28 şubat ın Arka Perdesi

fatih pala

Banned
Katılım
1 Şub 2009
Mesajlar
240
Reaction score
0
Puanları
0
Tevfik Diker’den 13 yıl sonra gelen tarihi özür



1996 yılında Refah Partisi ile DYP arasındaki koalisyon görüşmelerinin ayrıntılarını gündeme getiren dönemin DYP yöneticilerinden emekli subay Manisa Milletvekili Tevfik Diker, Refahyol hükümetinin yıkılmasına nerede karar verildiğini açıkladı.

Bugün elini vicdanına koyarak dönemi değerlendirdiğinde Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın hassasiyetlerini yeterince anlayamamaktan duyduğu üzüntüyü dile getiren Diker, "Refahyol Hükümeti'nde yardımcılığınızı kabul etmediğim ve Refahyol'a karşı mücadele ettiğim için sizden samimi bir özür diliyorum. Lütfen kabul ediniz" dedi. İşte o yazı...

24 Aralık 1995 tarihinde 79 ilde, 83 seçim çevresinde % 10'luk Ülke barajlı d'Hont sistemi uygulanarak yapılan Milletvekili Genel Seçimleri'nde 34.155.981 seçmen toplam 138.608 sandıkta oy kullanmışlardır.

Bu genel seçim ile TBMM 20. dönem milletvekilleri seçilmiştir.

Seçimde RP.21.38-DYP.19.18 oy almışlardır.

RP'nin Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, DYP'nin Genel Başkanı ise Prof. Dr. Tansu Çiller'dir.

Bendeniz de DYP Genel Sekreteri ve Manisa DYP Milletvekili Listesi birinci sıradan seçimlere katılmış sonuçta Tevfik Diker, Rıza Akçalı, Yahya Uslu (rahmetli) ve Aysel Gökseli Manisa Milletvekili olarak 20.dönemde TBMM'ye girmiştik.

Seçimlerden sonra hükümet kurma pazarlıkları başlamış uzun süre "Ana Refah Hükümeti" (Anavatan-Refah arasında) kurulması çalışmaları gündemi işgal etmişti.

Mesut Yılmaz' ın tavırları hükümetin kurulmasının önünü tıkamış ve Yılmaz'ın tutumu, RP Genel Başkanı Millî Görüş'ün Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı DYP Genel Başkanı Çiler'e yönlendirmişti.

O günlerde Çiller hakkında haksız mal varlığı edinme başta olmak üzere birçok şaibe gündemde idi.

TBMM'de Yılmaz ve Çiller haklarındaki aklama komisyonları kararları "Akmatik" değerlendirmesi halkın dilinde idi.

Çiller'de; "Yılmaz başta olmak üzere bazı odakların kendisini Yüce Divan'a götürerek hapse atılacağı korkusu vardı" Bunu bana çok açık seçik ifade etmiş ve "Onların hesabı beni Yüce Divan'a göndermek" demişti.

Refah Partisi ile hükümet kurma görüşmeleri yapıldığı günlerde Çiller'e "İlk Başbakanlığı siz alınız, Demirel ve Ecevit geçmişte böyle yapmışlardı, MGK sistemi Başbakana göre yapılandırılmıştır. Erbakan Hocaya bilahare Başbakanlığı veriniz dediğimde; "Mecburum Hoca Başbakanlığı istiyor" dedi.

O günlerde ben ve İrfan Demiralp, Şinasi Altıner, İ. Yaşar Dedelek, Refahyol Hükümeti'nin kurulmasına karşıydık.

Hepimiz parti yöneticisiydik.

Kurulması halinde Refahyol Hükümeti'nin ülkedeki bazı dengeleri bozacağı ve ülkeye huzur getirmeyeceği kanaatindeydik.

Nitekim endişelerimizde haklı çıktık, Türkiye 28 Şubat'a gitti.

Bu arada şunu açıkça ifade edeyim AKP, 28 Şubat'ın ürünüdür.

Bir gerçeği de açık yüreklilikle ifade edeyim ben ve arkadaşlarım 28 Şubatçı olmadık.

