Yargısal Faaliyet Ha? Gel de Külahıma Anlat!

Vtnsvr

New member
CÜNEYT ARCAYÜREK

Sabah uyandık; çoğunun adı sanı belli 37 (gazetelerde farklı rakamlar: 39, 40, 44) kişi:
Üç emekli orgeneral, üst düzey görevlerde bulunmuş asker. Dört muvazzaf albay.
Sekiz yılını laik Cumhuriyeti savunan, sindiren gençler yetiştirmekle görevli YÖK’te hizmet vermekle
geçiren bir bilim adamı…
Keskin dilli, araştırmacı, yazar bir başka bilim adamı, profesör...
Yıllarca İstanbul’a ve Türk siyasal yaşamına hizmet eden, bir üniversite, sayısız okul kuran değerli bir insan, yurtdışında olduğu için yerine oğlu…
Yurdun çeşitli illerinde -örneğin Sivas’ta on- pek çok kişi…
Gözaltına alındı.
Ömrünü hukukun üstünlüğüne adayan değerli bir hukuk adamının evi arandı, tarandı. Kimine göre gözdağı, kimine göre uyarı. Şimdilik gözaltında değil.
Gözaltılar hangi nedenle: “Ergenekon soruşturması kapsamında” savcı Zekeriya Öz’ün takdiri ve emriyle…
Ama yasanın emrine göre “bu tip aramalarda savcının bizzat bulunması ve o savcının evi aranan kişiye gözaltına alınma koşullarını sıralaması” gerekiyor.
Uygulamalara göre gerekmiyor!
Neden gözaltı? Yasal koşula göre kaçma olasılığıyla.
Git, kaç bu ülkeden desen gitmeyecek, bu ülkeden kaçmayacak; dinci bir diktaya, dinci AKP’nin amaçlarına karşı laik cumhuriyet için savaşan insanlara reva görülen uygulamanın adı, gözaltıdır bugün...
***
Evi aranan, evraklarına, bilgisayarına el konulanın neden, niçin sorularını yanıtlamak yok!
Yuvarlak bir laf; Ergenekon soruşturması kapsamında? Pekâlâ. Lakin hangi nedenle gözaltı? “Şüpheli”. Pekâlâ. Ama hangi suçlamayla? Sadece savcı bilir, gözaltına alınan bilmez.
Sonra? Derdest edilip adli tıp doktoruna, oradan Emniyet’e ve tıraş takımını alamadan Ankara’da ise İstanbul’a… ve sonra telefon söyleşilerini suçlamaya dönüştüren sorguya...
Dört veya beş gün. Sadece nefes almasına izin verilen dar bir odada...
Karşısında gece gündüz bir koltukta gözlerini dikmiş oturan… konuşmayan bir polisin bakışları altında uyumaya çalışmak…
İki yıla yakındır demokratik hukuk devletinde izlenen gözaltı manzaraları...
***
Suçlama:
İki saptama dikkat çekiyor:
Bir: Ergenekon 28 Şubat’ın intikamı davasıdır, çünkü: Gözaltına alınan Orgeneral Kılınç 28 Şubat’ta MGK Genel Sekreteri... Tümgeneral Erdal Şenel 28 Şubat’ta Genelkurmay Adli Müşaviri… Kemal Gürüz 28 Şubat’ta YÖK Başkanı… Gözaltında. Saatlerce evi aranan Sabih Kanadoğlu 28 Şubat’ta Fazilet Partisi’ni kapatan Cumhuriyet Başsavcısı…
28 Şubat dinci bir başbakanla kadrosunu demokratik kurallar içinde tasfiye etti.
Şimdi altı yıldır ülke yönetimine tek başına egemen olan dinci ve 28 Şubat’ta tasfiye edilen siyasal kadronun sürgiti olan bir parti iktidarda. Başlarında Ergenekon davasının savcısı olduğunu göğsünü gererek ilan eden bir genel başkan, başbakan.
İki: Ergenekon siyasal bir hesaplaşmadır; çünkü bu dava aracılığıyla laikliği savunanlar, laikliği hedeflerine uygun biçimde yozlaştırmayı amaçlayanlar tarafından tasfiye edilmeye çalışılıyor.
Gözaltına alınanların kimlikleri bu saptamanın kanıtı.
***
Bir kadı edasıyla… bir ayağını altına almış, elinde de tespih.
Laik Cumhuriyeti korumakla görevli…
Laik Cumhuriyeti canları pahasına savunanları suçlayarak sorgulayan bir Cumhuriyet savcısı…
***
Onursal Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, “20 yıllık meslek hayatımda böyle iddianame görmedim. Umarım savcı ne yaptığını biliyordur” diyor.
Onursal Başsavcı Kanadoğlu saatlerce evi arandıktan sonra, “Türkiye, hiçbir zaman, hiçbir dinci diktanın ve akla gelebilecek her türlü diktanın yerleşmeyeceği özgür bir ülke olarak kalacaktır” diye konuşuyor.
Lakin; dinci iktidarın sindiremediği bu hukuk adamı; Cumhuriyet gazetesini, gazetemizi bombalamak… Danıştay saldırısını planlamak… Örgüt mensuplarıyla yakın ilişkiler içinde olmakla suçlanıyor!
Mantıktan yoksun bu suçlamalara, iddialara güler misiniz, ağlar mısınız?
***
Hem gülün hem ağlayın. Zira gülünür ağlanacak halimize.
Dokuzuncu dalga diye tanımlanan son gözaltılara hükümetin, üstelik hükümette başbakandan sonra ikinci sıradaki, üstüne üstlük hukuk adamı Başbakan Yardımcısı Çiçek Cemil’in karşı atağına bakınız:
“…Yeni gözaltıları eleştirenler karanlığa kurşun sıkıyorlar…” diyor.
Oysa daha önce amaçlarına hizmet edecek bir savcı aradığını, bulamadığını söyleyen RTE; karanlıktan çıkma savaşı verenlere kurşun sıkıyor.
Kim ki AKP’nin dinci bir yönetim, şeriat devleti yolundaki açılımlarına savaş veriyor.
Ergenekon örtüsü altında Atatürkçü ve laik devlet savaşçıları, iktidara muhalefet edenler bir bir tasfiye ediliyor.
Bal gibi siyasal bir dava Ergenekon.
Gözaltıları, “Bu tamamen yargısal bir faaliyettir” diye değerlendiren Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, sen bu sözün doğruluğunu gel de külahıma anlat!
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=34
 

