Vahdettin, Atatürk'ü Anadolu'ya gönderdi

seviyesizlik ve saygısızlık yapanlar gerekli cezayı alacagınızdan şüpeniz olmasın
 
Atatürk kendi eseri Nutuk'ta

vahidettinin SOYSUZLUĞUNU gayet açık bir dille anlatmıştır

okuma zahmeti gösterenler bilir

Atatürk'ün bir yazdığıyla diğeri birbirini tutmuyo diyorsanız orasını siz bilirsiniz
 
Atatürk kendi eseri Nutuk'ta

vahidettinin SOYSUZLUĞUNU gayet açık bir dille anlatmıştır

okuma zahmeti gösterenler bilir

Atatürk'ün bir yazdığıyla diğeri birbirini tutmuyo diyorsanız orasını siz bilirsiniz

yazıya bakarmısınız vahdettinin soysuzluğu diyor yuhh 800 yıllık geçmişleri bilinmekte oguzun kayı boyuna kadar soysuzluk bu ise soylu olanı sen gösterde öğrenelim biz.
 
"Yakın tarihimizde 'hain' nitelemesine en uygun isim Vahdettin'dir. Çünkü Vahdettin İngiliz ordusunu 'hilafet ordusu' ilan etmiş, Yunan ordusuna direniş gösterilmemesini halife olarak buyurmuştur. Öte yandan İngiliz mandasını istemiş ve Sevr Antlaşması'nı kabul etmiştir.

Mustafa Kemal'in idamını onaylayan Vahdettin, Milli mücadeleye ayaklanmaları kışkırtmış ve desteklemiştir ve 1922 yılında bir İngiliz gemisiyle yurttan kaçmıştır. Böyle birinin öğrencilere örnek gibi gösterilmesi son derece yanlıştır. Vahdettin'i kahraman göstermenin tek bir amacı var. Atatürk'ün başarılarına gölge düşürüp onu karalamak."

Siz hiç servciden direnişçi gördünüz mü?
Vahdettin anca Atatürk' ten kendini korumasını istemiştir.
 
tabi dolmabahçeden topkapıdan bir gram altın almadan sürgüne gönderilen yokluk ve sefalet içinde ölen atalarımız haindi 600 yıl nasıl yönettilerse artık hain hain ben kızanların neden kızdığınıda biliyorum da..büyük laroussede köprülünün hayatında yazıyor enver talat paşanın kim olduklarıda yazıyor tabi savunanlarada diyecek sözümüz kalmıyor devam edin tarih tekerrürden ibarettir.
 
yazıya bakarmısınız vahdettinin soysuzluğu diyor yuhh 800 yıllık geçmişleri bilinmekte oguzun kayı boyuna kadar soysuzluk bu ise soylu olanı sen gösterde öğrenelim biz.

Merak etme Kayı boyu mezarında dönmüştür Vahdettin ve şürekasının yaptıkları yüzünden . Bence en az vahdettin kadar şerefsiz bir zihniyet ürünü bir iddia.
 
haramzade olmaya bu kadar hevesli olan sizleri görüyorum ben devam edin köprülüyüde okuyun enver ve talat paşayı dr rıza nuruda okuyun .
 
vahdettin'in hain yada vatansever olması hiçbir şeyi değiştirmiyor.Sana bana yararı olmayan şeylerle yormayın kendinizi.
 
vahdettin'in hain yada vatansever olması hiçbir şeyi değiştirmiyor.Sana bana yararı olmayan şeylerle yormayın kendinizi.


sarı çizmeli memmet ağadanmı bahsediyosunki böyle rahatsın? sana soru peygamberin müslüman olup olmaması önemlimi değilmi? bi düşün beyin egzersizi yap belki zihnin açılır.

