Uygulanmayan Devrim Yasası, Tevhid-i Tedrisat

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------




Uygulanmayan Devrim Yasası, Tevhid-i Tedrisat

thumbnail.php


Yukarıda yer alan, “Uygulanmayan Devrim Yasası, Tevhid-Tedrisat” başlığı, yaklaşık iki yıl önce, 16.Şubat.2008 tarihinde kaleme alıp yayınladığımız bir yazımızın başlığı olup, üzülerek söylemek gerekirse, bu yazımız; Üniversitelere girişte, meslek lisesi mezunlarını, genel lise mezunlarıyla bir tutmak amacıyla, tüm lise mezunları için kat sayıları eşitleyen YÖK kararının, Danıştay tarafından yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesi üzerine, yeniden güncel hale gelmiş ve AKP iktidarda kaldığı sürece, bu yazımızın, güncelliğini hiç yitirmeyeceği anlaşılmıştır.
AKP iktidarı tarafından, özel amaçla YÖK' ün başına getirilen, açık kalan bir mikrofonun azizliği sonucunda, AKP iktidarı tarafından özel olarak o makama getirildiği ve AKP iktidarının uzaktan kumandası ile iş göreceği, kendi itirafı ile Türk kamu oyunun gözleri önünde açığa çıkan zat' ın kararlı ve sistemli gayretleri sonunda alınan, kat sayıların eşitlenmesine ilişkin YÖK kararının, Danıştay tarafından yürütülmesinin durdurulması üzerine, AKP iktidar çevrelerinin, Danıştay'ı eleştiren bir tavrın içine girdiklerini, AKP lideri Recep Tayyip ERDOĞAN' ın da, Danıştay'ın bu kararından hoşnut olmadığını, görsel ve yazılı basından izliyoruz.
Danıştay tarafından alınan kararın, özellikle İmam Hatip Lisesi mezunları yönünden, Anayasamızın laiklik ilkesine ve Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasasına uygunluğu, tartışılamayacak kadar açık olup, konunun önemine ve güncelliğine binaen ve Danıştay'ın hukuken isabetli olan kararına destek vermek amacıyla, 16.Şubat.2008 tarihli “Uygulanmayan Devrim Yasası Tevhid-i Tedrisat” başlıklı yazımıza, bir iki paragrafını çıkararak, aşağıda ve tırnak içinde aynen yer veriyoruz;