atn42

New member
Gözaltıları, “Bu tamamen yargısal bir faaliyettir” diye değerlendiren Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, sen bu sözün doğruluğunu gel de külahıma anlat!

kendi yargısal faaliyetleri doğru
birde ilk dört maddeyi değiştirebilselerdi iyice rahatlıyacaklardı
 

s3phir0th

New member
bunlarin ergenekon dedigi sey cumhuriyetin ta kendisi...yargisal faaliyet dedikleri dogru yargiyi kullanarak resmen rejimi degistirmek istemiyorlarmi?
 

yyildirayy

Moderatör
Moderatör
Mehmet Ali Şahin mi değerlendirmiş. O başbakanının yerine konuşmuş. Ülkenin temel direklerini yerinden oynattılar, artık istedikleri gibi at koşturacaklarını sanıyorlar. Ama sadece oynattılar, daha direkler ayakta.
 

s3phir0th

New member
Ergenekon 1923'te Kuruldu.




Ergenekon iddianamesi geçen cuma günü açıklandı. Cumartesi günü Taraf gazetesinin manşeti şöyleydi:

- 1923 te kuruldu, 2008 de arınıyor.

Neydi 1923 te kurulan?.. Ergenekon!.. 1923 neyin tarihiydi?.. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşunun!.. Öyleyse neymiş Ergenekon? Türkiye Cumhuriyeti nin ta kendisi!.. Bu durumda, 2008 de Ergenekon la birlikte kimden arınıyormuşuz?..

- Türkiye Cumhuriyeti nden!!!

Utanmasalar, bir türlü bulamadıkları 1 numara olarak da Büyük Devrimci yi gösterecekler!.. Aslına bakarsanız Cumhuriyeti hedef göstererek bunu zaten yapmış durumdalar!.. Ben, bugüne dek, işbirlikçiliğin, emperyalizme alet, kendi yurduna düşman olmanın pek çok çeşidini gördüm ama böylesine açık, böylesine göstere göstere misyonerlik faaliyetine ilk kez tanık oluyorum...

- Kutlarım!..

