Deniz Fenerinden Tayyip Erdoğan Çıktı !

agni

New member
Deniz Feneri'nden Erdoğan çıktı

İŞTE ALMAN SAVCI'NIN İDDİANAMESİNDEKİ ERDOĞAN BÖLÜMÜ!

02.02.05 tarihli 'Empfangsbestitigung 2' olarak nitelendirilen alındı belgesinde (Empfangsbescheinigung) herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş'ten parayı, Türkiye Başbakanı'na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya'daki Tsunami' den zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için, vermek üzere, aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş' in 7. kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.

Bunun üzerine MindMatics şirketi 22.01. 2008 tarihinde gene yazılı olarak bildiriminde, Derneğin 2006 yılı Eylül ayında 'yardım paraları telefon numarası' için başvuruda bulunduğunu (Telefon Numarası 0900-550202) ve neticede her başarıyla sonuçlanan telefon görüşmesi için son kullanıcıdan, ay sonundaki telefon faturasından 5 € çekildiğini açıklamıştır. Kendi verilerine göre MindMatics, Ağustos 2006 ile Ocak 2007 tarihleri arasında kalan zaman dilimi için Derneğe, 133.000,00 € havale etmiştir.

MindMatics A.Ş. 21.09.2006 tarihinde kendileriyle dernek arasında ve Dernek adına Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gürhan' ın imzalamış olduğu hizmet mukavelesinin bir kopisini göndermiş ve
muhatap olunacak kişinin Mehmet Taşkan olarak verilmiş olduğunu bildirmiştir. Şirket aynı zamanda, Ocak 2007 ie Kasım 2007 arasındaki zaman dilimi için de derneğe gönderilmesi gereken, ancak henüz havale edilmeyen meblağın 93.107,62 € olduğunu da bildirmiştir. Bu paraya, 24.01.2008 tarihinde haciz kararına istinaden elkonulmuştur.

Yapılan bağış toplama konserlerinden ve büyük miktarda ziyniyet eşyaları ve altınların yardım olarak hibe edilmeleri, ki bunun böyle olduğuna dair emareler, ele geçirilen malzemelerin görülüp gözden geçirilmesi esnasında dikkat çekmiştir, keş olarak yardımın toplanmış olduğu anlaşılmaktadır. En çok keş yardım paralarının toplanabildiği yerler, yapılan benefis konserleriydi. Savcılık tarafın-dan kendilerine gizlilik vaadi bulunan ve aralarına giren iki sivil po-lis memurunun bildirdiklerine göre, 31.03.2007 tarihinde Ludwisha-fen'deki Eberthalle'de yapılan konserde takriben 2.500 kişi bulun-muş ve gelen insanların para yardımında bulunabilmesi için bütün sandalyaların üzerine zarflar konulmuştu. Bu zarfların ön tarafına para yardımında bulunan kişi adını ve soyadına, kimliğini, yazabi-liyordu. Bu zarflar daha sonra bir asma kilitle kilitlenmiş iki kırmızı renkli metal çataların içine konuluyordu. Bu, veya bunlara benzer, metal çantalar ve zarflar yapılan arama esnasında bulunmuş ve elkonularak emniyet altına alınmıştır. El konulan eşyaların gözden geçirilip değerlendirilmesi sırasında, daha Viyana, Paris, Rotter-dam, Berlin, Münih, Bielefeld ve Nürnberg'te buna benzer konser-lerin planlandığı emareleri görülmüştü.

Sanık Mehmet Taşkan 29.08.2007 tarihli ikinci ifadesinde bununla ilgili olarak şunları ifade etmiştir:

'... takriben 2005 sonlarından 2007' ye kadar aşağı yukarı 10-12 kez benefis konserler yapılmış ve bu konserlerde Deniz feneri e.V. için keş para yardımı toplanmıştı. Normal konserlerde 20.000 - 40.000 ,00 € arasında para yardımı toplanırken, Kurban Bayramı tatil günlerinde bu meblağ, 50.000 ila 120.000,00 arasında değişe-biliyordu. Bu paralar ya Gürhan'a teslim ediliyordu veya Ermiş ve ben, keş para kasalarına paylaşıyorduk. Keş toplanan bu paralar, hiçbir zaman derneğin hesap numaralarına yatırılmadı'.


