solculuk sağcılık krallıkta olur .kraldan çok kralcılara sağcı yada yalaka denir krallıkta yaşayıpta hayaller diyarında dolaşan .....................solcu denir.
1- Fransız siyasal tarihi, kendi toplumsal yapısının 3 ayrı kesimden oluştuğu inancı üstünde biçimlenmişti:
a) Kilise
b) Aristokrasi
c) 3′üncü takım denilen halk kesiminin kentleşmiş olanları, yani burjuvazi…
2- Fransız Sarayı, önemli kararlar alma gereğini duyduğunda, kendi toplumsal yapısını oluşturan her 3 kesimden birer temsilciyle, birkaç günlük bir toplantı yapardı.
3- Aristokratların temsilcisi, Kral’ın “sağ”ında, burjuvaların temsilcisi “sol”unda, Kilise’nin temsilcisi de karşısında otururdu. Kral’ın sağ tarafı, sol tarafından daha itibarlı sayılırdı.
4- Kral 16′ncı Louis de, Hazine’de para kalmadığı ve yeni vergiler salmak gerektiği için; bir formalite niteliğinde olan, 3 değişik kesimin temsilcilerini toplamıştı. Toplantı 1-2 gün sürecekti.
5- Kral’ın “sol” tarafında oturan halk, yahut burjuva temsilcisi; 3 kişilik “Sınıflar Meclisi”nin, gelip geçici olarak değil, sürekli olarak toplanmasını ve Kral’ın her alacağı kararı Meclis’e danışmasını istedi.
Fransız Sarayı’nda, Kral’ın solunda oturan halk temsilcisi, “statüko”ya karşı, yepyeni bir “değişim” öneriyordu.
Fransız İhtilali’yle birlikte ortaya çıkan yeni siyasal yapılanmalarda, “mevcut düzenin - statüko’nun”, halk lehine değiştirilmesini isteyen siyasal kuruluşlarla, onların destekçilerine “solcu” dendi.
Parlamentolarda, solcu siyasetçiler; yüzü parlomantoya dönük Parlamento Başkanı’na göre, toplantı salonunun sol tarafında oturmaya başladılar.
sağcılık solculuk sadece krallıkta değil bugün de olur.
ortaçağ, kavgalarıyla savaşlarıyla rönesanslarıyla geride kaldı...bu güne ve geleceğe bakın
Çok partili bir rejim olan Cumhuriyette yaşıyorsunuz partilerin adı sağ sol penaltı gol olması demek bir anlam ifade etmiyor. adı demokrat olan bir partinin demokrat olacağı anlamına gelmiyor terörle içiçe olupta adı demokrat olabilir ,adı adalet olan bir parti adil olacağı anlamına gelmiyor bilakis hırsızların partisi olabilir adı milliyetçi olup kendi ümmetçi sentezci olabilir adı halk olupta halkla bi alakası ilişkisi olmayan bir parti olabilir.
kendinizi sağ sol olarak etiketleyeceğiniz yerde icraatlara bakıpta doğru seçim yaparak VATANDAŞ olmanız kafiiiiiiii
dediğin gibi bakalım bi bugüne 6 milyarlık dünya nüfusunun 1 milyarı aç, 4 milyarı yoksul. ayrıca dünyanın 500 en zengin insanın yıllık kazançları 3 milyar insanın yıllık kazancına eşit.afrikada insanların hastane masraflarının karşılanması için gereken bütçe 13 milyar dolar, amerikada köpek mamalarına 1 yılda ödenen para miktarı 17 milyar dolar.
ülkemize bakalım doğal gaza 10 ayda %82 zam geldi, elektriğe 10 ayda %57 zam geldi. çalışan nüfusun %10'u işsiz, açlık sınırı giderek büyüyor. kuşkusuz krizle birlikte bu rakamlar giderek artacaktır.
böyle bir dünyada 3 seçeneğin vardır ya kuzu olursun böyle sömürürler, ya kurt olur sömürürsün, yada kurt-kuzu ilişkisine son verirsin.
