Başbakan hayal mi görüyor?

Albayrak

Can Feda
Altın Üye
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
4,439
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Aydınlığın karanlıkla savaşından...
“Dağ fare doğurmayacak” diyen de Başbakan, “Son terörist kalıncaya kadar operasyonlar devam edecek” diyen de…
“Bedeli ne olursa olsun biz bu süreçten geri adım atmayacağız” diyen de Sayın Başbakan, “Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak” diyen de…
“Çözüme her zamankinden daha yakınız” diyen de Sayın Başbakan, “Şehidimin bir damla kanını 550 milletvekilliğine değişmem” diyen de…
“Analar ağlamasın” diyen de Başbakan, “Terör devam ederken operasyon durmaz” diyen de…
Sayın Başbakan’ın mı kafası karışık, yoksa bizim mi?
Sayın Başbakan mı anlatamıyor, yoksa biz mi anlamıyoruz.
Sayın Başbakan yorulmuş ve kafası karışmış olabilir. Onca yol arkadaşı ve danışmanından biri çıkıp da, “Sayın Başbakanım kusura bakmayın ama, siz labirentte dolanıp duruyorsunuz” deme cesaretini gösteremiyor mu?
Körü körüne biat etmek olur mu?
Bu kadar yalakalık, bu kadar teslimiyet yakışır mı insanlara?
Başbakan elini ateşe soksa, herkes mi sokacak?
H
Adı “Demokratik açılım”a dönüştürülen ucu açık “Kürt açılımı”, müttefik ya da suç ortağı bulunabilseydi, dönüşü zor bir felaket senaryosu sahnelenebilirdi.
Ama olmadı.
Muhalefetin kararlı direnişi, Başbakan’ın gözünü korkuttu. Şimdi birtakım manevralarla geri adım atmak istiyor, atamıyor.
Geri adım atmak için yapmaya çalıştığı her manevra, biraz daha batağa sürüklüyor onu.
TBMM’nin “Kürt açılımı” konusunda gizli oturum yapması kararı da, bu manevralardan birisiydi.
Ne Deniz Baykal geldi bu oyuna, ne de Devlet Bahçeli…
Hatta Sayın Bahçeli, “AKP’nin Meclis’in kapalı oturum yapmasındaki ısrarını sürdürmesi halinde, oturum sonrası ne cereyan ettiğini Türk milletine açıklayacaklarını” duyurdu.
DTP’nin de içinde bulunduğu Meclis, “Kürt açılımı” konusunda gizli oturum yapabilir mi?
DTP’liler, dolayısıyla Apo ve PKK bilecek, ama millet bilmeyecek!..
“Biz sadece millete hesap veririz” diyen Sayın Başbakan, milletten neyi gizlemeye çalışıyor?
DTP, Apo ve PKK’nin bildiklerini millet bilmeyecek mi?
Hadi şimdi yapın gizli oturum yapabiliyorsanız.
H
Sayın Başbakan, “Son terörist kalıncaya kadar operasyonlar devam edecek” diyorsa, bu, “PKK bitirilinceye kadar mücadele devam edecek” demektir ve bundan başka da çözüm yolu yoktur.
İmralı sürüngeni Abdullah Öcalan’nın ablası ile Kürtçe konuşmasına izin verilmiş.
Kürtçe biliyorsa konuşsun. Hiçbir sakıncası yok.
Aksine faydası var.
“İşte size Kürt açılımı” der ve bu sayfayı da böylece kapatmış oluruz.


Kaynak
 
“İşte size Kürt açılımı” der ve bu sayfayı da böylece kapatmış oluruz.

ne kapatması kardeşim
daha açılımı yapmadılar
bırak yapmayı içeriğini bile açıklamadılar
başbakanın gördüğü hayale gelince
büyük ortadoğu hayalleri görmeye devam ediyordur bence
 
bence de bop hayalleri görüyo...

Ama akp liler halifemiz hayal görüyo bu kesin hayırdır der geçerler :durdurun.........
 
Sayın Başbakanın hangi sözüne güveneceğiz şaşırdık kaldık doğrusu
 
Şahsi fikrim ve son zamanlarda izlediğim taraflı tarafsız tartışma programlarımdan ve yönetimin bunca yıllaık gidişatına bakarak ;
Bir yurttaş olarak Sn. Başbakanımız ve hükümette ne böyle bir kapasite nede böyle bir vizyon görüyorum. Tek bildikleri "şuna da bir el atalım belki altından birşey çıkar" mantığı. Yakın zamana kadar kamu oyunda gündem oluşturan ve ses getiren tartışmaların hepsi havada kaldı. Hemde hepsi. Sadece belediyecilikten gelmek yada büyük kentleri yönetmek ile ülke yönetmenin arasında uçurum olduğunu zaten bilen "şahsım" vatandaşlarına bir kez daha kanıtladılar ki bu böyle olmuyor. İçeriğini kendilerinin bile bilmediği, nasıl yapılacağı hakkında en ufak bir fikre bile sahip olmadıkları artık açıkça ortada. Böyle olmasaydı bukadar baskı ve gerilime müsade etmezlerdi diye düşünüyorum. Açılım DEMOKRASİ kelimeleri telaffuz edilirken, ülkenin iç işleri bakanı kapı kapı gezerken Doğu bölgelerimizde askerimiz şehit oluyor. Bu ne allahaşkına ? Nasıl bir demokrasi ? Nasıl bir yönetim anlayışı ?
 
olacak iş deil..bunların icraatları..
 
