler, komutanlığın emri olduğunu söylediler. Evin her tarafını aradılar. Çok kaset vardı, içlerinde ilahi kasetleri de vardı. O ilahi kasetlerinden 4-5 tane aldılar, müzik kasetlerini almadılar. Azer Bülbül’ün de çok kaseti vardı, onu dinlerdim ama onu almadılar. İmam Gazeli Hazretleri’nin İlahi Nizam adlı bir kitabını aldılar. Hakikat adlı bir kitabı aldılar. Türklükle ilgili Atatürk’le ilgili kitabı almadılar. Bunları alıp gittiler. Tabi bunun üzerine ister istemez içimden bir his, sanki Askeri Şura da yakındı, biz de bu grubun içerisinde olabiliriz duygusu doğdu bizde. Türkiye çapında 161 kişi atıldık. O dönem Erbakan baştaydı. Basından izlediğim kadarıyla Erbakan ile biraz sürtüşmeler vardı. Sanki ona biraz inat olsun gibisinden olduğuna inanıyorum. Kurunun yanında yaşların yandığına inanıyorum.” diye konuştu.

'TSK’daki çürük elmalar temizlenmeli' - www.ihlassondakika.com

Alın size başka bir ordudan atılan kişinin bizzat konuşması, açıklaması.

Ne diyor: EVİM ARANDI.

Böyle acaiplik olabilir mi?

Hangi kurum çalışanının evini arar, böyle saçma sapan bir şey olabilir mi yahu? Çalıştığınız işyerinin yetkilileri geliyor, evi arıyorlar, ilahi kasetlerini, dini kitapları alıyorlar.

Bu ne rezalettir, bu ne zorbalıktır yahu.

hala utanmadan sıkılmadan konuşanlar olursa onlara yazıklar olsun diyorum.

Bunlar ordudan atılan kişilerin kendi ağızlarından konuşmaları.

Ve TSK hayır bunlar yalandır diyemiyor.

Kimmiş ASENA??????????


(bunları TSK karşıtlığı için yazmıyoruz, aktarmıyoruz, TSK bizim, biz TSK içindeki yanlışları, yanlış yapanları eleştiriyoruz, sakın kimse TSK düşmanı felan demesin, mahcup olurlar)
 
niye kaçacaklar canım tayyip niye bedelliyi gündeme getirdi sanıyorsunuz niye gidip başbuğla özel olarak görüştü ....

adam he dese "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyen adam bedelliyi getirecekti.........
 
Geri
Üst