MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Sabahın kör saati... Telefonum susmuyor:
Çankırılı Songül, “Nefes alamıyorum” diyor...
Sivaslı Bahri, çıldırmak üzere olduğunu söylüyor...
Milaslı Yaşar’ın söylediklerini yazmam mümkün bile değil...
Gaziantepli Sulhi, günlerdir yemek yemiyor, su içmiyor...
Rizeli Eyüp, “Bir şeyler yapmak lâzım, bir şeyler yapmak lâzım” diye söylenip duruyor...
Manisalı Tayfun, “Madem tüm bunlar yaşanacaktı, o zaman ben şu bacağımdaki kurşun izini niye taşıyorum” diye bana soruyor.
***
Laf olsun diye yazmıyorum tüm bunları, milliyetçi duyguları sömürerek okur kazanmaya falan da çalışmıyorum. Umurumda bile olmaz!
Sosyalist Ece, “Türk faşistlerine meydanı boş bırakmayalım derken Kürt faşistlerine yenildiğimizi” itiraf ediyor.
Milliyetçi Anıl, “Hani tek vatan, tek bayrak, tek millet istiyorlardı” diyerek, iktidar partisinin yöneticilerine ağzına geleni söylüyor.
Sosyal demokrat Betül, yasaların ayaklar altına alındığını...
Liberal Taylan, bu saatten sonra devleti yönetenlere güvenebilmesinin mümkün olamayacağını anlatıyor.
***
Saatler ilerledikçe, dinlediğim sesler çığlığa dönüşüyor:
CHP’li İlknur öfkeli...
MHP’li Cemal barut fıçısı...
AKP’li Fahriye şaşkın ve üzgün...
AKP’li Emin bile, artık bana küfretmiyor... Utana sıkıla, “Galiba ilk kez seninle aynı kaygıları paylaşıyorum” diyebiliyor.
***
Tesisatçı Halil, “Ellerim kırılsaydı” yla başlayıp, “ah, ah”la biten uzun bir cümle kuruyor.
Öğrenci Kadir, “dinci-bölücü ve emperyalist devletler işbirliği”ni anlatan teorisini tek tek not etmemi istiyor...
Adını duyar duymaz Antikacı Hazım’a ben soruyorum:
“Yaşananları hazmedebiliyor musun?”
Aldığım yanıt, “Bir de utanmadan düğün-bayram yapıyorlar, havai fişek atıyorlar ya; hiçbir şey bu kadar ağırıma gitmemişti” oluyor!
İETT şoförü Salih, “Üç gündür kendimde değilim, her an kaza yapabilirim” diye anlatıyor ruh halini...
Televizyonlardan “Kekeç Oğlan” diye tanıdığımız başarılı komedyenin her yazımdan sonra mutlaka arayıp destek veren annesinden ise günlerdir ses seda çıkmıyor... Belli ki yine “tansiyonu yükselmiş” , kendine gelmeye çalışıyor...
***
Ülkenin dört bir yanı gergin...
Nereye baksanız öfkeli, mutsuz, hayal kırıklığına uğramış yüzler görüyorsunuz...
Nereye gitseniz bıkkınlık, bezginlik, çaresizlik, kandırılmışlık havası sarıyor...
Ben bu havalardan korkarım.
Akıl, sağduyu, bilinç kaybolur bu havalarda... Kime dokunsan patlamak üzeredir...
***
Ne olur; tutun kendinizi... Ne olur; öfkenize yenilmeyin.
Çünkü “birileri” nin istedikleri belki de bu:
Sizi kızdırıp, çıldırtıp, kontrolden çıkarmak...
Aman ha!
***
PAŞA!
Dünkü yazımda, “PKK’lıların ayaklarının altına kırmızı halı da serilecek mi” gibi okur şakalarına yer vermiştim ya...
Milletvekili eşi ve iktidar partisinin akıl babası bir “profesör”, “Apo’ya paşa rütbesi verilmesini ve Bodrum Türkbükü’ne gönderilmesini öneriyorum” demiş...
Hem de bizim gibi “şaka” falan yapmamış; oldukça ciddi!
Neymiş; “Osmanlı’da isyanları bastırmak için elebaşları affedilip, paşalık rütbesi verilerek, maaşa bağlanırmış!”
***
Bakalım; bu “şaka gibi adam”ın “ciddi” önerisi de “açılım listesi”ne eklenecek mi?
***
GÜNÜN SORUSU
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Türkiye’nin 175 ülke arasında basın özgürlüğü sıralamasında 122’nci olduğunu açıklamış...
Acaba 53 ülkeyi geride bırakmış olmamızı, “yandaş basına sağlanan özgürlükler”e borçlu olabilir miyiz?
***
PKK tümüyle biter mi?
PKK’nın “ikinci adam”ı olarak bilinen çete reisi, Kandil’den “eve dönüş”ü değerlendirmiş:
“Barış gruplarına olumlu yaklaşmak, PKK’nin dağdan inmesine yol açmaz. Eğer PKK dağa çıktıysa bunun nedenleri var. Türkiye’de anayasa değişmedikçe, herhalde gidip teslim olacak değiliz.”
Bu sözler, akşama doğru Hakkari’nin Çukurca ilçesinden gelen bir haberle doğrulanıyor:
“PKK askeri üsse havan topuyla saldırdı, 1 asker yaralandı.”
***
“Açılımcı demokrasi kahramanları...”
Buyrun açılın... Hayırlı, uğurlu olsun!