Ulu Önder Atatürk bundan 85 yıl önce söylemiş. " Yurtta Sulh Cihanda Sulh " .
Peki Ülkemiz 85 yıldır sulh'u yada barışı hiç gördü mü. Hatırlayanınız var mı. Sen Sağcısın ben solcuyum Vur .... Sen alevisin Ben sünniyim... Vur........ Sen Gs. lısın ben Fb'li ..Vur.. Sen Kayserilisin Ben Sivaslıyım Vur... Sen Kürtsün Ben Tüek Vur..... bu liste uzayıp gider..

Cihanda sulh'e bakalım......
Bu Yunanistan düşman Vur... Bu Bulgaristan Düşman Vur.... Bu SSCB düşman vur... Bu İran düşman Vur... Bu Irak düşman Vur... Bu Suriye düşman Vur..... Bu Kıbrıs Rum kesimi düşman vur....
ABD hep düşman vur... İngiltere düşmanın büyüğü vur. Almanya nazi düşmanı vur... Fransa en düşman vur... Araplar hain düşman vur.... SSCB komünist düşman vur.... İran dinci düşman vur....

Son birkaç yıl önceye kadar hep böyle öğrettiler bize. Ama bakıyorsunuz eskiden düşman bildiğimiz bir sürü ülke ile ilişkilerimiz yumuşadı. Ülke içinde artık birlikberaberlik köprüleri kuruluyor. Din dil mezhep ayrımları yavaş yavaş ortadan kalkıyor. .. Lütfen gölge etmeyin.. Ulu önderin 85 yıl önceki hayalini bugün sayın başbakan gerçeğe dönüştürmek için düşmeye bastı. Destek olmuyorsanızda Köstek olmayın bari. Bekleyin ve görün..
 
Açılım DEMOKRASİ kelimeleri telaffuz edilirken, ülkenin iç işleri bakanı kapı kapı gezerken Doğu bölgelerimizde askerimiz şehit oluyor. Bu ne allahaşkına ? Nasıl bir demokrasi ? Nasıl bir yönetim anlayışı ?


SöyLedikLerine kısmen katıLıyorum.Ancak aLıntı yaptığım sözLerin beni güLdürdü gerçekten =)

Askerimiz sanki Ak Parti hükümeti ile birLikte şehit oLmaya başLamış gibi konuşuyorsun.
Umarım ben yanLış anLamışımdır bu keLimeyi.Çünkü gerçekten komik geLdi...

Açılım öle 1 haftalık 1 aylık bir açılım değil.Kimsenin elinde sihirli bir değnek yok tabiki.
İnsanLarın özellikle senin gibi düşünenlerin sabırLı oLmamaLarının nedenLerinide çok iyi biLiyorum.

Tabiki muhalif çevre edebiyat parçalayacak bir hadise arayacak.Görevi o.Ancak bazı insanlarından buna el ayak olması kötü bir durum.

AçıLım bir bütün oLmaya çaLışıLdığı için yapıLdı.Ama gördüğüm kadarıyla bunu hazmedemeyenLer var...

Ulu Önder Atatürk bundan 85 yıl önce söylemiş. " Yurtta Sulh Cihanda Sulh " .
Peki Ülkemiz 85 yıldır sulh'u yada barışı hiç gördü mü. Hatırlayanınız var mı. Sen Sağcısın ben solcuyum Vur .... Sen alevisin Ben sünniyim... Vur........ Sen Gs. lısın ben Fb'li ..Vur.. Sen Kayserilisin Ben Sivaslıyım Vur... Sen Kürtsün Ben Tüek Vur..... bu liste uzayıp gider..

Cihanda sulh'e bakalım......
Bu Yunanistan düşman Vur... Bu Bulgaristan Düşman Vur.... Bu SSCB düşman vur... Bu İran düşman Vur... Bu Irak düşman Vur... Bu Suriye düşman Vur..... Bu Kıbrıs Rum kesimi düşman vur....
ABD hep düşman vur... İngiltere düşmanın büyüğü vur. Almanya nazi düşmanı vur... Fransa en düşman vur... Araplar hain düşman vur.... SSCB komünist düşman vur.... İran dinci düşman vur....

Son birkaç yıl önceye kadar hep böyle öğrettiler bize. Ama bakıyorsunuz eskiden düşman bildiğimiz bir sürü ülke ile ilişkilerimiz yumuşadı. Ülke içinde artık birlikberaberlik köprüleri kuruluyor. Din dil mezhep ayrımları yavaş yavaş ortadan kalkıyor. .. Lütfen gölge etmeyin.. Ulu önderin 85 yıl önceki hayalini bugün sayın başbakan gerçeğe dönüştürmek için düşmeye bastı. Destek olmuyorsanızda Köstek olmayın bari. Bekleyin ve görün..