Tarihinden ders almayanların coğrafyasını başkaları çizer.ister Serv de buna ister BOP de
 
vahdettin in soyuda sopuda belli onu tüm dünya biliyor

ama vahdettin e soysuz diyenlerin soylarını çok merak ediyorum
 
Ortada bir boy var ama bunun kayı olduğu şaibeli değilmi? Bakalım inceleyelim kayı boyunu o vakit sonra kararımızı verelim ne kadar soylu soplu ne kadar anlı şanlı ne kadar islami olduğuna.


Kim Kimden Doğdu?

> 1.Murat’In annesi Bizanslı Horofira yani Nilüfer hatun.....
> Yıldırım Bayezid’in annesi Bulgar Marya yani Gülçiçek hatun.....
> Çelebi Mehmet’in annesi Bulgar Olga hatun...
> 2.Murat’ın annesi Veronika,
> Fatih sultan’ın annesi Sırp Despina yani Hüma hatun,
> 2.Bayezid’in annesi Kornelya ,
> Yavuz Selim’in annesi; ayşe takma adlı pontuslu bir rum.
> Kanuninin annesi;Polonya yahudisi Helga yani hafza hatun,
> Sarı yada sarhoş Selim adlı padişah’In annesi Yahudi kızı Roksalan yaniHürrem sultan;
> 3.Murat ‘ın annesi Yahudi Raşel yani Nurbanu sultan,
> 3.Mehmet’in annesiVenedikli Bafo yani Safiye sultan;
> 1.Ahmet’in annesiYunan helen yani Handan sultan;
> Genç Osman’ın annesi;Sırp Evdoksiya yani Mahfiruz sultan,
> 4.Murat’ın annesi;Sırp Anastasya yani Mahpeyker sultan,
> 4. Mehmet’in annesi; Rus Nadya yani Turhan sultan,
> 2.Süleyman’ın annesi Sırp katrin yani Dilaşüb hatun,
> 2.Ahmet’in annesi Polonya yahudisi Eva yani Hatice sultan,
> 2.Mustafa’nın annesi;Rum Evemia yani Emetullah sultan,
> 3.Ahmet’in annesi ;2.Mustafa ile aynı anneden,
> 1.Mahmut’un annesi;Aleksandra yani Saliha sultan,
> 3.Osman’ın annesi;Sırp Mari yani Şehsüvar sultan,
> 3.Mustafa’nın annesi;Fransız Janet yani Mihrişah sultan,
> 1.Abdülhamit’in annesi;Fransız İda yaniŞermi sultan
> 3.Selim’in annesi;Cenevizli Agnes yani Mihrişah sultan,
> 4.Mustafa’nın annesi;Bulgar Sonya yani Sineperver sultan,
> 2.Mahmut’un annesi;Fransız Rivery yani Nakşidil sultan,
> 1.Abdülmecit’in annesi;Rus yahudisi Suzi yani bezmi alem valide sultan,
> Abdülaziz’in annesi Roman Besime yani Pertevniyal sultan,
> 5.Murat’In annesi Fransız Vilma yani Şevkefza sultan,
> 2.Abdülhamit’in annesi;Ermeni Virjin yani Tirimüjgan sultan,
> Mehmet Reşat’ın annesi;Arnavut sofi yani Gülcemal sultan
> Mehmet Vahdettin’in annesi Çerkes Henriet yani Gülistan sultan


Bu anaların içinde herşeye rağmen Orhan gazinin eşi Theodora ile Fatih’in annesi Mara despina dinlerini değiştirmemişlerdir.

