Mercedes’in rüşvetini kim lüpletti, neden bu skandal örtülüyor?

MG_eVİL

New member
Katılım
20 May 2008
Mesajlar
3,623
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sevsenizde sevmesenizde sonuna kadar Atatürk ve fi
Tüm dikkatimizi ve enerjimizi anayasa paketine verdiğimiz şu günlerde, bütün dünya, uluslararası bir şirketin adının karıştığı “rüşvet” skandalıyla çalkalanıyor...

Mercedes’in üreticisi Alman Daimler’in, resmi ihaleleri almak için 1998-2008 yılları arasında Türkiye dahil tam 22 ülkede “kamu yöneticilerine” rüşvet verdiği söyleniyor.

Konunun detayları, ABD’de açılan “rüşvet yolsuzluğu” davası sayesinde ortaya çıktı.

Dava ABD’de açıldı; çünkü Daimler’in hissesi ABD borsalarında işlem görüyor.

Bu ülkenin yasalarına göre de ABD’de faaliyet gösteren şirketlerin yabancı ülke yetkililerine rüşvet vermeleri kesinlikle yasak...

Davada dün önemli bir gelişme oldu ve Daimler’in yöneticileri suçlamaların tümünü kabul etti.

Sonuçta Daimler, ABD borsalarına ve Adalet Bakanlığı’na 185 milyon dolar ödemeye mahkûm edildi.

***


İddialara göre şirket; Mısır, Çin, Rusya, Yunanistan ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 22 ülkenin kamu yöneticilerine rüşvet yağdırmış...

Örneğin; 65 milyon Euro’luk otobüs satışı için Rus hükümetinin ileri gelenlerine 3 milyon Euro vermişler... Çin’deki kamu görevlileri ise yine Mercedes otobüslerini almaları karşılığında Daimler’den 4 milyon 100 bin Euro ve çok sayıda beleş gezi koparmış...

***


Şimdi gelelim; olayın Türkiye ayağına:

Bu “skandal”, başta da belirttiğim gibi tüm dünyada büyük yankılara neden oldu...

Adı geçen ülkelerin tamamına yakınında ciddi soruşturmalar açıldı...

Ama...

Sadece bir ülkede “duymazdan” gelindi...

O ülke de ne yazık ki Türkiye!

Oysa iddia ediyorum ki; bir tek VATAN’ın kararlılıkla üzerine gittiği, yandaş medyanın görmezden geldiği, iktidarın yok saydığı bu olay, Deniz Feneri’ni bile gölgede bırakacak önemde!

***


Şimdi yanıt bekleyen soruları sıralayalım:

- Daimler’in, Türkiye’de dağıttığı iddia edilen rüşveti kim ya da kimler aldı?

- Şirket; 1998-2008 yılları arasında ülkemizdeki hangi resmi kurumlara ya da belediyelere, kaç Euro’ya, kaç adet araç sattı?

- Bu satışlar için toplam ne kadar rüşvet dağıtıldı?

- Hangi kamu görevlilerine ya da belediye başkanlarına lüks hediyeler verildi, bu satışlara imza atan hangi kamu yöneticileri beleş gezilere götürüldü?

- Bu iddiaların ortaya atılmasının üzerinden onca zaman geçtiği halde; iktidar, neden herhangi bir soruşturma başlatmadı?

- Savcılar; bu şirketin Türkiye’ye yaptığı tüm satışları neden mercek altına almıyor?

Ve son soru:

- Olay nereye kadar uzanacak, kimlerin başı belaya girecek ki; birileri sanki böyle bir şey “hiç olmamış” gibi davranıyor?

***


Deniz Feneri neyse, benim için bundan sonra Mercedes’in rüşvet skandalı da odur...

Size söz:

Sonuç alıncaya kadar bu soruları sormaya devam edeceğim!


***



GÜNÜN SORUSU

Ermeni soykırım tasarısından sonra ABD’ye gitmeyeceğini açıklayıp, ABD ve İsveç’teki büyükelçileri geri çağıranlar; bir ay geçtikten sonra bu kararlarından vazgeçtiler...