biliyorum forumdaki dincilerin eline koz vereceğim ancak gerçekleri yazmak zorundayım;
onlar bilip bilmeden hem solcu hem dindar olunmaz diyorlar bunu yapmalarındaki amaçları solu kendi çaplarında insanların gözünde küçük düşürmek, neticede dini karşına aldığın vakit hangi ülkede olursan ol halkı da karşına alıyorsun fakat ne yazık ki bilmeden de olsa doğruyu söylüyorlar sol ve herhangi bir din yan yana düşünülemez, kişi herhangi bir dine inanıp ben solcuyum diye ortalıkta gezebilir o ayrı konu ama bu onun teorik altyapısının olmadığından kaynaklanır takımının kadrosundan tek oyuncu sayamayan taraftara benzer onun solculuğu.
solla din neden biraraya gelemez bunu basitce açıklamaya çalışayim;
bir kere dinin doğuşu insanların yavaş yavaş artı ürün biriktirmeye başladıkları yerleşik düzene hafif hafif geçiş dönemlerine denk gelir,ilk toplumlarda büyücü,sihirbaz denen adamlar komun toplumlarda en çok saygı gören kimselerdi bunlar yerleşik düzene geçişin ardından ilk dinlerin doğmalarına sebep oldular,tanrıların buyruklarını anlayan kimseler olarak kurdukları depolarda artı ürünleri topladılar ardından barbar saldırıları geldikçe yerleşik düzeni korumak için asker yetiştirmek gerektirdiği ortaya çıktı ve artı ürün askerin eline geçti fakat asker tek başına topluma hükmedemezdi böylece din adamlarıyla ortak egemenlik kurdu,bu iki sınıf sürekli liderlik için mücadele halindeydi fakat üstünlük askerdeydi bu ikisinin harmanı olarak çıkan krallar hem dinin hemde askerin efendisi ve sözcüsüydüler bunlar hem tanrının sözcüsü hem de orduların başkomutanı idiler (örnek:firavunlar)
yani dinin ortaya çıkışı artı ürüne el koymak içindir.
din tarih boyunca hep halkların uyutulması için onların düzen içinde koyun gibi yaşayıp ölmelerini sağlamak için kullanılmıştır,
din tarih boyunca insanların içinden çıkan üstüninsanların düşünen ve dinin maksadını çözen filazofların ya da yeni birşey bulan bilimadamlarının üstüne çökmüştür onları yer yer asmış yer yer tehdit etmiş bir şekilde susturmaya çalışmıştır çünkü dinleri kuranların temsilcileri her zaman düşünen insandan,özgür insandan korkar.çünkü bu tip insanlar diğerlerini uyandırıp sisteme çomak sokma potansiyeline sahiptir.
bugün din ve kapitalizmi birbirinden bağımsız düşünemiyoruz örneğin ayda bin dolara günde 9 saat çalışan bir insan mutsuzdur onun mutlu olabilmesine imkan yoktur çünkü o modern çağın kölesidir üretir,sabahtan akşama kadar canı çıkar ama bunun karşılığında kazandığıyla karnını bile zor doğurur kendine ayıracak vakti yoktur, bu adamın çalıştığı firmanın sahibi ise sadece üretim araçlarına sahip olduğu için hiçbirşey yapmadan trilyonlar kazanır ve gününü gün eder, bunu gören işci normal şartlarda buna izin vermez ayaklanır ve o trilyonları o adama yar etmez çünkü o para kendisi gibi emeği sömürülen binlerce arkadaşının hakkıdır işte bu noktada din devreye girer ve bu adamlara basar morfini korkma koçum nasıl olsa seni cennette huriler bekliyor der.onun şurda zevk içinde yaşayacağı 40-50 yıl,sen ise sonsuza dek mutlu olacaksın der ve bu adamları mışıl mışıl uyutur,marx din toplumların afyonlarıdır diye laf olsun torba dolsun diye söylememiştir tarihsel süreci iyi analiz etmiş ve dinin burdaki rolünü mükemmel bir şekilde betimlemiştir.