Yanlış anlaşılmasın biz kimseyi annesinden yada babasından dolayı suçlamıyoruz,zira hepimiz biliyoruz ki anne ve babalarımızı bizler seçmiyoruz.Söylemek istediğimiz Osmanlı saltanatını yada padişahlarını
İslami göstermeye çalışanların bu noktada daha titiz yada özenli düşünmeleridir.Küçük yaşlardan itibaren annelerinin dizlerinin dibinden ayrılmayan ve ilk terbiyelerini annelerinden alan bu padişahların anneleri çoğunlukla zoraki hediyeler olarak padişahlara eş olarak sunulmuşlardır.Bu annelerin bu durumlarını bilmeleri ve çocuklarını kendi inandıkları
terbiye altında yetiştirmelerinden daha doğal ne olabilir ki?Bir insanın adını değiştirmek ve onu şeklen müslüman yapmak yeterlimidir?Dikkat edilirse Osmanlı tarihinde hiçbir padişah annesinin islami kimliği yada verimliliğinin olmadığı görülecektir.Hiçbir anne islami bir ışık olarak tarihte yer almamıştır.İslami denilen bir saltanat ve halife denilen
padişahlar için bu bir çarpıklık değilmidir?

Olayı islami boyutu dışında incelemeye tabi tutarsak ve akıl ve mantık ölçülerinde olaya yaklaşırsak osmanlı saltanatındaki acımasız katliamlarında kaynağını bulmuş oluruz.Bilim kanıtlamıştır ki :Genlerde bir şeyler taşınıyor.Anneleri Müslüman olmayan ve dolayısıyla da babalarının da müslümanlığı bu çerçevede düşünülmesi gereken osmanlı padişahlarından İslami tavırlar beklemek mümkün müdür?Osmanlı hayranlığından ve dolayısıyla da osmanlı’nın mikrop düşüncelerinden kurtulamayışımızın sebebini iyi düşünmek gerekir,Belki de bu yüzden halen insana yakışan sistemi kuramadık...

PADİŞAH ANALARI

> 2.Padişah Orhan gazi’nin 4 eşinden 3 tanesi yabancı idi.Hatta bunlardan biri müslümanlığa geçmemiştir.
> 3. padişah Hüdavendigar Murat Bizans tekfurunun kızı Horofira dan dünyaya gelmiştir.Horofira’nın babasını Osman gazi öldürmüştür.Horofira bu ölümden kaynaklanan acıyı unutmuşmudur? Dersiniz.Orhan gazinin diğer eşlerinden Theodora dinini değiştirmemiş,hiristiyan kalmıştır.
> Murat hüdavendigarın 5 eşinden 3’ü yabancıdır.Bulgar Marya,Bulgar tamara ve bir bulgar beyinin kızı....
> Yıldırım Bayezid’in hanımlarından üç’üde yabancıdır.Sırp,Marya,Sırp Despina,Bulgar olga....
> 2.Murat’ın eşlerinden üç’üde yabancıdır.Sırp bronkoviç’in kızı fatih’in annesi despina,,fransız Bazory ve italyan Stella....
> Fatih’in sayıları 12 olduğu söylenen eşlerinden yabancı olanların adları:Rum zağonos paşanın kızı hatice sultan,Bizans asıllı Gülşah hatun,Fransız akide hatun,Moralı Helen,Bizanslı iren,Maria,tamara,Rum Anna,fransız yada venedikli Çiçek hatun......
> Yavuz selim’in iki eşide yabancıdır.Polonya yanudisi Helga ve sırp Aleksandra....
> Kanuni Süleyman’In eşlerinden üçüde yabancıdır.Rus roksalan(Hürrem sultan)Polonyalı anna,pargalı rozalina.....
> 5 eşi 130 civarında cariyesi olan ve 112 çocuğu olan 3. Murat’ın yabancı eşleri:Venedikli bafo,Macar Ninuşka,Rus olga,Polonyalı Mona......
> 3.Mehmet’in eşleri:Yunan helen,İspanyol Sinderella violetta,abaza kızı Valide sultan....
> 1.Ahmet’in 3 eşinden ikisi yabancı:Sırp evdoksia,Rum anastasia.....
> Deli İbrahim’in yabancı eşleri:Rus nadya,Sırp Katrin,polonyalı Eva......
> 4.Mehmet’in eşleri:Rum evemia,Korsikalı Bella,Romanyalı Cesika,Ermeni,flora,Rum helen.........
> 2.Ahmet’in eşleri: Rum Yeremia,Moralı Diyana.......
> 2.Mustafa’nın eşleri:Rus vera,sırp Mari,Rum aleksandra...
> 3.Ahmet’in eşleri:Margeret,İsabel,Luiz,Janet,İda,Şarlot,Suzan,elizabet.....
> 1.Mahmut’un eşleri:Fransız julien,sicilyalı lili,macar Maggi,Rus Olga,Romen rami,rum ve bulgar kızları......
> 3.Osman’ın yabancı eşleri:Sicilyalı Olivya,Sırplı Olga.......
> 3.Mustafa’nın eşleri:Cenevizli Agnes,Korsikalı Elsa,Köstenceli Emily,Gürcü Bijnav,Polonyalı Mona....
> 1.Abdülhamit’in 15 eşinden yabancı olanlar:Fransız Rivery,Bulgar Sonya,Macar Melina,Rus aleksiyevna,Rum meri,ukraynalı Rudi,Cenovalı Afro,Venedikli helen,sırp marya....
> 3.Selim’in 14 eşinden yabancı olanları:patrica,Linda,berti,Alis,liza,Roza,anna,magdelena....
> 4.Mustafa’nın yabancı eşleri:Flora,adela,sofi,glorya......2.Mahmut’un yabancı eşleri:Rus yahudisi suzi,Roman Besime,Ermeni maryam,Mısırlı fatıma,tunuslu hoşyar,Acem kerime,hırvat margarita,rum nora,rus olga,Cenovalı Rozi, Yunan nina,Bulgar Ester,Gürcü flora,Arnavut sofi,Romen Magda,Yahudi suzan,sırp zona........
> 1.Abdülmecid’in yabancı eşleri:Fransız Vilma,Ermeni virjin,Rum karolin....
> Abdülaziz’in yabancı eşleri:Kamelya,Asporçe,Anna,Adela,alis......
> 5.Murat’In yabancı 5.Murat’ın yabancı eşleri:Karmen, Marone, Clarissa, Sylevestre, lili, Shinedier, Hanna, Katyona.....
> 2.Abdülhamit’in yabancı eşleri:Lucien, sylvia, iliana, helga, etiene, mariçe, zarah, sevilla,l ester, rosanna, ruth, meri, Elisa........