Bizler Refahyol kurulmadan önce 21 Haziran1996'da tavır koyduk.

28 Şubatçılar Çiller'e hükümeti kurdurup bakanlık koltuğuna oturan Yalım Erez, Yıldırım Aktuna, Rıfat Serdaroğlu, Turhan Tayan gibi isimlerdir.

Refahyol Hükümeti'nin kurulması aşamasında DYP Genel Başkanı Çiller, Erbakan Hoca'nın Başbakanlığında kurulacak hükümete girmeyeceğini ve Başbakan Yardımcısı olarak bizlerden birini görevlendireceğini söyledi.

Bana bu görevi teklif etti.

Ben kabul etmedim.

Bilahare Nahit Menteşe bu görevi üstlendi.

Bu kadar anekdottan sonra önemli bir tarihi bilgimi kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

Bilmeyenler için hatırlatmak isterim.

Bendeniz Hava Kuvvetleri'nde, Genelkurmay Karargahında, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışmış bir emekli subayım.

Askeri cenahta birçok devre arkadaşım ve eski, yeni ve emekli dostlarım var.

Diyaloglarım hâlâ devam etmektedir.

Önemli bir gerçeği de hatırlatmak isterim.

Tercih oylarıyla siyasete girdim.

* * *

Tarihe ışık tutacak olay!...

Şimdi ileteceğim olayı bana ileten e-general arkadaşımın ricası ile ismini deşifre etmeyeceğim.

"ABD CIA Başkanı George Tenet, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir ve MGK Genel Sekreteri Hv. Org. İlhan Kılıç, ABD'de bir araya gelirler. Ortak bir karara varırlar. Refahyol iktidarı yıkılmalı."

Bu karardan sonra malum olaylar yaşanır ve Refahyol yıkılır.

Muhterem Hocam, Başbakanım, Değerli Prof. Dr. Necmettin Erbakan,

Bu olayı AKP kurulduktan sonra bizzat birinci ağızdan öğrendim.

AKP'nin kuruluş günlerinde de çok önemli bilgilerim oldu.

Bunları da ayrı bir makalede kamuoyuyla paylaşmak istiyorum

Dünden bugüne geldiğimde; elimi vicdanıma koyarak bir öz eleştiri yaptım.

Ülkemde yaşayan 20 milyon aç ve yoksul ve yapılan talan ile hortumlar, emperyalist hesaplar, akan kanlar beni uyandırdı.

Zattı alinizin "Millî Görüş" hassasiyetinizi yeterince algılayamadığım, Refahyol Hükümeti'nde Yardımcılığınızı kabul etmediğim ve Refahyol'a karşı mücadele ettiğim için sizden samimi bir özür diliyorum.

Lütfen kabul ediniz.

Tevfik Diker

19-20.Dönem Milletvekili

DYP eski Genel Sekreteri
İRTİCA İRTİCA DİYENLER VE BUNA İNANAN İNSANLAR A ???
VURAL SAVAŞ DA HATA YAPTIK DEMİŞTİ
ÇEVİK BİR DE MEDYANIN GAZINA GELDİK DEMİŞTİ
VE OLAYIN BAŞ AKTÖRLERİNİN ÇOĞU HATA YAPTIĞINI ANLAMIŞTI




KAYNAK= http://www.milligazete.com.tr/haber/erbakan-hocam-ozrumu-kabul-et-115667.htm
 
arkadaslar bu konular cok onemlı bakın bunları soyleyen emeklı askerdır ve koalısyon zamanında refah partısıne destek vermeyen dyp lı bırısıdır ulkemızde oynanan oyunlar ne denlı organıze anlayın tarafsız gozle bakarsanız daha ıyı kavrarsınız saygılar
 
işler sıcağındayken yenmiyor anlaşılmıyor ama soğudukça şu darbelerin acısı daha bir fazla çıkıyor.. ergenekonuda bir 20 yıl sonra değerlendirdiğimizde bunu yakınen görecez.. daha buzdağının tütanic tarafındayız. altını gören yok.
 
