Deniz Feneri’nde müthiş itiraflar

gamshe_Lee

New member
HH Üyesi
Katılım
29 May 2006
Mesajlar
1,841
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
senin oLmadığın buLunmadığın her yerden !!!!
6346261.jpg
6345894.jpg

Almanya'nın Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nde, Deniz Feneri derneğinin 3 yöneticisi hakkında açılan dolandırıcılık davasına dün başlandı. Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan (45), Deniz Feneri Derneği Başkanı Mehmet Taşkan (43) ve muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermiş’in (44) elleri kelepçeli halde mahkemeye getirildiği davaya Türk ve Alman basını yoğun ilgi gösterdi.

Yargıç Dr. Jochen Müller, Almanya dışında Türkiye, İran, Irak, Pakistan, Endonezya, Azerbaycan, Mali gibi birçok ülkede uzantısı olan davanın 200’den fazla dosyayı kapsadığını belirterek, "41 milyon 434 bin Euro’yu kapsayan duruşmanın en kısa sürede görülmesi için ön görüşmeler tamamlandı" dedi.

45 defada 10 milyon Euro

Yargıcın ardından söz alan ve 204 davacının adlarını tek tek okuyan Başsavcı Sibylle Gottwalel de, şöyle konuştu: "Burada yardım amaçlı toplanan paraların amaç dışı kullanıldığı gerekçesiyle yargılanıyorsunuz. Yargılanan Mehmet Gürhan’ın Vakıfbank, Postbank ve Commerzbank şubelerinden 45 defada olmak üzere yaklaşık 10 milyon Euro çektiği, Taşkan’ın ise 2 milyon 255 bin Euro’yu çektiği, bunun bir defasında Ermiş’in yanında olduğu tespit edildi. Bu paraların Türkiye’ye götürüldüğü ve amaç dışı kullanıldığı iddia ediliyor."

Milli Görüş eğilimi

Daha sonra söz savunmaya verildi. Avukatı, çifte vatandaş Mehmet Gürhan’ın geçmişte Milli Gazete’de çalışabilmek amacıyla Milli Görüş üyesi olduğuna vurgu yaparak, "Ancak gazete ile ilişkisi bitince Milli Görüş üyeliğinden çıktı" dedi. Gürhan da, Deniz Feneri’nin muhtaçlara yardım amacıyla faaliyet gösterdiğini iddia etti. "Toplanan paraları kár sağla***** daha çok yardım için kullandık. Arsalar aldık, şirketler kurduk" diye savunma yapan Gürhan, derneğin Türkiye’de başka bir dernekle organik bağı olmadığını iddia etti.

’Loto tuttu sandım’

Savunmasını Almanca olarak kendisi yapan Firdevsi Ermiş ise, 90’lı yıllarda gazete ilanı ile şirkete girdiğini söyleyerek, "Loto tuttu sandım" dedi. Ermiş, AKP ya da Milli Görüş üyesi olmadığını vurgula*****, şunları söyledi: "Zamanla kendi katkılarımla işleyen kriminal bir sisteme alet oldum. Maaşımı kara kasadan, elden ödemek, kullandığım muhasebe programını değiştirmek istediler. Karşı gelince işten atmakla tehdit ettiler. Göstermelik yönetime aldılar. Bir daha fabrikalarda çalışmamak için boyun eğdim. Türkiye’deki bağlantılarımız, ’Dediğimiz olacak’ diyordu. Kararları Türkiye’de belirli kişilerle görüştükten sonra tek başına Mehmet Gürhan veriyordu. Beni bu şirketin yaptıklarından dolayı değil, kişisel hatalarımdan dolayı yargılayın."

Neler olduğunu bilmiyorum

Yönetim Kurulu üyesi tutuklu yargılanan Mehmet Taşkan da, avukatı aracılığı ile kendini şöyle savundu: "Deniz Feneri’nde çalışmadım. Kurulan şirketlerin yönetiminde bulundum. Toplanan paralar, arsadan gayri menkul alımlarına, gemi alımına kadar çok yerde kullanıldı. Şirket içinde neler olup bittiğini bilmiyorum. Alınan paraların yardım amaçlı kullanılacağını sandım."

18.5 milyon Euro nerede?

ALMAN Savcılığı, Deniz Feneri’nin 2002 ile 2007 arasında 41 milyon Euro topladığından hareket ediyor. Davasının sanıkları ise, bu 41 milyon Euro’nun 18,6 milyonunu elden almak ve bir miktarını da Türkiye’ye kaçırmakla suçlanıyorlar.

1- Neyle suçlanıyorlar?

Deniz Feneri yöneticileri, Türkiye, Pakistan, Irak gibi ülkelerdeki fakirlere yardım adı altında toplanan paraları amaç dışı kullanmakla suçlanıyorlar. Toplanan 8 milyon Euro’nun amaçdışı kullanılığı tahmin ediliyor.

2- Alman yasalarına göre cezaları ne olur?

