YaRpAK.
New member
Halk'i "Sürü" , ya da "Köpek" Niteliginde gören , Degersiz ve Yetersiz Bilen ve Cehalet Içinde Tutmak Isteyen "Seriatci Aydin"
Sagci parti'lerin olusturdugu koalisyon hükümeti'nin 1977 Haziran seçimleri sonucunda yenilmis olarak istifa zorunlugunda kalmasindan yakinan bir seriatci yazar, halk'i söyle azarlayordu: "Ah su bizim milletin...topunu birden Haymana ovasina yigsalar da 'Millet' diye çagirsalar, her fert -'Acaba kimi çagiriyorlar?-' gibilerinden birbirinin yüzüne bakar..."767. Bu ayni yazarin yillarca destekler oldugu seriatci bir parti'nin lideri, hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Basbakan yardimcisi olarak, halk'in tanimini söyle yapmaktaydi: "Halk dedigimiz sey çarsida, pazarda toplanan yiginlardir..." . Halk'i daima yetersiz, daima asagilik ve hayvana yaklasik, ve körü körüne itaat göreviyle yaratilmis sürü, ve sömürülmek ve sopayla yönetilmek, ve cahil kertede bekletilmek gereken kisiler yigini seklinde gören zihniyet, seriatci'nin sasmaz bir mel'anet ve kurnazlikla uyguladigi siyadetin temelini olusturur. Bu zihniyet'in günümüzdeki temsilcileri Kur'an'i anayasa niteliginde olam üzere uygulayan seriat ülkeleri yöneticileridir. 1992 yili'nin Mart ayi içerisinde Suudi Arabistan kirali, büyük bir iftiharla dünya kamu oyu'na, kendi ülkesinde demokratik secim usullerinin uygulanamayacagini, ve halkin seçim usul'leriyle kendi kendisini yönetemeyecegini ilan etmistir.
Islam tarihi boyunca yazarlar, düsünürler, ve din adamlari ve iktidar sahipleri için Halk denilen sey hep bu olmustur . "Hüccet'ül Islam" diye ün salan Gazali' nin kaleminde halk bir "hayvan sürüsü" ve Cüveyni 'nin kaleminde ise "köpek" olarak tanimlanmistir : "Köpegini (Halk'i) yari aç tut ki, seni takip etsin" diye tavsiyede bulunurdu Cüveyni kendi döneminin hükümdarlarina. Daha sonraki bir tarih itibariyle Nizam-ül Mülk, halk için asagi yukari ayni sözleri sarfetmistir 768 ! Yazar ve düsünürlerin saplandiklari görüs o idi ki halk, fikren ve ahlaken yetersiz olup kendi kendisini yönetemez, ve ancak Tanri ve peygamber emirleriyle yasamlarini düzenleyebilir. Bu itibarla din, sosyal ve siyasal yasamin temel tasi'dir ve din elden giderse devlet ve toplum yok olmus olur. Seriat egitimiyle yetisen ve halki kul 'luktan ileri bir kerteye layik görmeyen iktidarlarin insanlik disi tutumu, daima vicdan sizlatici olmustur.
Kuskusuz ki Bati' da da , Orta Çag dönemi boyunca, buna benzer görüsler ve inanislar olmustur; fakat ne var ki orada bu inanislara karsi dikilen, ve din ve devlet ayrimi içerisinde halkin laik egitim yolu ile kendi kendisinin efendisi olabilecegini, ve kendi yaptigi kanunlara göre ve Dogal haklara ve insanlik haysiyeti duygusuna sahip ve özgürlük içerisinde yasayabilecegini savunan aydin'lar da olmustur. Islam dünyasinda ise bu dogrultuda her hangi bir görüs belirten pek görülmemistir. Onlarin inandiklari ve halki da inanmaya zorladiklari su olmustur ki Tanri insanlari , kendi dilegine göre ,"Bilenler" ve "Bilmeyenler" seklinde yaratir: nasil ki diledigine bol rizik ve diledigine de az rizik veriyor ise, ve nasil ki diledigini dogru yola sokuyor ve diledigini de saptiriyor ise...
Söylemege gerek yoktur ki bu tür inanislara karsi çikmak ve halk yiginlarini fikren ve ahlaken gelistirmek, ancak insan varligina ve halk'a sevgi duymakla ve insan aklinin sinirsiz gelisebilirligine inanmakla mümkündür. Islam dünyasi'nin aydin'lari, halk yiginlarini hayvan sürüsü saydiklari içindir ki halk iradesi'ne deger vermemislerdir. Bati'da ise aydin'lar halki, irade ve haysiyet sahibi varlik bilerek akil disi verilerden ve etkilerden kurtarmak istemisler ve söyle düsünmüslerdir: "Eger toplum akilci egitimden geçirilecek olursa kendi akli ve irade gücü yolu ile kendi dünyasini ve Tanri'sini tanimaga muktedir olur. Her sey akil rolu ile aranmalidir. Tanri hakkinda en dogru inanislara ancak akil sayesinde sahip olunabilinir. En saglam iman , akilci temele dayali iman'dir . Toplum ancak bu suretle en ileri bir yasam düzeyine yükselebilir" . Bu düsünceye seriat'ci aydinlar daima yabanci kalmislardir.