işler sıcağındayken yenmiyor anlaşılmıyor ama soğudukça şu darbelerin acısı daha bir fazla çıkıyor.. ergenekonuda bir 20 yıl sonra değerlendirdiğimizde bunu yakınen görecez.. daha buzdağının tütanic tarafındayız. altını gören yok.

ergenekon olayı cıddı olaydır dedıgın dogru bızım medyamızın cogu gerceklerı 5.10 yıl sonra anlatır ama hukumet ve dıger partıler olaya sıyası yaklasmamalıdır lar chp avukatıyım dıyor sen katılmısın syn baykal sen devlete karsı orgutmu olusturdun syn baykal syn baykal yanlıs yapmıstır nedendır bılemem boyle cıddı konularda sıyası olunmaz ulke cıkarına gore hareket edılır rahmetlı ugur mumcu yu ve dıger profesorlerı yazarları devletın onemlı kurumlarındakı ınsanları kım oldurdu ? devletın ıcınden yardım almadan kımse yapamaz ama ergenekon dıyede masum ınsanları susturmak tutuklamak olmaz dıkkat edılmesı lazımdır ....................
 
işler sıcağındayken yenmiyor anlaşılmıyor ama soğudukça şu darbelerin acısı daha bir fazla çıkıyor.. ergenekonuda bir 20 yıl sonra değerlendirdiğimizde bunu yakınen görecez.. daha buzdağının tütanic tarafındayız. altını gören yok.



o zamana bitiremezler

20 yıla kadar becerip
bitirebilecek adalet bakanımız yok
 
12. sene-i devriyesine girilirken 28 Şubat olayının bilgilerini tazeleyelim.

'İrtica' yaygarasıyla inançlı insanları karalayarak 28 Şubat askeri müdahalesine zemin hazırlamak üzere kurulan kirli tezgah yıllar sonra aydınlandı. Ergenekon'da ifadesine başvurulan gizli tanık, bir dönemin çirkin senaryolarını tüm açıklığıyla anlattı.

28 Şubat senaryosu Harbiye Orduevi'nde yazıldı

Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan bir gizli tanık, 28 Şubat döneminde kurulan çirkin tezgahların, Fadime Şahin-Müslüm Gündüz ve Ali-Emire Kalkancı skandallarının perde arkasını gözler önüne serdi. İşte korkunç senaryonun detayları:

Refah Partisi'nin giderek oylarını artırdığını ve bunun hiçbir şekilde önüne geçilemediğini gören darbeciler, büyük şehirlerde, toplumun nabzını en iyi tutan meslek grubu olan taksicilerle görüşüp tahlil yaptılar. Taksiye binip şoförlere, Refah Partililerin yaptığı iddia edilen yolsuzlukları anlattılar. 'Bunlar Türkiye'yi İran'a çevirecek' dediler. Gördüler ki bu iddiaları, taksiciler ciddiye almıyor. Sonra taksicilere, 'Filanca tarikatın şeyhi, kadınlara kızlara tecavüz etmiş' şeklinde hayali hikayeler anlattılar. Taksiciler buna çok sinirlendi. 'Vay namussuz, şerefsizler' dediler.

Ha demek ki Türk toplumunun en hassas tarafı burası; namus, belden aşağı mevzular. Hemen bu yönde senaryolar hazırlamak için kollar sıvandı.

ORDUEVİNDE YEMEK

Senaryoları darbeciler adına Veli Küçük organize ediyordu. 'İhale', Turgut Yağ Sanayi'nin sahibi Turgut Büyükdağ'a verildi. Veli Küçük'le Turgut Büyükdağ, bir akşam Harbiye Orduevi'nde buluşarak baş başa yemek yediler ve 'senaryonun' ayrıntılarını konuştular.

EKİP KURULUYOR

Senaryonun finansörü Turgut Büyükdağ, organizatörleri, Strateji Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Ümit Oğuztan, Sisi olarak bilinen transseksüel Seyhan Soylu ve Polis Müdürü Ümit Bavbek'ti. Bütün görüşmeler, Büyükdağ'ın sahibi olduğu, Nişantaşı Akkirmanlı Sokak'taki Strateji Dergisi'nin ofisinde yapılıyordu.

