Bu Da Akp'nİn Kara Mazİsİ

versavdis

New member
1- Nüfus cüzdanlarından din hanesini çıkartıldı.

2- Evlilik dışı yani gayrimeşru yaşamayı özendirici yasalar çıkartıldı. Bu kapsamda bir kadının evlilik dışı doğurduğu çocuğa annesinin soyadını alır hükmü getirildi.

3- Yine imar kanunumuzda bir madde vardı; evlerde cami açılabilir diye. Bu daha ziyade ramazan ayında teravih ihtiyacı için insanların evlerini kullanabilmelerine cevaz veren bir yasa maddesiydi. Fakat kanundaki bu cami lafını çizdiler ibadet yeri diye değiştirdiler. Bu değişiklikten sonra 3 yıl öncesinin rakamıyla Türkiye'de 40 binin üzerinde kilise evi açıldı. Bunun altında AKP'nin hiç vebali yok mu ? Misyoner TV yayına başladı AKP döneminde.

4- Yine 1962 yılında kurulan Azınlıklar Takip Komitesi diye bir komite vardı. Bu komitenin görevi Türkiye'de yaşayan azınlıkların Türkiye Cumhuriyeti aleyhine işlediği suçları takip edip, kontrol altına almaktı. Bu komiteyi lağvettiler, komitenin adını da Reform İzleme Grubu'na dönüştürdüler.Yani ATKRİG oldu.Üyeleri de adalet bakanı, içişleri bakanı ve dışişleri bakanı oldu. Yani eskiden Türkiye aleyhine suç işleyen unsurlar, şimdi bunlara hangi hakları verebiliriz konunun takibi açısından bir komite oluşturularak tamamen tersine bir şekle çevrildi. Yine bunlarla ilgili Türkiye aleyhine azınlıkların işlediği suçlara ilişkin dosyalar nereye gönderildi biliyor musunuz ?...İller Bankası'na gönderildi. Ne alaka diyeceksiniz. Bir dosyanın kendisiyle hiçbir alakası olmayan başka bir kuruma gönderilmiş olması ne anlama gelir? Sümen arası edilmesi , ortadan kaybedilmesi anlamına gelir. Bunların gönderilmesi gereken kurum Milli İstihbarat Teşkilatı, İçişleri Bakanlığı olabilirdi, buna uygun bir kurum olabilirdi. Ama İller Bankasına gönderdiler, hiçbir alakası olmayan bir kurum. Bu demektir ki siz bu evrakları yok edin, kaybedin,artık bunlar bir daha bakılamaz hale gelsin.

5- Yine 190 ders kitabını yeniden bastırdılar Avrupa'dan aldıkları 10 milyon euro parayla. Bu kitaplardan şehitlik kavramı, gazilik kavramı çıkartıldı.Yine Atatürkçülük kavramı ve düşman kavramı çıkartıldı. Artık çocuklarımız şehit gazi kavramı olmayan kitaplar okuyorlar.

6- Ak Partinin iktidarında Diyanet İşleri Başkanı'nın 2006 yılında yayınladığı bir emirle hutbelerden "Hak Din İslamdır" Ayeti çıkartıldı. Hocalara müftülere gizli imza karşılığı tebliğ ettiler. Okudum tebbellüğ ettim diye evrakın arkası imzalattırıldı müftülere ve bunlar da bütün cami imamlarına kadar yayınlandı. Böylece artık hutbeyi bitirirken hoca efendi cuma hutbesini bitirirken " Hak Din İslamdır" diyemiyor.Çünkü bu yahudilerin ve hristiyanların hiç hoşuna gitmiyormuş. Ak Partinin Müslümanlığa mı, hristiyanlığa ve yahudiliğe mi hizmet ettiğini anlamak için güzel bir misal.

7- Yine 17 Ağustos 2006 tarihinde Ak Parti hükümeti hristiyanlığı daha iyi öğrenmeleri adı altında papazlara imamlarımıza hocalık yaptırdı.Papazlar yurt dışına gidecek imamlara ders vermeye kurs vermeye başladılar.

8- Yine bu dönemde Ortodoks misyonerler Karadeniz'den 2.700 kişiyi Yunanistan'a götürerek eğitimden geçirdiler.

9- Akdamar adasındaki Ermeni Kilisesi bütçeden 4 trilyon TL verilerek onarıldı.

10- Van'da Ömer Camisi'nde şehitler için okunacak Hatm-i Şerif Akdamar Kilisesi açılışına denk geldiği için iptal edildi.

11- AKP'li belediye başkanları kilise tamiri yarışına girdi.

12- Denizli'nin Honaz ilçesindeki 80 yıllık cami kiliseye çevrildi.

13- Başbakanımız besmele ile kilise açtı.

14- Ak Parti domuz etini kasaplık et listesine aldı. 7 Temmuz 2006 tarihli 26221 sayılı Resmi Gazetede diğer kasaplık hayvanlar arasında domuz, yaban domuzu isminin yer aldığını görüyoruz.

15- Ankara Cumhuriyet Bassavcılığı Gay ve Lezbiyen Derneği tüzüğünü ahlaka aykırı bulmadı(!)

16- Ankara Cumhuriyet Bassavcılığı KAOS Gay ve Lezbiyen Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneği'nin adında ve tüzüğünde ahlaka aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle derneğe kapatma davası açılmasına yer olmadığına karar verdi.