'' İmza ''
 
Şahsi fikrim ve son zamanlarda izlediğim taraflı tarafsız tartışma programlarımdan ve yönetimin bunca yıllaık gidişatına bakarak ;
Bir yurttaş olarak Sn. Başbakanımız ve hükümette ne böyle bir kapasite nede böyle bir vizyon görüyorum. Tek bildikleri "şuna da bir el atalım belki altından birşey çıkar" mantığı. Yakın zamana kadar kamu oyunda gündem oluşturan ve ses getiren tartışmaların hepsi havada kaldı. Hemde hepsi. Sadece belediyecilikten gelmek yada büyük kentleri yönetmek ile ülke yönetmenin arasında uçurum olduğunu zaten bilen "şahsım" vatandaşlarına bir kez daha kanıtladılar ki bu böyle olmuyor. İçeriğini kendilerinin bile bilmediği, nasıl yapılacağı hakkında en ufak bir fikre bile sahip olmadıkları artık açıkça ortada. Böyle olmasaydı bukadar baskı ve gerilime müsade etmezlerdi diye düşünüyorum. Açılım DEMOKRASİ kelimeleri telaffuz edilirken, ülkenin iç işleri bakanı kapı kapı gezerken Doğu bölgelerimizde askerimiz şehit oluyor. Bu ne allahaşkına ? Nasıl bir demokrasi ? Nasıl bir yönetim anlayışı ?

İçişleri Bakanı Açılım için kapı kapı gezerken Şehit cenazelerinin gelmesi . PKK'nın açılımı istemediğinin bir delilidir. Bunu görebilmek için müneccim olmaya gerek yok. Eğer muhatap olarak imralıdaki alınsaydı. Bugün PKK eylemlerini durdurmuş olurdu.
 
Ulu Önder Atatürk bundan 85 yıl önce söylemiş. " Yurtta Sulh Cihanda Sulh " .
Peki Ülkemiz 85 yıldır sulh'u yada barışı hiç gördü mü. Hatırlayanınız var mı. Sen Sağcısın ben solcuyum Vur .... Sen alevisin Ben sünniyim... Vur........ Sen Gs. lısın ben Fb'li ..Vur.. Sen Kayserilisin Ben Sivaslıyım Vur... Sen Kürtsün Ben Tüek Vur..... bu liste uzayıp gider..

Cihanda sulh'e bakalım......
Bu Yunanistan düşman Vur... Bu Bulgaristan Düşman Vur.... Bu SSCB düşman vur... Bu İran düşman Vur... Bu Irak düşman Vur... Bu Suriye düşman Vur..... Bu Kıbrıs Rum kesimi düşman vur....
ABD hep düşman vur... İngiltere düşmanın büyüğü vur. Almanya nazi düşmanı vur... Fransa en düşman vur... Araplar hain düşman vur.... SSCB komünist düşman vur.... İran dinci düşman vur....

Son birkaç yıl önceye kadar hep böyle öğrettiler bize. Ama bakıyorsunuz eskiden düşman bildiğimiz bir sürü ülke ile ilişkilerimiz yumuşadı. Ülke içinde artık birlikberaberlik köprüleri kuruluyor. Din dil mezhep ayrımları yavaş yavaş ortadan kalkıyor. .. Lütfen gölge etmeyin.. Ulu önderin 85 yıl önceki hayalini bugün sayın başbakan gerçeğe dönüştürmek için düşmeye bastı. Destek olmuyorsanızda Köstek olmayın bari. Bekleyin ve görün..

Tamam hakkını verelim. Ne demişler yiğidi öldür hakkını yeme. Bende veriyorum. Öncelikle yurt içinde ve yurt dışında sulh hiç bir zaman olmadı. Doğru. Bu hiç sağlanamadı. Burasıda doğru.

Ama hataların var;

Dikkat çekerim. Yurtta sulh derken, bunun olamamasının sebebini hep bir şekilde dış kuvvetlere bağlamadık mı? Birisi birilerinin maşası olup, gençleri aldatmadı mı? Bu böyle devam ediyor. Etsin anam. Etsin... ABDullah Öcalan köpeğinin hayatını bir okuyun bakalım. Bu adam sade bir vatandaşken, hatta bir zaman Ülkü ocaklarının içinden gelip, sonra 3 fidandan Mahir Çayan'ı örnek almaya başlayıp sola geçtiğini, ve sonra Tapu memuruyken siyasal Kürtçülükle tanıştığını biliyor muydunuz. Öğrenin. Açın okuyun ve öğrenin.

Şimdi soruyorum. Dış güçler sayesinde ikiye bölünen gençliğin içinden gelen bu adam acaba, dış güçlerin unsuru muydu? ya da unsuru olmaya hazır mı? Karmaşık.

Yani demem o ki yurtta sulh olmadığı için zaten bu memleket kalkınamadı. Birileri yurtta savaş için dışarıdan düğmeye bastı, bu düğmeyide içerdeki çürükler algıladı. Eee, şimdi sıralamışsın ülkeleri hangisine baksak gırtlağa kadar batakta.

