Bugün için bir Fenerbahçeli, 10 yaşındaki çocuğuna tuttuğu takıma olan sevgisini gururla anlatırken muhakkak önce kulübünün zenginliğinden bahsedecektir. Kulübüne gelen yıldız futbolculardan, Türkiye'nin en konforlu stadyumundan, ezelin rakibi Galatasaray'ı Kadıköy'de her daim yendiğinden bahsedecektir. Galatasaraylı Uefa kupasını, süper kupayı anlatacaktır çocuğuna. Galatasaray Lisesi ve tarihinden övünçle bahsedecek, aristokrat kesimle aynı takımı tutmanın keyfinden illa ki dem vuracaktır.
Şimdi burada bir duralım. Bir Beşiktaşlı taraftar, 10 yaşındaki çocuğuna ne anlatır? İnanılmaz Avrupa başarılarını, müthiş yıldız transferlerini, paralı pullu başkanlarını, taraftarın g...nü alttan ısıtan koltuklara sahip stadyumunu mu anlatır? Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan ne zaman bunlar oldu ki bundan sonra olsun?
Yıllarca elimiz kalem tuttukça, dilimiz döndükçe anlattık. Beşiktaş mahalli ruhtur. Beşiktaş, son barikattır. Fevzi'nin ayağının altından kayıp giden şampiyonluktur, 93 yılında 8-0 ile çalınan şampiyonluğa alnı ak yüreği pak bakabilmektir, yuhalandığı anda formasını çimlere serip giden Baba Hakkıdır, Vefaspor ile kupa şampiyonluğu maçında elle gol attığını gidip hakeme söyleyebilen Şeref Beydir, 1984 yılında Süleyman Seba başkan olduğunda tahta merdivenleri çürümekten çökmüş yıkıntı binanın eline tutuşturulan anahtarıdır, Malmö maçında Recep'in kendi kalesine gömdüğü şahane voledir, 3-0'dan 3-3'e gelen Valerenga faciasını sabah uyandığında oğluna nasıl izah edeceğini bilemeyen babanın naif hüznüdür, 7-1'lik Trabzonspor galibiyetinden sonra sahada yıkılıp kalan Lemi'nin omzuna dokunan Rıza kaptanın elidir.
Şimdi bugün bu şanlı geçmişe sırtını dönen, utanmadan gidip Yıldırım Demirören zihniyetine oy veren binlerce kongre üyesi Beşiktaşlıysa, ben artık Beşiktaşlı değilim. Futbol sahaları, federasyon masaları çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse futbol, futbol leş ağızlarla saldırmaksa ahlak bekçilerine, futbol purolarına ateş arayan zengin piçlerinin zevkiyse, televizyon kanallarında al kanımızı içmekse futbol, futbol tırnaklarıysa tribün ağalarınızın, futbol polis copuysa, teşvik primleriyse futbol, kara lekelerinizse futbol, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan ben artık Beşiktaşlı değilim.
Yıldırım Demirören yönetiminin bugüne kadar yapmış olduğu her şeyin hesabını kongrede vereceğine inanıyordum. Basit ve ucuz pazarlıkların bu kulübü ele geçiremeyeceğine, hazretlerine en güzel cevabın kongrede verileceğine inanıyordum. Tarihin görüp görebileceği en kötü başkanı bu kongrenin karşısında bir rakip varken seçmesi benim için bir mucizeydi. Ama ne yazık ki yanılmışım. Buradan Yıldırım Demirören'e oy veren bütün kongre üyelerini lanetliyorum. Kirli menfaatlerini oy pusulalarına bulaştıran herkesin anasından emdiği süt burnundan gelsin. Şu hayattaki tek masumane sevgimizi de elimizden aldınız. Bu kulübü bir daha dönüşü olmayan karanlık bir girdaba soktunuz, Allah bin türlü belanızı versin.
Yıllardır çeşitli ortamlar vasıtasıyla elimden geldiğince bizden sonra gelen Beşiktaşlı arkadaşlarımıza Beşiktaş'ın ilkelerinden, geçmişinden, kutsallığından bahsettim. Ama bugünden sonra ben 10 yaşındaki herhangi bir çocuğa Beşiktaş'ın hangi kalesinden, erdeminden bahsedeyim? Biz bu takımı skor için sevmedik ki? Gol attığında beni sevindirmeyen, gol yediğinde mideme yumruğu indirmeyen bir Beşiktaş'ı ben kime niye anlatayım?
