Cumhuriyeti Askerler Kurdu

MARCUSX

New member
Katılım
19 Ocak 2008
Mesajlar
2,051
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kaf Dağının Ardı
Cumhuriyeti Askerler Kurdu

Askere yapılan saldırılar ve suçlamalar karşısında bir şeyi unutanlara hatırlatmak istedim;
Türkiye’de cumhuriyeti askerler kurmuştur. ..

Bu askerler başta Mustafa Kemal olmak üzere savaşı çok iyi bilen askerlerdi. Savaşı çok iyi bildikleri için barışın değerini de çok iyi kavramışlardı. Mustafa Kemal ATATÜRK “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünü boşuna söylememiştir.
Ordunun, en üst kademelerde şanla şerefle görev yapmış mensuplarına soruşturma açılması ve tutuklanarak cezaevine gönderilmeleri, ipleri dışarıda olan bir büyük plânın uygulamaya konulmasıdır. Bu öyle bir plandır ki ülkenin Yasama, Yürütme ve Yargı kurumlarını karşı karşıya getirmekte ve kapıştırmaktadır. Burada en fazla saldırıya uğrayan da ne yazık ki devletimizin güvencesi Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.
Bugünlerde yaşadıklarımız 1923’ün intikamı olabilir mi?

AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ile Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş’un sarfettiği sözleri düşününce…
Ne demişti Avni Doğan?
““Türkiye nin Ak Parti ye 10 sene daha ihtiyacı var. Eğer biz birazcık tökezlersek bu Ergenekoncular falan bu defa çok kötü intikam alır halktan. Bu memlekette kimin kızının başı örtülü, hepsini fişlemişler. Kimin çocuğu İmam Hatip’e gidiyor, hepsini fişlemişler. Kim muhafazakâr, kim Ramazan’da oruç tutuyor hepsini fişlemişler. Eee şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde. Yapmaya çalıştığımız bu arkadaşlar
İntikam siyaseti… Bu sözleri söyleyen bir vekil. Halkın oylarıyla Meclis’e girmiş ve alenen asker düşmanlığı yapıyor. “ Sıra bizde” diyor… Sıra bizde ne demek? İntikam alacağız demek. Neden? Çünkü Cumhuriyeti askerler kurdu... Asker düşmanlığı o yıllardan geliyor. “Bir gecede insanların dilini, kıyafetini değiştirdiler “ (!) diyen zihniyetin sözcüleri sahnede… Ergenekon, mergenekon bahane…
Bir de AKP’li Ahmet Aydoğmuş’un sözlerine bakalım; “AK Parti iktidarına karşı çıkanların kanını tahlile yollamak gerekir.”
Bu iki vekil (!) partilerinin düşüncelerini sözlerinde yansıtmışlardır. Sözleri partilerini de bağlar. Siz bakmayın disiplin kuruluna verildiklerine. Onlar, Başbakan’ın haberi olmadan bu sözleri söyleme cesaretini kendilerinde bulabilirler mi? Suya sabuna dokunmayan bir ceza alıp paçayı sıyıracaklar. İktidar iki vekilinden vazgeçer mi? Hem de istedikleri gibi konuşan iki vekil. Maaşallah, Bülent ağabeylerini de hiç aratmıyorlar…
Yaşamım boyunca inancı yüzünden fişlenen hiç kimseyi görmedim. Ben ve arkadaşlarım ilkokul sıralarında yaz tatillerinde Kur’an kurslarına gittik. Çevremde çok sayıda namaz kılan, oruç tutan, başörtülü insanlar mevcuttu. Hiç kimse de bu nedenle kınanmış ya da horlanmış değildi. 60’lı ve 70’li yıllardan bahsediyorum. Büyüklerimizden de bu konuda herhangi bir şikâyet duymadık.
Şeriatçı partilerin arka bahçelerinde büyüyüp palazlanan ve son 10 yıldır da ülkeyi yöneten, dini ve özellikle de kadınları siyasete âlet eden zihniyet 1923’ten beri sahnededir. O yıllarda halifeliğin ve hilafetin kaldırılmasına karşı çıkan zihniyetin torunları bugün başrollerdedirler.
İnsanı dinden imandan soğutan asıl bu Avni Doğan gibi zihniyetlerdir. Lâik ve Cumhuriyet’e bağlı ülke insanına yapıştırdıkları “dinsizlik” iftiralarının vebalini elbette bir gün çekeceklerdir. Her çıkışın bir inişi vardır! Hiç kuşkusuz bu saltanatında bir gün sonu gelecektir…