17- Türkiye'de ilk defa eşcinseller toplantısı AKP hükümeti döneminde yapıldı.

19- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç Eyüp Camii'ndeki Sakal-ı Şerif'i Atatürk Havalimanı'na getirtti. Dubai veliaht prensi Şeyh Muhammed Bin Raşit El Maktum'un ülkesinde sergilemek istemesi üzerine Bakan Koç'un Sakal-ı Şerif'i ayağına getirttiği anlaşıldı.

21- 30 Haziran 2007 Cumartesi tarihli Resmi Gazete'de Hollandaca ve İbraniceyi resmi diller arasına alarak bunların öğretiminin yapılması konusunda karar aldı.

22- AKP zinayı suç olmaktan çıkarttı. Kanun no: 5319 Kabul Tarihi: 11.05. 2005. Eski ceza yasasındaki 410 441 442 443 no'lu "evli kadın ile erkeğin zinasını düzenleyen maddeler yeni yasadan çıkartıldı.

23- Peygamberimiz'in (SAV) yaşadığı zaman ve koşullarla ilgili boyutu yöresel olup evrensel değildir. Bunun için Peygamberimizin kendi örf-adetleri ve o zamanki uygulamaları din açısından bizi bağlamaz. İlköğretim kitaplarında Paskalya Yortusu, dini bayramlarımız arasında sayılıyor.

24- AKP hükümeti döneminde bedava dağıtılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında (6. Sınıf Sayfa 118'de) Veda Hutbesi'nde geçen " Allah Resulünün sünneti" ifadesi çıkarılmıştır. "Müminler! Size bir emanet bırakıyorum ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmayacaksınız. Bu emanet, Allah'ın kitabı Kur'an'dır" ifadesi yazılmıştır. Oysa "... Bu emanet Allah'ın kitabı Kur'an ve Resulü'nün sünnetidir" şeklinde olmalıdır. (23.05.2003)

25- İlköğretim 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabının 19. sayfasında, Kelime-i Şahadet'in 2. bölümü çıkarıldı.

26- Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık Eğitimi Dersleri Programı'nda "İslam'ın Şartları" bölümünden "Kelime-i Şahadet" çıkarıldı.

27- İlköğretim 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında Fatiha Suresi'nin son ayeti ve Bakara Suresi'nin 286. Ayetlerinin bir kısmı çıkarıldı.

28- " MEB tavsiyeli" çocuk kitaplarında resimli kiliseli, haçlı Hristiyanlık propagandası yapılıyor.

Ö.Lütfi Taşçı

http://www.kizilorenim.com/haber.php?haber_id=440

özellikle 3.maddeye dikkatinizi çekerim arkadaşlar şimdi anladınızmı AKP'nin türbanla neleri örttüğünü
 

fulldot

New member
çok teşekkür ederim,

yanlız bu yazılanlar akepenin sadece din üzerine yaptığı sapkınlıkları.

diğer hususlar da eklenirse burdan israil'e yol olur üzerinden de bütün akepeliler koşar adım gider
 

versavdis

New member
düşünsene chp ye laf atıyorlar ama Chp bunların 6yıl da yaptığını 20 küsür yılda yapamadı
 

|OuZ|

TeksiN
:biggrin:biggrin:biggrin:biggrin:p:cool: yaw bir türlü anlamıyorum bir kaç madde okudum iyide kardeşim siz bunları istemiyodunuz zaten din kavramı filan artık neremle gülceğimi şaşırdım..... :durdurun deniz baykal şimdi türbanada karşı değil bakalım daha ne kadar dönücek ... 180 dereceyi tamamladı yeni açılar keşfedicek artık... :durdurun
 

versavdis

New member
OUZ ADLI ÜYEYE CEVAPTIRYahu biz bunları niye isteyelim bu memlekete kastımız mı var bizim eğer Türk Milleti bir dine sahip olacaksa ki zaten sahip elbette ki o islamiyet olacaktır bunun tartışması var mı bizim size göstermek istediğimiz İslamiyeti yine islamiyeti kullanarak nasıl yıkmaya çalıştıklarıdır ama siz bunu görmek istemiyorsanız o da bizim suçumuz değildir herhalde
 

|OuZ|

TeksiN
OUZ ADLI ÜYEYE CEVAPTIRYahu biz bunları niye isteyelim bu memlekete kastımız mı var bizim eğer Türk Milleti bir dine sahip olacaksa ki zaten sahip elbette ki o islamiyet olacaktır bunun tartışması var mı bizim size göstermek istediğimiz İslamiyeti yine islamiyeti kullanarak nasıl yıkmaya çalıştıklarıdır ama siz bunu görmek istemiyorsanız o da bizim suçumuz değildir herhalde
arkadaşım .. siz dediğin kimdir... ? ben bir partinin taraftarı yandaşı olarak yazmadım tamamen dışardan baktığım görüşle yazdım bu ülkede kim gelirse gelsin başa illaki bir dert çekiyor olan yine halka oluyor anlatabildimmi :victory bu halk bunu hak etmiyor...
 