Yıldırım Demirören ailesi bu kulüpten elini çekene kadar, onlar bu kulüpte hüküm sürdükçe, onlar kendilerine Beşiktaşlıyım dediği sürece ben artık Beşiktaşlı değilim. Şimdi ateşten gömleği giyme vaktidir...
alıntıdır
sağolsun Beşiktaş taraftarından bir güzel yürek, ne hissettiğimizi ne durumda olduğumuzu çok çok güzel bir şekilde kelimelere dökmüş..Beşiktaş'lı kardeşlerimin de bu güzel yazıdan haberdar olmasını istedim sadece..
Şimdi burada bir duralım. Bir Beşiktaşlı taraftar, 10 yaşındaki çocuğuna ne anlatır? İnanılmaz Avrupa başarılarını, müthiş yıldız transferlerini, paralı pullu başkanlarını, taraftarın g...nü alttan ısıtan koltuklara sahip stadyumunu mu anlatır? Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan ne zaman bunlar oldu ki bundan sonra olsun?
Yıllarca elimiz kalem tuttukça, dilimiz döndükçe anlattık. Beşiktaş mahalli ruhtur. Beşiktaş, son barikattır. Fevzi'nin ayağının altından kayıp giden şampiyonluktur, 93 yılında 8-0 ile çalınan şampiyonluğa alnı ak yüreği pak bakabilmektir, yuhalandığı anda formasını çimlere serip giden Baba Hakkıdır, Vefaspor ile kupa şampiyonluğu maçında elle gol attığını gidip hakeme söyleyebilen Şeref Beydir, 1984 yılında Süleyman Seba başkan olduğunda tahta merdivenleri çürümekten çökmüş yıkıntı binanın eline tutuşturulan anahtarıdır, Malmö maçında Recep'in kendi kalesine gömdüğü şahane voledir, 3-0'dan 3-3'e gelen Valerenga faciasını sabah uyandığında oğluna nasıl izah edeceğini bilemeyen babanın naif hüznüdür, 7-1'lik Trabzonspor galibiyetinden sonra sahada yıkılıp kalan Lemi'nin omzuna dokunan Rıza kaptanın elidir.
Şimdi bugün bu şanlı geçmişe sırtını dönen, utanmadan gidip Yıldırım Demirören zihniyetine oy veren binlerce kongre üyesi Beşiktaşlıysa, ben artık Beşiktaşlı değilim. Futbol sahaları, federasyon masaları çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse futbol, futbol leş ağızlarla saldırmaksa ahlak bekçilerine, futbol purolarına ateş arayan zengin piçlerinin zevkiyse, televizyon kanallarında al kanımızı içmekse futbol, futbol tırnaklarıysa tribün ağalarınızın, futbol polis copuysa, teşvik primleriyse futbol, kara lekelerinizse futbol, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan ben artık Beşiktaşlı değilim.
Yıldırım Demirören yönetiminin bugüne kadar yapmış olduğu her şeyin hesabını kongrede vereceğine inanıyordum. Basit ve ucuz pazarlıkların bu kulübü ele geçiremeyeceğine, hazretlerine en güzel cevabın kongrede verileceğine inanıyordum. Tarihin görüp görebileceği en kötü başkanı bu kongrenin karşısında bir rakip varken seçmesi benim için bir mucizeydi. Ama ne yazık ki yanılmışım. Buradan Yıldırım Demirören'e oy veren bütün kongre üyelerini lanetliyorum. Kirli menfaatlerini oy pusulalarına bulaştıran herkesin anasından emdiği süt burnundan gelsin. Şu hayattaki tek masumane sevgimizi de elimizden aldınız. Bu kulübü bir daha dönüşü olmayan karanlık bir girdaba soktunuz, Allah bin türlü belanızı versin.
Yıllardır çeşitli ortamlar vasıtasıyla elimden geldiğince bizden sonra gelen Beşiktaşlı arkadaşlarımıza Beşiktaş'ın ilkelerinden, geçmişinden, kutsallığından bahsettim. Ama bugünden sonra ben 10 yaşındaki herhangi bir çocuğa Beşiktaş'ın hangi kalesinden, erdeminden bahsedeyim? Biz bu takımı skor için sevmedik ki? Gol attığında beni sevindirmeyen, gol yediğinde mideme yumruğu indirmeyen bir Beşiktaş'ı ben kime niye anlatayım?
Yıldırım Demirören ailesi bu kulüpten elini çekene kadar, onlar bu kulüpte hüküm sürdükçe, onlar kendilerine Beşiktaşlıyım dediği sürece ben artık Beşiktaşlı değilim. Şimdi ateşten gömleği giyme vaktidir...
alıntıdır
sağolsun Beşiktaş taraftarından bir güzel yürek, ne hissettiğimizi ne durumda olduğumuzu çok çok güzel bir şekilde kelimelere dökmüş..Beşiktaş'lı kardeşlerimin de bu güzel yazıdan haberdar olmasını istedim sadece..