(alıntıdır)

daha öncede söylemiştim
osmanlının bozulmasının ve yıkılmasının esas sebebi bence haremin kurulması ve devşirme yoluyla eğitilenlerin yönetim kademelerinde görev yapıp vezirliğe kadar gelmesi
 
Birileri kafaları karıştırmak istiyor sadece.
Birileri bir padişahı bayraklaştırmak için yırtınıp duruyor sorun bu.
Haindi bence çünkü yargılanıp asılacak cesareti yoktu bir hükümdar eğer hükümdarsa en azından ülkesinde kalıp yeni hükümetçe asılacak kadar onurlu olur.
 
ortaokuldayken bu vahdettin hain değildi muhabbetini bizim sınıfda bir fethullahçı çocuk yapardı,derslerinde parlak bir öğrenciydi lakin hani doğuştan kaybetmiş derler ya öyle bir şeydi:)
ders çalışmaya abilerinin yanına ışık evlerine giderdi muhtemelen ordaki abilerinden dinlerdi sonra gelir bize anlatırdı tabi bu anlattıklarını anca kendisi gibi 2-3 ucubeye yedirirdi yani anlıyacağınız bu saçmalıkların kaynağı fethullahçılardır, tek amaçları da atatürkü yalancı çıkarmak, milletin gözünde değerini düşürmeye çalışmaktır,yoksa vahdettin onlar için araçtır vahdettine hayran olduklarından yapmıyorlar bunu, adamların niyeti bozuk tek dertleri atatürkün başarılarına çamur atmak ama güneş balçıkla sıvanmaz.
 
hadi ben akp li değilim ve kabul ettim vahdettinin hain olmadığını bu neyi değiştircek onu merak ediyom.......