Önce işe iki tarikat şeyhi bulunarak başlandı. Birisi, sıra dışı kıyafetleriyle dikkat çeken Aczmendi Tarikatı'nın Lideri Müslüm Gündüz, diğeri de çevresinde 'cinci hoca' olarak tanınan Ali Kalkancı idi.





PAVYONDA ÇALIŞIYORDU

Sıra, tarikat şeyhlerine kadın bulmaya gelmişti. Ümit Oğuztan, Aksaray'da, sonradan Hanedan Restoran olarak değişen pavyonda çalışan Fadime Şahin'i bu iş için ayarladı. Şahin, iddialara göre konsomatrislik yapıyor, Sisi ve Ümit Oğuztan tarafından erkeklere pazarlanıyordu. Ümit Oğuztan ve 'basın danışmanı' Sisi, Fadime Şahin'e büyük paralar vaat ediyorlardı. Fadime Şahin, hemen bir tesettür mağazasına götürüldü ve iki takım tesettür kıyafeti ve renk renk eşarplar alındı.





Alkolik ve işsiz Kalkancı'yı eğitip hacca gönderdiler

Askeri müdahaleye zemin hazırlamak ve kamuoyunu yönlendirmek amacıyla amacıyla birbiri ardına ortaya çıkartılan sözde skandallar, 28 Şubatçılar tarafından tek tek planlanmıştı. O günlerde TV ekranlarını uzun süre meşgul eden 'irtica' haberlerinin başlıca konukları arasında yer alan sahte şeyh Ali Kalkancı ise, bu skandal üretiminin tipik bir örneğiydi. Darbe tezgahının figüranlarından birisi olarak kamuoyuna sunulmak üzere hazırlanan Ali Kalkancı, ünlü bir işadamının kızı olan Emire Ersoy ile tanıştırıldı. Evlenmeleri için ortam hazırlandı.





Ancak ünlü işadamı, işsiz güçsüz ve alkolik biri olarak bilinen Ali Kalkancı'ya kızını vermek istemiyordu. Kalkancı dini konularda eğitime tabi tutuldu, rolü ezberlettirildi. Sonra da hacca gönderildi. Dönüşte, Kalkancı'ya kız istemek için Emire'nin babasının kapısı çalındı. Kızını vermeye yanaşmayan babaya bu kez kendisi hakakında tutulmuş bazı dosyalar gösterildi. Baba, “Sen bize yardımcı olursan biz de sana yardım ederiz, dosyaları yok ederiz. Ayrıca bu bu işin olmasını Peygamber efendimiz de istiyor' denilerek ikna edildi.


Tezgah sonuç verdi Refahyol düşürüldü

İİktidarın büyük ortağı olan Refah Partisi'nin giderek oylarını arttırdığını gören ve gidişattan hoşnutsuz olan darbeciler, askeri müdahaleye zemin hazırlayabilmek amacıyla çalışmalara başladı. Büyük şehirlerde yapılan anketlerle halkı hangi konuların etkileyebileceğini tespit eden darbeciler hazırlana senaryo gereği irtica yaygarasına başladı. TV kanallarına servis edilen dosyalar birer ikişer ortaya çıkarılıyordu. Tezgahın son halkası olarak Sincan'da tanklar yürütüldü ve Refahyol hükümeti çekilmek zorunda kaldı.




PAVYONDAN TARİKAT ŞEYHİNE

Ismarlama skandal için bir pavyondan ayarlanan Fadime Şahin'in, kısa sürede İslami konulara adapte edilmesi gerekiyordu. İslami kesimin önde gelen bazı isimleriyle tanıştırıldı. Bu sırada, tanıştığı isimlerden biri de Aczmendi Tarikatı'nın Lideri Müslüm Gündüz'dü. Sonra Fatih'te 'staja' tabi tutuldu. Zaten Sultanbeyli'de yaşayan muhafazakar bir aileden geliyordu. Kısa sürede belli konularda bilgi sahibi olması sağlandı.