Amerika; dünyanın gelmiş geçmiş en büyük silah kaçakçılığının yaşandığı ülkedir. Dünyada en çok silahı üreten, ve bu silahları satan ülkedir. Almanya; ülkemizde en çok istihbarat unsuru olan ajanları gezdiren ülkedir. Aynı zamanda Almanya'da yaşayan 1 milyon Türk'e zülum uygulayan devlettir. F(ı)ransa, Türk tarihi boyunca iki yüzlü siyasi varlığını sürdürmüş ve en büyük ırkçı devletlerden birisidir. İngiltere; dünyada amerikadan sonra en büyük 2. silah kaçakçısı ülkedir. Hiç gittiniz mi bilmem, üzerinde güneş batmayan imparatorluğun ülkeye yansıması bir başkadır. Dünya bu kadar sömürülür diyeceksiniz. Araplar; daha dün Davosta bağırıp çağırdıktan sonra siz bizim işimize karışmayın diyebilecek kadar nankör yaratıklar.

Gelelim komşularla ilişkilere. Komşularla iyi ilişki daima iyi sonuçlar doğurur. Zaten Balkan antantı ve Sadabat Paktı ile Mustafa Kemal en iyi örneklerini sundu karşımıza. Fakat yunanistanın tarihten kalma hazmedemez ve ırkçı yapısı, sürekli olarak düşmansı hareketlere başvurmasına sebep oluyor. Yani yunanistanı biz düşman değil, onlar kendilerini bize düşman gösteriyor. Suriye'ye gelince, zamanında pkkyı beslediğini çok çabuk unuttuk niyeyse. Irak'a gelince, belki Saddam döneminde değilde şimdi bize daha çok zarar verebilecek nitelikte. Hani Saddam iyi adam değildi ama, onu asacak adamda amerikalılar değildi. Bulgaristan'ın balkan Türkler'ine yaptığı zulmü kimse unutmamalıdır.

Şimdi bunların hepsini hatırlıyoruz. Biliyoruz da. Mustafa Kemal "Yurtta sulh cihanda sulh" derken birilerine taviz verip, kendi çıkarlarımızı hiçe saymayı hiç bir zaman kastetmemişti. Böyle bir siyasi ülubada hiç girmemişti. Mesela okuyun bakalım, Bulgaristan'ın içine yollanan ajanları, ve orada yapılmak istenenleri ve uygulanmak istenen projeleri.

Biraz okumayı öğreninde, böyle sadece birilerini övmek için konuşmayın.

Gelelim son paragrafına. Kafama çok takıldı. Hani demişsin ya ülkemizde birlik beraberlik köprüleri kuruluyor muruluyor. Ah gönlümden bu geçiyor ama olmuyor be azizim. Baksana Diyarbakır kaynama sıcaklığında. Her an buhar olmaya hazır. eruhta ilk kaybı verdirdik diye nasılda bağırıyorlardı. Nasılda seviniyorlardı. Gençler yollarda yürüyor. Bu gençler pkk sempatizanı ve bunların yavaş yavaş bilinçaltına yerleşiyor bu. Çok kötüye sürükleniyor durum. Artık cesaretleri var. Cesaretleri öyle oluyor ki arsız arsız cümleler kuruyorlar, bağımsız kürdistan diye filan falan.

Sonra az öncede bahsettim ya, ülkelerle aramızdaki sorunları karşılıklı tavizler sonucu çözmemiz gerekir. Böyle olmadığı taktirde Mustafa Kemal'in sözüne asla atıf yapamazsınız. Bu hakka hukuka aykırı. Gözünüz biraz görüyorsa, az biraz kendinize gelin.

Birde son olarak, amerika için, ingiltere için, avrupa için dostluk ve ilişkiler daima paraya dayanır. Yani sen ne kadar borçlanırsan bu ülkelere onlarla arandaki dostluk o kadar koyulaşır. İşte hal böyledir. Ben görebildiğim vesikayı aktardım.

Anlayana, anlayabilene yazdım...

Saygılarımla.
 
Tamam hakkını verelim. Ne demişler yiğidi öldür hakkını yeme. Bende veriyorum. Öncelikle yurt içinde ve yurt dışında sulh hiç bir zaman olmadı. Doğru. Bu hiç sağlanamadı. Burasıda doğru.

Ama hataların var;


Gelelim komşularla ilişkilere. Komşularla iyi ilişki daima iyi sonuçlar doğurur. Zaten Balkan antantı ve Sadabat Paktı ile Mustafa Kemal en iyi örneklerini sundu karşımıza. Fakat yunanistanın tarihten kalma hazmedemez ve ırkçı yapısı, sürekli olarak düşmansı hareketlere başvurmasına sebep oluyor. Yani yunanistanı biz düşman değil, onlar kendilerini bize düşman gösteriyor. Suriye'ye gelince, zamanında pkkyı beslediğini çok çabuk unuttuk niyeyse. Irak'a gelince, belki Saddam döneminde değilde şimdi bize daha çok zarar verebilecek nitelikte.
Biraz okumayı öğreninde, böyle sadece birilerini övmek için konuşmayın.