herkes vahdettin hain değil dese Osmanlıyı yeniden mi kurcanız yoksa tayyip ikdidarı babadan oğula mı geçcek?????
 
yaw kardeşim ortada belge var hala hain diyosunuz bu kadar yobazlıkolurmu yaa bide başkasına yobaz diyosunuz buda laik yobazlık...vahdettin soysuzmuş bunu söyleyen zevatlar daha kendi dedesinin dedesini ismini bile bilmezken yukarda arkadaşın biri yazmış yedi göbek seceresi belli olan anlı şanlı, bir zamanlar koca bir imparatorluk olup dünyaya şan ve nizam vermiş yüce bir ceddin torunu olan bir kişiye (vahdettine)soysuz deme gafletinde ve cehaletinde bulunuyor.son olarak bir arkadaşta öyle olsa ne olacak ne değişecek ki demiş öyle senin için için bişey değişmez koyunlarda zaman merhumu yok haklısın.şu belge adam gibi bir ülkede yayınlansa yer yerinden oynar.çünkü laik yobaz ların tüm oyununu ipliklerini pazara çıkarıyor.bilinen tarihin yalan ve düzmece olduğunu suratlarına çarpıyor.ama türkiyede bir tane tv de radyoda gazetede (özellikle amiral gemisi ve tayfasında) tek kelime yer almıyor.aslında vatanı kurtaracak ilk hamleyi yapan oyunu kuran fakan sonunu getiremiyen şahıs (vahdettin) .ondan sonra gelen nesilden vatan haini damgasını yiyor.ortada belge hain ve soysuz olmadığın dair hadi aksini idda edenler kendilerinin veya yandaşlarının soysuz olmadığının belgesini getirsinde görelim.geçmişine hain olmadığı halde hain soysuz diyen nesilden daha soysuz kimdir?
 
Ya sorma demin tuvalette bende baya bir belge ürettim onlarıda göndereyimde onlarada inanın nasıl olsa aynı şeyler.
 
devlet başkanlığı makamını kirletmekte olan hain Vahdettin

devlet başkanlığı makamını kirletmekte olan hain Vahdettin


Süngülerini milletin kalbine saplayan yabancıları misafir sayan bir Harbiye Nâzırı

Efendiler, Rıza Paşa Kabinesi ve o kabinede Harbiye Nâzırı olan zat, aziz vatanımızı işgal eden, süngülerini milletin canevine saplayan düşmanları misafir kabul ediyor ve onlara karşı konukseverce ve yumuşakça harekette bir zaruret görüyor. Bu ne görüştür, bu ne kafadır? Millî dâvâ bu muydu?

Harbiye Nâzırı, «özellikle millî teşebbüslerinin yanlış yorumlanması yolunda girişilen faaliyetlerin daha güçten düşmediği şu sıralarda, işaret ettiğim ihtiyatlı davranışların yersiz olmadığı kabul buyurulur» inancında olduğunu söyleyerek, millî teşebbüslerden zarar görülmüş olduğunu anlatmaya, bu yüzden meydana gelen kötülüğü tamir için tedbirlerinin yersiz olmadığını bize de kabul ettirmek ustalığını göstermeye çalışıyor.

Harbiye Nâzırı, telgrafını şu cümle ile bitiriyor: «Olgunluğunu eserleri ile ispatlamış olan yüce milletin güvenini kazanmış bulunan bugünkü hükûmetin, işlerinde serbest kaldıkça, dışarıya karşı sözünü daha çok dinleteceği açık bir gerçek olduğuna göre, saygıdeğer Hey'et-i Temsiliye'den hükûmetin yaptığı işleri daha çok desteklemelerini rica ederim.»