7. Toplanan Yardım paralarının Kullanılması


İşbu iddianamenin başında ve özet olarak yazılanlara dikkat
çekerek ve bayan Jacob' un yaptığı araştırmalar neticesinde, Al-
manya'daki bankalarda bulunan hesap numaralarından 25.01.
2002 ile 09.02.2007 tarihleri arasında kalan zaman diliminde şu
paralar keş çekilmiştir:
Mehmet Gürhan 9.981.000,00 €
Firdevsi Ermiş 4.596.000,00 €
Mehmet Taşkan 500.000,00 €
Firdevsi Ermiş, Mehmet Taşkan,
İzzet Kurum (beraberce) 1.755.000,00 €
Bedrettin Bilgin 50.00,00 €
Yekün 16.882.000,00 €


KAYNAK
 

mr.aLi

Moderatör
Moderatör
daha neLer çıkacak:vur:vur:vur:vur
 

OrHUN_BEY

New member
Kör değiliz ki o kadar. Biliyoruz herhalde R.T.E.'nin olduğunu... Kör olanlarınsa bu olayları görmeyeceğini de biliyoruz. Dolayısıyla Güzel ama yararsız bir paylaşım...

Bu paylaşım'ın yararlı olması için Tayyeap avukatlarının kör gözlerinin açılması gerekir.
 

R.T.E

Banned
Hadi ordan

Erdoğana para vermiş.Gösterin belgesini.

Taa 18 Eylül 2008 tarihli bir haberi buraya koyupta kendinizi komik duruma düşürmeyin

Verilen hesap numarası Erdoğanın değil Başbakanlığın Tusunami için açtırdığı hesap numarası

buaraya dünyanın heryerinden para yatırılıyor ve bu paralarda o ülkelere aktarılıyor

Bunun cevabı Erdoğan verdi.sanırım sen ozamanlar ağzının payını alamadın
 

atn42

New member
ne bekliyordunuz ki
gerçekten tsunami için toplanan paraların hesabıda olabilir
lakin bu derneğe para toplama yetkisini kim verdi
kağıt üzerinde para kaybetmek kolay
yedikleri ortada gemiler villalar
kayıp tilyonlar ve birbirini affedenler
vs. vs. vs.

Saygılarımla...
 

R.T.E

Banned
ne bekliyordunuz ki
gerçekten tsunami için toplanan paraların hesabıda olabilir
lakin bu derneğe para toplama yetkisini kim verdi
Ya rakadaşım siz ne kadar zor anlıyorsunuz

hangi derneğe kim para toplama yetkisi vermiş

bakın tekrar anlatayım

her felaket sonrası çeşitli dernekler in yaptığı gibi başbakanlıkta iş bankasında felaket

zedeler bir hesap açtıryor bu hesabada isteyen herkes ve dernekler para yatırıyor

bu hesaba para yatıran derneklerden biriside Almanyada ki deniz Feneri derneği

Almanyadaki Deniz Feneri Derneğinin bu hesaba Para yatırmasını

hangi mantıkla Erdoğanın hesabına yatıralan para olarak anlıyorsunuz

bu forumda hala başbakan Tayyip Erdoğanla başbakanlık arasında ki farkı bilmeyenler var