Senaryo gereği skandalların patlatılması için toplumun dini duygularının yoğun yaşandığı Ramazan ayı seçilmişti. 29 Aralık 1996 tarihinde, aylardır gazete sayfaları ve televizyon ekranlarında ilginç kıyafet ve bastonlarıyla haberlere konu olan tarikatın lideri ile başka bir tarikatın çevresinde büyük saygı gören liderinin gayri meşru ilişkileri art arda toplumun gözünün önüne seriliyordu. Müslüm Gündüz, bir gazete yazarı olan arkadaşının evinde Fadime Şahin'le basılıyor, ünlü işadamının güzel kızının, bir tarikat şeyhi tarafından nasıl kandırılarak tuzağa düşürüldüğü manşetlere taşınıyordu.

VE HÜKÜMET DÜŞÜYOR

Senaryoyu yazanlar, istedikleri sonucu almakta gecikmiyorlar. Bir yandan Sincan'da tanklar yürütülüyor, diğer yandan da Türk basınının etkin gazete ve televizyonları, 'irtica' kampanyaları başlatıyor. Aylardır süren 'Bırakın' baskısı, art arda patlayan skandallar sayesinde sonuç veriyor. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nin koalisyonundaki Refah Yol Hükümeti'nin Başbakanı Necmettin Erbakan, 18 Haziran 1997 tarihinde istifa ediyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, DYP Lideri Tansu Çiller'e değil, ANAP Lideri Mesut Yılmaz'a veriyor.


Bol andıçlı antidemokratik 28 Şubat süreci


28 Şubat 1997'de MGK, hükümetin uygulamalarını eleştiren ve irtica ile mücadele çağrısı yapan 18 maddelik bildiri yayınladı.

Refah Partisi (RP) ve Doğruyol Partisi'nin (DYP) oluşturduğu koalisyon hükümetinin başkanı, Başbakan Necmettin Erbakan 18 Haziran'da istifa etti.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iki parti arasındaki protokolü dikkate almadı ve yeni hükümeti kurma görevini DYP lideri Tansu Çiller yerine ANAP lideri Mesut Yılmaz'a verdi.

12 Temmuz'da ANAP, DSP ve MHP koalisyonu kuruldu.

MGK bildirisi uyarınca zorunlu temel eğitim 8 yıla çıkarıldı. İmam hatip liseleri de dahil, meslek liselerinin orta bölümleri kapatıldı.

21 Mayıs'ta RP aleyhine kapatma davası açıldı. Anayasa Mahkemesi 18 Ocak 1998'de RP'yi kapadı, Erbakan ve 6 kişiye 5 yıl siyaset yasağı konuldu.

Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı olan Çevik Bir'in, yasadışı "Batı Çalışma Grubu"nun kurucularından olduğu ortaya çıkarıldı. Grup, vatandaşları fişliyordu.

25 Nisan 1998'de Hürriyet ve Sabah gazetelerinde PKK itirafçısı Şemdin Sakık'ın ifadelerine dayanılarak aralarında gazetecilerin de bulunduğu bir grup tanınmış kişinin "PKK destekçisi" olduğu iddiası yayınlandı. Sakık'ın ifadesinin sahte olduğu, Genelkurmay'ca psikolojik harekat çerçevesinde sızdırıldığı ortaya çıktı.

"Post-modern darbe" deyimini ilk kullanan Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Refahyol'u nasıl düşürdüklerini şu sözlerle övünerek anlatıyordu: "Tek bir mermi atılmadı, tek bir burun kanamadı. Tıpkı NATO'nun Varşo Paktı'nı teslim alması gibi."

ayvdx4.jpg



28tky0i.jpg


Çevik Bir’in elyazısıyla

Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in el yazısıyla 12 Eylül 1997’de daha önce Hava, Deniz, Kara, Jandarma ve Harp Akademilerine gönderdiği yazılı emirlerle ilgili olarak bu emirlerin yerine getirilmesinde izlenecek yöntemle ilgili altı maddelik talimatname:

1- Hiçbir kademeye yayınlanmayacak.
2- Kesinlikle fotokopi yapılmayacak.
3- Hiçbir kimseye gösterilmeyecek.
4- Devamlı kilitli kasada bulunacak.
5- Yapılması gereken hususlar bizzat Bölge Komutanı tarafından yapılacak.
6- Yapılan bütün çalışmalar bu dosyanın ekinde bulundurulacak.
 
asker otursa sadece işini yapsa smdi ozgurlukler ulkesinde olurduk ne abd usagı nede ab
 
12. sene-i devriyesine girilirken 28 Şubat olayının bilgilerini tazeleyelim.

'İrtica' yaygarasıyla inançlı insanları karalayarak 28 Şubat askeri müdahalesine zemin hazırlamak üzere kurulan kirli tezgah yıllar sonra aydınlandı. Ergenekon'da ifadesine başvurulan gizli tanık, bir dönemin çirkin senaryolarını tüm açıklığıyla anlattı.

28 Şubat senaryosu Harbiye Orduevi'nde yazıldı

Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan bir gizli tanık, 28 Şubat döneminde kurulan çirkin tezgahların, Fadime Şahin-Müslüm Gündüz ve Ali-Emire Kalkancı skandallarının perde arkasını gözler önüne serdi. İşte korkunç senaryonun detayları:

Refah Partisi'nin giderek oylarını artırdığını ve bunun hiçbir şekilde önüne geçilemediğini gören darbeciler, büyük şehirlerde, toplumun nabzını en iyi tutan meslek grubu olan taksicilerle görüşüp tahlil yaptılar. Taksiye binip şoförlere, Refah Partililerin yaptığı iddia edilen yolsuzlukları anlattılar. 'Bunlar Türkiye'yi İran'a çevirecek' dediler. Gördüler ki bu iddiaları, taksiciler ciddiye almıyor. Sonra taksicilere, 'Filanca tarikatın şeyhi, kadınlara kızlara tecavüz etmiş' şeklinde hayali hikayeler anlattılar. Taksiciler buna çok sinirlendi. 'Vay namussuz, şerefsizler' dediler.

Ha demek ki Türk toplumunun en hassas tarafı burası; namus, belden aşağı mevzular. Hemen bu yönde senaryolar hazırlamak için kollar sıvandı.

ORDUEVİNDE YEMEK

Senaryoları darbeciler adına Veli Küçük organize ediyordu. 'İhale', Turgut Yağ Sanayi'nin sahibi Turgut Büyükdağ'a verildi. Veli Küçük'le Turgut Büyükdağ, bir akşam Harbiye Orduevi'nde buluşarak baş başa yemek yediler ve 'senaryonun' ayrıntılarını konuştular.

EKİP KURULUYOR

Senaryonun finansörü Turgut Büyükdağ, organizatörleri, Strateji Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Ümit Oğuztan, Sisi olarak bilinen transseksüel Seyhan Soylu ve Polis Müdürü Ümit Bavbek'ti. Bütün görüşmeler, Büyükdağ'ın sahibi olduğu, Nişantaşı Akkirmanlı Sokak'taki Strateji Dergisi'nin ofisinde yapılıyordu.

Önce işe iki tarikat şeyhi bulunarak başlandı. Birisi, sıra dışı kıyafetleriyle dikkat çeken Aczmendi Tarikatı'nın Lideri Müslüm Gündüz, diğeri de çevresinde 'cinci hoca' olarak tanınan Ali Kalkancı idi.





PAVYONDA ÇALIŞIYORDU

Sıra, tarikat şeyhlerine kadın bulmaya gelmişti. Ümit Oğuztan, Aksaray'da, sonradan Hanedan Restoran olarak değişen pavyonda çalışan Fadime Şahin'i bu iş için ayarladı. Şahin, iddialara göre konsomatrislik yapıyor, Sisi ve Ümit Oğuztan tarafından erkeklere pazarlanıyordu. Ümit Oğuztan ve 'basın danışmanı' Sisi, Fadime Şahin'e büyük paralar vaat ediyorlardı. Fadime Şahin, hemen bir tesettür mağazasına götürüldü ve iki takım tesettür kıyafeti ve renk renk eşarplar alındı.