ozgozg

New member
Eleştrirken objektif olmak gerekir. İnsan bir konu hakkında bir yorum yapıyorsa vicdanı elvermeli.
Mevzu bahis olan bir parti değil bizlerin geleceğidir. Kaldı ki banane Chp den, banane Akp den. Kimseden bir çıkarım yok nasılsa, olmayacakta. Bir çıkar gözeteceksek o da ülkemizin çıkarıdır. Yukarıda bahsedilen hususlar hepimizin görmesi gereken gerçeklerdir.
Tarihte ne zaman görüldü bir caminin kiliseye çevrilmesi?
Ecdadımız Ayasofya'yı cami yapmadık mı? İçinde ibadet edemiyoruz diye yeri geldiğinde feryat figan ediyorum. Eğriye eğri doğruya doğru demeyi bilmek gerekir.
 

versavdis

New member
arkadaşım .. siz dediğin kimdir... ? ben bir partinin taraftarı yandaşı olarak yazmadım tamamen dışardan baktığım görüşle yazdım bu ülkede kim gelirse gelsin başa illaki bir dert çekiyor olan yine halka oluyor anlatabildimmi :victory bu halk bunu hak etmiyor...
Kusura bakma sen bir genelleme yaptığın için bende kendi genellememi yaptım ayrıca son yazdıklarında tamamen haklısın bu halk bunu hak etmiyor peki bu halk nasıl görecek bazı şeyleri yani düşünsene yukarda yazılan şeyleri gerçi şimdi bunlara yalan diyenler çıkabilir ama en az onlarda biliyor doğru olduklarını yani şunu demek istiyorum sence çözüm nedir
 

|OuZ|

TeksiN
Kusura bakma sen bir genelleme yaptığın için bende kendi genellememi yaptım ayrıca son yazdıklarında tamamen haklısın bu halk bunu hak etmiyor peki bu halk nasıl görecek bazı şeyleri yani düşünsene yukarda yazılan şeyleri gerçi şimdi bunlara yalan diyenler çıkabilir ama en az onlarda biliyor doğru olduklarını yani şunu demek istiyorum sence çözüm nedir
Halk bilinçleniyor.. çok zaman alsada halk artık neyin ne olduğunu biliyor kardeşim emin ol ki eski durum yok seçimde oy veren halksa cefasınıda halk çekicektir tabiki ama artık bilinçli bir halk olmalı.. oluyorda..
 

iGoogle

New member
Halk bilinçleniyor.. çok zaman alsada halk artık neyin ne olduğunu biliyor kardeşim emin ol ki eski durum yok seçimde oy veren halksa cefasınıda halk çekicektir tabiki ama artık bilinçli bir halk olmalı.. oluyorda..
Evet sana katılıyorum halk bilinçleniyor doğru diyorsun önceden kapalıydı insanların gözü kapatıyorlardı daha doğrusu artık yavaş yavaş açılıyor insanların gözü kararı artık bilerek görerek veriyor,halkımız önceden yönetilmiyordu güdülüyordu resmen şu anda bilgi çağındayız bilgiye belgeye ulaşmak artık çok kolay tv kanalları tektaraflı bağırmıyor artık internet radyo insanlara bilgiyi ulaştıracak pek çok kurum var artık herkes aradığı gerçeği bulabiliyor o yüzden artık milletin kararı gerçekten doğru çıkıyor herkes çoğunluğa uymalı takdir etmeli doğruyu bulandırmalı :victory
 

TAURUS

unutulur mu??
Evet sana katılıyorum halk bilinçleniyor doğru diyorsun önceden kapalıydı insanların gözü kapatıyorlardı daha doğrusu artık yavaş yavaş açılıyor insanların gözü kararı artık bilerek görerek veriyor,halkımız önceden yönetilmiyordu güdülüyordu resmen şu anda bilgi çağındayız bilgiye belgeye ulaşmak artık çok kolay tv kanalları tektaraflı bağırmıyor artık internet radyo insanlara bilgiyi ulaştıracak pek çok kurum var artık herkes aradığı gerçeği bulabiliyor o yüzden artık milletin kararı gerçekten doğru çıkıyor herkes çoğunluğa uymalı takdir etmeli doğruyu bulandırmalı :victory
kanallar madem tek taraflı bağırmıyor da akp aleyhinde açtığımız konuların geneline KAYNAK YANLI diye neden geçiştiriyonuz...........
 

versavdis

New member
Evet sana katılıyorum halk bilinçleniyor doğru diyorsun önceden kapalıydı insanların gözü kapatıyorlardı daha doğrusu artık yavaş yavaş açılıyor insanların gözü kararı artık bilerek görerek veriyor,halkımız önceden yönetilmiyordu güdülüyordu resmen şu anda bilgi çağındayız bilgiye belgeye ulaşmak artık çok kolay tv kanalları tektaraflı bağırmıyor artık internet radyo insanlara bilgiyi ulaştıracak pek çok kurum var artık herkes aradığı gerçeği bulabiliyor o yüzden artık milletin kararı gerçekten doğru çıkıyor herkes çoğunluğa uymalı takdir etmeli doğruyu bulandırmalı :victory
peki kardeş doğru söylüyorsun çağımız bilgi çağı artık bilgiye ulaşmak çok kolay da aynı şekilde bu bilgilerin yalan yanlış ortalığa saçılması da çok kolay peki doğru bilgiyi nasıl seçeceğimiz konusun da da bizi bir aydınlatabilirmisin çoğunluğa uymalı takdir etmeli doğruyu bulandırmamalı demişsin iyi de güzel kardeşim bu senin dedğini Almanya 2. Dünya Savaşından önce yaptı ve faturasını çok ağır ödedi hatta tüm dünyaya ödetti Hitler adında bir yaratık çıktı ortaya ve toplamda 50 milyon insanın ölümüne sebep oldu ve ne kadar manidar ki Hitler de ilk seçimde %34-37 civarında bir çoğunlukla iktidara gelmişti yalnız şu konuda yerden göğe kadar haklısın evet geçmiştede halktan gerçekleri gizlediler insanlar yönetilmedi güdüldü doğrudur çok doğru hemde fakat merak ettiğim şey sana şu an güdülmediğimizi hatta şimdiye kadar hiç olmadığı kadar acı birşekilde güdülmediğimizi düşündüren şey nedir onu merak ettim cevaplarsan sevinirim
 

