Davos Oltasına Düşenler

seriqatil1

Banned
Katılım
23 Ocak 2009
Mesajlar
694
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
İŞİ GÜCÜ YALAN , DOLAN VE TALAN ADIDA TAYYİP ERDOĞ
DAVOS OLTASINA DÜŞENLER

HERŞEYİ AÇIKTAN YAPIYORLAR


BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyareti sırasında Bush ile gizli anlaşma yapıldığı iddialarına "Bu tür iddialarda bulunmak hiç doğru olmayan bir siyaset biçimidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı ülkesinin çıkarları konusunda gizli anlaşma yapacak kadar şerefsiz değildir" diyerek tepki göstermişti.

Sınırötesi operasyona "destek karşılığında ABD'ye Türkiye'nin birşey vereceğine" ilişkin eleştirilere böyle celallenen Recep Tayyip Erdoğan'ın sinirli olduğu ve siyasi kimyasının bozulduğu bu sözlerinden anlaşılıyor.

Halbuki, böyle celalleneceğine, diyebiliyorsa eğer "ABD tarafından Irak'ın kuzeyinde tasarlanan şer devletini tanıyacağım iddiası yanlıştır, ne Irak'ın kuzeyindeki şer devletini tanıyacağım, ne de PKK'lılara af ve siyaset yolunu açacağım, bunu da şimdiden ilan ediyorum..." deseydi daha açık ve net olmaz mıydı?

Tayyip Erdoğan, böylesine açık ve net konuşacağına, bir yandan, "Kuzey Irak'ın İstikrarı..." lafını ağzından düşürmüyor ve PKK'yı, istediklerini vererek dağdan indirmenin hesaplarını yapıyor, diğer yandan da bir başbakana yakışmayacak uslupla konuyu karambole getirmeye çalışıyor...

Daha bir ay önce PKK'ya yapılması istenen operasyona, tezkere kararı çıkmasına rağmen karşı çıkan ABD-AKP ikilisinin bugün operasyon üzerinden kahramanlaşmaya çalışması gözlerden kaçmamaktadır.

Operasyona karşı çıkanların, birdenbire operasyona sahip çıkma çabaları, şüphelerin kaynağıdır.

Bu şüphelerin ayyuka çıktığı dönemde The Ekonomist dergisinin Bush-Erdoğan arasında "PKK'ya af ve sözde Kürdistan devletini tanıma" anlaşmasının yapıldığına dair yazılar yazılması da, bu tartışmaların tuzu-biberi olmuştur.

"PKK'ya af ve sözde Kürdistan devletini tanıma" konusu ABD'nin de, AKP'nin de yabancı olmadığı konulardır. Bu konularda gizlenen ve gizli anlaşmalara sebep olacak zaten bir durum yoktur.

PKK'ya af konusu da, Kürdistan'ı kurma çalışmaları da zaten açıktan gerçekleştirilen hadiselerdir.

Ortada "şerefsiz" olacak gizli anlaşmalar değil, açıktan Türkiye'yi de böleceğini söyleyen Büyük Ortadoğu Projesi'ne hizmet eden şerefli(!) anlaşmalar vardır.

Türkiye'nin başında da Büyük Ortadoğu Projesi'ne Eşbaşkanlık yapan biri Başbakan olarak görev yapmaktadır. Yapmış olduğu bu görevi son dönem parti yetkilileri inkâra kalkışsa da, Recep Tayyip Erdoğan çeşitli zamanlarda defalarca bu görevi yaptığını söylemiştir.

Bunlardan birkaç örnek sunalım:

"...Şu anda Amerika'nın da Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu, yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir merkez, bir yıldız olabilir. Bunu başarmamız lazım." (16 Şubat 2004 Teke Tek Programı/Kanal D)

***

"Türkiye'nin Ortadoğu'da bir görevi var. Biz Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlarından biriyiz. Bu görevi yapıyoruz." (4 Mart 2006 AKP İSTANBUL BAYRAMPAŞA İLÇE KONGRESİ)

***

"Eşbaşkanlık görevini kabul ettik." (30 MAYIS 2006 TBMM'DE AKP GRUP TOPLANTISI)


Büyük Ortadoğu Projesi'nin amacı, hedefi ortada iken gizli anlaşmalardan bahsetmek bile zaman kaybıdır.

Türkiye'nin Cumhurbaşkanı da, Başbakanı da BOP'cu iken kime ne anlatmaya çalışıyoruz ki?

Şuan Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı iken 24 Mayıs 2003 tarihli Vatan Gazetesinden Sedat Sertoğlu'na, "Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğa vurarak) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben, her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki. Powell, Suriye'ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var" açıklamasını yapmıştı.

"Türkiye' Cumhuriyeti'nin başbakanı ülkesinin çıkarları konusunda gizli anlaşma yapacak kadar şerefsiz değildir" diyen Recep Tayyip Erdoğan, acaba bu sözleri hangi şeref kriterleri etrafında değerlendiriyor? Çünkü o sözler, kendi sorumluluğunda olan Dışişleri Bakanı tarafından söylenmiştir.