önce bunu öğrenin

ayrıca dediğim gibi Erdoğan bu iddiları dile getirenlere zamanında payını verdiği içi bu saçmalığı kimse daha sonra dile getiremedi

ama görüyorum ki birileri ağzının payını alamamış ve 18 eylül 2008 tarihli haberi ısıtıp buraya koyuyor

size iiyi eğlenler:)
 

luckleon

New member
Haliyle Tayyip çıkacak deniz feneri yolsuzluğunun altından, ben çıkacak değilim ya.:)))
 

atn42

New member
Ya rakadaşım siz ne kadar zor anlıyorsunuz

hangi derneğe kim para toplama yetkisi vermiş

bakın tekrar anlatayım

her felaket sonrası çeşitli dernekler in yaptığı gibi başbakanlıkta iş bankasında felaket

zedeler bir hesap açtıryor bu hesabada isteyen herkes ve dernekler para yatırıyor

bu hesaba para yatıran derneklerden biriside Almanyada ki deniz Feneri derneği

Almanyadaki Deniz Feneri Derneğinin bu hesaba Para yatırmasını

hangi mantıkla Erdoğanın hesabına yatıralan para olarak anlıyorsunuz

bu forumda hala başbakan Tayyip Erdoğanla başbakanlık arasında ki farkı bilmeyenler var

önce bunu öğrenin

ayrıca dediğim gibi Erdoğan bu iddiları dile getirenlere zamanında payını verdiği içi bu saçmalığı kimse daha sonra dile getiremedi

ama görüyorum ki birileri ağzının payını alamamış ve 18 eylül 2008 tarihli haberi ısıtıp buraya koyuyor

size iiyi eğlenler:)
şu ampülü patlayan Almanyadaki deniz feneri sizin değil onu anladık hitlerin torunları kurdu o derneği buradakiyle bir bağı yok
benim anlattığımsa felaketzedeler için açılan hesaba yatırılan paralar ve bunların nereye gittiği değil
Türkiyede kızılay ve diğer dernekler varken neden deniz feneri derneğine para toplama yetkisi verildi kim verdi
belli isimlerin yönettiği bu derneği destekleyip elini güçlendirmenin amacı neydi
gerçi nasıl olsa trilyonlar ortadan buharlaştıktan sonra birbirini affetmek kolay
neyse ya...
herşey ayan beyan ortada
gemileri olanlar ve gemiyle götürenler
fazla söze gerek yok
türkiyedeki felaketzedelere kim yardım edecek acaba?
akp iktidarından sonra tsunamiden beter olduda ülke...

Saygılarımla...
 

Ayb@rs

Banned
Madem öyle gidin işbankasına araştırın hesap işbankasında açılmış

nede olsa İş bankasaı CHP ninde ortaığı olduğu banka değil mi
 

TuğяuL

Banned
€rd@ls10;3785176' Alıntı:
3 ay önceki haberi mi tartışacaz..:hhmanD
eee ellerinde hiç bir belge olmayınca tabiki daha önce cevabı verilmiş bu yalan haberleri tartışsacaklar

CHP nin bölücü alman vakıflarından aldığı yardım hakkında tek laf edemeyenler

buna karşılık saçma sapan bir haberi buraya açıp akıllarınca misillemede buluncaklar ama bir farkla

ellerinde hiç bir belge olmadan

sanki Erdoğan CHP nin bankası nda kendisine özel bir hesap açtırmış da bu hesaptan para toplamış giibi gösterecekler

ancak bunların bilmedikleri bir konu var

o hesap başbakanın adına değil başbakanlığın adına açtırılmış ve orada toplanan para felaket zedelere gönderilmiş

İş bankası CHP nin bankası olduğuna göre erkekseniz buraya bir tane belge koyun
 

dark007

New member
adamlar aşmış artık tüy bitmemiş yetimi bile dolandırıyor aslı yahudi deyilmi zaten bizim tayibin
 

luckleon

New member
dark007 arkadaş Tayyip Erdoğanın soyunu merak etmişssin. İşte soyu;

Sizin İçin Farklı Bir Başlangıç ‘’Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakınındaki isim tarafından yazılan ve Tayyip tarafından yalanlamayı bırakın desteklenen ‘’Erdoğan’ın harfleri’’ adlı kitaba baktığımızda, Tayyip Erdoğan’ın Musa Peygamber’in soyundan geldiği bildiriliyor, Musa’nın İsrailoğlu olduğu vurgulaması yapılıyordu.’’Ben şeriatçı biriyim’’ diyen birinin Hz. Muhammet’in soyundan geldiğini ya da en azından onla bağlantılı olduğunu iddia etmesi gerekirken...