“İlk yasalaşmasının yıl dönümüne, yaklaşık on beş gün kalan, 3.Mart.1340 tarih ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasası, Anayasamızın 174.maddesine göre, koruma altına alınmış bulunan devrim yasalarımızın en önemlilerinden biridir.
Öğretim Birliği Yasasının;
Diğer devrim yasalarımız gibi, Türk toplumunu, çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laik niteliğini koruma amacını güden bir devrim yasası olduğu, Anayasanın 174.maddesinde açıkça belirtilmiştir.
Anayasamızın, devrim yasalarını koruma altına aldığı 174.maddesi;
Anayasanın hiçbir hükmünün; Öğretim Birliği Yasasının yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılıp yorumlanamayacağını açıkça hüküm altına almıştır.
Başka bir anlatımla, Öğretim Birliği Yasası hükümlerinin; Anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı olduğu şeklinde anlaşılması ve yorumlanması, açıkça yasaklanmıştır. Tabir yerinde ise, Öğretim Birliği Yasasının hükümleri; kurallar hiyerarşisinde, Anayasa hükümlerinden de üstün tutulmuştur.
Bir devrim yasası olan 3.3.1340 tarih ve 430 sayılı Öğretim Birliği yasası ile dini eğitim ve öğretime son verilerek, laik eğitim ve öğretim düzenine geçilmiş ve eğitim ve öğretimde birlik sağlanmıştır.
Öğretim Birliği Yasasının;
1.maddesi ile Türkiye dahilindeki bütün ilim ve öğrenim müesseseleri Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış,
2.maddesi ile Şer’ iye ve Evkaf Vekaleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler,Milli Eğitim Bakanlığına devir ve bağlanmış olup,
4.maddesi ile de,Milli Eğitim Bakanlığının, yüksek din uzmanları yetiştirmek üzere, üniversitede bir ilahiyat fakültesi kurması, imamlık ve hatiplik gibi din hizmetlerinin ifasıyla görevli memurların yetiştirilmesi için ayrı mektepler açılması öngörülerek,
Dini eğitim ve öğretim; yüksek din uzmanları ile imamlık ve hatiplik gibi din hizmetlerinin ifasıyla görevli memurların yetiştirilmesi amacıyla ve bu amaç ve ihtiyaçla sınırlı sayıda açılacak olan, ilahiyat fakültesi ve bir meslek okulu olan imam hatip okullarıyla sınırlı tutulmuştur. Bu suretle, Türk toplumunun, çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkması ve laik devlet düzenine kavuşmasının önündeki engellerin kaldırılması amaçlanmıştır.
Anayasamızın 42.maddesi uyarınca da; eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılır ve bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz,
Üzülerek söylemek gerekirse; dini eğitim ve öğretimi kaldırarak, eğitim ve öğretimi laik hale getiren ve Türkiye Cumhuriyetinin laik niteliğini korumak amacı taşıyan Öğretim Birliği Yasası, bugüne kadar, amacı doğrultusunda tam olarak uygulanamamıştır.
Dini siyasete alet ederek oy toplayıp, siyaset’ en kolayca bir yerlere gelmek isteyen politikacılarımız ve siyasal iktidarlar;
Öğretim Birliği Yasasının 4.maddesini açıkça ihlal ederek, 4.maddenin amacına aykırı şekilde, din hizmetlerinin ifasıyla görevli memurların yetiştirilmesi amacıyla sınırlı kalmayıp, toplumun din adamı ihtiyacını aşan sayıda imam hatip okulları açarak ve bu okulları lise haline getirip, mezunlarına da, genel liseler mezunları gibi, her dalda yüksek öğretim kurumlarına girme hakkı tanımak suretiyle;
Dinin emredici, yasaklayıcı ve değişmez dogmatik katı kuralarına göre yetiştirilen laiklik karşıtı bir kitlenin oluşumuna ve bugün tartıştığımız ve Türk toplumunu; laikler-laik olmayanlar, türban takanlar-türban takmayanlar şeklinde gruplara bölünmesine, uğrunda Anayasa değişiklikleri yapılan türban sorununun da, laik Türkiye Cumhuriyetinin gündemine oturmasına neden olmuşlardır.
Gerçekten, bugün ülkemizdeki imam hatip liselerinin ve mezunlarının sayılarına bakıldığında, bu sayının, imamlık ve hatiplik gibi, dini hizmetlerin ifasıyla görevli memur ihtiyacının çok üzerinde olduğu görülecektir. İmam hatip lisesi mezunlarının tümünün, din hizmetlerinde çalışmadıkları, İslam dininin kurallarına göre, imam ve hatip gibi, bayan din hizmeti görevlisi olmadığı halde, kız çocuklarının devam etmeleri için, ayrıca kız imam hatip liselerinin açıldığı dikkate alındığında;
