- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
DÖNEK oğlu dönek Ahmet Altan’ın Taraf’ta yayımladığı darbe tezgâhlarından birindeki listeye bakıp tutuklanacağını sanan bir grup gazetecinin sözcüsü Nazlı Ilıcak’ın 12 Mart sonrası kontrgerilla ile diyaloğu ve 12 Eylül’de asker postalı yalayıcılığı fena halde pazara çıktı!
12 Mart döneminde İlhan Selçuk’u işkence altında sorgulayan kontrgerilla, Nazlı gazeteciliğe başlar başlamaz sorgu tutanaklarını kendisine vermiş ve yazı dizisi yapılmasını sağlamıştı. Ancak kontrgerilla merkezindeki hesap çarşıya uymamış ve İlhan Selçuk, sorgusunun işkence altında yapıldığını ifade tutanaklarına yerleştirdiği “akrostiş”le kanıtlamıştı. Ayrıntılı bilgiyi İlhan Selçuk’un Cumhuriyet Kitapları’ndan yayımlanan Ziverbey Köşkü kitabında bulabilirsiniz! Bir başka ayrıntı “demokrasi havarisi” Nazlı’nın 12 Eylül’den sonra yazdıkları: Bir otorite boşluğu doğmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri bu boşluğu doldurdu (14 Eylül 1980). 12 Eylül bir darbe değildir, diyen Orgeneral Kenan Evren’e tamamıyla katılıyoruz. 12 Eylül ne bir darbedir ne de bir ihtilal (18 Eylül 1980). 12 Eylül’ün gerekçesi haklıdır. 12 Eylül terörden bezen halkın meşru müdafaaya geçtiği gündür (16 Ekim 1980).
Sonra ne oldu da Nazlı, darbecilerle ters düştü; kocasının gazetesi birkaç kez kapatıldı; gündüzleri çıkmak geceleri yatmak üzere hapse mahkûm edildi? Çünkü darbeci generallerden beklediği siyasi ve ticari çıkarları elde edemedi! İnanın, babası Muammer Çavuşoğlu Demokrat Parti milletvekili olmasaydı ve tutuklanıp Yassıada’ya gönderilmeseydi Nazlı, 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin de savunucusu olurdu!
Dönek oğlu dönek Ahmet’le Mehmet Altan’ın babası büyük dönek Çetin Altan’ın 28 Mayıs 1960 tarihli makalesini biliyoruz: “Silahlı Kuvvetlerimizin Büyük Ata’nın yıllardır arkasından akseden manevi direktifi ile yaptığı bu hareket demokrasimizin en sağlam teminatı olarak tarihimize geçecek ve hürriyetlerden kendi sefil benlikleri için faydalanmak isteyen gafillere her zaman için unutulmaz bir ders olacaktır.”
Bu arada 12 Eylül 1980’de 30 yaşında ve altı yıllık gazeteci olan Ahmet Altan’ın o dönemde ne yazdığını merak ediyorsanız: Porno öyküleri yazıyordu!
Ama ne çare gafiller hiç ders almıyor!
Döneğin, medeniyet tanıtım anlayışı
SOSYAL demokrat bir partinin genel sekreterliğinden, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiş bir dinci partiye devşirilerek dünya siyaset tarihinin en büyük döneği unvanını kazanan Ertuğrul Günay yine ilginç laflar etmiş.
Civan padişahı Fatih Sultan Recep’in Kültür ve Turizm Veziri Ertuğrul Günay, bir ödül töreninde, “Kanuni Sultan Süleyman’ın medeniyetimizi dünyaya tanıtmak için yaptıkları unutulmaz. Fatih Sultan Mehmet’in yaptıkları unutulmaz” demiş. Bunun üzerine civan padişahı sözü alınca “Atatürk gibi devlet adamları da var” deme gereğini duymuş.
Allah, bir kere döndürmeye görsün: fırıldak haline gelen döneğin nerede ne yapacağı belli olmaz. Ama yine de dünya siyaset tarihinin en büyük döneğine sormadan edemeyeceğiz: Kanuni Sultan Süleyman, medeniyetimizi dünyaya tanıtmak için hangi unutulmaz çalışmaları yaptı? Fatih Sultan Mehmet, medeniyetimizi dünyaya tanıtmak için hangi unutulmaz işleri yaptı?
Doğrusunu söylemek gerekirse ben unutmuşum; büyük dönek Ertuğrul Efendi’den Viyana kuşatması ile İstanbul’un fethini “medeniyet tanıtımı” olarak yutturmaya kalkışmadan hatırlatmasını bekliyoruz!
Düşkün
Kemal Öncü: “Alevi Çalıştayı ile Çalıştay Alevi’si arasında ne fark vardır? Birincisi AKP tuzağıdır, ikincisi o tuzağın düşkünü!”
Yağmur Deniz
Özer Çiller,
sırrın sırrının
sırrını çözmüş.
Şeyini şey
etmesin de!
Ezan
Hilmi Kayıhan: “Allah’a şükürler olsun; televizyonların haber saati, tek camiden yapılan ortak ezan yayınına döndü!”
Bak-kal
Necati Yıldırım: “Recep, ‘Bakkal devri bitti’ demiş. İyi olur; vatandaş da seçimde ‘bak-kal devri’ başlatır!”
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
Kaynak