Efendiler, Cemal Paşa, gerçekten önemli noktalara dokunuyor: Önce, milletin olgunluğunu ispat ettiğini söyleyerek, bizim millet adına öne düşüp yol göstermemize ihtiyaç olmadığını dolaylı bir şekilde hissettirerek, bizi millet nazarında gereksiz birtakım müdahaleciler sayıyor. İkinci olarak, bizim, hükûmeti serbest bırakmadığımızı ve bu yüzden dışarıya karşı sözünü dinletmeye engel olduğumuzu söylüyor.

Efendiler, yüce milletimizin olgunluğunu ispat eden eserler, Erzurum, Sivas Kongreleri ile bu kongrelerde aldığı kararlar, bu kararların uygulanmasına çalışmak suretiyle birlik ve dayanışma yaratılmaya başlanması ve Sivas Kongresi'ni yapanları yok etmeye kalkışan Damat Ferit Paşa Kabinesi'ni düşürmek gibi işler, davranışlar ve uyanıklıktı.

Bu kadarla yetinmek, bütün bu hareket ve faaliyetlerde olduğu gibi bundan sonra da millete önderlik etmek gibi vicdanî bir görevden vazgeçerek hükûmeti serbest bırakabilmek, ancak bir şartla mümkün olabilirdi.

O da, serbest kalmaya lâyık olduğu anlaşılacak, Millet Meclisi'ne dayalı millî bir kabinenin memleket ve millet mukadderatını gerektiği şekilde üstlendiğine inanmaktı. Milletin, «kahrolsun işgal!» şeklindeki protestosunu boğmaya çalışan duygu ve kavrayıştan yoksun hayvanca insanlardan kurulu ve içinde hain bulunan bir hey'etin, ahmakça, bilgisizce ve miskince hareketlerinin seyirci kalmak, akıl ve anlayış sahibi vatansever kimselerden beklenebilir miydi?!.

Bir de Efendiler, Cemal Paşa: «Milletin güvenini kazanmış bulunan bugünkü hükûmet» sözüyle pek büyük ve apaçık bir yalana başvuruyordu. Milletin hükûmete güven duyup duymadığı daha belli değildi. Bu söz ancak ve hiç olmazsa, kabine Millet Meclisi huzurunda güvenoyu aldıktan sonra söylenebilirdi. Oysa, daha Millet Meclisi'nin üyeleri bile seçilmiş değildi.

Harbiye Nâzırı bu sözü söylediği dakikada, yalnız bir tek kişinin güvenini kazanmış bulunuyordu. O da devlet başkanlığı makamını kirletmekte olan hain Vahdettin idi.

Hey'et-i Temsiliye'nin kendileri ile uyuşmaya ihtiyaç duymuş olmasını, millet adına güvene sahip olmakmış gibi kabul etmek istiyordu. Eğer maksatları bu idiyse, milletin kendilerine güven vasıtası olan bu hey'eti aradan çıkarma gereği nereden doğuyordu?

NUTUK / GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Nutuk&IcerikNo=107


Hain Vahdettin bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul'dan kaçıyor



17 Kasım 1922 tarihli resmî bir telgrafın ilk, cümlesi şuydu: «Vahdettin Efendi bu gece saraydan ayrılmıştır.» Bu telgrafın bir iki cümlesini daha 18 Kasım 1922 gününe ait Meclis tutanaklarında okumuşsunuzdur. Fakat telgrafın aslında, bu ayrılışa kimlerin yardım etmiş olabileceğinden, kutsal emanetlerin nasıl korunacağından ve daha başka hususlardan bahseden alt tarafı da vardır.

Aynı gün Meclis'te okunmuş bir mektup suretiyle ona ekli -ajanslarla yayınlanmış- bir bildiri suretini de zabıtlardan bir daha okuyalım:
17.11.1922 Mektup Sureti

Bir nüshasını ilişik olarak sunduğum resmî bildiride açıklandığı gibi, Zâtışâhâne, İngiltere'nin koruyuculuğuna sığınarak bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul'dan ayrılmıştır...

