atak11
Banned
- Katılım
- 30 Ağu 2009
- Mesajlar
- 117
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
MHP ESKİ MİLLETVEKİLİ ÜLKÜCÜLERİN AĞABEYİ NEVZAT KÖSOĞLU KÜRT AÇILIMINI DESTEKLİYOR
‘Biz meyyit değiliz, Amerika da imam değil’ diyerek komplo iddialarını reddeden Kösoğlu: Açılım Türkiye’nin iradesidir ve olumludur. Milletimize güveniyorum
Bu yıl TBMM Üstün Hizmet Ödülü alan iki yazardan biri olan Nevzat Kösoğlu, MHP eski milletvekillerinden. Erzurum İspir’li. Ötüken Yayınları’nın kurucularından, tarih araştırmacısı ve biyografi yazarı. Hukukçu ve gazeteci. 1970’te MHP’nin Genel Sekreter Yardımcılığını yapan Kösoğlu, 77’de MHP’den Erzurum milletvekili olarak Meclise girer. Ancak siyasi hayatı 12 Eylül askeri darbesiyle kesilir. Bir buçuk yıl hapis yatar, çıkınca da bir daha aktif siyasete dönmez. Yayıncılık yapar, Türk kimliğinin inşası üzerine çalışır. Köseoğlu’nun Türk tarihi ve felsefesi ile kültür ve medeniyet kavramları üzerine yayınlanmış çok sayıda eseri var. Türk milliyetçilerinin çok sevip saydığı, hürmet ettiği bir büyüğü Nevzat Kösoğlu. “Siyasetten uzağım, hiç bir politik endişem yok” diyen Kösoğlu ile Ankara’da buluştuk ve Kürt sorununun çözümü ile PKK’nın tasfiyesini amaçlayan demokratik açılım etrafında konuştuk.
Röportaj: Fadime Özkan/Star
Türkiye 40 bin insanına, yıllarına, kaynaklarına mal olan sorunun çözümünü konuşuyor. Türk milliyetçilerinin ağabeyi olarak, bu konuda sizin fikriniz ne?
Demokratik açılım Türkiye’nin 25, 30 yıldır içinde olduğu problemi çözme iradesini ifade ediyor. Hükümetin irade beyanında bulunması tabiî ki olumlu. Meselenin mutlaka çözülmesi lazım. Çünkü mesele akan kandır, kanayan yaradır, Türkiye’nin ayağındaki prangadır. Bu çözüldüğünde, insanımızın ve milletimizin doğal enerjisinin çok daha güçlü tarzda, çağdaş medeniyete doğru hızla atılacağımızdan hiç kuşkum yok. Türk milletine güveniyorum.
İşe nereden, nasıl başlamak gerek?
Apo yakalandığında asılsaydı, PKK’ya sembolik bir nokta koymuş olurduk. Asılmadığına göre bugün ne kadar şamata ederse etsin etkisinin kalmadığı kanaatindeyim. Şimdi PKK’nın bitirilmesi lazımdır. PKK’yı bitirdiğinizde, Kürt halkı uyanacak, o baskıdan terörden kurtulup kendine gelecektir.
PKK nasıl bitirilecek?
Kürtçe konuşmak, yayın yapmak, Kürdoloji Enstitüsü kurmak kolay. Kültürel hakları tanırken aynı anda PKK’yı bitirmek lazım. İş, iktisadi yatırımlar, PKK’dan döneceklere iş imkânları ile devam etmelidir. PKK’yı ezdiğinizde sempati duyan gençler dağa çıkmak için değil işe girmek, Ankara’ya İstanbul’a gitmek için sıra beklemeye başlar. Bu noktalarda mümkün olduğunca destek olmak gerek. Ama askeri hareket devam etmeli. Yüzde 20’yi mutlu ederken yüzde 80 unutulmamalı.
