mustafa mutlu'nun o konu ile ilgili tam yazısı:
Sakın utanma Melek Ş. Senin yaşadıkların, hepimizin ayıbı... (18+)
(Ön not: Yazının başlığındaki (18+) uyarısı; yazı cinsellik içerdiği için değil, gençlerimiz toplumsal bir ayıbımızı öğrenip, bizden utanmasınlar diye
konulmuştur.)
***
Türban açılımı, kara çarşaf açılımı, Alevi açılımı, Kürt açılımı, demokrasi açılımı...
Hepsi palavra...
İşsizlikten, yoksulluktan, çaresizlikten, ekonomik krizden bunalan bazı vatandaşlarımız, “açılım”ların en dramatik olanını hayata geçirmek zorunda kaldı.
Açılmayı bırakın, “soyunma” dönemi başladı!
Ülkemizdeki yüz binlerce hayat kadınına şu son birkaç yılda yeni yüz binler eklendi.
Sadece “vesika” almak için kuyrukta bekleyenlerin sayısı 60 bine ulaştı.
REFERANS Gazetesi’nde bir süre önce yayınlanan habere göre, halen 120 hayat kadının çalıştığı İstanbul Zürafa Sokak’taki 18 eve çalışmak için başvuran hayat kadınlarının sayısı bile 6 bini geçti...
***
Kadın yoksul, kadın çaresiz, kadın işsiz...
Evinin nafakası kesilince... Bir de bıçak kemiğe dayanınca, tek seçenek kalıyor önünde:
Para karşılığı seks köleliği yapmak...
Ne evliliğin ne namusun ne de sadakatin önemi kalıyor o saatten sonra.
Hatta bazıları, “kocalarının izniyle ve onların nezaretinde” yapıyorlar bu işi!
Tıpkı dün Bursa’da bir otomobilin arka koltuğunda, 19 yaşındaki gençle fuhuş yaparken yakalanan 28 yaşındaki Melek Ş. gibi!
37 yaşındaki kocası Ayhan Ş. ön koltukta oturuyor ve karısı hastalık kapmasın diye erkeklere prezervatif veriyor...
Hiçbir erkeğin kendisine yediremeyeceği bu alçaklığın nedenini de, kendilerini yakalayan polislere şöyle açıklıyor:
“5 yaşındaki otistik oğlumuzun tedavisi için başka çaremiz kalmamıştı...”
***
Dini ve ahlâki değerlerin pohpohlandığı bir dönemde, fuhşun bu kadar yaygınlaşması, feleğin attığı tokattır!
Ne ilginçtir ki bu tokat, kızların üniversiteye baş örtüsüyle girmelerini savunan sözde demokratların umurlarında bile değil.
Diyelim ki kızlarımızın “devlet zoruyla” başlarını açmak zorunda kalması, yürek acıtıcı...
İyi de... Yüz binlerce kadınımızın “hayat zoruyla” soyunmasının, vücutlarını satmak zorunda kalmasının hiç mi önemi yok?
Gerçek bir “sosyal devlet”, vatandaşlarının ekonomik nedenle bu hale düşmesine seyirci kalır mı?
Kocaların, karılarını satacak kadar alçalmasına, onursuzlaşmasına neden olur mu?
***
Hani birileri, her fırsatta tabuları yıkmaktan söz ediyor ya...
Asıl tabu bu!
Ekonomisi çöken, işsizlik oranı artan her ülkede tırmanan bu insanlık ayıbı, ne kadar görmezden gelmeye çalışsak da en büyük “toplumsal tabu”muzdur...
Gelin konuşmaktan, yazmaktan, tartışmaktan çekinmeyelim.
Başlarını örtenlerin özgürlüğünü savunurken, ekonomik nedenlerle vücutlarını satmak zorunda kalanların, insan olmaktan kaynaklanan haklarını atlamayalım!
KAYNAK: http://haber.gazetevatan.com/haber....n_ayibi_18&Newsid=261182&Categoryid=4&wid=102