Gelelim son paragrafına. Kafama çok takıldı. Hani demişsin ya ülkemizde birlik beraberlik köprüleri kuruluyor muruluyor. Ah gönlümden bu geçiyor ama olmuyor be azizim. Baksana Diyarbakır kaynama sıcaklığında. Cesaretleri öyle oluyor ki arsız arsız cümleler kuruyorlar, bağımsız kürdistan diye filan falan.

Sonra az öncede bahsettim ya, ülkelerle aramızdaki sorunları karşılıklı tavizler sonucu çözmemiz gerekir. Böyle olmadığı taktirde Mustafa Kemal'in sözüne asla atıf yapamazsınız. Bu hakka hukuka aykırı. Gözünüz biraz görüyorsa, az biraz kendinize gelin.

Birde son olarak, amerika için, ingiltere için, avrupa için dostluk ve ilişkiler daima paraya dayanır. Yani sen ne kadar borçlanırsan bu ülkelere onlarla arandaki dostluk o kadar koyulaşır. İşte hal böyledir. Ben görebildiğim vesikayı aktardım.

Anlayana, anlayabilene yazdım...

Saygılarımla.


Öncelikle Tüm HH üyelerinin Mübarek Ramazan Bayramını Kutlarım. Bu Bayramların Milli birlik ve Bütünlüğümüzü biraz olsun pekiştirmemize yardımcı olmasını temenni ederim.

Kardeşim Çok güzel yazı yazmışsın ve Çekincelerini endişelerini dile getirmişsin ellerine sağlık. fakat Bu güzel yazıyı yazarken verdiğin emeği biraz olsun düşünürken versen Bu olaylara çok dar bir açıdan baktığının farkına varacaksın.

Haklısın daha 10 yıl öncesine kadar Suriyeyle komşuyduk fakat PKK'yı besliyor, Beslemekle kalmıyor teröristbaşını kendi topraklarında barındırıyordu. Onlarca yıl bu gerçeği bilmemize rağmen bir türlü gidip alamadık. Taa ki Dönemin dünyadaki ağabeyi ABD , paketleyip bize teslim edene kadar. Suriyeyle şimdilerde ilişkilerimiz nasıl birde buna bakalım. Bayramdan iki gün önce Suriye devlet başkanı Beşar Esad geldi ve Başbakanımızın verdiği iftar yemeğinde konuşma yaptı. Eğer tamamını dinleyebildiysen çok güzel mesajlar verdi. Bunlardan en çarpıcısı Dağdaki Suriye vatandaşlarını silah bırakmaya çağırması idi. Karşılığında kendilerine verilecek haklardan bahsetti. Ve Türkiye'nin Silahlı Kuvvetlerine karşı artık silah kullanmamaları çağrısını yaptı. Verdiği diğer mesajlarda vize uygulamasının kalkması , artık gümrüklerde alınan ve 250 doları bulan vergilerin kaldırıldığı vs şeklindeki ekonomik mesajlardı.

İran yine birkaçyıl öncesine kadar komşumuzdu ama katır sırtında yapılan kaçakçılık haricinde Hiç ticari ilişkimiz yoktu. Siyasi ilişkilerimiz ise kuzey kore ile olandan farklı değildi. Şimdilerde aramızda gelişen ticari ve ekonomik ilişkilerde tam bir bahar havası yaşanıyor.

Ermenistan ile daha yenilere kadar komşuyduk fakat PKK'yı desteklemesi , Karabağdaki işgalci tutumu ve sözde soykırım iddiaları yüzünden bir türlü dost olamıyorduk. Şimdilerde ermenistan ile çok farklı bir diyaloğa girildi. Bizim muhalefet liderlerinin söylemleri için her ne kadar çok kötü bir anlaşma olduğu iddia edilsede , Ermenistanın aşırı milliyetçilerinin oluşturduğu Taşnaklarında bu görüşmeleri vatana ihanet olarak görüp hükümetlerini protesto eylemleri yapmaları aslında bizim muhalefet liderlerinin bilmediği yada bilipte söylemek istemediği anlaşma maddelerinin varlığınını haber veriyor.

Bulgaristan daha birkaçyıl öncesine kadar komşumuz idi fakat ticari siyasi yada sosyal hiçbir ilişkimiz yok idi. Soydaşlarımıza uyguladığı kötü davranışlar ve asimile etme çabaları ilişkilerimizi sürekli en gergin çizgide tutuyordu. Ama şimdilerde AB üyesi olan bir Bulgaristanın AB parlementerler meclisinde Türkiyeye destek veren tutumu ,Türk işadamlarının Bulgaristanda yaptığı yatırımlar vs. neticesinde ilişkilerimizde yavaş yavaş yumuşamalar görülmeye başlandı.