İsrailoğullarına gelen peygamberle kendini özleştirip bir de onun soyundan geldiğini açıklaması, soyunda ‘’Yahudilik’’ olduğunun en açık kanıtı oluyordu. Gürcü olduğunu söyleyen Tayyip, bu özelliğini gizliyordu. Tayyip anne tarafından Gürcistan’da yerleşik Musa’nın yani Yahudi’nin soyundan geliyordu.

Başbakan olduğundan beri ağzından bir kez bile ‘’Türk milleti’’ sözü çıkmıyor, hep ‘’Türkiye halkı’’ diyordu. Kaldı ki; gerek MSP Gençlik Kolları Başkanlığı, gerek RP İl Başkanlığı, gerekse Belediye Başkanlığı döneminde danışmanlığını yapan ve Tayyip’in,’’ beynimin yarısı, bugünlere gelmemde çok emeği vardır’’, dediği Mehmet Metiner, Tayyip için, ‘’Türk değildir’’ diye açıklamalarda bulunuyordu. ‘’


Ergun Poyraz, Musa’nın Çocukları, Tayip ve Emine, 2007 .

Neden, diye hiç sormayın; dinlemedik Gazi Paşa’yı, başımıza gelenler bundan. ‘’Taç edip başının üstüne koyacağın adamlara dikkat et, aslına dikkat et’’, dedi ama biz dinlemedik, çabuk unuttuk Osmanlı’nın son günlerini.



Gazi Paşa’nın sözlerini unuttuk, atalarımızın yaşadıklarını unuttuk. Şimdi bunun bedelini ödüyoruz, suç bizim. Belki de kimse düşünmemişti ödeyeceğimiz bedelin bu kadar ağır olacağını ama ödüyoruz işte, hem de canlarımızla.



Bize bu bedeli ödeten kim? Recep Tayyip Bey! Recep Tayyip Bey kimdir? Recep Tayyip Bey bizim başbakanımızdır, bir seçilmiştir[1], tıpkı Musa’nın gülü Abdullah gibi[2].



Asıl sorunumuz da zaten burada başlar; seçilmişlerimiz! Bizde seçilmişler başbakandır, bakandır, hiç olmazsa vekildir. Bunlar halkın iradesini temsil eder. Doğrudur, bunları halkımız seçer, onlar da halkı temsil eder. Ama halk vekilini nasıl seçer, bunu hiç düşündünüz mü?


Seçilmişlerimiz örgütlüdür, halkın iradesine talip olmak için parti kurar. Yaptıkları işe de siyaset denir. Çağdaş ülkelerde siyaset, insanı insanca yaşatmak için yapılır, tıpkı Şeyh Edebali’nin Ertuğrul Gazi’ye verdiği öğütte olduğu gibi; ‘’Ey Oğul, insanı yaşat ki yaşayasın’’.



Bizim ülkemizde ise siyaset, insanlığın ve yurttaşlığın temel değerleri üzerinden yapılır; din gibi, ülke sevgisi gibi, insan hakları gibi. Amacı, insanı insanca yaşatmak değil, oy alıp seçilmiş olmaktır, hizmet etmektir ama bize değil. Seçilmiş olmak demek bizim ülkemizde; para demektir, güç demektir, egemen olmak demektir. Bunları halkımız seçer. Peki ama nasıl seçer?

Bizim halkımız saftır, temizdir, seçilmişin gerçekte ne düşündüğünü bilemez. Geçmişte ne eğitim aldığını, bugünlere ne amaçla hazırlandığını da bilemez. Abdullah Gül’ün İngiliz Exeter üniversitesinde eğitim görmüş olmasının ne anlama geldiğini düşünmez. Gelmişini, geçmişini, kökenini de araştırmak gereğini duymaz bizim halkımız.