SEGMEN

İstiklal Mahkemesi Hakimi
A.B. li olmak için çalışıyoruz

bunları yapmamız çok doğru şeyler

A.B. li olabilmemiz için kiliseniz olması lazım diyorlar.......AKP tamam diyor

A.B. li olabilmemiz için rahibe olmamız lazım.....................AKP tamam diyor

A.B. li olmamız için bu bayrağı bırakmanız lazım diyorlar AKP tamam diyor

o zaman durmak yok yola devam diyorlar..................bizler tamam diyoruz
 

yuxexes666

New member
A.B. li olmak için çalışıyoruz

bunları yapmamız çok doğru şeyler

A.B. li olabilmemiz için kiliseniz olması lazım diyorlar.......AKP tamam diyor

A.B. li olabilmemiz için rahibe olmamız lazım.....................AKP tamam diyor

A.B. li olmamız için bu bayrağı bırakmanız lazım diyorlar AKP tamam diyor

o zaman durmak yok yola devam diyorlar..................bizler tamam diyoruz
:clap:clap:victory
 

ramo46

New member
ABD deki ulema ne derse o yapılıyor.
Ilımlı Islam projesi adına yapılıyor.
Bunları görmek için ABD nin 11 eylül 2001
tarihinde ikizkulelerin saldırıya uğramasının
arkasından uygulamaya kayduğu politikalara
bakmak lazım,,,Bu politika Türkiye ile sınırlı
değil Tüm ortadoğu ve Eski yugoslavya yıda
kapsıyor, Abd iranı vuracaktı Gürcistanda
yaşanan olaylar bunun ertelenmesine yol açtı.

Olay Akp nin bi şekilde bu olaylara klavuzluk yapmasıdır.
 

iGoogle

New member
peki kardeş doğru söylüyorsun çağımız bilgi çağı artık bilgiye ulaşmak çok kolay da aynı şekilde bu bilgilerin yalan yanlış ortalığa saçılması da çok kolay peki doğru bilgiyi nasıl seçeceğimiz konusun da da bizi bir aydınlatabilirmisin çoğunluğa uymalı takdir etmeli doğruyu bulandırmamalı demişsin iyi de güzel kardeşim bu senin dedğini Almanya 2. Dünya Savaşından önce yaptı ve faturasını çok ağır ödedi hatta tüm dünyaya ödetti Hitler adında bir yaratık çıktı ortaya ve toplamda 50 milyon insanın ölümüne sebep oldu ve ne kadar manidar ki Hitler de ilk seçimde %34-37 civarında bir çoğunlukla iktidara gelmişti yalnız şu konuda yerden göğe kadar haklısın evet geçmiştede halktan gerçekleri gizlediler insanlar yönetilmedi güdüldü doğrudur çok doğru hemde fakat merak ettiğim şey sana şu an güdülmediğimizi hatta şimdiye kadar hiç olmadığı kadar acı birşekilde güdülmediğimizi düşündüren şey nedir onu merak ettim cevaplarsan sevinirim
Doğru bilgiyi nasıl seçeceğiz diyorsunya tek taraflı yayın kuruluşunun haberini okuyup karar vermeyerek doğru bilgiye ulaşırsın şimdi vatandaşın bir kısmı şunu anlamak istemiyor bugün doğan gurubu denen bir yayın kuruluşu var ve ülkeyi istediği gibi yönlendirmek istiyor ve bunuda kısmen başarıyor adamların ne oldukları ortada iktidrla anlaşamıyorlar.Şimdi ben bu yayın kuruluşunun haberlerini okurum ama bunun doğruluğunu teyit için diğer kaynaklarada bakarım sen bunu yapıyormusun ? hayır nedenide sen zaten iktidar aleyhinde haber arıyorsun,aydın doğan denen zat zamanın başbakanı mesut yılmazı evinin kapısında pijamaları ile karşılamış bugünkü iktidardanda bunu bekleyip karşılığını alamayınca arkasındada belli belirsiz bir kitle var ve silahını çekmiş durumda o yüzdenki tek bir medya kuruluşu kararımızı belirlememeli hele doğan gurubu ise biraz daha fazla araştırmalıyız haberi.Çoğunluğun kararının doğruluğuna gelirsekde çoğunluğa uymalısın herzaman tarihde bir kişinin arkasından giden çoğunluk zaferleri senin verdiğin örnekden daha çoktur örnek olarakta Atatürkü düşünürsek bir millette atatürkün arkasından gitmiştir peki senin verdiğin örnekdeki gibi bir hezimet varmı ortada ?YAni cımbız yapmayalım sırf kötülemek için.Ayrıca sana dünyanın en büyük ekonomisini çini sorarım insanlar ne şartlarda yaşıyor bunu söyleyebilirmisin bana? Bugün ülkede tüm vatandaşlara 5bin ytl dağıtsa devlet sence herkes aldığı parayı ne yapar ? bence çoğunluk evine bi plazma tv alır yada başka bir elektronik eşya zevk için harcar yani büyük bir bölümünü burda yalnış olan ekonomide milletin yani bizim payımız büyük esasında
 

