Deniz Feneri tarafından muhtaçlara yardım görüntüsü altında,
insanlarımızın inancını ve insani duygularını sömürerek toplanan
para ve yardımların kirli amacı ve nasıl yağmalandığı, Almanya’da
açılan bir dava sonucu açıkça ortaya çıkmaya başlamıştır.
Basında geçen haberlere göre ; paraların önemli bir kısmının
da, şirketin Türkiye’deki uzantılarına gönderildiği ve bu soygun işinin
Türkiye’deki ortak ve kardeş kuruluşlarla birlikte yapıldığı iddia
edilmektedir.
Almanya ile koordineli olarak bir soruşturmanın açılması
halinde ,bu ülkede Cumhuriyet’le hesaplaşma adına yola
çıkanların,bir kısım basını da ele geçirerek ne kadar kirli işler
çevirdikleri ve nasıl bir çete oldukları adım adım hepimizin gözleri
önüne serilecek,Türkiye’nin nasıl bir oyuna sürüklendiği de açıkça
ortaya çıkarılacaktır..
Bu konuda başlatılacak bir soruşturmanın çorap söküğü gibi
genişleyeceği ve bunun sonunda da Ülkemiz’de ;
- Dinine ve kutsal değerlerine saygılı insanlarımızın ,din tacirleri
tarafından nasıl istismar edildiğini,
- İnsanlarımızın inancını sömürerek toplanan paralarla nasıl inşaatçı
ve ithalatçı olup zenginleşildiğini ve bu kanal ile siyasetin nasıl beslendiğini,
- Cumhuriyet karşıtlarının ,basına ve siyasete egemen olmak için,
tarikat ve cemaatleri esas alarak nasıl bir kadrolaşma ve yapılanmaya
girdiğini,
- Özellikle Belediye ihaleleri üzerinde hakimiyetin nasıl sağlandığını ve
İmar planları üzerinden nasıl vurgun yapıldığını ,bununla bağlantılı
olarak büyük şehirlerde kendilerine siyasi destek sağlayacak
bölgelerin nasıl oluşturduğunu,
- Bu ülkenin ithalat ve ihracat sistemini kendi çıkarları uğruna
kullanabilmek için Yasama Organı dahil,Devletin kurumlarının nasıl
kullanılmaya çalışıldığını,
- Siyasi Parti paralarının dolaylı yollar ile usulsüz bir şekilde nasıl iç
edildiğini,
- Kendi amaçlarına hizmet edecek gençleri yetiştirecek bazı
üniversitelerin,okulların ,yurtların ve Kuran kurslarının nasıl kurulup ve
yönetildiğini,anlama fırsatı ortaya çıkacaktır.
Yapılacak böyle bir çalışma ;
İnanç ve insani değerleri kendilerine maske yaparak vatandaşlarımızı
istismar eden, Cumhuriyet karşıtı TARİKAT ( Cemaat )-TİCARET ve
SİYASET bağlantılı üç ayaklı çete’lerin gerçek yüzünü ve bu ülkede
nerelere kadar ulaştıklarını ortaya çıkaracaktır.
Bu ülkenin geleceğini gerçekten düşünüyorsak ve düşünülüyor sa;
Demokrasiye zarar vermeye çalışan çetelerin ortaya çıkarılması
yolunda yapıldığı iddia edilen mücadelenin yanı sıra, Cumhuriyet’le
hesaplaşmak maksadı ile yıllardır faaliyet gösteren ve her gün biraz
daha güçlenen Tarikat-Ticaret-Siyaset üçlüsünden oluşan çetelere
karşı da mücadele verilmesi gerekmektedir.
LAİK CUMHURİYET’i korumaksızın, sadece DEMOKRASİ’yi koruma
adına verildiği iddia edilen mücadele kendimizi avutmaktan öteye
geçmeyecektir ve Cumhuriyet karşıtı çeteler karşısında bu ülkenin
geleceğini korumaya da yetmeyecektir.
Bir ülkeyi ve bir milleti tarih ve toplum bilimi açısından yaşayan bir
canlı kabul edecek ve yaşamımızdan kolay anlaşılır ama acı bir
örnekle son sözü söyleyecek olursak;
Demokrasi ve Laik Cumhuriyetin her ikisini birden aynı anda
çalıştıramaz ve garanti altına alamazsak ;
Kalp sağlam kalsa da, ne yazık ki hepimizin gözleri önünde beyin
ölümü gerçekleşecektir.
http://www.trakyanethaber.com/yeni/koseyazi.asp?yid=31&id=1245
insanlarımızın inancını ve insani duygularını sömürerek toplanan
para ve yardımların kirli amacı ve nasıl yağmalandığı, Almanya’da
açılan bir dava sonucu açıkça ortaya çıkmaya başlamıştır.