***

Aslında, kendi mantıklarında ve de yapılan uzun erimli plan çerçevesinde son derece tutarlı yol aldıklarını teslim etmek lazım!..

Geçen hafta yazdığım Yeni Mandacılar başlıklı yazımda, bir Alman ajanının, Türkiye yapay bir devlet, Türk ulusu yapay bir ulus. Atatürk Ermenileri ve Rumları yok ederek bu devleti zorla yarattı sözlerini anımsattıktan sonra, bir Türk profesörün, AKP nin anayasa taslağını hazırlayan komisyonun başkanı Ergun Özbudun un şu satırlarına yer vermiştim:

- Olan şey, Mustafa Kemal in var olmayan, farazi bir varlığı, Türk milletini ayağa kaldırarak ona hayat vermesiydi. Onun girişmiş olduğu projenin gerçek boyutlarını bize veren ve düşüncesinin ütopyacı niteliğini ortaya çıkaran, olmayan bir şey için sanki varmış gibi çalışması ve onu var etme yolundaki kabiliyetidir...

Bu aynı tornadan çıkmışçasına birbirini tamamlayan düşmanlığın üzerine şöyle bir yorumla devam etmiştim:

- Yıllar önce üstü kapalı bir şekilde, Türkiye yalnızca Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir diyorlardı. Artık Türkler zaten yoktu ya kadar geldiler...

Yeni aşama ise Taraf ın manşetinden ilan edilmiş bulunuyor.

- Zaten Türkiye Cumhuriyeti de yoktu!..

Bir imparatorluğun küllerinden, emperyalizme karşı başarıya ulaşmış ilk Kurtuluş Savaşını vererek kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti aslında yalnızca elleri kanlı bir çeteydi!.. Tam 85 yıl, görünürde cumhurbaşkanları seçerek, hükümetler kurarak, bütçeler yaparak, dış politikalar oluşturarak kanlı yeraltı faaaliyetlerini sürdüren bu karanlık çete, nihayet, dış dünyanın da desteği ile afişe edildi ve şimdi 2008 yılında arınıyor!...

Kim arınıyor sorusunun yanıtı yok. Ben bir tahminde bulunayım; arınacak olan yapay Türk ulusu olamayacağına göre, kendisini Türk zanneden milyonlarla birlikte her türden topluluklar, cemaatler, etnik gruplar, bu yapay cumhuriyetten arınacak 70 küsur milyonu oluşturuyor!..

- Pekiii, arındıktan sonra ortada yapay ulus, yapay devlet filan kalmayacağına göre, bu ahali nereye sokuşturulacak?..

Çok kolay!.. Elde zaten harita mevcut... Hatırlasanıza canım, Amerikan Genelkurmayı nın yarı resmi dergisinde geçen yıl yayımlanmıştı hani... Türkiye yi parçalara ayırmış, Kürt devletine Karadeniz e çıkış yolu bile vermiş, Doğu Anadolu nun göbeğine Ermenistanı oturtmuş olan haritadan söz ediyorum!..

Yine mi anımsamadınız? Hafızanız çok zayıf!.. O halde çok uzatmadan, Lozan la yırtıp tarihin çöp sepetine attığımız Sevr anlaşmasının yeni versiyonu desem? Evet işte o:

- Yeni Sevr!..

***

Türkiye, tarihinin en keskin virajını dönüyor...

Öyle ki; bu tam anlamıyla bir var oluş-yok oluş mücadelesi... Ve her şey çok açık oynanıyor. Yüzlerindeki maskeleri tamamen atan işbirlikçiler, kapısına bağlandıkları efendilerinin talimatlarını, üzerine ruhlarını, kinlerini ve nefretlerini de koyarak açıkça yerine getiriyorlar...

Pekiii, olmayan Türk ulusu bu durum karşısında ne yapıyor?.. Son zamanlarda yurdun dört köşesinden edindiğim izlenimle bitireyim:

- Olmayan millet, fena halde bileniyor!..

AKP kapatılmadı

Ancak laikliğin odağı haline geldiği de saptandı. Bu kararın AKP nin aklının başına almasını sağlayacağını, Türk ulusunun ise geleceğini karartmayacağını ümit etmek istiyorum.

Kaynak
Malesef Akp umit zilelinin umitlerini bosa cikardi...
 

HTML

Üst