Yunanistanda eskiden beri komşumuz olan bir ülke idi. Fakat bazı sanatçıların saman alevi gibi gelip geçen bireysel çabaları hariç hiçbir zaman ilişkilerimiz gerginliğin altına indirilemedi. Hatta bazı incirçekirdeğini doldurmaz sebeplerle (örn:kardak) savaş naraları bile atıldı. Ama bir ay önce Yunanistanın en biyük gazetesi okurlarına Mustafa isimli CD'yi armağan olarak dağıtacağı duyuruldu. Daha dün Eski başbakanlarından Yorgo Papandreu eğer iktidara gelirsem Türkiyeyle dostluk köprüleri kuracağım diyerek seçim vaadleri vermeye başladı. .. Bunlar belki çok küçük hadiseler ama ilişkilerin ne konuma doğru gittiği konusunda biraz fikir verdiği kanısındayım.

Ve içerde olanlara bakarsak. Mersinde polise ve gazetecilere molotof atan gençler DTP tarafından Kandilden alınan talimat doğrultusunda yönlendirilen ve Demokratik açılım sürecinin baltalanması amacıyla bu eyleme girişen kişilerden oluşan bir grup olduğunu izlemişsindir. Bu kişilerde aşırı milliyetçi kürtlerden oluşan ve bağımsız kürdistan hayalleri gören 50-100 kişilik serserilerden oluşan bir grup olduğunuda gözlemlemişsindir. Bunların maksadı toplumun huzurunu bozarak gündemi işgal etmek ve Demokratik Açılım sürecinin ülkeyi bölmeye ve karıştırmaya yönelik bir hareket olduğu intibaının uyandırılmasıdır.

Eğer dün Gen.Kur.Başkanımızın konuşmasını takip ettiysen bu düşünceye sahip vatandaşa çok net mesajlar verdiğini görmüşsündür. Komutan bazı terör ve siyaset ağalarının varlığından sözetti. Peki kimdir bu ağalar dersen , Biraz düşündüğünde Terör ve karmaşadan nemalanan ağaların varlığını kavramanın hiçte zor olmadığını göreceksin..
 
başbakan bazen kendi düşündüklerini bazen de birilerinin kulağına fısıldadıklarını söylüyor

böyle saçma şeyler çıkıyor sonra ortaya

Peki sen ne yapıyorsun. ? Yaptığı vergi kaçakçılığından dolayı yediği milyarlarca TL cezadan dolayı , Başbakana ve Akparti iktidarına elindeki tüm medya organları ile savaş açan birisinin sahibi olduğu medyada çıkan aleyhte haberlere inanarak Başbakan hakkında önyargılı konuşuyorsun. Birilerini suçlarken lütfen kendimizede bakalım. İsnad ettiğimiz suçu kendimiz işlemeyelim. Çünkü bizim için konuşmak kolay nihayetinde bize kimse hesap sormaz. Ama O bir ülkenin başbakanı ve yaptığı işler ve söylediği sözler konusunda başına gelecekleri bildiği için senin zannettiğin gibi kulaktan dolma laflarla hareket edemeyecek kadar ciddi bir makamda oturuyor.....
 
Öncelikle Tüm HH üyelerinin Mübarek Ramazan Bayramını Kutlarım. Bu Bayramların Milli birlik ve Bütünlüğümüzü biraz olsun pekiştirmemize yardımcı olmasını temenni ederim.

Kardeşim Çok güzel yazı yazmışsın ve Çekincelerini endişelerini dile getirmişsin ellerine sağlık. fakat Bu güzel yazıyı yazarken verdiğin emeği biraz olsun düşünürken versen Bu olaylara çok dar bir açıdan baktığının farkına varacaksın.

Haklısın daha 10 yıl öncesine kadar Suriyeyle komşuyduk fakat PKK'yı besliyor, Beslemekle kalmıyor teröristbaşını kendi topraklarında barındırıyordu. Onlarca yıl bu gerçeği bilmemize rağmen bir türlü gidip alamadık. Taa ki Dönemin dünyadaki ağabeyi ABD , paketleyip bize teslim edene kadar. Suriyeyle şimdilerde ilişkilerimiz nasıl birde buna bakalım. Bayramdan iki gün önce Suriye devlet başkanı Beşar Esad geldi ve Başbakanımızın verdiği iftar yemeğinde konuşma yaptı. Eğer tamamını dinleyebildiysen çok güzel mesajlar verdi. Bunlardan en çarpıcısı Dağdaki Suriye vatandaşlarını silah bırakmaya çağırması idi. Karşılığında kendilerine verilecek haklardan bahsetti. Ve Türkiye'nin Silahlı Kuvvetlerine karşı artık silah kullanmamaları çağrısını yaptı. Verdiği diğer mesajlarda vize uygulamasının kalkması , artık gümrüklerde alınan ve 250 doları bulan vergilerin kaldırıldığı vs şeklindeki ekonomik mesajlardı.

İran yine birkaçyıl öncesine kadar komşumuzdu ama katır sırtında yapılan kaçakçılık haricinde Hiç ticari ilişkimiz yoktu. Siyasi ilişkilerimiz ise kuzey kore ile olandan farklı değildi. Şimdilerde aramızda gelişen ticari ve ekonomik ilişkilerde tam bir bahar havası yaşanıyor.

