Son dönemde artık iyice ayyuka çıkan AKP yolsuzlukları hepinizin malumu...
Bir önceki yazımda yolsuzluklardan, tecavüzden vs.. yüz kızartıcı, ahlak dışı suçlardan tutuklanan AKP'li yöneticilerle ilgili bir liste vermiştim. O yazımdan sonra Gaziantep, Batman, Denizli ve Deniz Feneri olayı olmak üzere Türkiye'nin her yanından yolsuzluk olayı daha çıktı.
Elbette AKP'nin ne olduğunu biz baştan beri biliyor ve siz değerli okuyucularımızla bu görüşlerimizi paylaşmaktayız.
Geçmişteki yazılarımızdan kısa bir toparlama yapmak gerekirse, AKP'nin belli başlı özellikleri şunlardır.
1- AKP yolsuzlukların odağıdır. AKP'lilerin yaptığı yolsuzlukları artık Sarı Çizmeli Mehmet Ağa bile bilmektedir. AKP'nin yolsuzluk ünü Avrupa'ya yayılmış durumdadır.
2- Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP'lilerin yalan söyleme konusunda özel bir yetenekleri olmakla birlikte, herkesin gözü önünde söyledikleri sözleri bile "söylemedim" diyecek kadar da utanma duygusundan da yoksunlardır.
Tayyip Erdoğan'ın, bizzat kendisinin ya da basın sözcüsü Akif Beki ağzıyla reddettiği ancak doğruluğu kayıtlı olan açıklamalarını hatırlayınız. Ya da Erdoğan'ın tanımıyorum deyipte daha sonra neredeyse çok görüşmekten akraba olacakları Offer'le muhabbetlerinin ortaya çıkmasını...
3- AKP'nin ekonomi alanında hiçbir ciddi çalışması olmayıp, bana göre ekonomi ile ilgili bildikleri tek şey yandaşlarının zenginleştirilmesidir. Örnek vermek gerekirse, ülkemizin dört bir yanında çok sayıda göreceğiniz, kepenk kapatan esnafı, kredi borcundaki vatandaşı, ürünü para etmeyen çiftçiyi, borç batağındaki memuru verebiliriz. Tabi bunların yanında hiç yoktan zenginleşen AKP'lileri de görmek lazım.
4- AKP, dış politikada ise tam bir onursuzluk ve dışa bağımlılık göstermektedir. ABD'nin emrinden çıkmadığı gibi, buna rağmen alışkanlık icabı emrine girdiği ABD'ye bile yalanlar söyleyip, daha sonra bu yalanları toparlamak için daha fazla taviz vermektedirler. Bununla birlikte taviz vermeye alışmış olan AKP, sadece ABD ile yetinmemekte başta AB olmak üzere, Ermenistan, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi devletlere de tavizler vermekten geri durmamaktadır.
5- Güvenlik konusuna bakacak olursak 2002'de bitmiş olan terör yeniden hortlamış, hergün yeni şehitler verir hale gelmiş bulunuyoruz. Ve maalesef uyutulan milletimiz verdiğimiz şehitleri bile umursamaz hale getirilmiştir. Ordumuz milletimiz şehitler verirken terör örgütü PKK'nın siyasi istekleri ise AKP tarafından mecliste yasalaştırılmaktadır.
6- Asayiş konusuna baktığımız zaman, ülkenin dört bir yanı kapkaççı, hırsız, tecavüzcü dolmuş ve emniyet güçleri bu konuda çok yetersiz kalmaktadır. Zaten emniyet güçlerinin Fetullah Gülen ve AKP'nin siyasi tetikçiliğini yapmaktan normal işlerine zaman ayıramadıklarını düşünüyorum.
7- Tayyip Erdoğan kendisini diktatör gibi görmekte ülke içerisinde kendine muhalefet ne kadar insan varsa hepsini devletin savcısını, polisini kullanarak tehdit etmekte, susturmaktadır.
8- Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin en büyük medya patronu haline gelmiş, emrindeki gazete, tv ve haber sitelerini tam bir diktatör edasıyla yönetmektedir. Bu medya kuruluşunda yazan köşe yazarlarının AKP'yi eleştirme hakları bulunmamaktadır. Aynı şekilde bu medya kuruluşları bütün ahlaki, manevi değerleri bir yana bırakıp Tayyip Erdoğan istedi diye herkese iftira atabilmektedir.