versavdis

New member
Doğru bilgiyi seçmek konusunda dediklerin kısmen doğru ama benim yalnızca tek haber kaynağından yararlandığım yanlış ha belli başlı iktidar amigosu olan yayınlarıda dikkate almıyorum doğrusu çünkü vakit kayıbı olarak görüyorum benim fikrimce doğru bilgiyi seçmek için verilen haberdeki olayların zaman içinde olgularla desteklenip desteklenmediği önemlidir ayrıca o haberin ilgili kişi tarafından tekzip edilip edilmediği eğer tekzip edildiysede karşı argümanları önemlidir bence hele şimdiki dönemde bunlara çok daha fazla dikkat etmemiz lazımdır sana bir örnek vereyim Ömer Lütfü TAŞÇI'nın büyük bir cesaretle yazdığı bu olaylar sadece onun yazdığı olaylar değildir daha önceden bir çok gazete ve dergide de yayınlanmıştı ayrıca isimsiz olarak bir çok diyanet görevlisi sayısız röportajlar vermişti ve hatta bir iki defada haber bültenlerine konu olmuştu ama üzerine gidemediler tabii ki ayrıca yukarıda yazılan şeyler Türkiyede gerçekleşmedimi sanki bir kere kimse böyle bir yalan söylemeye cesaret edemez çünkü karşısına direk iktidarı alır iktidarla savaşır ve iktidar böyle bir fırsat bulmuşken yani karşısındaki adamı iftiracı konumuna düşürerek kendi prestijini yükseltmek varken niye sessiz kaldı niye bu haberleri yapan kişilere dava açamadı birde bunu sorgulamak gerekir biri sana böyle iftirada bulunsa ne yaparsın hesap sorarsın değilmi ama eğer o kişinin yarası varsa neyapar iktidarın şimdiki yaptığını yapar yani görmezden gelir ayrıca Doğan Holding konusunda söylediklerinde tamamen katılıyorum kesinlikle yanar döner adamın tekidir ayrıca iktidarla olan kavgasını da samimi bulmadığımı daha önceki bir yazımda belirtmiştim fakat Aydın DOĞAN'ın gazetelerinde bile kalemi satılmayan doğru dürst adamların çok azda olsa bulunduğunu inkar etmemek gerekir çoğunluk konusunda ise maalesef çok büyük yanılgı içindesin arkadaşım tabii yine senin bileceğin iştir bir şey diyemem ama Mustafa Kemal ATATÜRK gibi bir dahiyi Tayyip ERDOĞAN gibi bir uyduproje ile kıyaslaman biraz ağırıma gitti lütfen bir daha düşün ben sana çoğunluğun hiçbirzaman haklı olmadığını söylemedim herzaman haklı değildir dedim işte bu zaman da öyle zamanlardan biridir hele ki şu geçtiğimiz 6 yıllık Akp iktidarında yaşananlara bakacak olursak belki de en kötü zamandır diyebilirim çünkü sende takdir edersin ki hiç bir hükümet döneminde bu ülke bu kadar küçük düşmedi ama sonuçta herkesin fikri kendinedir herkeste kendisinden sorumludur hem tarihine karşı hemde geleceğine karşı ayrıca demşsin ki Dünyanın en büyük ekonomisi olan Çin ile Türkiyede ki vatandaşlarımızın para harcama kıstaslarını eleştirmişsin anladığım kadarı ile yani diyorsun ki Türk insanı savurgan eğer yanlış anladıysam düzelt lütfen fakat eğer doğru anladıysam şunu açıklamakta yara var Çin halkının bütün temel sosyal ihtiyaçları Sağlık Eğitim ulaşım elektrik su v.b. Çin devleti tarafından karşılanır yani bu gibi hizmetlere Çinde para ödemiyorlar yada çok cüz-i bir miktar ödüyorlar ama Türk insanının böyle bir lüksü yok hem vergisini veriyor hem de bu saydığım temel hizmetler için enyüksek paraları ödüyorlar ayrıca demişsin ki bizim insanlarımıza 5000 lira ver hepsi gider plazma alır maalesef burada da bir yanılgı içindesin kardeşim yanılgın ise sebepleri sorgulamadan sonuçları eleştirmek yani işin kolayına kaçmak dediğin doğrudur 5000 lira ver herkez abuk subuk şeylere harcar fakat hiç kimse bu milletin bu hale nasıl geldiği ile ilgilenmez ve bu milleti bu hale getiren nedenleri ortadan kaldırmakla hiç uğraşmaz İbrahim TATLISES in meşhur bir lafı vardır ya Urfada Oxford vardıda biz mi okumadık diye sen bu millete Oxford kalitesinde eğitim mi verdinde bilinçli insan istiyorsun karşında yıllardan beridir saçma sapan Avrupa merkezci eğitim sistemi ile bu ülkede pratikte hiçbir işe yaramayan sadece Teoride gördükleri ile birşeyler yapmaya çalışan insanlar yaratıldı o insanların sahip olmadığı bir şeyi yine o insanlardan isteyemezsin bu ülkede üniversite mezunu olan adam bile hala Amerika yı Kristof Kolomb keşfetmiş zannediyo kardeşim bu milletin nasıl bu hale geldiğini öğrenmek istersen taa Menderes zamanına kadar gitmen gerekir hatta biraz da İnönü ye kadar o yüzden eşit şartlarda gelişmeyen olayları denk olmayan kıstaslarla kıyaslamayalım kal sağlıcakla
 