“Daha da gelmem Davos’a” sözü de acaba bir gün geri alınacak mı?


***



O hâkimin kılına zarar gelirse, kim hesap verecek?

Yandaş medya, Balyoz soruşturması kapsamında tutuklanan sanıkları tahliye eden yargıçları medya etiğine asla yakışmayan bir üslupla hedef göstermeye başladı.

Neymiş; tahliye kararını veren hâkimlerden biri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun son günlerde atadığı hâkimlerin arasındaymış...

HSYK’nın bu hâkimi atama nedeni de Ergenekon ve darbe planı soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan sanıkların serbest bırakılmalarını sağlamakmış...

***


Yandaş medyanın yöneticileri ve kalemleri bu tavırla sadece adı geçen hâkimin kişilik haklarına saldırmakla ve can güvenliğini tehlikeye atmakla kalmıyor; aynı zamanda hâkim ve savcıların en yüksek kuruluşu olan HSYK’ya da adeta çamur atıyor...

Bu; başlı başına bir suçtur.

Yargıç dokunulmazlığına ve hukukun üstünlüğüne yönelik bir saldırıdır.

Umarım adalet sistemimiz, bu büyük saldırı karşısında gereken yanıtı vermekte gecikmez!

..::MUSTAFA MUTLU::..
 
başbakan hakim cübbesini giyip bunuda halleder. sümenin altında daha çok boş alan var ansıl olsa.
 
Eshot ihalelerine giren diğer firmaları ekarte etmeleri için CHP'li İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ çalışanları lüpletti !!!
 
ya bırakın allah aşkına kim yediyse yedi.

ben orda burda yenilende değilim çünkü onu herkes yer ama şu rüşvetin yasallaşması olayına accayip canım bozuluyor.

yani ne demek tapu dairesinde işlerin hızlı yapılmasını sağlayan memura 20 tl cik bahşiş(rüşvet) vermek normaldir die.

bu adam günde 20 kişiyi hızlandırsa bu yerde nasıl rüşvet olmaz.
 
metrobüslerde ne kadar Mercedes alındı haberin var mı senin?hemen işi chp ye at..hükümet kim arkadaş?



Rüşvet işinde Türkiye'de iki adres çıktı
Otomotiv devi Daimler'e aralarında Türkiye'nin de olduğu 22 ülkede rüşvet dağıttığı suçlamasıyla ABD'de dava açıldı. Dosyada, İzmir'de ESHOT'a, Ankara'da da polis teşkilatına otobüs satışında Mr X ve Mrs X rumuzlu yetkililere rüşvet verildiği iddiaları da var.

ABD Adalet Bakanlığı, Alman otomobil ve kamyon üreticisi Daimler'e 10 yıl boyunca aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22 ülkede satış yapabilmek için on milyonlarca Euro rüşvet dağıttığı iddiasıyla dava açtı.

Washington'da federal mahkemeye sunulan dava dosyasına göre, Almanya merkezli Daimler şirketi ile Daimler'e bağlı üç şirket 1998 ile 2008 yılları arasında, içlerinde Türkiye'nin de olduğu 22 ülkede rüşvet dağıtmakla suçlanıyor.

Rüşvet suçlaması yöneltilen Daimler ile bu şirkete bağlı diğer şirketler Daimler Export and Trade Finance GmbH, DaimlerChrysler China Ltd ve DaimlerChrysler Automotive Russia SAO'dan oluşuyor. Daimler, Chrysler şirketini 2007 yılında Cerberus şirketine satarken, Chrysler şu anda İtalyan otomotiv şirketi Fiat'ın kontrolü altında bulunuyor.

ABD'li savcılar, Mercedes araçların üreticisi Daimler'i, ''uzun süren rüşvet ödeme pratiği'' içine girdiğini, yüzmilyonlarca dolarlık anlaşmaları kazanmak için 22 ülkedeki yetkililere onmilyonlarca dolar tutarında yüzlerce kez ödeme yapmakla itham ettiler.