Bu konulara bir örnek vermek gerekirse: Ergenekon iddianamesi henüz hazırlanmadan önce AKP'nin tetikçi medyasında çıkan haberleri hatırlayınız. Daha iddianame hazırlanmadan bütün sayfaları AKP medyasında çarpıtılarak verilmiş, polisin yaptığı bütün aramalarda bulunan evraklar daha savcılığa ulaşmadan bu medyanın eline geçmiş ve bu medyadaki tetikçi yazarlar, Ergenekon davasında sanık olan ya da olmayan birçok kişi hakkında bütün ahlaki değerlerden yoksun şekilde yazılar yazmış, birçok kişinin kişilik haklarına hukuk dışı saldırmışlardır. Ve Başbakan Erdoğan'da kendisini bu Ergenekon davasının savcısı olarak ilan etmiştir.
Ancak Deniz Feneri davasında bu medyanın hiçbir sesi çıkmamış bahane olarak da devam eden bir davada yorum yapmanın yanlış olacağı belirtilmiştir. Başbakan Erdoğan'da Deniz Feneri davasında yorum yapmanın yanlış olacağını söyleyip yolsuzlukları gösteren medyaya da bir başbakana yakışmayacak şekilde sözler söylemiştir.
Sormak isterim, dava AKP'nin işine gelen bir dava iken her şey serbest oluyor, AKP yandaşlarını yolsuzluklarını gösteren bir dava olunca her şey yasak mı oluyor?
Neyse bu yazımdaki asıl amacım AKP'nin yanlışlarını göstermek değildi, çünkü zaten her yazımda bundan bahsediyorum.
Peki, bu yazıyı neden mi yazdım? Canım pahasına sevdiğim Türk milletinin hırsızlara, yalancılara, tecavüzcülere, göz göre göre alkış tutmasına çok bozuluyorum da ondan yazdım.
Hadi başta Tayyip Erdoğan ve diğer AKP'lilerin ne olduğunu biliyoruz onlar kendi işlerini "kendilerine layık" şekilde yapıyorlar.
Hırsız hırsızlığından, yalancı yalancılığından, imansız imansızlığından, tecavüzcü sapıklığından utanmazda, bunları savunan millet hiç utanmıyor mu?
Gece yatağınıza yattığınızda hiç vicdanınız sızlamıyor mu, vatan hainlerini, hırsızları, sapıkları savunduğunuzdan, desteklediğinizden dolayı?
Hiç düşünmüyor musunuz yarın çocuklarınızın, torunlarınızın sizin arkanızdan edeceği bedduaları?
Son olarak merak ediyorum... Yüzünüze tükürsem elhamdülillah der misiniz?
http://www.etikhaber.com/content/view/63145/27/
Bir önceki yazımda yolsuzluklardan, tecavüzden vs.. yüz kızartıcı, ahlak dışı suçlardan tutuklanan AKP'li yöneticilerle ilgili bir liste vermiştim. O yazımdan sonra Gaziantep, Batman, Denizli ve Deniz Feneri olayı olmak üzere Türkiye'nin her yanından yolsuzluk olayı daha çıktı.
Elbette AKP'nin ne olduğunu biz baştan beri biliyor ve siz değerli okuyucularımızla bu görüşlerimizi paylaşmaktayız.
Geçmişteki yazılarımızdan kısa bir toparlama yapmak gerekirse, AKP'nin belli başlı özellikleri şunlardır.
1- AKP yolsuzlukların odağıdır. AKP'lilerin yaptığı yolsuzlukları artık Sarı Çizmeli Mehmet Ağa bile bilmektedir. AKP'nin yolsuzluk ünü Avrupa'ya yayılmış durumdadır.
2- Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP'lilerin yalan söyleme konusunda özel bir yetenekleri olmakla birlikte, herkesin gözü önünde söyledikleri sözleri bile "söylemedim" diyecek kadar da utanma duygusundan da yoksunlardır.
Tayyip Erdoğan'ın, bizzat kendisinin ya da basın sözcüsü Akif Beki ağzıyla reddettiği ancak doğruluğu kayıtlı olan açıklamalarını hatırlayınız. Ya da Erdoğan'ın tanımıyorum deyipte daha sonra neredeyse çok görüşmekten akraba olacakları Offer'le muhabbetlerinin ortaya çıkmasını...
3- AKP'nin ekonomi alanında hiçbir ciddi çalışması olmayıp, bana göre ekonomi ile ilgili bildikleri tek şey yandaşlarının zenginleştirilmesidir. Örnek vermek gerekirse, ülkemizin dört bir yanında çok sayıda göreceğiniz, kepenk kapatan esnafı, kredi borcundaki vatandaşı, ürünü para etmeyen çiftçiyi, borç batağındaki memuru verebiliriz. Tabi bunların yanında hiç yoktan zenginleşen AKP'lileri de görmek lazım.
