K€LKiTLi
Banned
- Katılım
- 11 Ara 2008
- Mesajlar
- 473
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
CHP’nin “çarşaflı üye açılımı”nı önemsemeye başladım. Önce öylesine atılmış bir adım gibi geldi. Hatta birileri sayın Baykal’ı katakulliye getirdi diye düşünmüştüm. Ama sonradan yapılan değerlendirmelere bakınca, böyle bir açılımın toplumsal uzlaşma için önemi bir tarafa, CHP’yi halka yaklaştırması açısından stratejik bir adım olduğunu düşünmeye başladım.
Ayrıca parti genel merkezine mescit açılmasının da tartışılır olması ve genel başkanın konuya olumlu yaklaşması, açılımın devam edeceğinin işaretleri sayılabilir. Bakalım çatlak sesler partinin bu açılımına daha ne kadar tahammül edebilecekler!
Demek ki, bu ülkede yaşayan kadınların çoğunluğunun başlarını bir şekilde örttüğü ve geniş kesimlere hitap edebilmek için de bu tür açılımların gerekli olduğu CHP’lilerce fark edilmiş. Parti içinden, “kendimize yeni bir halk bulamayacağımıza göre, bu halkla işi götüreceğiz” diyenlerin çıkması da fena değil.
Ancak her türlü yeni açılımlara direnenler her zaman çıkar. CHP için de öyle oldu/oluyor... Parti içinden bazı isimler CHP’nin açılımına karşı çıkıyorlar. Parti dışından, CHP’nin hitap ettiği kesimlerden özellikle halktan ve tabandan kopuk olanlar, konuyu yine tepeden inmeci bakış açılarıyla değerlendireceklerdir.
Bu olay vesilesiyle, CHP’nin açılım yapmak istediği konuda ne kadar acemi olduğunu da görmeye başladık.
Öncelikle Deniz Baykal’ın kendisine yönelik eleştirilere cevap mahiyetinde verdiği “çarşaf Anadolu geleneği, siyasi simge olan türbandır” lafı, konuyu derinlemesine bilmemenin bir göstergesidir.
Sosyolojik perspektiften bakılında, çarşaf geleneksel bir giyisi olabilir ancak o geleneğin modern hali başörtüsüdür, türbandır.
Şimdi Baykal bakış açısıyla, çarşaflılar CHP’ye, türbanlılar AKP’ye yönelmesi gerek!
Aslında CHP’liler hem kendilerini aşacak hem de toplumsal uzlaşmaya katkı yapacak bir açılımı şöyle yapabilirler:
1. Parti yetkililerinin bir basın toplantısıyla; “Bundan sonra halkın kılık ve kıyafet tercihlerine saygı duyacağız. Her kesimden insana partimizin kapısı sonuna kadar açıktır. Parti olarak bundan sonra insanlarımızın kılık ve kıyafetleri sebebiyle horlanmalarına, devletten alacakları her türlü hizmetlerde farklı muameleye tabi tutulmalarına karşı çıkacağız” şeklinde bir açıklama yapmaları...
2. Laikliği bir korku ve korkutma aracı olarak değil, insanların bir arada yaşayabilmesi, herkesin birbirinin inancına saygı duyması ve devletin bütün inançlara eşit mesafede durması anlamında yorumlayacağını ilan etmeleri...
Bu iki adım, CHP’nin halka tam açılımı anlamına gelecektir. Zaman zaman oyların yarısını alan, yıllardır başörtüsü sorununu çözme vadiyle ve beklentisiyle iktidara gelen partilerin yapamadığını CHP bu haliyle yapabilir. Bu güç var...
Korkarım, sadece seçimde halka şirin görünme vadiyle yapılan bir siyasi manevra değildir, Baykal’ın bu açılımı...
Eğer CHP klasik çizgisinde devam edecekse, bu açılımın arkasındaki isim olarak görülen Gürsel Tekin’e yeni bir siyasi fırsat doğmuş gibi görünüyor.