Türkiye Cumhuriyetinin laik bir devlet olduğuna ilişkin Anayasamızın 2.maddesine, eğitim ve öğretimin Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılacağını ve bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerlerinin açılamayacağına ilişkin 42.maddesine ve 430 sayılı Öğretim Birliği Yasasının 1,2 ve 4.maddelerine aykırı bir uygulamanın yürürlüğe sokulduğu, bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır.
Tüm Anayasal ve yasal engellere rağmen, böyle bir uygulamanın yürürlüğe sokulmasında, hala iyi niyet aramak, saflığın da ötesinde, açık bir aymazlıktır.
14.Haziran.1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının yasalaşmasındaki süreç incelendiğinde; Türkiye Cumhuriyetinin laik ve demokratik niteliğini ortadan kaldırarak, dini esaslara dayalı bir devlet düzenini tesis etmek isteyen çevrelerin; bugünkü adıyla, imam hatip lisesi olan imam hatip okulları üzerinden, Anayasamıza ve Öğretim Birliği Yasasına aykırı olarak, sistemli bir şekilde oynadıkları oyun ve laik düzen karşıtı kadrolaşmaya yönelik çabaları, açıkça görülmektedir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Hükumet Tasarısında, “ İmam hatip okulları, imamlık ve hatiplik gibi, din hizmetlerinin yerine getirilmesiyle görevli kimseleri yetiştirmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığınca temel eğitime dayalı olarak ve yalnız erkek öğrenciler için açılmış, ayrı meslek okullarıdır” şeklinde bir hükme yer verilmiş ise de; Türkiye Cumhuriyetinin laik niteliğini koruma amacı güden Öğretim Birliği Yasasına uygunluk arz eden Hükumet Tasarısındaki bu hüküm;
Milli Eğitim Komisyonunda, Türkiye Cumhuriyetinin laik niteliğine ve Öğretim Birliği Yasasına aykırı olarak, tamamen değiştirilmiş ve meclisteki görüşmeler sonunda, tasarıdaki imam hatip okullarıyla ilgili 31.madde; imam hatip okulu olan ismi de, ”İmam Hatip Lisesi” olarak değiştirilmek suretiyle, “İmam hatip liseleri, imamlık, hatiplik ve kur’ an kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığınca açılan orta öğretim sistemi içinde hem mesleğe hem yüksek öğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumlarıdır” şekline sokulup, 32.madde olarak yasalaşmıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının; yasalaşmadan önceki Hükumet tasarısında yer alan, imam hatip liselerini düzenleyen yukarıda zikrettiğimiz madde içeriği ile yasalaşan ve halen yürürlükte olan imam hatip liseleri başlıklı 32.madde içeriği karşılaştırıldığında;
İmamlık ve hatiplik gibi, din hizmetlerinin yerine getirilmesiyle görevli kimseleri yetiştirmek üzere, yalnız erkek öğrenciler için ve sadece meslek okulları olarak düşünülen imam hatip okullarını düzenleyen Hükumet Tasarısındaki maddenin,
Mecliste değiştirilerek, imam hatip okullarının; yalnız erkek öğrencilerin değil, kız öğrencilerin de öğrenim görebilecekleri, sadece din adamı yetiştiren meslek okulu olma niteliğine aykırı olarak, aynı zamanda, yüksek öğrenime hazırlayıcı programları da uygulayan genel liseler haline getirildikleri, üzüntü ve hayretle gözlemlenmektedir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının, imam hatip okullarını düzenleyen ve bu okulların adını imam hatip lisesi olarak değiştiren 32.maddesinin mecliste görüşülmesi sırasında, anılan maddenin bu haliyle, Anayasanın laiklik ilkesine ve Öğretim Birliği Yasasına aykırı olduğu, bazı üyelerce dile getirilmiş olup, zamanın Milli Eğitim Bakanı, bu konuda yapılan eleştirilere verdiği cevapta;
İmam hatip lisesi öğrencilerinin, 32.maddedeki düzenleme uyarınca, mezuniyetlerinde, her dalda değil, ilahiyat fakülteleri gibi, sadece yetiştirildikleri dalda, yüksek öğrenim yapabileceklerini, bu nedenle, Milli Eğitim Temel Yasasının, imam hatip liselerini düzenleyen 32.maddesi hükmünün, Anayasanın laiklik ilkesine ve Öğretim Birliği Yasasına aykırı olmadığını, belirtmiş ve Milli Eğitim Bakanının yüreklere su serpen bu açıklamaları doğrultusunda, sadece yetiştirildikleri daldaki, yüksek öğrenim kurumlarına girebilme imkanıyla sınırlı olarak, 32.madde kabul edilerek yasalaşmıştır.
Sistemli ve sabırlı bir şekilde, dini eğitim ve düşünce sistemi ile dinin katı dogmatik kurallarına göre yetiştirilmiş kadrolar oluşturup, bu kadroları, devletin üst düzey bürokrasi mevkilerinde görevlendirip yetkilendirmek suretiyle, özledikleri, dini esaslara dayalı düzeni kolaylıkla kurmayı amaçlayan kökten dinci çevreler;