Basında geçen haberlere göre ; paraların önemli bir kısmının
da, şirketin Türkiye’deki uzantılarına gönderildiği ve bu soygun işinin
Türkiye’deki ortak ve kardeş kuruluşlarla birlikte yapıldığı iddia
edilmektedir.
Almanya ile koordineli olarak bir soruşturmanın açılması
halinde ,bu ülkede Cumhuriyet’le hesaplaşma adına yola
çıkanların,bir kısım basını da ele geçirerek ne kadar kirli işler
çevirdikleri ve nasıl bir çete oldukları adım adım hepimizin gözleri
önüne serilecek,Türkiye’nin nasıl bir oyuna sürüklendiği de açıkça
ortaya çıkarılacaktır..
Bu konuda başlatılacak bir soruşturmanın çorap söküğü gibi
genişleyeceği ve bunun sonunda da Ülkemiz’de ;
- Dinine ve kutsal değerlerine saygılı insanlarımızın ,din tacirleri
tarafından nasıl istismar edildiğini,
- İnsanlarımızın inancını sömürerek toplanan paralarla nasıl inşaatçı
ve ithalatçı olup zenginleşildiğini ve bu kanal ile siyasetin nasıl beslendiğini,
- Cumhuriyet karşıtlarının ,basına ve siyasete egemen olmak için,
tarikat ve cemaatleri esas alarak nasıl bir kadrolaşma ve yapılanmaya
girdiğini,
- Özellikle Belediye ihaleleri üzerinde hakimiyetin nasıl sağlandığını ve
İmar planları üzerinden nasıl vurgun yapıldığını ,bununla bağlantılı
olarak büyük şehirlerde kendilerine siyasi destek sağlayacak
bölgelerin nasıl oluşturduğunu,
- Bu ülkenin ithalat ve ihracat sistemini kendi çıkarları uğruna
kullanabilmek için Yasama Organı dahil,Devletin kurumlarının nasıl
kullanılmaya çalışıldığını,
- Siyasi Parti paralarının dolaylı yollar ile usulsüz bir şekilde nasıl iç
edildiğini,
- Kendi amaçlarına hizmet edecek gençleri yetiştirecek bazı
üniversitelerin,okulların ,yurtların ve Kuran kurslarının nasıl kurulup ve
yönetildiğini,anlama fırsatı ortaya çıkacaktır.
Yapılacak böyle bir çalışma ;
İnanç ve insani değerleri kendilerine maske yaparak vatandaşlarımızı
istismar eden, Cumhuriyet karşıtı TARİKAT ( Cemaat )-TİCARET ve
SİYASET bağlantılı üç ayaklı çete’lerin gerçek yüzünü ve bu ülkede
nerelere kadar ulaştıklarını ortaya çıkaracaktır.
Bu ülkenin geleceğini gerçekten düşünüyorsak ve düşünülüyor sa;
Demokrasiye zarar vermeye çalışan çetelerin ortaya çıkarılması
yolunda yapıldığı iddia edilen mücadelenin yanı sıra, Cumhuriyet’le
hesaplaşmak maksadı ile yıllardır faaliyet gösteren ve her gün biraz
daha güçlenen Tarikat-Ticaret-Siyaset üçlüsünden oluşan çetelere
karşı da mücadele verilmesi gerekmektedir.
LAİK CUMHURİYET’i korumaksızın, sadece DEMOKRASİ’yi koruma
adına verildiği iddia edilen mücadele kendimizi avutmaktan öteye
geçmeyecektir ve Cumhuriyet karşıtı çeteler karşısında bu ülkenin
geleceğini korumaya da yetmeyecektir.
Bir ülkeyi ve bir milleti tarih ve toplum bilimi açısından yaşayan bir
canlı kabul edecek ve yaşamımızdan kolay anlaşılır ama acı bir
örnekle son sözü söyleyecek olursak;
Demokrasi ve Laik Cumhuriyetin her ikisini birden aynı anda
çalıştıramaz ve garanti altına alamazsak ;
Kalp sağlam kalsa da, ne yazık ki hepimizin gözleri önünde beyin
ölümü gerçekleşecektir.
http://www.trakyanethaber.com/yeni/koseyazi.asp?yid=31&id=1245