Başbakan Tehdidin Dozunu Arttırıyor

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
thumbnail.php


Başbakan Tehdidin Dozunu Arttırıyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan salı günü partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada, medya patronlarını ve yazarları tehdit ettiği ilk konuşmasına açıklık getirdi.

Esas olarak, patronların bir yandan kendisine gelip teşekkür ettiklerini, öte yandan köşe yazarlarına ve yöneticilere söz geçiremediklerinden yakındıklarını, yani açıkçası, ikiyüzlülük yaptıklarını söyleyen Başbakan, bu ikiyüzlülüğü eleştirdiğini, kimseyi işten attırmadığını, kimseyi de işe aldırmadığını belirtti ama medya patronlarını da batırmakla tehdit etti:

“...Bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından çizerinden, kendi televizyonunun sunucusundan benim gibi sizin gibi şikâyet etme hakkı yoktur. ‘Ben de gazetemin, televizyonumun yaptığı yayından memnun değilim ama elimden bir şey gelmiyor’ (diyemez)...

‘Ben gerilim istemiyorum ama gerilimi tahrik eden yayınlara da bir şey diyemiyorum’ diyemezsin. O kadroyu sen oluşturuyorsun, gazetenin yayın politikasını sen belirliyorsun.

O yayın politikasına uymayan adam orada nasıl durur?

Bir dükkân açıyorsun, şirket açıyorsun, şirketi batırmak için elinden ne geliyorsa onu yapan yöneticiyi orada tutar mısın? İyi çalışmayan bir tezgâhtarı orada tutar mısın? Hemen ertesi gün kapıya koyarsın.

‘Efendim basın dünyasında medya dünyasında böyle değil’. (diyorlar) Nasıl böyle değil ya? Aynen öyle! Geçmişte örneklerini gördük. Bunu değiştirip değiştirmeme, o sana ait olan bir şey.

Onu bize sorma, bizimle de gelip konuşma...”

Başbakan, iktidarı eleştiren çalışanlarından dolayı, medya patronlarını batırmakla tehdit ediyor.

Huzur ve uzlaşma isteyen medya patronlarının, gazete ve televizyonlarında iktidarı eleştirmemelerini istiyor.

Bilmiyor, veya bilmek istemiyor ki, medyanın tabiatı icabı, böyle bir yayın politikası, sonunda sahibini iflas ettirir.

Çünkü böyle davranan kanallar ve gazeteler bir süre sonra izlenmez ve okunmaz olur.

Başbakan’ın, medyanın ve medya özgürlüğünün tabiatını ya bilmediği, ya da bilmezlikten geldiği, yaptığı “şirket ve tezgâhtar” benzetmesinin yanlışlığından da belli:

Bir şirket, tezgâhtarına, alıcının istediği iyi malları satmamasını, bunları depoda tutmasını, sadece kalitesiz ve tapon malları kakışlamasını empoze edebilir mi?

Ederse yaşayabilir mi?

Medya patronlarının işi zor:

Ya Başbakan’ın dediğini yapacak ve batacak…

Ya da onun dediğini yapmayacak, o zaman da iktidar tarafından batırılacak.

***

Bu sözleri söyleyen, bugüne kadar medyadaki çeşitli operasyonlarla gazetelerin mülkiyet yapılarını değiştirmiş, verilen muazzam para cezalarıyla patronları baskı altına almış bir iktidarın başbakanı.

Söyledikleri, “Canım biz böyle düşünüyoruz, o da öyle düşünüyor” gibi fikir özgürlüğü bağlamında görülebilecek sözler değil; yaptıklarının ve yapacaklarının ifadesi.

Başbakan’ın bu tutum ve davranışı medya özgürlüğü ve demokrasi için ölümcül olabilir.

Çünkü yazarlar ve yöneticiler, “patronumu batırır” korkusuyla, iktidarı eleştirmek konusunda otosansüre başlayabilir.

Demokrasinin temel özelliklerinden biri olan medya özgürlüğü büyük yara alabilir.

Başbakan böylece, kısa dönemde patronları ve gazetecileri korkutarak amacına ulaşmış gibi görünür ama, uzun vadede kendisine de, medyaya da, Türkiye’deki demokrasiye de büyük zararlar vermeden bunu sürdüremez.

Ayrıca medyanın siyasal ve ekonomik etkisini de abartıyor.

Yani “attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmez”.

Geçici kazancı, kendisinin ve Türkiye’nin ödeyeceği büyük bedel yanında hiç kalır
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - Başbakan Tehdidin Dozunu Arttırıyor-Emre KONGAR
 
Başbakanın laflarını birde telekulak mağdurundan dinleyin.
Tayyip;
“…Bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından çizerinden, kendi televizyonunun sunucusundan benim gibi sizin gibi şikâyet etme hakkı yoktur. ‘Ben de gazetemin, televizyonumun yaptığı yayından memnun değilim ama elimden bir şey gelmiyor’ (diyemez)…
‘Ben gerilim istemiyorum ama gerilimi tahrik eden yayınlara da bir şey diyemiyorum’ diyemezsin. O kadroyu sen oluşturuyorsun, gazetenin yayın politikasını sen belirliyorsun.

O yayın politikasına uymayan adam orada nasıl durur?

Telekulak mağduru;
Bir ülke başbakanının kendi ülkesinin servislerinden ,istihbaratından,kendi kabinesinin iç işleri bakanından benim gibi sizin gibi şikayet etme hakkı yoktur.’Ben de ülkemin,kurumlarının yaptığı yasa dışı dinlemeden memnun değilim ama elimden bişey gelmiyor’(diyemez)…
‘Ben yasadışı dinleme istemiyorum ama bunu tahrik eden dedikodulara da bişey diyemiyorum ‘ diyemezsin.O kadroyu sen oluşturuyorsun ülkenin iç politikasını sen belirliyorsun.