ramo46

New member
Konun kadar yorumunda güzeldi kardeş,Adna Menderes ile ilgili satırları
okuyunca aklıma geldi aşağıdaki yazıyı yapıştırdım...Anlayana...



Ülkemizin Kaçırdığı En Büyük Eğitim Projesi: Köy Enstitüleri

İbrahim Ortaş
[email protected]
Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi

Son yıllarda 17 Nisan'da Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümünün kutlanması sevindirici. Cumhuriyetin bu ulvi projesinin amacı; köyden gelen yetenekli çocukların tam donanımlı olarak yetiştikten sonra, tekrar köylerine dönerek geride kalan ve okuma fırsatı veya olanağı bulmamışları eğiterek ülkenin okuryazar düzeyini yukarı taşımasıydı. Köy Enstitüleri’nin o günkü eğitim yöntemi gününün en ileri eğitim yönteminden daha donanımlıydı. Bu modelde teorik ve pratik eğitim birlikte alınıyordu. Yalnız temel dersler değil, yaşama dair bütün konular bir bütünlük içinde işleniyordu. Bir taraftan güçlü bir tarih eğitimi yanında tarım, el işi ve güzel sanatlar ile yurttaşlık bilinci ve ulusal bilinç kazanıyorlardı; diğer taraftan dünya klasiklerini okuyarak, müzik dinleyerek, tiyatro yaparak dünya değerleri ile tanışıyorlardı. Bu model şimdi bütün dünyada tartışılan yüksek öğretimde probleme dayalı öğretme modeline çok benziyor. Ayrıca AB’nin yüksek öğretimde başlattığı Leonardo Da Vinci siteminin yıllar önce uygulandığı bir şeklidir.

Köy Enstitüleri Ne Zaman Kuruldu?

Cumhuriyeti kuran çağdaş aydın kadrolar eğitimin öncelikle köylerden başlaması gerektiğini belirleyerek, eğitimi köylere indirgemeyi benimsemişlerdir. En büyük eserleri ise Köy Enstitüleri’nin kuruluşu idi. Çok değişik ve çarpıcı bir girişim olan Köy Enstitüleri hareketi belki de dünyaya örnek bir projedir. Ne yazık ki halen önemi yeterince anlaşılamadı. Köy Enstitüleri’nin başlıca amacı kırsal alanı kalkındırmak, köylüyü eğitmek ve eğitmenlerle köylüyü üretici duruma getirmekti. Çünkü Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda ülkemizde okuryazar oranı neredeyse yok denecek kadar düşüktür. Özellikle kadınlarda ve köylerde durum daha da kötüdür. Bu tablo karşısında Atatürk ve arkadaşları yeni rejimin ruhunu ve düşüncesini köye de ulaştıracak bir eğitsel devrim hareketini başlatırlar. Gerçek anlamda devrimci bir hareket olan Köy Enstitüleri hareketi yalnızca köyün maddi kalkınmasını değil, aynı zamanda ve daha önemli olarak köy insanını bilinçlendirmeyi, onu hiçbir kuvvetin istismar edemeyeceği modern bir kırsal yaşam biçimine kavuşturmayı amaçlar. 17 Nisan 1940'da "Köy Enstitüleri" kurulmaya başlanır.

Amaç Neydi?

Köy Enstitüleri’nde yaşam, dönemin öğretmen ve öğrencilerinin anlatımı ile tam "birliktelik, katılım, yetki" ve "sorumluluk" eksenlerine oturtulmuştur. Enstitülerde kararlar yönetici-öğretici-öğrenci üçlüsünün katkı ve onayıyla alınır. Okul yöneticileri ile öğrenciler her konuyu tartışabilirler. Enstitüleri’nin kuruluşunda Atatürk politikası uygulanır, tarıma elverişli arazilerin seçilmesine özellikle özen gösterilir. Eğitim anlayışı açısından Köy Enstitüleri’yle diğer okullar arasında çok önemli nitelik farkı bulunmaktadır. Köy Enstitüleri’ne eğitim anlamında yüklenen sorumluluk ağır ve anlamlıdır. Köy Enstitüleri’ndeki anlayış o dönemde "Eğitim, Üretim içindedir" şiarıdır. Hep beraber ülkeyi kalkındırmak için üretmek ve hayata birlikte bakmaktır.