Gerçi bu tür siyasi açılımların hangi partinin işine yarayacağından çok, toplumun ne fayda göreceği bizi ilgilendiriyor.
Sözün Özü: Bakış açısı değişince, bir çok büyük sorun kendiliğinden çözülür.
KAYNAK
Ayrıca parti genel merkezine mescit açılmasının da tartışılır olması ve genel başkanın konuya olumlu yaklaşması, açılımın devam edeceğinin işaretleri sayılabilir. Bakalım çatlak sesler partinin bu açılımına daha ne kadar tahammül edebilecekler!
Demek ki, bu ülkede yaşayan kadınların çoğunluğunun başlarını bir şekilde örttüğü ve geniş kesimlere hitap edebilmek için de bu tür açılımların gerekli olduğu CHP’lilerce fark edilmiş. Parti içinden, “kendimize yeni bir halk bulamayacağımıza göre, bu halkla işi götüreceğiz” diyenlerin çıkması da fena değil.
Ancak her türlü yeni açılımlara direnenler her zaman çıkar. CHP için de öyle oldu/oluyor... Parti içinden bazı isimler CHP’nin açılımına karşı çıkıyorlar. Parti dışından, CHP’nin hitap ettiği kesimlerden özellikle halktan ve tabandan kopuk olanlar, konuyu yine tepeden inmeci bakış açılarıyla değerlendireceklerdir.
Bu olay vesilesiyle, CHP’nin açılım yapmak istediği konuda ne kadar acemi olduğunu da görmeye başladık.
Öncelikle Deniz Baykal’ın kendisine yönelik eleştirilere cevap mahiyetinde verdiği “çarşaf Anadolu geleneği, siyasi simge olan türbandır” lafı, konuyu derinlemesine bilmemenin bir göstergesidir.
Sosyolojik perspektiften bakılında, çarşaf geleneksel bir giyisi olabilir ancak o geleneğin modern hali başörtüsüdür, türbandır.
Şimdi Baykal bakış açısıyla, çarşaflılar CHP’ye, türbanlılar AKP’ye yönelmesi gerek!
Aslında CHP’liler hem kendilerini aşacak hem de toplumsal uzlaşmaya katkı yapacak bir açılımı şöyle yapabilirler:
1. Parti yetkililerinin bir basın toplantısıyla; “Bundan sonra halkın kılık ve kıyafet tercihlerine saygı duyacağız. Her kesimden insana partimizin kapısı sonuna kadar açıktır. Parti olarak bundan sonra insanlarımızın kılık ve kıyafetleri sebebiyle horlanmalarına, devletten alacakları her türlü hizmetlerde farklı muameleye tabi tutulmalarına karşı çıkacağız” şeklinde bir açıklama yapmaları...
2. Laikliği bir korku ve korkutma aracı olarak değil, insanların bir arada yaşayabilmesi, herkesin birbirinin inancına saygı duyması ve devletin bütün inançlara eşit mesafede durması anlamında yorumlayacağını ilan etmeleri...
Bu iki adım, CHP’nin halka tam açılımı anlamına gelecektir. Zaman zaman oyların yarısını alan, yıllardır başörtüsü sorununu çözme vadiyle ve beklentisiyle iktidara gelen partilerin yapamadığını CHP bu haliyle yapabilir. Bu güç var...
Korkarım, sadece seçimde halka şirin görünme vadiyle yapılan bir siyasi manevra değildir, Baykal’ın bu açılımı...
Eğer CHP klasik çizgisinde devam edecekse, bu açılımın arkasındaki isim olarak görülen Gürsel Tekin’e yeni bir siyasi fırsat doğmuş gibi görünüyor.
Gerçi bu tür siyasi açılımların hangi partinin işine yarayacağından çok, toplumun ne fayda göreceği bizi ilgilendiriyor.
Sözün Özü: Bakış açısı değişince, bir çok büyük sorun kendiliğinden çözülür.
KAYNAK