4- AKP, dış politikada ise tam bir onursuzluk ve dışa bağımlılık göstermektedir. ABD'nin emrinden çıkmadığı gibi, buna rağmen alışkanlık icabı emrine girdiği ABD'ye bile yalanlar söyleyip, daha sonra bu yalanları toparlamak için daha fazla taviz vermektedirler. Bununla birlikte taviz vermeye alışmış olan AKP, sadece ABD ile yetinmemekte başta AB olmak üzere, Ermenistan, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi devletlere de tavizler vermekten geri durmamaktadır.
5- Güvenlik konusuna bakacak olursak 2002'de bitmiş olan terör yeniden hortlamış, hergün yeni şehitler verir hale gelmiş bulunuyoruz. Ve maalesef uyutulan milletimiz verdiğimiz şehitleri bile umursamaz hale getirilmiştir. Ordumuz milletimiz şehitler verirken terör örgütü PKK'nın siyasi istekleri ise AKP tarafından mecliste yasalaştırılmaktadır.
6- Asayiş konusuna baktığımız zaman, ülkenin dört bir yanı kapkaççı, hırsız, tecavüzcü dolmuş ve emniyet güçleri bu konuda çok yetersiz kalmaktadır. Zaten emniyet güçlerinin Fetullah Gülen ve AKP'nin siyasi tetikçiliğini yapmaktan normal işlerine zaman ayıramadıklarını düşünüyorum.
7- Tayyip Erdoğan kendisini diktatör gibi görmekte ülke içerisinde kendine muhalefet ne kadar insan varsa hepsini devletin savcısını, polisini kullanarak tehdit etmekte, susturmaktadır.
8- Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin en büyük medya patronu haline gelmiş, emrindeki gazete, tv ve haber sitelerini tam bir diktatör edasıyla yönetmektedir. Bu medya kuruluşunda yazan köşe yazarlarının AKP'yi eleştirme hakları bulunmamaktadır. Aynı şekilde bu medya kuruluşları bütün ahlaki, manevi değerleri bir yana bırakıp Tayyip Erdoğan istedi diye herkese iftira atabilmektedir.
Bu konulara bir örnek vermek gerekirse: Ergenekon iddianamesi henüz hazırlanmadan önce AKP'nin tetikçi medyasında çıkan haberleri hatırlayınız. Daha iddianame hazırlanmadan bütün sayfaları AKP medyasında çarpıtılarak verilmiş, polisin yaptığı bütün aramalarda bulunan evraklar daha savcılığa ulaşmadan bu medyanın eline geçmiş ve bu medyadaki tetikçi yazarlar, Ergenekon davasında sanık olan ya da olmayan birçok kişi hakkında bütün ahlaki değerlerden yoksun şekilde yazılar yazmış, birçok kişinin kişilik haklarına hukuk dışı saldırmışlardır. Ve Başbakan Erdoğan'da kendisini bu Ergenekon davasının savcısı olarak ilan etmiştir.
Ancak Deniz Feneri davasında bu medyanın hiçbir sesi çıkmamış bahane olarak da devam eden bir davada yorum yapmanın yanlış olacağı belirtilmiştir. Başbakan Erdoğan'da Deniz Feneri davasında yorum yapmanın yanlış olacağını söyleyip yolsuzlukları gösteren medyaya da bir başbakana yakışmayacak şekilde sözler söylemiştir.
Sormak isterim, dava AKP'nin işine gelen bir dava iken her şey serbest oluyor, AKP yandaşlarını yolsuzluklarını gösteren bir dava olunca her şey yasak mı oluyor?
Neyse bu yazımdaki asıl amacım AKP'nin yanlışlarını göstermek değildi, çünkü zaten her yazımda bundan bahsediyorum.
Peki, bu yazıyı neden mi yazdım? Canım pahasına sevdiğim Türk milletinin hırsızlara, yalancılara, tecavüzcülere, göz göre göre alkış tutmasına çok bozuluyorum da ondan yazdım.
Hadi başta Tayyip Erdoğan ve diğer AKP'lilerin ne olduğunu biliyoruz onlar kendi işlerini "kendilerine layık" şekilde yapıyorlar.
Hırsız hırsızlığından, yalancı yalancılığından, imansız imansızlığından, tecavüzcü sapıklığından utanmazda, bunları savunan millet hiç utanmıyor mu?
Gece yatağınıza yattığınızda hiç vicdanınız sızlamıyor mu, vatan hainlerini, hırsızları, sapıkları savunduğunuzdan, desteklediğinizden dolayı?
Hiç düşünmüyor musunuz yarın çocuklarınızın, torunlarınızın sizin arkanızdan edeceği bedduaları?
Son olarak merak ediyorum... Yüzünüze tükürsem elhamdülillah der misiniz?
http://www.etikhaber.com/content/view/63145/27/