KÜRTÇÜLÜĞÜN VAKTİ GEÇTİ
Siyasi Kürtlerin çözüm talepleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Kürtçülüğün vakti yüzyıl kadar geçti. Parçalanma bölünme, çöküntü halindeki devletlerin milletlerin problemleridir. Türkiye’nin neresi çöküyor Allah aşkına? Türkiye dünya devleti olmaya doğru gidiyor. 30 yıldır politikanın dışındayım, sözlerimde hiçbir politik endişe yok. Ben Türkiye’nin adım adım çok iyi yürüdüğünü görüyorum. Türk milletinin tarihi sarkacı yukarı dönmüştür. Artık kimse durduramaz, geri çeviremez. Türkiye büyük devlet olma yolundadır. Bunu görmek lazım...
Hükümet, gelin çözüm yolunu birlikte bulalım diyor; partiler, STK’lar, akademisyenlerle... görüşüyor. Ama CHP ve MHP çok sert tepki veriyor, randevu vermiyor...
Efendim ben kadim MHP’liyim. MHP’nin bu tavrını değerlendirmem.
Bu ortak bir sorun olduğuna göre çözüm de birlikte aranmalı. Çözüme tüm siyasi partilerin katılımı çok elzem değil mi?
DTP’nin uyarılması, aklınızı başınıza toplayın, konuştuğunuz devlet, siz de vatandaşısınız, demek lazım. Bence önümüzdeki seçim bir AK Parti MHP koalisyonu getirecek. Bu, frene basmak demek, şimdi alabildiğine konuşan Kürtçüler sarsıntı geçirecek. Ama meselenin çözümü için, onların hayrına olacak. Yoksa MHP’nin Kürtlerle Kürtçeyle sorunu yok.
Söylemleri niye bu kadar sert o halde?
Bu tavrın, destursuz konuşanların meselenin ciddiyetini anlamasına faydası olacaktır. MHP, AK Parti kadar çözüme taraftar bence.
Bahçeli’nin sert söylemlerini Kasım ayındaki MHP kongresine bağlayanlar var...
Katılmıyorum. Devlet Beyin karşısında onu endişeye düşürecek aday çıkmayacaktır. Yeri sağlamdır. Tavrının niye bu kadar sert olduğunu bilmiyorum ama söylediğim şey gerçekleşirse, bunun çözüme katkısının olacağını sanıyorum. Meselenin çözümünü istemekte zaten Devlet Bey ile Tayyip Bey çok farklı konuşmayacaklardır. Başıbozukluğun durması için fayda sunacak, çözümü kolaylaştıracaktır. Bir elde havuç bir elde sopa olmalıdır.
MİLLİYETÇİLERİN VAHİM HATASI
Hükümetin süreci yönetme biçimini nasıl buluyorsunuz?
Meselenin herkesçe daha serbest konuşulmasını sağlamak için açılımı başlattık diyor. Böylece serbest tartışmalar yapılıyor. Bunlar toplandıktan sonra ilkeler ortaya konulacak. Bu da bir yoldur. Tayyip Bey bir iki konuşmasında, şu şu noktalardan asla taviz verilmeyecek, dedi -ki Devlet Beyin bağırıp çağırdığı da o noktalar. İkisinin konuşmaması için geriye bir şey kalmıyor.
Türkiye güçleniyor, demokrasisi gelişiyor fakat aşağılık kompleksinden ve şu ‘bölünme sendromu’ndan bir türlü kurtulamıyoruz. Her şeyin ardında yabancı parmağı, Amerikan planı aramayı neye yoralım, hele de ‘Türkün gücüne inananlar’ için?
Burada topyekûn milliyetçilerin hatası vardır. Milliyetçiler Türk milletinin milli meselelerde idrakini açık tutmakla kendilerini görevli sayarlar. Doğrudur fakat mübalağaya gittiğinde iş komplo teorilerine varıyor. Onlara göre biz, eskilerin tabiriyle musallaya uzatılmış meyyit gibiyiz, imam bizi oraya buraya çeviriyor. İmamımız da Amerika! Yok böyle bir şey! Bu müthiş yanlış ve tehlikeli bir şeydir. Kişilerin ve toplumların kendilerine olan güvenini yıkar, onu yıktığın zaman ise geriye hiçbir şey kalmaz, hem de kişiye sorumluluklarını unutturur. O mübalağa bizimkileri de yer yer bu noktaya çeviriyor. Ve bir Amerikan düşmanlığı başlıyor. Hiç anlamadığım bir şey zaten bu.