O yasa dışı dinleme yapanlar orda nasıl oturur?
 
muhalefetin seviyesiz belden aşağı sataşmalarına bence cevap vermesi bile tayyipe yakışmıyor, bence sataşmalar karşısında sussa ,eminim baykal ve bahçeli çatlarlar.. adamda tehdit yok,ama gür sesli siyasetçi görmeyince emre kongar gibi köşe bucak yazarları er sesine gür sesine tehdit diyor tabi... size çiller gibi mesut gibi başbakan lazımki, gazete patronun haftasonu o başbakanı pijamasıyla karşılasın ki sizin mmamanız maaşınız artsın, değilmi monşer? o devirler bittiiii... o pijamalı partiler geçmişte kaldı...devlete olan vergini öde önce, millete olan borcunuzu ödeyin önce.. holdinglerin saraylarında millete kan kusturduğunuz yetti... ya türk olun ya yok olun..

Biz Türk'üz siz merak etmeyin Türklükten gocunan sizin başbakanınız.
 
Ne Mutlu Türküm demekten aciz olanlar Türk olmaktan gocunanlar türk olun diyor bu ne perhiz bu ne lahana çorbası.
 
basbakan az bile soyluyor
 
Demokrasi getireceğiz diyor Medyanın kulağını çekip
ayar vermeye çalışıyor.Peki başbakanım sizin kulağınızı kim çekecek.
 
Bu Adam NasiL OLur Da TÜRKIYE CUMHURIYETI'NIN Basina GeLir ?
icon8.gif


Öfkem O Kadar Büyüdü, O Kadar YayiLdi Ki.........

Neyse
 
Başbakanın laflarını birde telekulak mağdurundan dinleyin.
Tayyip;
“…Bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından çizerinden, kendi televizyonunun sunucusundan benim gibi sizin gibi şikâyet etme hakkı yoktur. ‘Ben de gazetemin, televizyonumun yaptığı yayından memnun değilim ama elimden bir şey gelmiyor’ (diyemez)…
‘Ben gerilim istemiyorum ama gerilimi tahrik eden yayınlara da bir şey diyemiyorum’ diyemezsin. O kadroyu sen oluşturuyorsun, gazetenin yayın politikasını sen belirliyorsun.

O yayın politikasına uymayan adam orada nasıl durur?

Telekulak mağduru;
Bir ülke başbakanının kendi ülkesinin servislerinden ,istihbaratından,kendi kabinesinin iç işleri bakanından benim gibi sizin gibi şikayet etme hakkı yoktur.’Ben de ülkemin,kurumlarının yaptığı yasa dışı dinlemeden memnun değilim ama elimden bişey gelmiyor’(diyemez)…
‘Ben yasadışı dinleme istemiyorum ama bunu tahrik eden dedikodulara da bişey diyemiyorum ‘ diyemezsin.O kadroyu sen oluşturuyorsun ülkenin iç politikasını sen belirliyorsun.

O yasa dışı dinleme yapanlar orda nasıl oturur?


arkadaş özetlemiş daha ne denebilir ki ...
 
Tayyib Erdoğan Milletin İradesi İle Başbakanlık Koltuğunda Oturuyor,
Demokratik,Laik Ve Hukuk Devletlerinde Böyle Oluyor,
Halk Kendi İstediğini Başa Geçiriyor,
Yapılacak Tek Şey Halkın İradesine Saygı Duymak.
 
Tayyib Erdoğan Milletin İradesi İle Başbakanlık Koltuğunda Oturuyor,
Demokratik,Laik Ve Hukuk Devletlerinde Böyle Oluyor,
Halk Kendi İstediğini Başa Geçiriyor,
Yapılacak Tek Şey Halkın İradesine Saygı Duymak.

Yanlış biliyorsun arkadaşım yanlış.
%47 hatta % 70 le bile iktidar olsan
geriye kalanların üzerinde egemenlik kuramazsın
onları yok sayamazsın.Onlara saygı duyacaksın
duymuyorsanda hazmedeceksin.Yok öyle, ben yaptım oldu.
buna diktatörlük derler.
 
başbakanın istediği kendi tv leri gibi yarım saat komple üretmeleri, yarım saat darbe senaryoları ve varsayımlar üzerine haber vermeleri geri kalan bölümde de ekonomi ve işsizliğe hiç dokunmadan bir iki magazin haberi ile devam etmekleri, bunları yaparsan iyi yapmazsan kötüsün başbakan ın hazımsızlığı bundan ibaret.
 
Tayyib Erdoğan Milletin İradesi İle Başbakanlık Koltuğunda Oturuyor,
Demokratik,Laik Ve Hukuk Devletlerinde Böyle Oluyor,
Halk Kendi İstediğini Başa Geçiriyor,
Yapılacak Tek Şey Halkın İradesine Saygı Duymak.



yanlış biliyorsun.

demokratik ülkelerde başbakan her işe burnunu sokmuyor. (örnek 3. boğaz köprüsünü yeri. milli takım teknik direktörü. vs.vs.)

laik devletlerde de iktidar partileri devletin esas direklerinden olan laikliğe karşı eylemlerin odağı olmaz. hatta bu yüzden o partinin mensuplarının eski partilerinin hepsi aynı yüzden kapanmaz. (msp,rp,fp)

hukuk devletlerinde de "savcı beni aradı sonuna kadar gidin" diye bir cümle, "ben bu davanın savcısıyım" diye bir cümle, "gensoruyu yalama yaptınız" gibi bir cümle kullanamaz.

böyle şeyler sadece " padişahım çok yaşa" diye pankart açılan ülkelerde olur.
 
Geri
Üst