http://www.ilhan-arsel.org/
İlhan Arsel http://www.ilhan-arsel.org/Aydin_ve_Aydin/a202.htm
Sagci parti'lerin olusturdugu koalisyon hükümeti'nin 1977 Haziran seçimleri sonucunda yenilmis olarak istifa zorunlugunda kalmasindan yakinan bir seriatci yazar, halk'i söyle azarlayordu: "Ah su bizim milletin...topunu birden Haymana ovasina yigsalar da 'Millet' diye çagirsalar, her fert -'Acaba kimi çagiriyorlar?-' gibilerinden birbirinin yüzüne bakar..."767. Bu ayni yazarin yillarca destekler oldugu seriatci bir parti'nin lideri, hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Basbakan yardimcisi olarak, halk'in tanimini söyle yapmaktaydi: "Halk dedigimiz sey çarsida, pazarda toplanan yiginlardir..." . Halk'i daima yetersiz, daima asagilik ve hayvana yaklasik, ve körü körüne itaat göreviyle yaratilmis sürü, ve sömürülmek ve sopayla yönetilmek, ve cahil kertede bekletilmek gereken kisiler yigini seklinde gören zihniyet, seriatci'nin sasmaz bir mel'anet ve kurnazlikla uyguladigi siyadetin temelini olusturur. Bu zihniyet'in günümüzdeki temsilcileri Kur'an'i anayasa niteliginde olam üzere uygulayan seriat ülkeleri yöneticileridir. 1992 yili'nin Mart ayi içerisinde Suudi Arabistan kirali, büyük bir iftiharla dünya kamu oyu'na, kendi ülkesinde demokratik secim usullerinin uygulanamayacagini, ve halkin seçim usul'leriyle kendi kendisini yönetemeyecegini ilan etmistir.
Islam tarihi boyunca yazarlar, düsünürler, ve din adamlari ve iktidar sahipleri için Halk denilen sey hep bu olmustur . "Hüccet'ül Islam" diye ün salan Gazali' nin kaleminde halk bir "hayvan sürüsü" ve Cüveyni 'nin kaleminde ise "köpek" olarak tanimlanmistir : "Köpegini (Halk'i) yari aç tut ki, seni takip etsin" diye tavsiyede bulunurdu Cüveyni kendi döneminin hükümdarlarina. Daha sonraki bir tarih itibariyle Nizam-ül Mülk, halk için asagi yukari ayni sözleri sarfetmistir 768 ! Yazar ve düsünürlerin saplandiklari görüs o idi ki halk, fikren ve ahlaken yetersiz olup kendi kendisini yönetemez, ve ancak Tanri ve peygamber emirleriyle yasamlarini düzenleyebilir. Bu itibarla din, sosyal ve siyasal yasamin temel tasi'dir ve din elden giderse devlet ve toplum yok olmus olur. Seriat egitimiyle yetisen ve halki kul 'luktan ileri bir kerteye layik görmeyen iktidarlarin insanlik disi tutumu, daima vicdan sizlatici olmustur.
Kuskusuz ki Bati' da da , Orta Çag dönemi boyunca, buna benzer görüsler ve inanislar olmustur; fakat ne var ki orada bu inanislara karsi dikilen, ve din ve devlet ayrimi içerisinde halkin laik egitim yolu ile kendi kendisinin efendisi olabilecegini, ve kendi yaptigi kanunlara göre ve Dogal haklara ve insanlik haysiyeti duygusuna sahip ve özgürlük içerisinde yasayabilecegini savunan aydin'lar da olmustur. Islam dünyasinda ise bu dogrultuda her hangi bir görüs belirten pek görülmemistir. Onlarin inandiklari ve halki da inanmaya zorladiklari su olmustur ki Tanri insanlari , kendi dilegine göre ,"Bilenler" ve "Bilmeyenler" seklinde yaratir: nasil ki diledigine bol rizik ve diledigine de az rizik veriyor ise, ve nasil ki diledigini dogru yola sokuyor ve diledigini de saptiriyor ise...
Söylemege gerek yoktur ki bu tür inanislara karsi çikmak ve halk yiginlarini fikren ve ahlaken gelistirmek, ancak insan varligina ve halk'a sevgi duymakla ve insan aklinin sinirsiz gelisebilirligine inanmakla mümkündür. Islam dünyasi'nin aydin'lari, halk yiginlarini hayvan sürüsü saydiklari içindir ki halk iradesi'ne deger vermemislerdir. Bati'da ise aydin'lar halki, irade ve haysiyet sahibi varlik bilerek akil disi verilerden ve etkilerden kurtarmak istemisler ve söyle düsünmüslerdir: "Eger toplum akilci egitimden geçirilecek olursa kendi akli ve irade gücü yolu ile kendi dünyasini ve Tanri'sini tanimaga muktedir olur. Her sey akil rolu ile aranmalidir. Tanri hakkinda en dogru inanislara ancak akil sayesinde sahip olunabilinir. En saglam iman , akilci temele dayali iman'dir . Toplum ancak bu suretle en ileri bir yasam düzeyine yükselebilir" . Bu düsünceye seriat'ci aydinlar daima yabanci kalmislardir.
http://www.ilhan-arsel.org/
İlhan Arsel http://www.ilhan-arsel.org/Aydin_ve_Aydin/a202.htm