kaynak : http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=243443
‘Biz meyyit değiliz, Amerika da imam değil’ diyerek komplo iddialarını reddeden Kösoğlu: Açılım Türkiye’nin iradesidir ve olumludur. Milletimize güveniyorum
Bu yıl TBMM Üstün Hizmet Ödülü alan iki yazardan biri olan Nevzat Kösoğlu, MHP eski milletvekillerinden. Erzurum İspir’li. Ötüken Yayınları’nın kurucularından, tarih araştırmacısı ve biyografi yazarı. Hukukçu ve gazeteci. 1970’te MHP’nin Genel Sekreter Yardımcılığını yapan Kösoğlu, 77’de MHP’den Erzurum milletvekili olarak Meclise girer. Ancak siyasi hayatı 12 Eylül askeri darbesiyle kesilir. Bir buçuk yıl hapis yatar, çıkınca da bir daha aktif siyasete dönmez. Yayıncılık yapar, Türk kimliğinin inşası üzerine çalışır. Köseoğlu’nun Türk tarihi ve felsefesi ile kültür ve medeniyet kavramları üzerine yayınlanmış çok sayıda eseri var. Türk milliyetçilerinin çok sevip saydığı, hürmet ettiği bir büyüğü Nevzat Kösoğlu. “Siyasetten uzağım, hiç bir politik endişem yok” diyen Kösoğlu ile Ankara’da buluştuk ve Kürt sorununun çözümü ile PKK’nın tasfiyesini amaçlayan demokratik açılım etrafında konuştuk.
Röportaj: Fadime Özkan/Star
Türkiye 40 bin insanına, yıllarına, kaynaklarına mal olan sorunun çözümünü konuşuyor. Türk milliyetçilerinin ağabeyi olarak, bu konuda sizin fikriniz ne?
Demokratik açılım Türkiye’nin 25, 30 yıldır içinde olduğu problemi çözme iradesini ifade ediyor. Hükümetin irade beyanında bulunması tabiî ki olumlu. Meselenin mutlaka çözülmesi lazım. Çünkü mesele akan kandır, kanayan yaradır, Türkiye’nin ayağındaki prangadır. Bu çözüldüğünde, insanımızın ve milletimizin doğal enerjisinin çok daha güçlü tarzda, çağdaş medeniyete doğru hızla atılacağımızdan hiç kuşkum yok. Türk milletine güveniyorum.
İşe nereden, nasıl başlamak gerek?
Apo yakalandığında asılsaydı, PKK’ya sembolik bir nokta koymuş olurduk. Asılmadığına göre bugün ne kadar şamata ederse etsin etkisinin kalmadığı kanaatindeyim. Şimdi PKK’nın bitirilmesi lazımdır. PKK’yı bitirdiğinizde, Kürt halkı uyanacak, o baskıdan terörden kurtulup kendine gelecektir.
PKK nasıl bitirilecek?
Kürtçe konuşmak, yayın yapmak, Kürdoloji Enstitüsü kurmak kolay. Kültürel hakları tanırken aynı anda PKK’yı bitirmek lazım. İş, iktisadi yatırımlar, PKK’dan döneceklere iş imkânları ile devam etmelidir. PKK’yı ezdiğinizde sempati duyan gençler dağa çıkmak için değil işe girmek, Ankara’ya İstanbul’a gitmek için sıra beklemeye başlar. Bu noktalarda mümkün olduğunca destek olmak gerek. Ama askeri hareket devam etmeli. Yüzde 20’yi mutlu ederken yüzde 80 unutulmamalı.
KÜRTÇÜLÜĞÜN VAKTİ GEÇTİ
Siyasi Kürtlerin çözüm talepleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Kürtçülüğün vakti yüzyıl kadar geçti. Parçalanma bölünme, çöküntü halindeki devletlerin milletlerin problemleridir. Türkiye’nin neresi çöküyor Allah aşkına? Türkiye dünya devleti olmaya doğru gidiyor. 30 yıldır politikanın dışındayım, sözlerimde hiçbir politik endişe yok. Ben Türkiye’nin adım adım çok iyi yürüdüğünü görüyorum. Türk milletinin tarihi sarkacı yukarı dönmüştür. Artık kimse durduramaz, geri çeviremez. Türkiye büyük devlet olma yolundadır. Bunu görmek lazım...