İmza:
Harrington

Mektuba Ekli Bildiri Sureti

«Resmen bildirilir ki, Zâtışâhâne, bugünkü durum karşısında hürriyet ve hayatını tehlikede gördüğünden, bütün Müslümanların halifesi sıfatıyla İngiliz himayesini ve aynı zamanda İstanbul'dan başka bir yere götürülmesini istemiştir.

Zâtışâhâne'nin isteği bu sabah yerine getirilmiştir. Türkiye'deki İngiliz Kuvvetleri'nin Başkomutanı General Sir Charles Harrington, (Sör Çarlz Harrington) Zâtışâhâne'yi almaya giderek bir İngiliz harp gemisine kadar kendisine eşlik etmiş ve Zâtışâhâne, vapurda Akdeniz Filosu Genel Komutanı Amiral Sir De Brook (Sör Bruk) tarafından karşılanmıştır. İngiliz Fevkalâde Komiser Vekili Sir Newill Henderson, Zâtışâhâne'yi gemide ziyaret ederek Kral Beşinci George'a bildirilmek üzere arzularını sormuştur.»

General Harrington'un Ulviye Sultan adında bir hanıma gönderdiği Fransızca bir mektup da vardır. Bu mektup, «hiçbir karşılık verilmemiş olduğu» notuyla Refet Paşa'ya gönderilmiş. O da, 25 Kasım 1922 tarihinde bize bir suretini göndermişti. Fransızca mektubun bize gönderilen Türkçe sureti şudur:

Sultan Hanımefendi Hazretleri,

Şu sıralarda Malta'ya yaklaşmakta olan Padişah Hazretleri'nden, ailesinin durumu hakkında bilgi rica eden bir telsiz aldım. Bu konuda, geçen Cumartesi Yıldız'dan bilgi almış ve Kadınefendi Hazretleri'nin sağlık ve neş'elerinin yerinde olduğunu öğrenmiş ve derhal Zâtışâhâne'ye arz etmiştim.

Eğer Padişah Hazretleri'nin aileleri hakkında yeni bilgiler lûtfederseniz, onu da derhal Zâtışâhâne'ye sunmakla mutluluk duyarım. Zâtışâhâne'nin içinde bulundukları güçlükler dolayısıyla, en samimî dileklerimi Kadınefendi Hazretleri'ne ve pek muhterem ailelerine sunmama izin vermenizi ve en derin saygı ve tazimlerimin kabulünü rica ederim.

İmza:
Harrington

Efendiler, bu son mektup, üzerinde durulmaya değer nitelikte değildir. Bundan başka, General Harrington'un, İstanbul'daki askerî memurumuza yazdığı mektup ile ekinde yazılanlar üzerinde görüş belirtmeyi de gereksiz bulurum.

NUTUK / GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Nutuk&IcerikNo=322
 
Basit bir soru, Madem Vahdettin, Mustafa Kemal Atatürk ü Anadoluya gönderdi, kurtuluş savaşı sonrasında Atatürk daha Cumhuriyeti ilan etmediği gibi, bu fikride kimseyle paylaşmamışken ve Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanacağı ortaya çıktığı bir dönemde 17 Kasım 1922’de İngilizler’e ait Malaya adlı gemiyle İstanbul’dan kaçtı. İngilizler ki aslında tüm cephelerde askerleriyle değilsede piyonları ile savaştığımız ülke.
VAHDETTİN ATATÜRKÜ ANADOLUYA YOLLAMIŞ OLABİLİR AMA BU VATANI KURTARSIN DİYE DEĞİL. BELKİ VAHDETTİNİ KURTARIR UMUDUYLA.
 
sizlere Turgut Özakman’ın “Vahdettin Mustafa Kemal ve Milli Mücadele” kitabında açıkladığı bazı irticai ve aşırı sol grupların yalan yanlış ve yutturmaca iddialarını ve bu iddiaların yazar tarafından belgelenmiş doğrularını sizlerle paylaşacağım.

