YaRpAK.
New member
Allah Rızası İçin...
Tokatçılık bunların işi... Yeni değil, çok eski...
90’lı yılların ortalarında başladılar... Milli Görüş’ün havuzunu doldurdular...
O zamanlar Avro yoktu, mark vardı.
Almanya’da statları doldururlardı...
Siz deyin 30 bin kişi, ben diyeyim 40 bin kişi.
Köln, Essen, Dortmund, Münih, Berlin, Frankfurt ve öteki kentlerdeki camilerde.
Yeşil holdingler arttı, sayısını ben bile unuttum.
Çoğu Konya merkezliydi...
Tamı tamına 5 milyar mark toplandı.
Nerede o paralar? Kimlerin banka hesaplarında?
Almanya’da Deniz Feneri e.V. çıktı ortaya ...
Yıl 2007... Aylardan mart...
Frankfurt Savcılığı, polis müdürü tam bir yıl boyunca izledi “Deniz Feneri”ni.
27 bin kişiden 42 milyon Avro toplanmıştı “Allah rızası” için...
Sanıklar Frankfurt’ta hapiste... Gün sayıyorlar şimdilerde...
Peki Türkiye ayağında kimler vardı?
Dosya sonunda Ankara’ya geldi, savcılığa verildi...
Almancadan Türkçeye çevriliyor.
Bekleyelim, göreceğiz...
Belki de göremeyeceğiz!
***
Hacılar, hocalar, tarikat şeyhleri ve fenerciler...
Allah rızası için!
Şeriat için!
Cennette denize nazır villalar için!
Gemicikler için!
Şirketler için!
Garip gurebaya bir tas çorba için!
Pakistan’da okul açmak, üniversite kurmak için!
Avrolar, altın takılar toplanır, bavullara konulur, kuryelere teslim edilir.
Önceden yüzde 10-15’lik komisyon cebe inmiştir.
Almanya Deniz Feneri e.V. mağduru gurbetçilerden 200’ü, dolandırıldıklarını anlayınca Avukat Sabahat Gürbüz’e koştular...
Dolandırılanlar 27 bin kişiydi...
Başvuran 200 kişi...
Bunlar Offenbach kentinde yaşıyorlardı.
Kimisi işçi, kimisi emekli!
15 gün önce avukat Gürbüz’e “dolandırıldık” diye koşan 180 kişi, ne olduysa oldu, Almanya Deniz Feneri e.V’yi mahkemeye vermekten vazgeçti.
Avukat Sabahat Hanım şaşırdı:
“Ne oldu da davadan caydınız?”
Dolandırılan gurbetçiler açık sözlüydü, şu yanıtı verdiler:
“Biz hocalara danıştık. Hocalar bize ‘siz sadaka vermişsiniz ve sadakanız da kabul olmuştur. Önemli olan sizin niyetinizdir. Dava açıp bir sürü masraf yapmayın. Avukatı zengin etmeyin. Allah size verir’ öğüdü verdiler. Biz de bu nedenle davadan vazgeçtik...”
***
Almanya Deniz Feneri e.V. böylece, mağdur olan gurbetçilere yüklü bir tazminat davasından paçayı kurtardı...
Hocaların “fetvası” işe yaradı!
Deniz Feneri e.V’yi teslim aldıktan sonra hesaplarını incelemeye başlayan Bernsau&Lautenbach Hukuk Bürosu, derneğin beş yılda 27 bin bağışçıdan 42 milyon Avro topladığını saptadı.
Kayyum bağışçılara çağrıda bulundu:
“Gelin paranızı ödeyelim.”
Kayyım ödemeleri makbuzla ve banka havalesiyle bağış yapanlar için yapmıştı.
27 bin bağışçıdan kaç kişi makbuz ve havale belgesiyle başvurdu?
Sıkı durun, açıklıyorum:
“2 bin 360 kişi...”
Amaç dışı kullanıldığı saptanan Avro tutarı 18 milyon....
Şu ana dek mağdurlara ödenen para 2 milyon 280 bin 360 Avro...
16 milyon Avro kayyumun elinde...
Ne gelen var ne parasını isteyen.
Konuyu biraz araştırınca, bir gerçek çıktı ortaya.
Bağışçıların çoğu parayı elden teslim etmiş ve makbuz filan almamış.
Sadaka gibi vermiş!
Zaten imamlar da öyle demiyor mu?
***
Bizim din bezirgânları yarın Almanya’ya gitse, şöyle İç Anadolu’yu bir dolaşsa “cenneti parselleyip” satışa çıkardıklarını söyleseler, yastık altındaki milyarlarca değerindeki altınları toplamaları hiç de zor değildir.
İnanın bunlar Sülün Osman’a taş çıkarırlar!
Sülün Osman, Galata Köprüsü’nü satmıştı sadece!
Bunlar “Allah rızası” için toplayıp şirketler kuruyorlar, gemicik satın alıyorlar, şeytanın bile aklına gelmedik işler çeviriyorlar.
Ne için yapıyorlar bunları?
Allah rızası için!
Almanya Deniz Feneri e.V. dosyası savcılıkta... Dosya gelene dek şirketler boşaltıldı, gemi satıldı, kanıtlar karartıldı.
Nasıl mı oldu?
Sahte vekâletnamelerle!
Kanal 7’de hisseler el değiştirdi!
Ne demiş atalarımız?
İş bilenin kılıç kuşananın!
Hikmet Çetinkaya http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=3553