Offshore banka hesapları kullanarak, yanıltıcı fiyat düzenlemeleri yaparak ve üçüncü kişiler aracılığıyla hükümet yetkililerine rüşvet verdiği ileri sürülen Daimler'in, rüşvet ödemelerini şirketin bilançolarında ''komisyonlar, özel indirimler ve gerekli ödemeler'' olarak gösterdiği ifade edildi.



TÜRKİYE İLE İLGİLİ İDDİALAR


ABD'deki dava dosyasındaki Türkiye'deki Daimler operasyonları ve Mercedes Benz Türk (MB Türk) hakkındaki iddialar şöyle sıralandı:

Daimler, 1967'de Türk ortaklarla birlikte MB Türk firmasını kurdu. 1984 yılından beri MB Türk, Daimler'in Türkiye'deki genel distribütörlüğünü de yapıyor. Daimler, MB Türk'de çoğunluk hissesine sahip ve şirketi kontrol ediyor.
MB Türk, Türkiye'de ürettiği otobüsleri, Türkiye ile Ocak 2005'e kadar da Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Asya'da, aralarında çeşitli hükümet kurumlarının da olduğu müşterilere satmıştır.
2006 sonbaharında Daimler'in Kurumsal Denetim Bölümü İstanbul'daki MB Türk merkezinde bir kasada 3 klasör buldu. Klasörlerin üzerinde etiketlerde "N.A." yazıyordu.

Bu dosyalar ve diğer deliller, MB Türk'ün Kuzey Kore, Letonya, Bulgaristan, Libya, Romanya, Rusya, Suudi Arabistan, Yemen ve diğer ülkelerdeki hükümet kanadındaki müşterilerine araç satışını kapsayan ve yaklaşık 95 milyon Euro gelir getiren araç ihraç anlaşmalarıyla bağlantılı olarak 3. taraflara yaklaşık 6.05 milyon Euro ödeme yaptığını gösteriyor.

Bu 6.05 milyon Euro'nun en az 3.88 milyon Euro'su ‘uygunsuz ödemeler' ve hediyelerden oluşuyor. Bunun da 3.3 milyon Euro'su MB Türk'ün kayıtlarında ‘N.A.' olarak geçiyor.

3.88 milyon Euro'luk uygunsuz ödemeler ve hediyeler yabancı hükümet görevlilerine veya 3. taraflara Daimler araçlarının satışını garantilemeye yardımcı olacağı düşüncesiyle aktarılmıştır.

Eylül 1997'de MB Türk, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ESHOT'a 26.7 milyon Euro değerinde 130 otobüs sattı. MB Türk, ihale kurallarına uygun olarak belediyeye 9 tane de otobüs bağışladı. Ancak bağışa ek olarak, MB Türk, Bayan X olarak tanımlanan bir kişiye zarf içinde nakit 10 bin Alman markı ödedi ve bu ödeme klasörde N.A. olarak kayıt altına alındı.

Temmuz 1998'de MB Türk İçişleri Bakanlığı kanalıyla Türk polisine 14 otobüs sattı. Otobüslerin geç tesliminden doğan cezayı ödememek için, MB Türk yerel bayisine, Bay X olarak tanımlanan bir bireye tamamı veya bir kısmını aktarması için 2 bin 840 Alman markı ödedi. MB Türk bu ödemeyi N.A. olarak kayıt altına aldı.

2000 yılında Mercedes Benz Türkiye tarafından Türkmenistan'a satılan 21.8 milyon Alman markı değerindeki 100 otobüslük anlaşma, 2.5 milyon Alman markı ‘N.A.' ödemesi ihtiva ediyor.

Kasım 1998 ve Nisan 2000'de MB Türk, Litvanya'da Riga Belediye Meclisi'ne toplu ulaşımda kullanılmak üzere 40 otobüs sattı. N.A. klasörlerindeki belgeler, bu satışla bağlantılı olarak MB Türk'ün toplam 383 bin 485 Euro'luk iki uygunsuz ödeme yaptığını gösteriyor. Bu ödemeler MB Türk belgelerinde komisyon ödemesi veya N.A. olarak gösterilmiş.