“Kanı bozuk” diyen vekile de bir kaç sözüm olacak:
Bugün AKP’nin oyları yüzde 25’lere düştü. Demek ki ülkenin yüzde 75’inin kanları bozuk!.. Atatürkçü, lâik, Cumhuriyet’e ve Türk Ordusu’na sahip çıkan herkesin kanı bozuk!
Ülkeyi etnik ve dini ayrışıma sürükleyen, Cumhuriyetin temel değerlerine dinamit koyan, TSK’ yı hırpalamak ve gözden düşürmek için elinden geleni ardına koymayan, Batı güdümlü bu zihniyetin kendi kanlarını test ettirmelerini öneriyorum. Bakalım onların kanı nasıl çıkacak? Kendi vatandaşına “kanı bozuk” diyen bir zihniyet ırkçı ve hastalıklı bir zihniyettir.
Bu sözleri aynen kendisine iade ediyorum!..


***

Cumhuriyet’i askerler kurdu. Onlar bu ülkenin tek güvencesidir. Askerle uğraşmak iç ve dış düşmanlara kapı aralamaktır.
Yunan uçaklarının, Türkiye’nin 5 Ocak 2010, 24 şubat 2010 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 2010 yılı Ege/Akdeniz Eğitim ve Tatbikat uçuşlarını 50 kez önlemeye çalışması, 23 Şubat 2010 tarihinde üç Yunan uçağının Alaçatı/İZMİR’in güneybatısında hava sahamızı ihlal etmesi ve yine 5 Ocak 2010- 8 şubat 2010 tarihleri arasında16 kez kara sularımızı ihlal etmesi boşuna değildir. (Genelkurmay Başkanlığı Resmi Kurumsal İnternet Sitesidir - Anasayfa - Turkish General Staff Official Web Site - Main Page) Yunanistan bu cesareti nereden bulmaktadır?
Eğer bir ülke kavga ve kargaşa ortamına sürükleniyorsa, terör belası ve ekonomik sıkıntı ile boğuşuyorsa kapıları her türlü tehdide açık demektir. “Kurt dumanlı havayı sever” misali iç ve dış kurtlar sipere yatmış beklemektedirler…
Bu ülkeye bu kötülüğü yapmaya, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hırpalamaya, halkın gözünde küçük düşürmek için çabalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur… Buna gücünüz de yetmez. Bu halk ordusuna ve askerine gönülden bağlıdır. (Çünkü ordusunun her neferi kendi öz evladıdır.)
Cumhuriyeti kuran asker onu korumayı da bilir…
Bu böyle biline…



Tülay Hergünlü
 
Şeriatçı partilerin arka bahçelerinde büyüyüp palazlanan ve son 10 yıldır da ülkeyi yöneten, dini ve özellikle de kadınları siyasete âlet eden zihniyet 1923’ten beri sahnededir. O yıllarda halifeliğin ve hilafetin kaldırılmasına karşı çıkan zihniyetin torunları bugün başrollerdedirler.
İnsanı dinden imandan soğutan asıl bu Avni Doğan gibi zihniyetlerdir. Lâik ve Cumhuriyet’e bağlı ülke insanına yapıştırdıkları “dinsizlik” iftiralarının vebalini elbette bir gün çekeceklerdir. Her çıkışın bir inişi vardır! Hiç kuşkusuz bu saltanatında bir gün sonu gelecektir…[/COLOR][/B]

“Kanı bozuk” diyen vekile de bir kaç sözüm olacak:
Bugün AKP’nin oyları yüzde 25’lere düştü. Demek ki ülkenin yüzde 75’inin kanları bozuk!.. Atatürkçü, lâik, Cumhuriyet’e ve Türk Ordusu’na sahip çıkan herkesin kanı bozuk!