Ermenistan ile daha yenilere kadar komşuyduk fakat PKK'yı desteklemesi , Karabağdaki işgalci tutumu ve sözde soykırım iddiaları yüzünden bir türlü dost olamıyorduk. Şimdilerde ermenistan ile çok farklı bir diyaloğa girildi. Bizim muhalefet liderlerinin söylemleri için her ne kadar çok kötü bir anlaşma olduğu iddia edilsede , Ermenistanın aşırı milliyetçilerinin oluşturduğu Taşnaklarında bu görüşmeleri vatana ihanet olarak görüp hükümetlerini protesto eylemleri yapmaları aslında bizim muhalefet liderlerinin bilmediği yada bilipte söylemek istemediği anlaşma maddelerinin varlığınını haber veriyor.

Bulgaristan daha birkaçyıl öncesine kadar komşumuz idi fakat ticari siyasi yada sosyal hiçbir ilişkimiz yok idi. Soydaşlarımıza uyguladığı kötü davranışlar ve asimile etme çabaları ilişkilerimizi sürekli en gergin çizgide tutuyordu. Ama şimdilerde AB üyesi olan bir Bulgaristanın AB parlementerler meclisinde Türkiyeye destek veren tutumu ,Türk işadamlarının Bulgaristanda yaptığı yatırımlar vs. neticesinde ilişkilerimizde yavaş yavaş yumuşamalar görülmeye başlandı.

Yunanistanda eskiden beri komşumuz olan bir ülke idi. Fakat bazı sanatçıların saman alevi gibi gelip geçen bireysel çabaları hariç hiçbir zaman ilişkilerimiz gerginliğin altına indirilemedi. Hatta bazı incirçekirdeğini doldurmaz sebeplerle (örn:kardak) savaş naraları bile atıldı. Ama bir ay önce Yunanistanın en biyük gazetesi okurlarına Mustafa isimli CD'yi armağan olarak dağıtacağı duyuruldu. Daha dün Eski başbakanlarından Yorgo Papandreu eğer iktidara gelirsem Türkiyeyle dostluk köprüleri kuracağım diyerek seçim vaadleri vermeye başladı. .. Bunlar belki çok küçük hadiseler ama ilişkilerin ne konuma doğru gittiği konusunda biraz fikir verdiği kanısındayım.

Ve içerde olanlara bakarsak. Mersinde polise ve gazetecilere molotof atan gençler DTP tarafından Kandilden alınan talimat doğrultusunda yönlendirilen ve Demokratik açılım sürecinin baltalanması amacıyla bu eyleme girişen kişilerden oluşan bir grup olduğunu izlemişsindir. Bu kişilerde aşırı milliyetçi kürtlerden oluşan ve bağımsız kürdistan hayalleri gören 50-100 kişilik serserilerden oluşan bir grup olduğunuda gözlemlemişsindir. Bunların maksadı toplumun huzurunu bozarak gündemi işgal etmek ve Demokratik Açılım sürecinin ülkeyi bölmeye ve karıştırmaya yönelik bir hareket olduğu intibaının uyandırılmasıdır.

Eğer dün Gen.Kur.Başkanımızın konuşmasını takip ettiysen bu düşünceye sahip vatandaşa çok net mesajlar verdiğini görmüşsündür. Komutan bazı terör ve siyaset ağalarının varlığından sözetti. Peki kimdir bu ağalar dersen , Biraz düşündüğünde Terör ve karmaşadan nemalanan ağaların varlığını kavramanın hiçte zor olmadığını göreceksin..

Hoca her şeyi iyi güzel yazmışsın. Yine yiğidi öldür hakkını yeme misali hak veriyorum sana. Her şey iyi güzelde bizim ne aldığımızı hiç söylememişsin.

Avrupa hakkında söylediklerime hiç bir atıfın yok, sadece Ermenistan, Suriye, İran, Yunanistan ve Bulgaristan hakkında konuşmuşsun. Fakat benim demem o ki daima için komşularla iyi ilişkilerin yürütülmesi taraftarıyım. Suriye hakkında söylediklerine %100 katılıyorum. Geçmişten kalma hiç bir şeye atfım yok ve lakin hatırlatmak isterim abdnin öcalanı bize paketleyip vermeye nasıl zorlandığını. "Hangi Pkk" isimli kitapta belirtiliyor.

Hani Türkiye dirayetli bir Başbakan gördü ya Tayyip sayesinde. Burnumuzun dibindeki kandile gidip alamıyoruz Karayılanı. Ecevit üflesen yıklacak cinsteyken bile başarabildi. Dünyaya meydan okuyup Kıbrıs'a girdiği gibi. Ecevit'in arkasında da durdu koalisyon ortakları hani. Neyse etraflı bilgi için bakınız "Hangi Pkk" Fikret Bila'nın kaleminden.

Geçelim bu konuyu. Gelelim dar açı meselesine. Efendim ben kişisel tartışmalara girmem fakat vereceğim küçük örnekler açıyı büyütecektir gözünde.