Halkımız duygusaldır; herkese inanır, sevgi doludur yüreği, kötülük düşünmez. Recep Tayyip Bey’in nereden geldiğini ne bilsin bizim halkımız! Böyle şeylere de pek aldırmaz; güzel sözlere çabuk inanır, bağlandığı zaman da gönülden bağlanır, geçmişi de çabuk unutur.



Halbuki Gazi Paşa zamanında uyarmıştır; ‘’başına taç edeceğin kişilerin aslına bak, çünkü insanoğlu bu, döner dolaşır aslına çeker’’, demiştir, ama ne gam, unutmuştur halkımız bu sözleri. Aldırmaz geçmişine, vekilini seçer. Peki ama halkımız vekilini nasıl seçer?

Demokrasilerde güç devletindir. Devletin demokrasi olduğu ülkelerde tek güç vardır, o da devlettir. Her karış toprağında devletin güç olduğu ülkelerde halk özgürdür, özgür iradesiyle vekilini seçer. Peki, ya devlet otoritesini ele geçirmiş bir takım silahlı adamların güç olduğu ülkelerde vekili kim seçer? Gene halk seçer çünkü demokrasinin gereği budur. Özgür irade yoktur ama önemli değil, önemli olan sandıktaki oydur, nasıl atıldığı değil.



Hiç duydunuz mu seçimlerde, ‘’özgür iradenle mi bu oyu veriyorsun’’ diye, sorulduğunu? Hayır. Seçimlerin yapıldığı bir ülkede, devlet otorite midir, bunu da soranı duydunuz mu hiç? Soramazlar çünkü bizim ülkemizde özgür irade yoktur, bilinsin istemezler.



PKK vardır ülkemizin doğusunda otoriteyi kullanan, iradeye egemen olan ama söylemezler. Öcalan, 93 seçimlerinde PKK’ya ne talimat vermişti, hatırlayınız[3]: DEP’e oy vermeyenleri tavuğuna kadar öldürün!

Yakında seçimler olacak ülkemizde, belki de oldu siz bu satırları okurken. Doğudaki halkımız vekillerini çoktan seçti. Peki ama hiç düşündünüz mü, nasıl seçti?


PKK gerçeğinin altında doğudaki halkımızın çaresizliği, yönetenlerin gafleti, ağanın menfaatleri yatar. Cumhuriyetin kurulduğu günden beri doğuda devlet otoritesi, ağalarımız bir başka deyişle aşiret reislerimiz vasıtasıyla sağlanmıştır. Dolayısıyla devletin yatırımları da ağalarımız eliyle halka götürülmüştür. Neden?



Doğuda ağa, halk üzerinde otoritedir, kimse onun sözünden dışarı çıkamaz da ondan. Ağanın otoritesi, halkın bilgisizliğinde, fakirliğinde, eğitimsizliğinde kendisine can bulur. Bu da yönetenlerin işine gelir. Peki neden?

Eskiden her ağanın sahip olduğu aşiretin gücüne göre bir oy potansiyeli vardı, on bin oy, elli bin oy gibi. Bu oylar, ağa hangi partiyi isterse ona giderdi. Dolayısıyla o zamanlar bir siyasi partinin, köy köy dolaşıp oy istemesi yerine, ağa ile anlaşıp oyların tümüne sahip olmak istemesi iyi bir şeydi.



Ancak, ağanın da ağa olabilmesi için, devlet gücünü, devlet parasını kullanabilmesi gerekirdi. Bu nedenle bütün yatırımlar ağa eliyle yapıldı, bütün kredi ve teşvikler ağaya verildi. Halk eskiden bunu görürdü ama anlamazdı, eğitimsizliğinden, bilgisizliğinden.