Ülkeyi etnik ve dini ayrışıma sürükleyen, Cumhuriyetin temel değerlerine dinamit koyan, TSK’ yı hırpalamak ve gözden düşürmek için elinden geleni ardına koymayan, Batı güdümlü bu zihniyetin kendi kanlarını test ettirmelerini öneriyorum.



Tülay Hergünlü

Böler parçalarlar satarlar çalarlar her türlü fetbazlığı namussuzluğu yaparlar lafa geldimi müslümanlığı kimseye bırakmazlar.

Örümceklerin kurduğu tüm ağlar başlarına yıkılacaktır bir gün, o günde onları ne feto nede cia ajanları kurtaracak, allah diye yalvarlamalarıda onları kurtaramayacak tam tersine allahı o pis ağızlarına aldıkları için ağızlarına kurşunu yiyeceklerdir çünkü burası iran değilki allah diye havlayan köpeğe hoşt demeyelim.

___________________________________________________________________

İRAN DEVRİMİ NASIL GERÇEKLEŞMİŞTİ
*1956- 1971 yılları arasında 3 milyon köylü, şehirlere göç etti. Daha sonra her sene yaklaşık 400 bin kişi şehirlere göç etti. Ekonomik kriz ve kentleşme aynı döneme rastlamış ve kitleleri derin hayal kırıklığı içinde açlığa sürüklemişti. Şehrin varoşlarında milyonlarca işsiz ve aç insanın toplandığı ve kıvrandığı bir süreçte, İmam Humeyni bu aç insanlara kurtuluş vaat etti: İslam Cumhuriyeti ve Allahın Yönetimi (Mollalar Yönetimi)
Kaybedecek bir şeyi kalmayan halk bu din tüccarlarının eline düştü. Bu halk yiyecek ve giyecek gibi ufak yardımlarla onların safına çekildi. Beyinleri yıkandı ve fakirlik- yokluklarının sebebinin, Şah yönetiminin kirli ve dinsiz rejimi olduğu kafalarına yazıldı.
*Aç olan halka bir taraftan iki lokma yemek verilirken, diğer taraftan Demokrasi ve Özgürlük vaat edildi. Bu şekilde birçok sol görüşlü insanları da yanlarına çektiler. Devrimden hemen sonra ilk olarak bunların kafaları kesildi.
*Din adamları arasında, biat kültürüne göre, emir ve komuta zincirinde bir yapılanma vardır. Bunlar hemen her yerde etkili oldular ve halkı kışkırtıp, kontrol altına almada çok başarılı oldular.
*Halk ayaklandıktan sonra, ortaya çıkan kargaşa ortamında, ellerinde Kuran-ı Kerim olan mollaların önderliğinde insanlar kışlaları bastılar. Karşı koyan rütbelileri öldürdüler. Mollalar idareye el koydular. İran, İslam Cumhuriyeti ve Şeriat hükümlerine teslim oldu.
1997- 1999 yılları arasında 55. Hükümette Devlet Bakanlığı görevinde bulundum. İran ile Karma Ekonomik Komisyon Başkanlığı yaptım. 4 kez İran’a gittim. Eski Şah rejiminin yerini, mollaların yönetimi almıştı ama insanlar yine fakirlik, yokluk içindeydiler. Demokrasi- özgürlük sadece sözlüklerde kalmıştı. Otelden, İran Petrol Bakanlığındaki bir toplantıya giderken konvoydaki iki araç çarpıştı ve yol tıkandı. Nereden çıktığını bilmediğim onlarca sopalı sivil devrim muhafızı, yolu açmak için insanları nasıl dövüyorlar, anlatılması imkânsız. Kimse, ağzını dahi açamıyor ve sadece sopadan kaçmaya çalışıyordu. Kısacası demokrasi’nin olmadığı yerde Şah’ın yerine, Din adamları diktatörce hüküm sürüyorlardı. Muhteşem Pers Kültüründen ve İslam Kültüründen eser kalmamıştı.
Bunları neden mi yazdım? İran’da İslam Cumhuriyetine giden yolun, köşe taşlarına çok iyi bakmak gerek.
*Türkiye’de işsizlik resmi olarak %14, gençlerde ise %25 lere ulaştı. Yoksulluk sınırının altında 20 milyon insan yaşıyor. Kısa zamanda da azalacağı yok. Sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi her ay 400 bin eve yiyecek yardımı yaptığını, dergilerinde övünerek yazıyor.
Sadaka kültürü ile insanlar, bedava kömüre, ekmeğe yemeğe alıştırıldılar. Şimdilik, verdiklerinin karşılığında bu insanlara yemin ettirerek oylarını alıyorlar.
*Türk Silahlı Kuvvetleri’nin özellikle dinci basının ve belli bir tarikata mensup devlet görevlilerinin saldırısı altında olduğu herkesin malumudur. Sayın Genel Kurmay Başkanı, “Asimetrik Psikolojik saldırı altındayız” diye basın toplantısı düzenledi.
*Bölücü Kürtçüler, tarikatlarla işbirliği içindedirler. İki grubunda ortak hedefi, Lâik Cumhuriyet ve Demokrasi’dir.
AKP İktidarının kafalarının arkasında tam olarak ne var, sadece kendileri biliyor. Sözleri ile davranışları birbirlerini tutmamaktadır. Bu iktidar mensupları içinde, Barzani’yi ve İran’daki Mollaları kendilerine, Atatürk’ten daha yakın bulanların sayısı hiçte az değil.
Herkesin aklını başına alma zamanı gelmiştir. Özellikle varlığını, Atatürk’ün kurduğu Lâik Cumhuriyete borçlu kamu görevlileri, Demokrasi ve Çağdaşlığa inanmış tüm insanlarımız yaklaşan tehlikeyi görmeli ve tedbirlerini almalıdırlar. Tedbir herkesi aydınlatmadır, bilgilendirmedir ve özellikle dar gelirli insanlarımızı bu sadaka hırsızlarının elinden kurtarmaktır.