Bakınız; dtp pkknın ovadaki temsilcisi gibi davrandığını, cümle alem biliyor. Güneydoğuda dtpye çıkan oyları herkes görüyor. Artık hakkari neredeyse bağımsızlığını ilan edecek. Devlet neredeyse artık bilmiyorum. Yani bu oyların yarısı baskıyla bile alınsa bu senin dediğin gibi 50-100 serseriyi 10'a - 100'e hatta 1000'e katlar. Sonra demem o ki bir birey bile önemlidir. Devlet bireylerin her birine önem vermek zorundadır. Bir birey bile bu derece ileri gidebiliyorsa bunun altı karıştırılmalıdır. Bu gün Ankara'nın, İstanbul'un varoşlarında yaşayan Kürtlerin bile bu söylemi barındırması gerçekten hayret vericidir.

Hatta bu ileri dahi gidip, kimi mahallede Türkçe bilmeyen çocukların yetiştirilmesi Ankara gibi İstanbul gibi büyük şehirlerde çocuğu çogunluktan dışarı çıkarması bence hiç kimsenin hakkı değildir. Devlet bunu bile düşünmelidir. Öyleyse demem o ki bunlar göz ardı edilip konuşulmamalıdır. Neden mi?

Bakınız o sokağa dökülen insanların istekleri yerine gelmezse, taşkınlık çıkarabilirler. İsteklri yerine gelmezse oradaki masum halka zulmedebilirler. Esnafın camlarını kırabilirler mesela. Sonra ne olacak. Bakın insan piskolojisi hiç bir zaman bunu kaldırmaz. Hatta kimi insanlar gördüm ben, haberlerde şehit haberleri izledikleri için verin ne istiyorlarsada bitsin bu çile diyen. Eee ne oldu. Daha bu acıyı yaşamadan, televizyonda izledikleri kadarıyla olanlar bile bunu diyorsa varın gerisini siz düşünün. Yani böyle bazı şeyleri küçümsediğimizden gelmedik mi bu hallere? Düşünün biraz.

Hiç bir şey küçümsenenmez. Toplumun tümünü kapsayacak her türlü harekette beraberiz, fakat başka türlü bir demokratik hak olabileceğini tahmin edemiyorum. Üstelik sadece Kürtlere yönelik bir Demokratik açılım. Bir zümre eğer, diğer tüm zümreden az haklara sahipse ona hak verilir. Yani bunun mantığını çözemedim. Gelelim meselenin ekenomik açılımına. İşte burada tam desteğim. Mesela bölge insanının ekenomik bağımsızlığının sağlanması. Ağaların karın doyuracak kadar verdikleri ücretten çıkarılıp kendi mahsüllerini üretecek düzeye gelmeleri. Bu sağlandığında bir düşünün neler olabileceğini. Yada oradaki insanların okumalarını sağlayıp onları sefil hayatlarından kurtarmak. Tabi dağlarıda temizlemek önemli.

Sonuç itibariyle demem o ki söylediklerinden yurtta sulh bölümüne verdiğim bu kadar yerden bir kaç şey anlatabilmiş olmak ümidiyle.

Tekrar gelelim komşulara.

ermenistanla ilgili yapılanlar karşılığında ülkemiz ve kardeş ülkemizin kazancı ne olacaktır. Bu bilinmeyenler içinde. Hadi biz taviz verdik, acaba onlar ne taviz verdiler.

Başbakanın dürüst siyasetine(!) yakıştı mı bu olay? Gerçi ben hiç bir siyasetini dürüst bulmadım ya orası başka. Sen buluyorsan yakıştı mı yani?

Yunanistan'la ilgili olarak küçük dediğin KARDAK KAYALIKLARI'na neden gidip yunanistan bayrağı diktiler? Üstelikte bizim karasularımızda olmasına rağmen. Neden bizi tahrik edici bir rol üstlendiler bu konuda? Neden onlar bu durumu küçümsemediler?
Yetmezmiş gibi Rakı ve Baklava konusunda neden bu kadar ısrarcılar? Neden bizi en büyük tehdit olarak görüyorlar? Bizim tüm dostane yaklaşımlarımıza rağmen neden hala adalarda silah barındırıyor? Bu sorular yanıtsız. Gelelim meselenin bir başka noktasına. Ticari ilişkiler bütün ülkelerle iyi olmak zorundadır. İran'ın bile aşırı radikal rejimine rağmen avrupayla ticaret yapabildiğine göre, dost düşman ayırmaksızın ticaret yapılmalıdır. Para kazanmak her zaman için önemlidir. Fakat ticaretin düşmanla olanı dikkatle yapılmalıdır. Burası önemlidir. Onun dışında her ülke ile iyi ilişkiler kurmak daima önemlidir ve güzeldir. Bu güzel sonuçlar getirecektir. Fakat taviz vermek hiç bir zaman olmamalıdır. Kazançlı olmayan ilişkiler olmamalıdır.

Son olarak Başbakan yine amerika yolcusu, acaba neden? Malum dürüst siyasetçi değil güvenemiyorum adama. Hadi bakalım hayırlara vesile olsun diyeceğim fakat, amerikadan ne hayır gelir orası mesele tabi.

Neyse hadi kalın sağlıcakla...
 
Geri
Üst