Bu nedenle, doğudaki halkımızın uzun yıllar eğitimsiz, bilgisiz, fakir ve de çaresiz kalması hem ağanın işine geldi hem de yönetenlerin. Ama PKK çıkınca işler değişti.


Gene o yıllarda atanmışlar, seçimle iş başına gelenlerin devlet mekanizmasını işletmek amacı ile göreve getirdiği insanlardı yani devlet memuru. Bunlara kısaca bürokrat denirdi. Bürokrat, bildiğimiz memurdu ve devlet gücünü kullanırdı. Bürokrat yani Atanmış için, ülkemizin doğusu geçici bir yer değiştirmeydi, öyle görünürdü, öyle bilinirdi.



Çözüm olmadılar, belki de olamadılar halkımızın sorunlarına. İran sınırlarımızdan yapılan kaçakçılık olaylarına bir bakın. Kaçak yüzünden hayvancılığın, tarımın yok oluşuna bir bakın. Neden yıllardır devam eder durur? Neden kimse bu kara işe son vermez?



Ağalar için sorun yoktu, zira bu işi organize eden onlar idi yıllar boyu. Seçilmişler için sorun yoktu, ağa memnundu ya gerisi önemli değildi. Atanmış memnundu; sorun çıkarmamış, göz yummuştu kaçağa kaçakçılığa, belki de menfaat ummuştu. Peki ya halk, bizim halkımız? Ama PKK çıkınca işler hepten değişti.

Bu PKK çıkınca işler nasıl değişti? Anlatayım...

Gene o zamanlar PKK’nın PKK olabilmesi için öncelikle doğuda aşiret reislerinin otoritesini kırması gerekiyordu. Bunun için, 1979’da Şanlıurfa’nın en güçlü aşireti olan Bucak aşiretine saldırlar ve aşiret reisi Celal Bucak’ı yaraladılar. Sonra?



Sonra halka saldırdılar çünkü aşiretle uzun süreli savaş yapmak PKK’nın işine gelmedi. Aşiret reislerinin silahlı adamları vardı, arkasında da devlet desteği. Ama halk silahsız ve çaresizdi. Dolayısıyla halka kurşun atmak, aşirete kurşun atmaktan daha kolaydı. Öldürdüler masum halkımızı, yıllar boyu öldürdüler. Dediklerine göre otuz bin canımız gitmişti.



Halk korktu, halk sindi, devlet halkı koruyamadı, ağalığın gücü zayıfladı ve PKK doğuda ağaların yerine, devletin yerine otorite oldu. Öyle bakmayın DTP’nin söylediklerine, onlar halkın temsilcisi değil, hiçbir zaman da olmadılar zaten. Devlete kafa tutmaya çalışan Diyarbakır Belediye Başkanı kimdir? Halktan mı alır gücünü sanırsınız? Hayır!



Ama şu ölüm korkusu yok mu şu ölüm korkusu, halkı çaresiz bıraktı. Hiç bugünlerde toprak reformundan bahsedildiğini duydunuz mu? Duyamazsınız. Ağayı ağa yapan topraktır, bu toprak halka dağıtılırsa ağalık da biter PKK da. Onlar da biterse bizi yönetenler bizi nasıl yönetecek ki?

PKK için sorun yok, çizgisi aynı. Gerçi başta Marksist ve Leninist bir düzene dayalı bağımsız bir devlet kumayı düşünüyorlardı ama şimdi işler değişti. Şimdi hazır bir devlet var, kurulu, bütün kurumlarıyla hazır, onu ele geçirmek daha zahmetsiz gibi gözüküyor AB’nin desteğinde, ABD’nin desteğinde, İsrail’in desteğinde. Adım adım ilerliyorlar, durduran yok.

Atanmışlarımız da aynı atanmış, hiç sesleri çıkmıyor ve sırtını seçilmişe dayamaya devam ediyor. Onlar için önemli değil sorunlar, gerçekler, şehitler, giden canlar. Görevlerini doğru dürüst yapmağı için şehit vermemize yol açan bir atanmışın istifa ettiğini duydunuz mu hiç? Etmezler.



