Burayı çoğu zaman takip etsem de, sadece takipçi olabildim. Yani varlığından en başından beri haberdar olduğum bir yer burası. Ama paylaşımda bulunmayı hiç düşünmedim. Müdavimlerini de takdir ediyorum. Zaten romantizmin, insanı güzelleştirdiğine ya da güzelleştireceğine inanıyorum. Ama şiir her zaman soğuk gelmiştir bana. Yani şiirde bişeyleri eksik görmüşümdür hep. Ama müzik öyle değil. Filmlerdeki duygusal sahnelerdeki o anki rollerden ziyade arka planda çalan parçalara takılmışımdır hep. O sahneye ne kadar değer katabildiğinin hesabını yapmışımdır her seferinde. Romantizmden bahsedilecekse, ben müzik de olmalı diyorum. Bu yüzden burada paylaşım yapmadım bugüne kadar. Çünkü etkilenmediğim, yeterince paylaşmaya değer bulmadığım şeyleri sırf buraya da uğruyormuşum gibi görünmek için paylaşmadım. Sizden önce, öncelikle kendime karşı dürüst olmalıyım. Bu sanıyorum bana has bir durum, müzikle uğraşmamdan kaynaklanıyor sanıyorum. Her ikisini de çok sevmeme rağmen, paylaştığım iki eserden biri hem görsel hem işitsel, diğeri ise sadece şiir. Şarkısını çok sevmeme rağmen, sadece şiirden ibaret "sen hep benimsin" bakıyorum da buz gibi geliyor bana. Lonely Shepherd ise sözsüz ama, paylaşmak istediğim gün, en ufak bir bıkkınlık duymadan, sabahtan beri onu dinliyordum. Sizin de dinlemenizi istedim. İkisini de aynı anda eklememin nedeni üzerimdeki bu etkiyi görebilmekti. Evet haklıymışım, düşündüğüm gibiymiş. Sadece şiir adamı değilim ben. Sadece dörtlüklerden oluşan yazı dizileri bende heyecan uyandırmıyor. Ya da ben şiiri okurken o esnada onun bir parçası olamıyorum. Tüm bu açıklamalardan sonra, McNamara sence yine de romantik miyim ?