Müslümanlığı kurtarmak
Dün, Akşam Gazetesi'nin birinci sayfasında yayınlanan vahşetin fotoğraflarını görünce kanım dondu. Bir insan başka bir insana böyle bir vahşeti nasıl uygulayabilir. Üstelik din adına. Dünyanın hiçbir dininde böyle bir vahşet yoktur. Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan ilkel kabilelerin inanışlarında bile böyle iğrenç uygulamalar yoktur.
Bir haftadır tartışıyoruz; bu görüntüler yayınlansın mı? Yayınlanmasın mı?
Gazetemizin yayınladığı görüntüler bunların içinde en sıradan, en masum olanları. Daha fazlasına yürek dayanır mı bilemem?
Ayrıca çıplak olarak yayınlanması da olanaksız. Mecburen ufak ufak sansür kareleriyle yayınlanacak. Bu demektir ki hiçbir şey seyredemeyeceğiz. Bütün görüntüler küçük karelerden ibaret olacak...
Vahşet ortada, bunun defalarca gösterilmesinin insan psikolojisinde derin yaralar açacağı da ortada...
Bu kadar gerçek ortadaysa, bu görüntülerin yayınlanmasında tek bir amaç olabilir. O da; 'Bakın din adına, din sömürüsü adına neler yapılıyor. Sakın bunlara aldanmayın ve emellerine alet olmayın' anafikri yatıyordur.
Artık bunu anlamamak için geri kafalı olmak veya sapık olmak gerekiyor. Hala bunlara inanan geri zekalılar varsa... Allah selamet versin...
Dünyanın en çağdaş, en güzel ve sevgiye, saygıya dayalı dini olan Müslümanlık bu değil...
Dinimizin temel ilkelerinde; Allah'la kulun arasına girilemeyeceği, Allah'ın verdiği canı bir tek Allah'ın alacağı (ki intihar etmek de bu yüzden günahtır), Allah'ın yarattıklarına zulüm ve işkence yapılamayacağı,... açıktır.
Böylesine güzel dinimizi, kendi emelleri için kullananların görüntülerini televizyonda görmek istemiyorum.
Geçen seçim dönemi, 11 yaşında olan kızım okuldan geldi, karşılıklı sohbete dalınca, birdenbire soruverdi:
- Baba, Fazilet Partisi'ne oy verenler cennete gidecekmiş, vermeyenler cehenneme mi gidecek?
11 yaşındaki kızıma dinle politikanın hiç bir alakası olmadığını dinin bir inanış, politikanın ise; bizi yönetenleri belirleme sistemi olduğunu, bu tip söylemi olanların da 'sahtekar' olduğunu anlattım...
Şu anda 12 yaşında olan kızım, mezarlık evlerin bulunmasından sonra sordu:
- Baba, Müslümanlık bu mu?
- Hayır kızım!..
12 yaşındaki kızıma Müslümanlığı anlatmaya başladım.
Kızımın şansı anlatabilen bir babası olması, anlatamayan babası olanlar n'apacak. Gayet basit... Müslümanlık'tan soğuyacaklar.
Çocuklarımıza, gençlerimize Müslümanlığı çok iyi anlatmamız gerekiyor.
Bunu görev bilmemiz gerek.
İşin komik tarafı...
Müslümanız diye ortaya çıkanların Müslümanlığa verdikleri zararları; dinsizlikle suçladıkları bizler yani gerçek Müslümanlar onaracak.
Rasim Öztekin http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2000/02/11/yazarlar/yazarlar11.html
Dün, Akşam Gazetesi'nin birinci sayfasında yayınlanan vahşetin fotoğraflarını görünce kanım dondu. Bir insan başka bir insana böyle bir vahşeti nasıl uygulayabilir. Üstelik din adına. Dünyanın hiçbir dininde böyle bir vahşet yoktur. Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan ilkel kabilelerin inanışlarında bile böyle iğrenç uygulamalar yoktur.
Bir haftadır tartışıyoruz; bu görüntüler yayınlansın mı? Yayınlanmasın mı?
Gazetemizin yayınladığı görüntüler bunların içinde en sıradan, en masum olanları. Daha fazlasına yürek dayanır mı bilemem?
Ayrıca çıplak olarak yayınlanması da olanaksız. Mecburen ufak ufak sansür kareleriyle yayınlanacak. Bu demektir ki hiçbir şey seyredemeyeceğiz. Bütün görüntüler küçük karelerden ibaret olacak...
Vahşet ortada, bunun defalarca gösterilmesinin insan psikolojisinde derin yaralar açacağı da ortada...
Bu kadar gerçek ortadaysa, bu görüntülerin yayınlanmasında tek bir amaç olabilir. O da; 'Bakın din adına, din sömürüsü adına neler yapılıyor. Sakın bunlara aldanmayın ve emellerine alet olmayın' anafikri yatıyordur.
Artık bunu anlamamak için geri kafalı olmak veya sapık olmak gerekiyor. Hala bunlara inanan geri zekalılar varsa... Allah selamet versin...
Dünyanın en çağdaş, en güzel ve sevgiye, saygıya dayalı dini olan Müslümanlık bu değil...
Dinimizin temel ilkelerinde; Allah'la kulun arasına girilemeyeceği, Allah'ın verdiği canı bir tek Allah'ın alacağı (ki intihar etmek de bu yüzden günahtır), Allah'ın yarattıklarına zulüm ve işkence yapılamayacağı,... açıktır.
Böylesine güzel dinimizi, kendi emelleri için kullananların görüntülerini televizyonda görmek istemiyorum.
Geçen seçim dönemi, 11 yaşında olan kızım okuldan geldi, karşılıklı sohbete dalınca, birdenbire soruverdi:
- Baba, Fazilet Partisi'ne oy verenler cennete gidecekmiş, vermeyenler cehenneme mi gidecek?
11 yaşındaki kızıma dinle politikanın hiç bir alakası olmadığını dinin bir inanış, politikanın ise; bizi yönetenleri belirleme sistemi olduğunu, bu tip söylemi olanların da 'sahtekar' olduğunu anlattım...
Şu anda 12 yaşında olan kızım, mezarlık evlerin bulunmasından sonra sordu:
- Baba, Müslümanlık bu mu?
- Hayır kızım!..
12 yaşındaki kızıma Müslümanlığı anlatmaya başladım.
Kızımın şansı anlatabilen bir babası olması, anlatamayan babası olanlar n'apacak. Gayet basit... Müslümanlık'tan soğuyacaklar.
Çocuklarımıza, gençlerimize Müslümanlığı çok iyi anlatmamız gerekiyor.
Bunu görev bilmemiz gerek.
İşin komik tarafı...
Müslümanız diye ortaya çıkanların Müslümanlığa verdikleri zararları; dinsizlikle suçladıkları bizler yani gerçek Müslümanlar onaracak.
Rasim Öztekin http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2000/02/11/yazarlar/yazarlar11.html