İmam hatip lisesi öğrencilerinin, sadece branşları ile ilgili yüksek öğrenim kurumlarında öğrenim görmelerini yeterli bulmayarak, Milli Eğitim Temel Yasasının 31.maddesinde yer alan, “Orta öğretimin hem mesleğe hem de yüksek öğretime hazırlayan programlarını bitiren öğrencilere, yetiştirildikleri yönde, üniversitelere, akademilere ve yüksek okullara girmek için aday hakkı tanınır” şeklindeki hükmünü, siyasal yandaşlarının yardımıyla, 16.6.1983 tarih ve 2842 sayılı yasayla, ”Lise ve dengi okulları bitirenler, yüksek öğretim kurumlarına girmek için aday olmaya hak kazanır” şeklinde değiştirterek,
İmam hatip lisesi mezunlarına, sınırlı olarak, sadece, yetiştirildikleri yönde yüksek öğrenim yapmaları imkanının tanınması ile aralanan kapı, ardına kadar açılmış ve böylece, Öğretim Birliği Yasasının 4.maddesine göre ve bu madde ile sınırlı olarak sadece din adamı yetiştiren meslek okulu olan imam hatip okulları, bu ikinci aşama yasa değişikliğiyle, meslek okulu olma özelliklerini tamamen yitirerek, her dalda yüksek öğrenime aday öğrenci yetiştiren bir öğretim kurumu haline getirilmiş olup, 1973 senesinde, Milli Eğitim Temel Yasası çıkarılırken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan görüşmeler esnasında, zamanın Milli Eğitim Bakanı olan zat’ın açıkça ifade ettiği gibi, Anayasamızın laiklik ilkesi ve Öğretim Birliği Yasası açıkça ihlal edilmiştir.
28.Şubat sürecinde; İmam hatip lisesi mezunlarının, yukarıda belirttiğimiz sakıncalar dikkate alınarak, alanları dışındaki üniversitelere girmelerinin zorlaştırılması amacıyla, üniversitelere girişte kendilerine uygulanan katsayılarının azaltılması yoluna gidilmiş ise de; iktidardaki AKP Hükumeti, en başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere, İmam Hatip Lisesi mezunlarının, 28 Şubat sürecinden önce olduğu gibi, her alanda üniversite ve yüksek okullara daha kolay bir şekilde girebilmelerini sağlamak amacıyla, düşürülen katsayının yeniden yükseltilmesi için büyük bir gayret ve çaba gösterdikleri, tüm kamu oyunun malumlarıdır.
14.Şubat.2008 günü toplanan,Yüksek Öğretim Kurumu genel kurulunun gündeminde olmasına rağmen, katsayının artırılması konusunda, kesin bir karar alınmamış olması, hiç de sürpriz olmamıştır.
Zira, türban yasağının kaldırılması için, Anayasanın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin hemen ertesinde, bir de imam hatip lisesi mezunlarının üniversite ve yüksek okullara girişlerini kolaylaştıracak olan katsayı artırımına gidilmesi halinde, anti laik uygulamalarının iyice dikkat çekeceğinden çekinen siyasal iktidar, ülkenin içinde bulunduğu koşulları düşünerek, katsayının artırılmasına ilişkin girişiminden şimdilik vazgeçerek, geri adım atmak zorunda kalmıştır.
Zaten, siyasal iktidarın, kendisine büyük tirajlı bir gazetemizde yazması için köşe tahsis ettiği, iktidarın destekçiliğine ve akıl hocalığına soyunmuş olan gazeteci Nazlı ILICAK da;
9.Şubat.2008 tarihinde, gazetesinin dördüncü sayfasındaki köşesinden, siyasal iktidara seslendiği, “Panik Atak” başlıklı yazısında aynen;
“Meslek liselerindeki katsayı adaletsizliği konusu, 14 şubatta ele alınacak, aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, inancı içinde, derin endişe duyanlar mevcutken, üstelik başörtüsü sorunu gibi, hassas bir mesele ile uğraşırken, imam hatip tartışmasını canlandırmak, hatalı bir politik adım olur.
Böyle bir ortamda yeni bir tartışma başlığı açarsanız, şimdiden haber vereyim, kaygı ve korkular, ciddi bir panik atak problemine dönüşebilir” demek suretiyle,siyasal iktidarı uyararak, üzerine düşen görevi başarı ile yerine getirmiş ve kendisine tahsis edilen köşeyi hak ettiğini (!) ispatlamıştır.
Dileriz; bundan sonra, Öğretim Birliği yasası uygulanır ve İmam Hatip Liseleri,Öğretim Birliği Yasasının 4.maddesindeki sınırları içine çekilerek, sadece din adamı yetiştiren meslek okulları haline getirilir ve miktarları da, ülkemizin din adamı ihtiyacına göre azaltılarak, ihtiyaç fazlası imam hatip liseleri, diğer dallardaki meslek liselerine dönüştürülerek, Türkiye Cumhuriyetinin laik niteliğine gönülden bağlı, laik genç nesillerin yetişmesinin önündeki engeller kaldırılmış olur.16.Şubat.2008 “