Bizler, her şeye rağmen ortada gizli bir anlaşma olduğuna değil, ABD ve AKP arasında gayet normal hale getirilen ve açıktan gerçekleştirilen anlaşmalar olduğuna inanıyoruz. Bunu da Recep Tayyip Erdoğan'ı haklı çıkarmak için değil, birilerine göre gizli olan anlaşmaların, aslında açıktan gerçekleştiğini göstermek için yazıyoruz.

"Yakaladığımız PKK'lıların üstünde ABD silahları, kamplarda top, tank gibi ağır silahlar çıktı. Bunu ABD'liler de kabul ediyor" sözlerini geçtiğimiz aylarda telaffuz etmiş Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin bugün PKK'ya karşı operasyon iznini niçin verdiğini açıklamak zorundadır. ABD'nin bu tutum değişikliğinin neye karşılık olduğunu bilmek, Türk milletinin hakkıdır.

Daha dün "Irak'a giremezsiniz.." babında tehditler savuran ABD, şimdi nasıl oluyor da operasyonlarımızı destekliyor? ABD herhalde "Sen teksaslıysan ben de Kasımpaşalıyım..." ifadesinden korkup, bu desteği vermedi, değil mi?

PKK'ya af konusu zaten AKP iktidarının şuan için üzerinde en çok çalıştığı konudur. Geçmişte de PKK'ya birçok af çıkarmışlar, Apo kahpesini bile affetme noktasına gelmişlerdi.

Sözde Kürdistan'ı tanıma konusu da zaten AKP iktidarında en rahat tartışılan konudur.

28.02.2006 tarihinde Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol, Mesut Barzani ile görüşerek 'Türkiye'nin Kürdistan hükümetini ve başbakanlığını tanıyacağız" mesajı verdiğini o dönem tüm gazeteler yazdı ve Barzani'ye ait televizyonlarda bu durumu canlı yayınlarla ekranlardan duyurdu.

7 Mart 2002 tarihinde "Irak ve Kürdistan'dan gelen bilgiler bizi memnun etmektedir" sözü kullanmış bir Başbakan'ın idaresindeki Türkiye'de hangi gizli anlaşmalardan(!) bahsediliyor anlamak mümkün değildir.

Buradan çıkartacağımız sonuç neymiş, ey milletim?

Ortada bir şerefsizlik yok, şerefli, şerefli (!) Büyük Ortadoğu Projesine hizmetkârlık vardır.

BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi "Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı ülkesinin çıkarları konusunda gizli anlaşma yapacak kadar şerefsiz" olabilir mi? Siz beş yıl boyunca AKP iktidarından böyle bir şey gördünüz mü?(!)

Gördüm diyenler, koskoca Başbakan yalan mı söylüyor. Tekrar tekrar söylüyoruz ortada gizli anlaşmalar yoktur… ABD'nin AKP'ye yüklediği misyon icabı gayet açık anlaşmalar vardır.


Basında defalarca yazıldı, "Parti programı yahudi CFR tarafından hazırlanmış bir Amerikan projesidir AKP, daha hiç bir sıfatı yokken, daha milletvekili dahi değilken, Amerika ve Avrupalarda dolaşıp destek arayışları içine giren kimdi?" bunlara cevap bulunmadan, gizli anlaşmaların peşine kimse düşmesin.


Şerefli her Türk evladı öncelikle açıktan yapılan anlaşmaların anlamını anlasın, gizli arama sevdasına sonra düşsün…


kaynak
 
şeref iyi çocuktur tanırım. BOP ta komşumuzun köpeği. bir gün hani hep gözümüze sokupta çoğuz biz demeye çalıştıkları % 47 dahil olmak üzere, hepimizin emperyalizmin gözünde toplam % 0 ettiğimizi anladıklarında pek muhterem % lik dilimlerimizi vede anamızıda alıp topluca gideriz. ama nereye bilmem. çünkü kölelerin yurdu olmaz. evide, söz hakkıda. gönüllü köle kardeşlerim hayırlısı olsun diyeceğim, hayırlı bir yan göremiyorum. ne olması gerek sizin bunların vatan millet derdinde olmadıklarını anlamanız için. vahiymi bekliyorsunuz. bu kafayla gelse onu bile reddedersiniz ya neyse.saygılarımla...
 
Ortada bir şerefsizlik yok, şerefli, şerefli (!) Büyük Ortadoğu Projesine hizmetkârlık vardır.

BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi "Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı ülkesinin çıkarları konusunda gizli anlaşma yapacak kadar şerefsiz" olabilir mi? Siz beş yıl boyunca AKP iktidarından böyle bir şey gördünüz mü?(!)

Gördüm diyenler, koskoca Başbakan yalan mı söylüyor. Tekrar tekrar söylüyoruz ortada gizli anlaşmalar yoktur… ABD'nin AKP'ye yüklediği misyon icabı gayet açık anlaşmalar vardır.

Basında defalarca yazıldı, "Parti programı yahudi CFR tarafından hazırlanmış bir Amerikan projesidir AKP, daha hiç bir sıfatı yokken, daha milletvekili dahi değilken, Amerika ve Avrupalarda dolaşıp destek arayışları içine giren kimdi?" bunlara cevap bulunmadan, gizli anlaşmaların peşine kimse düşmesin.

başka söze gerek yok sanırım
 
Geri
Üst