Cumhuriyeti kuran genç kadro, büyük çoğunluğu köylü olan ve aynı oranda okuma yazma bilmeyen toplumu kısa yoldan okuryazar yapmak istiyordu. Bu proje aynı zamanda ülkemizin çağdaşlaşma ve modernleşme projesi idi. Yine genç cumhuriyet kadrosu, demokrasiyi altın tepside sunmuştu ve yaşaması için altının doldurulması gerektiğinin farkındaydı. Onun için demokratik bir yapılanmanın zorunlu olduğunun farkındaydılar. Bunun başarılması için de çok yönlü yetişmiş, özgüveni gelişmiş, karşılaştığı sorunu çözebilen yetenekli ve zeki köy çocukları ile işe başladılar. Eğitim ve öğretim sorun çözmeye yönelikti. Özellikle Türkiye gibi halen köy kökenli ve tarıma dayalı yapılarda modelin önemi çok sonradan daha iyi anlaşılmıştır. Çünkü köy çocukları bu modelde hem eğitiliyor hem de geleceklerini hazırlıyorlardı. Küçücük çocuk köyünden geldiği gibi üretimin içerisine giriyor, kendi okulunu kendisi yapıyor, koyun güdüyor, müzik yapıyor, klasik eserler okuyor. Kendisine koyun gütmesi söylenen çocuk artık sorumluluk almış olmakta ve kendi sorumluluğunu ve bilincini oluşturmak zorunda. İsmet İnönü Hasanoğlan’da yol kenarında koyun güden çocukların azıklarında ekmek parçasının yanında klasikler görünce aradığını bulduğunu ve gelecekten umutlu olduğunu belirtir. Duvar ören, tarım yapan, marangozluk, demircilik yapan, aynı zamanda dünya klasiklerini okuyan ve müzik yaparak ruhunu güzelleştiren mutlu insanları yetiştiriyordu. Bilindiği gibi bu şekilde yetişen çocuklar kendilerine güveni olan, mutlu ve üretken insanlardır. Ancak bugün özgüveni eksik, çok sayıda insanın mutlu olmadığı ve kimseye güvenmediği bilinmektedir. Karşısındakine güvenmeyen kendisine de güvenemez. Kendine ve karşısındakine güvenmeyen de demokrat olamaz (Erdal Ataberk). İşte Cumhuriyetin genç kuşağı üreten, paylaşan ve dönüştüren demokrat insanlar yetiştirerek ülkenin modernizasyonunu hedefliyorlardı. Bu, onların ülkenin geleceğine ilişkin temel felsefeleri idi.

Çağın En İleri Eğitim Modelidir

Köy Enstitüleri eğitim modeli, bireyler eolayların farkına varabilme yetisi kazandırıyordu. Kendi bilincine varan, ülkesinin ve dünyanın değerlerinin farkına varır. Bu da yurttaşlık bilincini yaratır. Ancak ülkemizi bu duruma getiren soğuk savaş mantığı sahipleri, ülkemizin geleceğe yönelik yetişmiş insan yetiştirme projesini erken fark ettiler ve engelleyebildiler.

Köy Enstitüleri aslında ülkemizin içinde tam algılanmadan, dünyada yankı bulmuştu. Şakir Ezacıbaşı NTV'de yanlanan Kültür ve Kimlik programında 1950'li yıllarda Londra'da toplanan Asyalı öğrenciler konseyi toplantısında konuşan UNESCO başkanının Türkiye'nin, yani Tonguç Hocanın Köy Enstitüleri’nin önemini vurgulayan bir konuşma yaptığını belirtiyor. Toplantıda UNESCO başkanı Birleşmiş Milletler’de Köy Enstitüleri ile ilgili birçok belgenin ve dokümanın olduğunu ve örnek gösterildiğini vurgular. Tabii bu büyük projenin çıktıları olan eğitmenler gittikleri köylerde hemen işe sarılır, köylüleri eğitmeye başlar. Ülkenin her tarafına yayılan eğitmenler bir taraftan okuma yazma öğretir, diğer taraftan doğrudan köylülerin üretim artışına yönelik pratik işlere girişirler. Kısa sürede bu eğitmenlerin gittiği köylerde sosyal faaliyet artar. Köylerde tiyatro bile kurulur, köy kahvelerinde okuma odaları açılır. Bugün ülkemizin köy kökenli okumuş kişilerinin genelde bu tür eğitmenlerin bulunduğu ortamdan geldiğini göreceksiniz. Bu konuda araştırma yapmış bir okurumdan aldığım bir e-posta iletisinde, Köy Enstitüleri açıldığında zamanın Amerikan hükümetinin hazırladığı istihbarat raporunda "Dikkatli olun Türkler büyük bir eğitim atılımıyla geliyor" denilmektedir. Ancak Köy Enstitüleri’nin kapanması ülkemizin bağımsızlık politikasının kırılma noktası ve miladı olarak görülebilir. Bu tarihten sonra eğitimin dokusu ve felsefesi değişmiş, köylere kültürel ağırlıklı eğitim, yerini ezberci eğitime bırakmıştır. Cumhuriyetin temel hedefi olan köylüyü aydın çiftçi durumuna getirmek yerine sahipsiz, kendi sorunlarını devlete iletemeyecek kadar yalnız ve aciz bırakılmış, çaresiz durumda görmek hepimizi rahatsız etmektedir.