..::MUSTAFA MUTLU::..
Çankırılı Songül, “Nefes alamıyorum” diyor...
Sivaslı Bahri, çıldırmak üzere olduğunu söylüyor...
Milaslı Yaşar’ın söylediklerini yazmam mümkün bile değil...
Gaziantepli Sulhi, günlerdir yemek yemiyor, su içmiyor...
Rizeli Eyüp, “Bir şeyler yapmak lâzım, bir şeyler yapmak lâzım” diye söylenip duruyor...
Manisalı Tayfun, “Madem tüm bunlar yaşanacaktı, o zaman ben şu bacağımdaki kurşun izini niye taşıyorum” diye bana soruyor.
***
Laf olsun diye yazmıyorum tüm bunları, milliyetçi duyguları sömürerek okur kazanmaya falan da çalışmıyorum. Umurumda bile olmaz!
Sosyalist Ece, “Türk faşistlerine meydanı boş bırakmayalım derken Kürt faşistlerine yenildiğimizi” itiraf ediyor.
Milliyetçi Anıl, “Hani tek vatan, tek bayrak, tek millet istiyorlardı” diyerek, iktidar partisinin yöneticilerine ağzına geleni söylüyor.
Sosyal demokrat Betül, yasaların ayaklar altına alındığını...
Liberal Taylan, bu saatten sonra devleti yönetenlere güvenebilmesinin mümkün olamayacağını anlatıyor.
***
Saatler ilerledikçe, dinlediğim sesler çığlığa dönüşüyor:
CHP’li İlknur öfkeli...
MHP’li Cemal barut fıçısı...
AKP’li Fahriye şaşkın ve üzgün...
AKP’li Emin bile, artık bana küfretmiyor... Utana sıkıla, “Galiba ilk kez seninle aynı kaygıları paylaşıyorum” diyebiliyor.
***
Tesisatçı Halil, “Ellerim kırılsaydı” yla başlayıp, “ah, ah”la biten uzun bir cümle kuruyor.
Öğrenci Kadir, “dinci-bölücü ve emperyalist devletler işbirliği”ni anlatan teorisini tek tek not etmemi istiyor...
Adını duyar duymaz Antikacı Hazım’a ben soruyorum:
“Yaşananları hazmedebiliyor musun?”
Aldığım yanıt, “Bir de utanmadan düğün-bayram yapıyorlar, havai fişek atıyorlar ya; hiçbir şey bu kadar ağırıma gitmemişti” oluyor!
İETT şoförü Salih, “Üç gündür kendimde değilim, her an kaza yapabilirim” diye anlatıyor ruh halini...
Televizyonlardan “Kekeç Oğlan” diye tanıdığımız başarılı komedyenin her yazımdan sonra mutlaka arayıp destek veren annesinden ise günlerdir ses seda çıkmıyor... Belli ki yine “tansiyonu yükselmiş” , kendine gelmeye çalışıyor...
***
Ülkenin dört bir yanı gergin...
Nereye baksanız öfkeli, mutsuz, hayal kırıklığına uğramış yüzler görüyorsunuz...
Nereye gitseniz bıkkınlık, bezginlik, çaresizlik, kandırılmışlık havası sarıyor...
Ben bu havalardan korkarım.
Akıl, sağduyu, bilinç kaybolur bu havalarda... Kime dokunsan patlamak üzeredir...
***
Ne olur; tutun kendinizi... Ne olur; öfkenize yenilmeyin.
Çünkü “birileri” nin istedikleri belki de bu:
Sizi kızdırıp, çıldırtıp, kontrolden çıkarmak...
Aman ha!
***
PAŞA!
Dünkü yazımda, “PKK’lıların ayaklarının altına kırmızı halı da serilecek mi” gibi okur şakalarına yer vermiştim ya...
Milletvekili eşi ve iktidar partisinin akıl babası bir “profesör”, “Apo’ya paşa rütbesi verilmesini ve Bodrum Türkbükü’ne gönderilmesini öneriyorum” demiş...
Hem de bizim gibi “şaka” falan yapmamış; oldukça ciddi!
Neymiş; “Osmanlı’da isyanları bastırmak için elebaşları affedilip, paşalık rütbesi verilerek, maaşa bağlanırmış!”
***
Bakalım; bu “şaka gibi adam”ın “ciddi” önerisi de “açılım listesi”ne eklenecek mi?
***
GÜNÜN SORUSU
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Türkiye’nin 175 ülke arasında basın özgürlüğü sıralamasında 122’nci olduğunu açıklamış...
Acaba 53 ülkeyi geride bırakmış olmamızı, “yandaş basına sağlanan özgürlükler”e borçlu olabilir miyiz?
***
PKK tümüyle biter mi?
PKK’nın “ikinci adam”ı olarak bilinen çete reisi, Kandil’den “eve dönüş”ü değerlendirmiş:
“Barış gruplarına olumlu yaklaşmak, PKK’nin dağdan inmesine yol açmaz. Eğer PKK dağa çıktıysa bunun nedenleri var. Türkiye’de anayasa değişmedikçe, herhalde gidip teslim olacak değiliz.”
Bu sözler, akşama doğru Hakkari’nin Çukurca ilçesinden gelen bir haberle doğrulanıyor:
“PKK askeri üsse havan topuyla saldırdı, 1 asker yaralandı.”
***
“Açılımcı demokrasi kahramanları...”
Buyrun açılın... Hayırlı, uğurlu olsun!
..::MUSTAFA MUTLU::..