Hükümet, gelin çözüm yolunu birlikte bulalım diyor; partiler, STK’lar, akademisyenlerle... görüşüyor. Ama CHP ve MHP çok sert tepki veriyor, randevu vermiyor...
Efendim ben kadim MHP’liyim. MHP’nin bu tavrını değerlendirmem.
Bu ortak bir sorun olduğuna göre çözüm de birlikte aranmalı. Çözüme tüm siyasi partilerin katılımı çok elzem değil mi?
DTP’nin uyarılması, aklınızı başınıza toplayın, konuştuğunuz devlet, siz de vatandaşısınız, demek lazım. Bence önümüzdeki seçim bir AK Parti MHP koalisyonu getirecek. Bu, frene basmak demek, şimdi alabildiğine konuşan Kürtçüler sarsıntı geçirecek. Ama meselenin çözümü için, onların hayrına olacak. Yoksa MHP’nin Kürtlerle Kürtçeyle sorunu yok.
Söylemleri niye bu kadar sert o halde?
Bu tavrın, destursuz konuşanların meselenin ciddiyetini anlamasına faydası olacaktır. MHP, AK Parti kadar çözüme taraftar bence.
Bahçeli’nin sert söylemlerini Kasım ayındaki MHP kongresine bağlayanlar var...
Katılmıyorum. Devlet Beyin karşısında onu endişeye düşürecek aday çıkmayacaktır. Yeri sağlamdır. Tavrının niye bu kadar sert olduğunu bilmiyorum ama söylediğim şey gerçekleşirse, bunun çözüme katkısının olacağını sanıyorum. Meselenin çözümünü istemekte zaten Devlet Bey ile Tayyip Bey çok farklı konuşmayacaklardır. Başıbozukluğun durması için fayda sunacak, çözümü kolaylaştıracaktır. Bir elde havuç bir elde sopa olmalıdır.
MİLLİYETÇİLERİN VAHİM HATASI
Hükümetin süreci yönetme biçimini nasıl buluyorsunuz?
Meselenin herkesçe daha serbest konuşulmasını sağlamak için açılımı başlattık diyor. Böylece serbest tartışmalar yapılıyor. Bunlar toplandıktan sonra ilkeler ortaya konulacak. Bu da bir yoldur. Tayyip Bey bir iki konuşmasında, şu şu noktalardan asla taviz verilmeyecek, dedi -ki Devlet Beyin bağırıp çağırdığı da o noktalar. İkisinin konuşmaması için geriye bir şey kalmıyor.
Türkiye güçleniyor, demokrasisi gelişiyor fakat aşağılık kompleksinden ve şu ‘bölünme sendromu’ndan bir türlü kurtulamıyoruz. Her şeyin ardında yabancı parmağı, Amerikan planı aramayı neye yoralım, hele de ‘Türkün gücüne inananlar’ için?
Burada topyekûn milliyetçilerin hatası vardır. Milliyetçiler Türk milletinin milli meselelerde idrakini açık tutmakla kendilerini görevli sayarlar. Doğrudur fakat mübalağaya gittiğinde iş komplo teorilerine varıyor. Onlara göre biz, eskilerin tabiriyle musallaya uzatılmış meyyit gibiyiz, imam bizi oraya buraya çeviriyor. İmamımız da Amerika! Yok böyle bir şey! Bu müthiş yanlış ve tehlikeli bir şeydir. Kişilerin ve toplumların kendilerine olan güvenini yıkar, onu yıktığın zaman ise geriye hiçbir şey kalmaz, hem de kişiye sorumluluklarını unutturur. O mübalağa bizimkileri de yer yer bu noktaya çeviriyor. Ve bir Amerikan düşmanlığı başlıyor. Hiç anlamadığım bir şey zaten bu.
kaynak : http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=243443