CHP’nin Kürtleşmesi
Kürt Mevlüt'ün oğlu Mehmet Sevigen
CHP TRT’yi sansürcülükle suçladı
Geçtiğimiz hafta Ahmet Türk TBMM’deki grup toplantısında “Başbakan’ın Kürtçe konuşmaya hakkı varsa benim de vardır” diyerek konuşmasını Kürtçe devam ettirdi. Bunun üzerine Meclis TV de yayını kesti.
Bu DTP’den beklenendi. Kürtçülüğe bu kadar çok tavizin verildiği bir ortamda, özellikle TRT Kürtçe’nin yayına başlamasının ardından DTP’lilerin bu türden PKK propagandaları artık kimseyi şaşırtmıyor. PKK’nın alkış tutması ve PKK yanlısı gazetelerin de olayı “tarihi çıkış” olarak nitelendirmesi gayet normal.
Kürtçülük konusunda PKK’yla yarışan ve meydanlarda Kürtçe konuşma geleneğini başlatan AKP’liler de olayı provakasyon olarak nitelendirerek yeni bir ikiyüzlülüğe imza attılar.
CHP’den gelen açıklamaysa Ahmet Türk’e değil, TRT’ye yönelik bir eleştiriydi. CHP, DTP’yi ve Ahmet Türk’ü kınamak yerine TRT’nin yayını kesmesini sansür olarak nitelendirmeyi tercih etti.
CHP sözcüsü Mustafa Özyürek, “TRT’nin bir sansür uygulaması doğru değil. Bu bir sansür uygulamasıdır. Bir partinin liderinin konuşmasına TRT sansür uygulamamalıdır. Tabi anayasamıza göre resmi dilimiz Türkçe’dir. Sayın Türk’ün de bu anayasal hükme uyması yerinde olur. Ama o konuştu diye TRT’nin bir sansür uyglamasını ben doğru bulmuyorum. Çünkü Kürtçe yayın yapan bir TRT kanalı var. 24 saat Kürtçe yayın yapan bir kanal, buna karşılık Ahmet Türk’ün konuşmasındaki bir kaç cümleyi sansür eden bir TRT.” şeklinde bir açıklama yaptı.
CHP’li Kürt vekiller Kürtçe konuşmaya cesaret edememiş!
Son dönem yaptıklarla açılımlarla birlikte, Kürt açılımını da düşündüğümüzde ne yazık ki bunları CHP’lilerin dile getirmesi de normal hale geldi. Baykal “etnik kimlik şerefimizdir” deyip, TRT Kürtçe’yi de olumluyorken elbette burada eleştirecekleri DTP değil TRT’dir.
Nereden nereye...
Bir yanda Atatürk’ün Kürtçülüğe karşı verdiği mücadele ve ulus yaratma, Türklüğü koruma politikası, diğer yanda da şimdiki CHP’nin Kürtlük, Kürtçülük propagandası.
Es geçmeyelim İstanbul milletvekili Algan Hacaloğlu Ahmet Türk’ü eleştirmiş. “Grup konuşmaları TBMM çatısı altında yapılır. Bu konuşmaların resmi dil dışında yapılması doğru değil. Mitingde, sokakta, TBMM bahçesinde konuşulabilir ama grupta olmaz.” diyerek eleştirsini anayasaya dayandırmış.
Peki ya anayasa değiştirilirse ne yapacaksınız sayın CHP’liler? Bu anayasayı da kabul edecek misiniz? Yani AKP tutar da ikinci resmi dil olarak Kürtçe’yi önerirse buna ne diyeceksiniz? Sokakta, mitingde, TBMM bahçesinde kabullendiğiniz Kürtçeyi Meclis’te niye kabul etmeyesiniz?
Kaldı ki Kürtçe TRT kanalını kabul ettiniz. Üniversitede de kabul edecek ve en sonunda iki dilli bir federasyonu en başta siz önereceksiniz. Çünkü tarihinizden ve Türklüğünüzden kopmuşsunuz.
Yine Manisa milletvekili Şahin Mengü “Bizim çok etnik kökene ait milletvekili arkadaşımız oldu. Kimse kendi anadilini kullanma cesaretini gösteremedi” diyerek bu “cesareti” AKP’nin tavizlerine dayandırmış. AKP’nin tavizleri ve Kürtçülüğü ortada ancak cesarette en büyük pay sahibi sizlersiniz çünkü bunu cesaret olarak görmeniz bile Kürtçülüğünüzün eseri. Yıllarca Kürt aşiretlerinin oylarını alarak Kürtçülük yaptınız ama bugün o aşiretler size değil AKP’ye ya da DTP’ye oy veriyor. Belki de bu, o etnik kökene mensip vekillerinizin “korkaklığının” bir sonucu.