aslında sorun sadece din olsaydı kapitalizmi yıkmak çok kolay olurdu
kapitalist sistemi yıkmak istersek önümüzdeki en büyük engel aslında patronlar ya da din değil küçük burjuvalardır aslında onlar da sömürülür ama hayatlarından memnundurlar,örneğin iyi maaş alan bir mühendis,bir müdür,güzel bir evi olan bir adam yani refah içinde yaşayan ufak ufak sermaye sahibi olan herkes emeğin önünde engeldir bunların sayısı hiç de azımsanacak gibi değildir bizim ülkemizde bile böyledir kaldıki diğer ülkeleri sömürerek ayakda duran gelişmiş emperyalist dediğimiz refah düzeyi yüksek ülkelerde neredeyse herkes küçük burjuvadır,işte böyle toplumlarda din olsa da olmasa da sistem güvende sayılır, fakat genede din sistem tarafından desteklenir çünkü yarın ne olacağı hiç belli olmaz,sistem ancak ekonomi iyi olduğu müddetce güvendedir ve kötü günlerde din devreye girerek sigorta görevini görmek üzere hazır bekletilmektedir, işte bu da ekonomik olarak sıkıntı çekmeyen insanların da dine inanmasını açıklar ayrıca ne kadar mutlu ve zengin olursa olsun kimse ölümü kabul etmek istemez bu da dini inanılması kolay hale getirir.
toplum sınıflarını bir piramit gibi düşünürsek piramidin alt tarafı çok yoğun ve mutsuz olmalı ki bir ayaklanma olsun.işte bu yüzden kapitalist sistem sınıflar yaratarak toplumun bir bölümüyle artı ürünü paylaşır daha doğrusu ucundan koklatır diğer alt piramitdekilere de dini dayadıkça dayar ve onların sınıf bilincine ulaşmasını engeller.
işte bu dinin ekonomik rolüdür fakat dini yan etkileri olan bir ilaç gibi düşünürsek(tabi bu ilaç tanımı sistem için aksine işci için zehirdir)
yan etkilerini de şöyle sayabiliriz;
dinler iddia edildiği tanrıların buyrukları değil eski çağların anayasalarıdır zamandan zamana toplumdan topluma değişerek ve evrilerek günümüze gelmişlerdir dogmaya dayalı ve yeniliklere kapalı oldukları için toplumların sosyal yaşamlarını,kültürel,bilimsel ve ahlaki gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedirler tabi isteyen bunun aksini söyleyebilir ve bu yazdıklarımdan dolayı forumda yazan bir çok kişi bu yazıyı topa tutacaktır umrumda bile değil fakat benim okuduğum sosyalist felsefenin kurucuları olan yazarlar böyle söylüyor ve ben de bunu mantıklı buluyorum, konumuz da hem dindar hem solcu olunur mu olduğuna göre yazdıklarım solun dinler hakkında düşündüklerini aynen açıklıyor.
dolayısıyla sol ve din birarada düşünülemez çünkü bize göre din insanlığın ayağında bir prangadır ve solun söylemlerini gerçek anlamıyla kavramış her solcunun en büyük 2 hayalinden biri proleterya diktatörlüğüdür diğeri de başta bütün dinler olmak üzere her türlü tabunun yıkılmasıdır.
solun islama karşı özel bir nefreti yoktur bütün dinler sol için düşmandır ancak türkiye de çoğunluk müslüman olduğu için türkiye deki solcuların katolik düşmanı olması beklenemez, nasıl bir rus solcusu ortodox kiliseyle mücadele ediyorsa,nasıl bir ingiliz solcusu anglikan kilisesine düşmansa biz de doğal olarak islamla mücadele ediyoruz.
son olarak şu var ki solla ilgili hiç bir fikri olmayan bilgi düzeyi çok düşük birine solu anlatırken ona yalan söylerim, solla dinin alakası yok derim aksi takdirde beni dinlemez bile,çünkü yıllarca şartlanmıştır,hayatındaki en büyük gerçeklerden biri dindir onun için, bundan bir anda vazgeçmesini bekleyemezsin,ilk amaç ona sınıf bilici kazandırmaktır bu yüzden ona solun eşitlikçi,sermaye düşmanı,ezilenin dostu olduğu fikrini aşılamaya çalışırım zaten her solcu böyle yapar,doğrusu da budur.
işte solun dinle alakası yok denmesinin nedeni budur.
çok güzel açıklamışsın arkadaşım. din üsttekine han hamam alttakine din iman hesabı... eline sağlık