Onlar için önemli olan koltuk yani ikbaldir, gerisi ne gam! Şimdilerde PKK’ya sempati ile yaklaşanları bile var, hani olur ya PKK da ülkemizde seçilmiş olursa, atanmış olursa, o zaman kime dayayacaklar arkalarını, koltuk da gider sonra.


Bu işte en sıkıntılı olan ise ağalarımız. Bilemiyorlar, devlete mi güvensin yoksa PKK ile mi anlaşsın, bir arada iki derede kaldılar. Hala izliyorlar bu oyunu, sonu nasıl bitecek, diye.



Kendi başlarına PKK’ya bir şey yapamazlar çünkü devlet kararsız bu konuda. Kararsız olursa destek vermez, vermezse ağalar yalnız kalır. İşleri zor inanın, iki ara var bir de dere bu işin içinde.

Bu işlerden uzak iki grup var; biri, hiçbir şeyden haberi olmayan halkımız, diğeri ise harcanan para yetim hakkı kul hakkı olduğu için, giden can vatan evladı olduğu için bu işlere bulaşmayan, saf duygularla ülkesini ve halkını seven, kendini hizmete adamış atanmışlar yani bir kısım bürokratlarımız.



İşin garip yanı, bu bürokratların bu sistemde yaşama şansı da yoktur; onlara,’’ sen safsın’’ ya da ‘’ sen bu işleri bilmiyorsun’’, derler. Böyleyseniz eğer siz, onlar için iyi bir atanmış olamazsınız ve olduğunuz yerde sayarsınız.



Aslında bizim için saflık; ülkesini sevmektir, işini bilmemek ise, halkına hizmet etmektir. Ama her ikisi de bizim seçilmiş ve atanmışların işine gelmez, çünkü onların saf ve temiz insanlara ihtiyaçları yoktur, ekip lazım onlara işlerini yürütebilmek için.

Şimdi işler eskisi gibi kolay değil, durum vahim; PKK devletin gücünü paylaşmak istiyor, seçilmişler içinde yer almak istiyor, atanmışlar içinde makam istiyor, devleti yönetmek istiyor, devlete sahip olmak istiyor.



Şimdi durum vahim. Seçilmişlerimiz kararsızlık içinde çünkü ağanın yerini PKK aldı. Halka nasıl inecekler? Doğudaki halkımızın oylarını nasıl alacak da yeniden seçilecekler? Hesapları bu işte. Onun için, ‘’biz Türkiyeliyiz, doğuda Kürt sorunu var, sorunları demokrasi içinde çözelim, Kürtlere kültürel haklar’’ demeye başladılar. Amaçları oy almak, sorunu çözmek değil.

Bu karanlık işlerden ve ilişkilerden zarar gören ise halkımızdır yani biz, yorgunuz ama çaresiz değiliz. Biz, yüz yıl önce de böyleydik, şimdi de öyleyiz. Biz yalnız kaldık.

Ne diyeyim başka size ben...

İşte demokrasi böyle bir şey bizim ülkemizde. Şimdi çıkar ortaya Ahmet Türk, halkın temsilcisiyim, der ve ilave eder; PKK’ya terör örgütü demek bizim için zor! Aysel Tuğluk çıkar meydanlara, sanki doğudaki halkımızın temsilcisiymiş gibi nutuk atar ve der ki; PKK ile aramıza mesafe koyamayız!



Gazi Paşa’nın meclisine, işte size yukarıda anlattığım şekilde girerler ve ilk talepleri Öcalan’ın hapishane şartlarının meclise taşınması olur. Aslında haklılar; ne işi var Öcalan’ın İmralı gibi özel bir yerde? Katiller ülkemizde nerede yatıyor: F tipi cezaevinde. Koyun oraya, dört duvar arasında yaşasın, tarih bir gün onu da siler gider.