Bu ortaçağ örümceklerine verecek tek insanımız yoktur”. 17. Ocak. 2010
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - İçimizdeki İslami İran Devleti Özentilerİne İbretle Sunulur-Cevat KULAKSIZ
 
Memleketine Milletine Cumhurıyetine
Mecliste ettiği yemine sahip çıksınlarda
Askerde Rahat etse kendileride...
 
Askerler kurdu ama askerler yönetmemeli =)

haji bu mesajini bir cok tarafa cekmek mümkün
+ ALLAH ASKINA basimizdaki adami bu kadar yüceltmeyin
ALLAH sorar Haji'm :)

Kod:
[COLOR="Red"]Katilleri Mazlum Gösterdiler 
Sehitlerim Sanki Sucluymus 
Milletime öyle Hava Estirdiler 
Acilim Acilim AKP istedi[/COLOR]

__________
insan en derininde ne düsünür biLemem fakat
konusmaLari ve icraatLari her seyi anLatir

insanin gecmisine bakarak gelecegini tahmin edebiLirsin
bu VATANI ayakta ASKER tutuyor
 
cumhuriyeti kuran askerlerden yada şöle ozamanki askerin ülkesi için yapabileceklerinden zihniyetinden karakterinden geriye ne kaldıki sölermisiniz!!! bırakın tüm bunları şimdi ülkemizde t.c vatandaşı olan vede askerlik yaşı gelmiş gençler bin türlü dümenle asker teciline başvuruyorlar yıllarca( çanakkalede nasıldı bu 17-18-20 vs gençler hiçbirşey düşünmeden vatanımız toprağımız uğruna canlarını feda ettiler) gençler bunu yaparken üst kadro farksızmı onlarda askeri hayatın sadece nimetlerinden ailecek faydalanmaya devam ediyorlar( lüks yemekler tatiller eşlerin kuaför bakımlarıvs) tüm bunlar ülkenin zamanında kanla canla alınan topraklarından daha mühim meseleleri çünkü....şimdi söyleyin bakalım kim kaldı geriye!!!!!!
 
Geri
Üst