Alkolik ve işsiz Kalkancı'yı eğitip hacca gönderdiler

Askeri müdahaleye zemin hazırlamak ve kamuoyunu yönlendirmek amacıyla amacıyla birbiri ardına ortaya çıkartılan sözde skandallar, 28 Şubatçılar tarafından tek tek planlanmıştı. O günlerde TV ekranlarını uzun süre meşgul eden 'irtica' haberlerinin başlıca konukları arasında yer alan sahte şeyh Ali Kalkancı ise, bu skandal üretiminin tipik bir örneğiydi. Darbe tezgahının figüranlarından birisi olarak kamuoyuna sunulmak üzere hazırlanan Ali Kalkancı, ünlü bir işadamının kızı olan Emire Ersoy ile tanıştırıldı. Evlenmeleri için ortam hazırlandı.





Ancak ünlü işadamı, işsiz güçsüz ve alkolik biri olarak bilinen Ali Kalkancı'ya kızını vermek istemiyordu. Kalkancı dini konularda eğitime tabi tutuldu, rolü ezberlettirildi. Sonra da hacca gönderildi. Dönüşte, Kalkancı'ya kız istemek için Emire'nin babasının kapısı çalındı. Kızını vermeye yanaşmayan babaya bu kez kendisi hakakında tutulmuş bazı dosyalar gösterildi. Baba, “Sen bize yardımcı olursan biz de sana yardım ederiz, dosyaları yok ederiz. Ayrıca bu bu işin olmasını Peygamber efendimiz de istiyor' denilerek ikna edildi.


Tezgah sonuç verdi Refahyol düşürüldü

İİktidarın büyük ortağı olan Refah Partisi'nin giderek oylarını arttırdığını gören ve gidişattan hoşnutsuz olan darbeciler, askeri müdahaleye zemin hazırlayabilmek amacıyla çalışmalara başladı. Büyük şehirlerde yapılan anketlerle halkı hangi konuların etkileyebileceğini tespit eden darbeciler hazırlana senaryo gereği irtica yaygarasına başladı. TV kanallarına servis edilen dosyalar birer ikişer ortaya çıkarılıyordu. Tezgahın son halkası olarak Sincan'da tanklar yürütüldü ve Refahyol hükümeti çekilmek zorunda kaldı.




PAVYONDAN TARİKAT ŞEYHİNE

Ismarlama skandal için bir pavyondan ayarlanan Fadime Şahin'in, kısa sürede İslami konulara adapte edilmesi gerekiyordu. İslami kesimin önde gelen bazı isimleriyle tanıştırıldı. Bu sırada, tanıştığı isimlerden biri de Aczmendi Tarikatı'nın Lideri Müslüm Gündüz'dü. Sonra Fatih'te 'staja' tabi tutuldu. Zaten Sultanbeyli'de yaşayan muhafazakar bir aileden geliyordu. Kısa sürede belli konularda bilgi sahibi olması sağlandı.

Senaryo gereği skandalların patlatılması için toplumun dini duygularının yoğun yaşandığı Ramazan ayı seçilmişti. 29 Aralık 1996 tarihinde, aylardır gazete sayfaları ve televizyon ekranlarında ilginç kıyafet ve bastonlarıyla haberlere konu olan tarikatın lideri ile başka bir tarikatın çevresinde büyük saygı gören liderinin gayri meşru ilişkileri art arda toplumun gözünün önüne seriliyordu. Müslüm Gündüz, bir gazete yazarı olan arkadaşının evinde Fadime Şahin'le basılıyor, ünlü işadamının güzel kızının, bir tarikat şeyhi tarafından nasıl kandırılarak tuzağa düşürüldüğü manşetlere taşınıyordu.