Nisan 1999 ve Eylül 2000'de MB Türk, Kuzey Kore hükümetinin bir organı olan Mangyong Trading adlı şirkete otobüs satmak için iki anlaşma yaptı. Nisan 1999'daki anlaşmayla bağlantılı olarak MB Türk, bir Mangyong yöneticisine anlaşmanın yüzde 2'sine tekabül eden 7 bin 937 Euro değerinde uygunsuz ödeme yaptı. Eylül 2000'deki anlaşmayla bağlantılı olarak da bir Alman bankasına yüzde 4.5'lik komisyon olan 15 bin 765 Alman markını yatırdı.

ZIRHLI MERCEDES OTOMOBİLLER VERİLDİ
Dosyaya göre, Daimler ve ana bayisi Türkmenistan'da bir Türkmen yetkiliye Şubat 2000'de doğum gününde değeri 300 bin avroyu aşan zırhlı Mercedes otomobil verdi. Aynı dönemde şirket, Türkmenistan hükümetiyle düzinelerce aracın satılması konusunu görüşüyordu.

Dosyadaki belgelerde, şirketin 1999 yılında Liberya'da kamyon satma anlaşması karşılığında Liberyalı bir yetkiliye 267 bin avrodan fazla değeri olan zırhlı Mercedes otomobil verdiği öne sürülüyor.

Savcılar, ayrıca Daimler'i Irak'ta araç satılması anlaşmalarını garanti altına almak amacıyla Iraklı hükümet yetkililerine yüzde 10 rüşvet vermekle suçladılar. Şirketin, Irak'ta rüşvet vererek BM'nin Gıda Karşılığı Petrol Programı'nı ihlal ettiği belirtiliyor.

Şirket, Endonezya'da üst düzey bir yetkilinin çocuğuna evlilik hediyesi de vermiş.

İHBAR İŞTEN ÇIKARILAN DENETÇİDEN
Sermaye Piyasası Kurulu (SEC) 2004 yılında, DaimlerChrysler şirketinde çalışan denetçi David Bazzetta'nın yabancı yetkililere ödeme yapılmasında gizli banka hesaplarının kullanılmasını protesto ettiği için işten atıldığı şikayeti üzerine şirket hakkında inceleme başlatmıştı.

185 MİLYON DOLAR ÖDEMEYİ PLANLIYOR
Daimler, Adalet Bakanlığı ve SEC'in yönelttiği suçlamalarla ilgili olarak uzlaşmaya gitmeyi planlıyor. Buna göre, şirket Adalet Bakanlığına 93,6 milyon dolar ve SEC'e 91,4 milyon dolar ödeyecek.

Bunun yanı sıra davanın ilk duruşmasının yapılacağı 1 Nisan'da, şirketin Almanya ve Rusya birimlerinin yöneltilen suçlamaları kabul etmesi bekleniyor.

New York'ta Daimler'in sözcüsü Han Tjan, şirketin ilk duruşmaya kadar konuyla ilgili açıklama yapmayacağını ifade etti. Adalet Bakanlığı da davayla ilgili yorum yapmadı. Daimler daha önce ödemeleri yaptığını kabul etmiş ve incelemeyi yürüten yetkililerle işbirliği içinde olduğunu bildirmişti.

Daimler'in rüşvet dağıttığı ülkeler arasında Çin, Mısır, Yunanistan, Hırvatistan, Macaristan, Endonezya, Irak, Fildişi Sahili, Letonya, Nijerya, Rusya, Sırbistan, Karadağ, Tayland, Türkiye, Türkmenistan, Özbekistan ve Vietnam bulunuyor.

SIEMENS DE ANLAŞMA YOLUNA GİTMİŞTİ
Alman Siemens şirketi de geçen yıl Aralık'ta ABD yönetimiyle uzlaşmaya vararak, ABD ve Almanya'da hakkındaki rüşvet soruşturmalarının sona ermesi için 1,3 milyar dolar ödemeyi kabul etmişti.

mynet














Biliyorsan konuş feyz alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar !


3637969.jpg
 
Geri
Üst