14 Nisan 2005 Perşembe günü Prof. Dr. Emre Kongar'ın Çukurova Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kolu’nun davetlisi olarak 3 saati aşkın süren mükemmel konferansını dinleyince olayın ne denli önemli olduğunu anladım. Sayın Kongar'ın konferansında insanlık tarihinin geçirdiği tarım, sanayi ve bilişim devrimlerinin yanında dünyadaki gelişmelere ve soğuk savaşın ülkemiz üzerindeki etkilerini dinleyince bir kez daha Köy Enstitüleri’nin niçin kapatıldığını daha iyi anladım.

Batı Bu Modelden Neden Korktu?

1940'lı yıllarda üniversitelerin özerkliğinin başladığı dönem Hasan Ali Yücel’in Köy Enstitüleri’nin kurulduğu döneme denk gelmektedir ki; bu dönemde UNESCO tarafından dünyaya Türk eğitimi model örnek olarak gösterilmektedir. Türk eğitim tarihine bakıldığında Cumhuriyetin eğitim projesinin bu dönemde şahlandığı, ancak çok kısa sürede önünün kesildiği görülmektedir. Bu dönemden sonra soğuk savaş anlayışı ile ülkemizin önüne konulan süreç sonucu insanlarımız birbirine düşürüldü, toplumun en dinamik kesimi olan üniversite gençliği ağırlıklı olarak olaylara da taraf oldukları için üç kez ülkede darbe yapıldı ve her seferinde üniversiteler sorunların merkezi olarak gösterildiği için üniversiteler zaptü-rapt altına alınmaya çalışıldı.

Köy Enstitüleri’nin temel espirisi, bu eğitim modeli kişinin kendi farkına varılabilirliğini kazandırmasıydı. Anlıyor, düşünüyor, sorguluyor ve üretiyor. Yaptığı işin verdiği mutluluk ile yaşamına anlam katabiliyordu. Maalesef ülkemiz o gün bu kazanımı koruyamadı. Çünkü o dönemde toplumun eğitim düzeyi, demokrasiyi sindirme bilinci, batının baskısı sonucu bu proje ortadan kaldırıldı. Bugün bizler Köy Enstitüleri’ni okuyunca hayıflanıyoruz, ancak yakalanan fırsatların değerlendirilmemesi kaçan trene benziyor. Toplum olarak o dönemde neye sahip olduğumuzun farkında değildik. Bugün de farkında olduğumuz inancında değilim.

Köy Enstitüleri’nin Kapatılmasının Bugüne Yansıması Nedir?

O dönemde ülkemizin karşı karşıya olduğu zorlu koşullar ve dış dinamiklerin ülkemiz üzerinde kurdukları psikolojik etkinin sonucu olarak Köy Enstitüleri, soğuk savaşa kurban edilip kısa sürede kapatılarak tarihin raflarına kaldırıldı. Bunu takip eden süreçte ülkenin aydınlık geleceğinin eğitim projesi önce yatılı öğretmen okullarına, sonra yatılı okula, sonra da normal lise eğitimine zamana yayılarak bertaraf edildi. Ülkenin dinamik gençlik sağ sol ayrımı yapmadan anarşinin içine sürüklendi ve üç kez yapılan darbelerle gençlik pasif hale getirildi.
Ülkenin yönetiminde söz sahibi olması gereken entelektüel kesim devletten yavaş yavaş dışlandı. Bu dönemden sonra da ülkemiz eğitimi kalite yönünden gerilemiş, ülkemiz sürekli borçlu bir duruma gelmiş, kırsaldan kentlere plansız göçler başlamış, devasa kentler etrafında kontrol edilemez büyüklükte varoşlar ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak bugün yönetilemez ve kontrol edilemez bir duruma gelinmiştir. Ülkenin yetişkin insan kaynaklarını yetiştiren üniversitelerinin özerkliği çok bulunarak kısılmış, neredeyse ileri lise düzeyinde eğitim veren kurumlar durumuna sürüklenerek, bugün hepimizin bildiği tablo ile karşı karşıya gelinmiştir.
Sorumlu yok. Hesap verecek de yok.

Bir kez daha vurgulamak gerekirse, bazı detaylarda yapılacak eleştiriler, böyle büyük bir projenin değerini düşürmediği gibi, o günden bugüne, bir daha aynı büyüklükte bir "düşünce" ve "planlamaya" rastlayadığımızı, üzülerek ifade etmek durumundayım. Ancak olumlu tarafından bakarsak, o günün zor koşullarında bunlar başarılabildiğine göre, bugün çok daha fazlasını neden başaramayalım, diye kendi kendime soruyorum.

Köy Enstitüleri Projesi’nin günümüz koşullarına uyarlanmış probleme dayalı öğrenme modalarını başta üniversitelerimiz olmak üzere denemeye ne dersiniz!



Bu yazı PiVOLKA'nın basılı sürümüyle aynıdır. Kaynak göstermek için:

Ortaş, İ. (2005). Ülkemizin kaçırdığı en büyük eğitim projesi: Köy enstitüleri PiVOLKA, 4(17), 3-5.
 

versavdis

New member
Kardeş ellerine sağlık insan çok hüzünleniyor yahu böye bir eğitim sistemini nasıl bırakırız akıl alır gibi değil nasıl bir hainliktir bu nasıl bir aymazlıktır yahu. Köy enstütüleri ve halkevlerinin kapanması bu ülkenin geleceğine ipotek koymuştur maalesef şu an çektiğimiz acıların en büyük sebeplerinden de biridir inşallah bunu birgün halkımızda anlar
 

HTML

Üst