VE HÜKÜMET DÜŞÜYOR

Senaryoyu yazanlar, istedikleri sonucu almakta gecikmiyorlar. Bir yandan Sincan'da tanklar yürütülüyor, diğer yandan da Türk basınının etkin gazete ve televizyonları, 'irtica' kampanyaları başlatıyor. Aylardır süren 'Bırakın' baskısı, art arda patlayan skandallar sayesinde sonuç veriyor. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nin koalisyonundaki Refah Yol Hükümeti'nin Başbakanı Necmettin Erbakan, 18 Haziran 1997 tarihinde istifa ediyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, DYP Lideri Tansu Çiller'e değil, ANAP Lideri Mesut Yılmaz'a veriyor.


Bol andıçlı antidemokratik 28 Şubat süreci


28 Şubat 1997'de MGK, hükümetin uygulamalarını eleştiren ve irtica ile mücadele çağrısı yapan 18 maddelik bildiri yayınladı.

Refah Partisi (RP) ve Doğruyol Partisi'nin (DYP) oluşturduğu koalisyon hükümetinin başkanı, Başbakan Necmettin Erbakan 18 Haziran'da istifa etti.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iki parti arasındaki protokolü dikkate almadı ve yeni hükümeti kurma görevini DYP lideri Tansu Çiller yerine ANAP lideri Mesut Yılmaz'a verdi.

12 Temmuz'da ANAP, DSP ve MHP koalisyonu kuruldu.

MGK bildirisi uyarınca zorunlu temel eğitim 8 yıla çıkarıldı. İmam hatip liseleri de dahil, meslek liselerinin orta bölümleri kapatıldı.

21 Mayıs'ta RP aleyhine kapatma davası açıldı. Anayasa Mahkemesi 18 Ocak 1998'de RP'yi kapadı, Erbakan ve 6 kişiye 5 yıl siyaset yasağı konuldu.

Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı olan Çevik Bir'in, yasadışı "Batı Çalışma Grubu"nun kurucularından olduğu ortaya çıkarıldı. Grup, vatandaşları fişliyordu.

25 Nisan 1998'de Hürriyet ve Sabah gazetelerinde PKK itirafçısı Şemdin Sakık'ın ifadelerine dayanılarak aralarında gazetecilerin de bulunduğu bir grup tanınmış kişinin "PKK destekçisi" olduğu iddiası yayınlandı. Sakık'ın ifadesinin sahte olduğu, Genelkurmay'ca psikolojik harekat çerçevesinde sızdırıldığı ortaya çıktı.

"Post-modern darbe" deyimini ilk kullanan Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Refahyol'u nasıl düşürdüklerini şu sözlerle övünerek anlatıyordu: "Tek bir mermi atılmadı, tek bir burun kanamadı. Tıpkı NATO'nun Varşo Paktı'nı teslim alması gibi."

ayvdx4.jpg



28tky0i.jpg


Çevik Bir’in elyazısıyla

Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in el yazısıyla 12 Eylül 1997’de daha önce Hava, Deniz, Kara, Jandarma ve Harp Akademilerine gönderdiği yazılı emirlerle ilgili olarak bu emirlerin yerine getirilmesinde izlenecek yöntemle ilgili altı maddelik talimatname:

1- Hiçbir kademeye yayınlanmayacak.
2- Kesinlikle fotokopi yapılmayacak.
3- Hiçbir kimseye gösterilmeyecek.
4- Devamlı kilitli kasada bulunacak.
5- Yapılması gereken hususlar bizzat Bölge Komutanı tarafından yapılacak.
6- Yapılan bütün çalışmalar bu dosyanın ekinde bulundurulacak.

Çevik Bir gibi bir Selanik yahudisi ve diğerleri...

Bence tablo gayet net
 
Çevik Bir gibi bir Selanik yahudisi ve diğerleri...

Bence tablo gayet net

reezaletsin cevik selanik yahudi dedign adam sayesinde kusadasında yasayabiliorum halkı orgutlemeseler suanda sevrdeki gibi ankaradan yazabilrdm yada hic yazamazdım sevride kimin kabul ettigini dusun sonra hayran olcagın adamı sec
 
Geri
Üst