PKK’nın siyasi kanadı mecliste ya, seyreyleyin şimdi adına siyaset dedikleri oyunu, dinleyiniz; kim ne diyor, kim kimle anlaşıyor. Yakında cumhurbaşkanlığı seçimi var; görün bakın kim kimle anlaşacak. Görün bakalım, biz neymişiz, demokrasi neymiş, insan hakları neymiş.


Göreceksiniz, Öcalan’a af bile diyecekler ve bunun adı insan hakları olacak! Ne gariptir ki giden binlerce canımızın insan hakları bizim ülkemizde yoktur!



Şehitlerimizden kimse bahsetmez; bir Genel Kurmayımız kaldı, bir de ocağı sönen analar! Halbuki o kadar da sivil toplum örgütü var ülkemizde ama nedense hiç sesleri çıkmaz; sanki bu şehit bu vatanın şehidi değil! Sanki bu vatan onların değil!

Tek isteğimiz var bizim, o da yaşamak; kendi vatanımızda, bayrağımızın gölgesinde, bağımsız ve hür ama insan gibi. Buna dahi fırsat vermiyorlar, hain kurşunlarla vuruyorlar bizi.



Yöneticilerimizin ise kimi gaflette kimi ihanette. Biliniz ki, bizde ihanet, gafletten ince bir çizgiyle ayrılır. Kimi zaman zor olur görebilmek kimin nerede olduğunu.


Şimdi dönüp bir bakıyorum geriye, soruyorum kendi kendime: Terörü yaratanlar belli, teröre destek verenler belli, teröristleri idare edenler belli, bu denklemin bilinmeyeni yok ki! O halde ne duruyoruz, kim çözecek bu bilinmeyeni olmayan denklemi?

Ben ihaneti gördüm, anlatacağım size. Ama, ‘’İhanet eden kim?’’, sorusuna gelince, cevabı siz bulacaksınız, denklemi siz çözeceksiniz, belki siz başaracak ve onlara fırsat vermeyeceksiniz.


Kaynak: http://www.erdalsarizeybek.com.tr/es/haberler/makaleleri/ihaneti-gormek.html
 

TAURUS

unutulur mu??
siyasi yasaklıyken katekulleyle BAşbakan olan bi insandan ne beklenir ki......


millet belge belge diyo da belgeli yolsuzluğunu da çıktımı piyasaya yok kaynak yanlı yok şöyle yok böyle......

oğlunun trafik kazasında birinin ölümüne sebep olduğunu daha unutmadık ve ceza almadığını ve ceza almamasını sağlayan Mühendisin de 2003te TDİ GENEL müdür yardımcılığına atandığını BOP eşbaşkanlığını ,peşkeşlerini,sayın ö.... yü kelle yi ,kemal unakıtan için 2 haftalık yasaları,kahraman!! amerikan askerlerini............. daha sayabilirim....

bu saydıklarıma da belge istiyonuz mu?????
 

atn42

New member
siyasi yasaklıyken katekulleyle BAşbakan olan bi insandan ne beklenir ki......


millet belge belge diyo da belgeli yolsuzluğunu da çıktımı piyasaya yok kaynak yanlı yok şöyle yok böyle......

oğlunun trafik kazasında birinin ölümüne sebep olduğunu daha unutmadık ve ceza almadığını ve ceza almamasını sağlayan Mühendisin de 2003te TDİ GENEL müdür yardımcılığına atandığını BOP eşbaşkanlığını ,peşkeşlerini,sayın ö.... yü kelle yi ,kemal unakıtan için 2 haftalık yasaları,kahraman!! amerikan askerlerini.............

bu saydıklarıma belge istiyonuz mu?????

anlayışı süper olanlara
türkçeyi iyi bildiğini iddia edenlere
insani yönü duyarlı olanlara ithaf ediyorum kardeşim ellerine sağlık

Saygılarımla...
 

HTML

Üst