Sizce de, YÖK'ün, üniversitelere girişte tüm lise mezunları için katsayıları eşitleyen kararına ilişkin olarak, Danıştay' ın aldığı yürütmenin durdurulması kararının; hukuka, Anayasamıza ve devrim yasalarımıza uygun bir karar olduğu anlaşılmıyor mu?

27.Kasım.2009 Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - Uygulanmayan Devrim Yasası, Tevhid-i Tedrisat

Güner YİĞİTBAŞI ( Em.Savcı )
 
bazi devrim yasalari uygulanmayabilir sakincalidir yada deyildir bunuda uygulatmayanlara birakalim bildikleri kesin bir seyler vardi uygulanmadi
peylasim icin tesekkürler
 
bazi devrim yasalari uygulanmayabilir sakincalidir yada deyildir bunuda uygulatmayanlara birakalim bildikleri kesin bir seyler vardi uygulanmadi
peylasim icin tesekkürler


Kemalist kardeşim Kemalizmi tam kavrayamamışsın, Kemalizim Tam Bağımsızlık Bölünmez Bütünlük ve Milli Birlik Beraberlik demektir.

Şimdi Milli Birliğe aykırı düşen bir durumu, vardır bir hikmeti diyerek geçiştirirsen ümmetçi kafalardan bir farkın kalmaz Kemalist bir insan her zaman sorgular iyide görünse kötüde görünse gerçeği sorgular demiiii...

Bana Kemalistliğin samimi gelmedi muhtemelen fetulahın yada benzeri oluşumların eğitiminden geçmişsin.......
 
Elini Kolunu Sallayarak Üniversiteye Giren... Sadece İşi Gücü Karı Kız Kavga Olan Tipler İçin doğru Bi Karar Bence.. Herkes'in Elinin Harcı vardır... Bende Meslek Lisesi Çıkışlıyım Ancak.. Ben Daha Liseye Başlarken Hata Yaptım... Bütün Üniversitelere İmam Hacı Hoca Doldurmak İçin Yapılan Bir Çalışma Ne Eşitliğinden Bahsediyonuz....
 
Geri
Üst