Varan Bir;
Vahdettin Mustafa Kemal’i Milli Mücadeleyi Başlatsın diye Anadolu’ya göndermiş(!)
Bu iddiayı destekleyen yazar ve onların incileri:

K.Mısıroğlu Sarıklı Mücahitler sayfa 33
“Sevres sulh projesi teklifini alınca buna karşı ilk tedbirleri düşünüp planlayan bunun için M.Kemal Paşayı olağanüstü yetkilerle donatıp Anadolu’ya gönderen Sultan Vahideddin’dir”

DOĞRUSU:
M.Kemal İstanbul’dan 16 mayıs 1919’da ayrılmış sevres sulh projesi ise hükümetin temsilcisi Tevfik Paşaya tam 360 gün sonra 11 mayıs 1920’de Paris’te teslim edilmiştir.
Mevlanzade Rıfat Türkiye İnkılabının İç Yüzü sayfa 209
“Verilen vazife görünüşte Ordu Müfettişliği hakikatte ise ordu dışında bir ihtiyat kuvveti hazırlamaktı.”

N.Atsız Türk Ülküsü sayfa 86
“Teşkilat yapması için…”

N.F. Kısakürek Vahidüddin sayfa 161 – 162
“Milletten gelen ayarlı ancak göz korkutma planında bir direnme için…”

A.Dilipak Cumhuriyete Giden Yol sayfa 34 – 35
“ İstanbul.. Anadolu’ya gönderilecek zabitan ve müfettişlerle Anadolu’daki kurtuluş hareketini koordine etmek istiyordu. Vahdettin’in planı buydu”

DOĞRUSU:
Gelişimin çok kısa bir öyküsü :
1. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe ile Fransız Yüksek Komiseri Amiral Amet daha Kasım 1919 sonunda “Samsun’da Türklerin Hristiyanları toptan öldürmek için silahlandıkları” görüşündedirler.(Jeschke İng. Belgeleri s. 202)
2. İngilizler 11 Kasım 1918 günü “Türkiye ile Rusya arasında harpten önceki hudut ötesinde bulunan bütün Türk birliklerinin geri alınmasını” isterler.(Mondros s.230)
3. İngilizler kış ortasında 1914 sınırı gerisine çekilmek zorunda bırakılan 9. Türk ordusunda terhis ve fazla silahların teslim edilmesi işlerinin hızlı gitmediğinden şikayet ederler.( Jeschke İng. Belgeleri s. 102)
4. Doğu illerinde asayişin sağlanması büyük önem taşıyordu. Çünkü mütareke antlaşmasının 24. maddesi gereğince BitlisVanErzurumDiyarbakır ve Elazığ illerinde çıkacak bir karışıklık galip devletlere bu illeri işgal hakkını vermekteydi.
5. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe 21 Nisan 1919’da Osmanlı Hariciye Nazırlığına bir nota verir. Notanın içeriği şöyledir:
• ErzurumErzincanBayburt ve Sivas kesimlerinde askeri durumun iyi olmadığı
• Bu kesimlerde baştan başa şuralar kurulduğu
• Şuraların ordunun denetimi altında asker topladıkları
• Bu hal durdurulmazsa işlerin ciddiyet kesbedebileceği
• Bu oluşumları engellemek için derhal talimat verilmesi.


6. Osmanlı Hariciye Nazırlığı İngiliz Yüksek Komiserliğine ”İmparatorluk Hükümetinin asayişin bozulmasını önlemek için M.Kemal Paşayı bu havalide bulunan Osmanlı kıtalarına Umumi Müfettiş tayin ettiğini” bildirir( Jeschke İng. Belgeleri s. 104)
Durum gösteriyor ki bu görev M. Kemal’i Anadolu’ya göndermek için uydurulmuş bir görev değildir.
Bu görevin Milli Mücadeleyi başlatmak için verildiği iddiasının gerçeklerle hiçbir alakası yoktur.
 
Geri
Üst