Biraz tarihinize dönün, tüzüğünüze, parti programınıza bakın diyesimiz geliyor. Ama diyemiyoruz çünkü onu da değiştirmişler. Parti programı “Bizim milliyetçiliğimiz, çoğulculuk anlayışını benimser, tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılıdır” diyerek başlıyor, etnik kimliğin şeref olduğu üzerine sayfalarca açıklama yapılıyor, sonra da “Kürt kökenli yurttaşlarımız” söylemiyle Kürtlerin ve PKK’nın tüm istekleri alt alta sıralanıyor.
“Asimilasyon değil entegrasyon”, “Anadille eğitim, kurs, dershane”, “Kürtçe kanal”...
Sonra başka bir bölümde, GAP’ı tamamlama vaatlerinden sonra, komşu ülkelerle sıcak ilişkilerden bahsediliyor. Bu komşu ülke ise Kuzey Irak! Bizim böyle bir komşu ülkemiz var mı bilmiyoruz, Irak, İran, Suriye falan beklerken, sadece Kuzey Irak’la ilgili temenniler var CHP’nin programında:
“Kuzey Irak’lı gençlere, Türkiye’de eğitim ve staj olanağı sağlanacak, Kuzey Irak’a yönelik Kürtçe ve Arapça yayın yapılması uyum içinde yönetilecektir.”
Biz Türkiye bölünmeye gidiyor, sınırlarımızda bir Kürt devleti kuruluyor derken meğer CHP’liler “Kürdistan”dan gelecek “exchange” öğrencilerinin durumunu düşünüyormuş.
Ancak şu da bir gerçek ki CHP parti programına göre hareket etmiyor, parti programı CHP içindeki gizli-açık Kürtçülerin isteklerine göre sürekli şekil değiştiriyor, hepsi bu!
Parti Kürtlerin elinde
Geçtiğimiz hafta usulsüzlük iddiaları ile partideki yöneticilik görevinden istifa etmek zorunda kalan CHP İstanbul milletvekili Mehmet Sevigen, CHP’ye sevgisini dile getirirken, “beni bu duruma getiren partimdir. Yoksa ben, Gazi Osman Paşa’da inşaat yapan Kürt Mevlüt’ün oğlu olarak kalacaktım” dedi.
İşte Baykal’ın sağ kolu, CHP’nin ikinci adamı bu. Vasfı Kürt Mevlüt’ün oğlu olmak. Soyadı Kanunu biraz da bunun için çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsak. İnsanlar kendilerini Kürdoğlu, Arnavutoğlu gibi etnik kökenlerle değil Türk’e yaraşır bir soyadı ile tanıtsınlar diye... CHP, Türklüklerini unutan, kendilerini etnik kökenleriyle tanımlayan bu sahtekarlara kaldı ne yazık ki ve ön plana çıkan isimler hep Kürtlerden oluşuyor.
Çarşaf açılımının mimarı Gürsel Tekin aynı zamanda Kürt açılımlarından da sorumlu açık bir Kürtçü. Baykal ise boynunda poşusuyla Güneydoğu’da Kürt açılımının altını çizen Genel Başkan. Son dönemin parlayan yıldızı Tuncelili bir Alevi aşiretine mensup Kemal Kılıçdaroğlu ise etnikçiliğin dozunu kaçırıp Çerkes ırkçılığının üst düzeyde yapıldığı Bağlarbaşı Kafkas Kültür Derneği’ni ziyaret ederek Çerkes giysisi giyen bir başkan adayı! CHP’de Türklüğünden bahseden yok!
En son IPSOS KMG tarafından Haber Türk için hazırlanan seçim anketi CHP’ye oy veren kitlenin Atatürkçülükten yavaş yavaş nasıl uzaklaşmaya başladığını ortaya koydu. Anket’in İzmir sonuçları incelenmeye değer. İzmir’de CHP tabanında 100 kişiden 31’i TRT Kürtçe’yi destekliyor, 57’si ise karşı çıkıyor. AKP’nin Alevi açılımını destekleyenlerin oranı da yine % 31, karşı çıkanlar % 49. Bu destekleme oranları oldukça yüksek ve kaygı verici çünkü İzmir, CHP’nin oylarının en fazla kemikleştiği bölgelerden biri. İzmir gibi bir yerde CHP’ye oy veren insanların Kürt açılımını desteklemesi, Alevi açılımına sahip çıkması Atatürkçü duruşta bir bozulma olduğunu, milliyetçiliğin içinin boşaltıldığını gösteriyor.
Kürtçülük hızla meşrulaşırken, Atatürkçü kesim ise ne yazık ki buna alışıyor. Çarşaf açılımını destekleyenlerin oranı şimdilik % 28. Ancak kısa süre sonra bunu da destekleyenlerin sayısı hızla artacak, Atatürkçü taban çarşaf açılımına da alışacak.
CHP’nin Türkiye’ye verdiği en büyük zararlardan biri, kendisine oy veren çaresiz halk kitlesini, alternatifsiz Atatürkçüleri kendine benzetmesi. Seçmenini Kürtçü, çarşafçı yaparak, Atatürk’ün Altı Ok’unu unutturuyor.
türksolu.....
http://www.gokcefirat.com/226/yesiltuna226.htm