Ceza, işlenen suçtaki aktif rol, suçun bilinci içinde hareket edilip edilmediği ve mahkemede tanıkların tutumu gözönünde bulundurulurak verilecek. Bu durumda Mehmet Gürhan’a 6, Mehmet Taşkan’a 3 yıl, mahkemeye "Her türlü yardıma hazırım" diyen muhasebe müdürü Firdevsi Ermiş’e de tecilli bir ceza verilebilir.

3- Almanya’daki Deniz Feneri ile Türkiye arasındaki bağ ve faaliyetler nedir?

Mahkeme de şu anda bu sorunun cevabını arıyor. Organik bağ olmasına karşın, para trafiğinin nasıl ve kimler üzerinden yürüdüğü henüz net olarak belirlenemedi.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9798546.asp?gid=229&sz=55850
 
yardım olsun diye attığım mesajın sayısını ben bilmiyom...yardım olsun diye,insanların karnı doysun diye onca paralar veriyoruz ama bunun gibi insanlar o paraları ceplerine indiriyolar çocuklarınızdan utanın!
insaf be!
 
yardım olsun diye attığım mesajın sayısını ben bilmiyom...yardım olsun diye,insanların karnı doysun diye onca paralar veriyoruz ama bunun gibi insanlar o paraları ceplerine indiriyolar çocuklarınızdan utanın!
insaf be!

bu insanlarda utanç olsa yardım dierek paraları cebe indirmezler.din sömürüsü, dilencilikten baska bişe deil yaptıkları....
 
yobazlardan catlak sesler geliyo ahaa :D
 
yok kardeş onlardan kötülük gelmez kimseye.
varsa da demek ki sizin gibi biri dalmıştır içlerine ondandır
 
ben anlamam tum medya yazmıs kardeess.
benim gibi bir kişi girse aralarına böyle seyler acıga cıkmazdı en azından.
 
Din tacirleri her zaman para götürmüyor.
İnsaların geleceğinede ipotek koyduruyor.
 
Doğan iftirasının altında kalacak

Kanal 7 Yönetim Kurul adına yapılan açıklama şöyle:

"DOĞAN GRUBU GAZETELERİNDE ÇIKAN HABERLERLE İLGİLİ KANAL 7 YÖNETİM KURULU’DAN AÇIKLAMA

Almanya’da devam etmekte olan bir dava ile ilgili olarak, bir süredir Aydın Doğan’ın yayın organlarında, kurumlarımızı ve şahıslarımızı hedef alan asılsız ve çarpıtılmış haberler yapılmaktadır.

İşbirlikçi bir muhbirin yalan ve hezeyanlarına dayandırılan suçlamaların asılsız olduğu, yargı süreci sonunda ortaya çıkacaktır.

Dava aşamasında ortaya konan bu iddialar, maalesef ‘gerçek’ gibi yansıtılmıştır.
Her şeyden önce bu art niyetli yaklaşımı esefle kınıyoruz.

Doğan Grubu, kurumlarımıza ve şahıslarımıza yönelik yaptığı yalan ve iftiraların altında kalacaktır.

Bu güne kadar hukuka aykırı, kamuoyu vicdanına sığmayacak hiçbir işlemin içinde olmadık.
Söz konusu gerçekdışı iddialara ilişkin, mahkeme devam ettiği için şimdilik bir açıklama yapmayı doğru bulmuyoruz.

Kısa bir süre içinde yargı süreci tamamlandığında, gerekli açıklama bütün ayrıntılarıyla tarafımızdan yapılacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Kanal 7 Yönetim Kurulu"


http://www.haber7.com/haber/20080903/Dogan-iftirasinin-altinda-kalacak.php
 
eee turkıyede kımse bosuna bıseyler yapmıyo
goz onunde olanları ızledık yıllarca
Perde arkasındaymıs asıl Film :vur
 
kurulduğu gün demiştim bunlar götürecek diye...
ama bunlar müslüman değil zaten
 
Bayer'in tanığı cezaevinde çıktı

Doğan Grubu'nun Kanal 7'ye yönelttiği suçlamalarına dayanak yaptığı kişinin, 66 ayrı suçtan cezaevinde olduğu ortaya çıktı. İşte sicili kabarık isim:
Doğan Grubu gazetelerinde yer alan mesnetsiz iddiaların kaynağı Almanya’da dolandırıcılıktan yargılanan bir hukuk danışmanı.

Doğan Medya Grubu’nun Kanal 7 hakkında başlattığı linç girişiminde sarıldığı isimlerden birisi olan Abdurrahim Vural’ın sicili kabarık çıktı.

Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, bugünkü köşesinde ‘İhbarı, avukat bir Milli Görüşçü yaptı’ başlığıyla verdiği bölümde Abdurrahim Vural’ın verdiği bilgiler aktarıldı.

Bayer, köşesinde Abdurrahim Vural’ın şu sözlerine yer verdi. Bayer köşesinde, suç duyurusunda Vural’ın kendisinin bulunduğunu kaydediyor ve ardından ekliyor:

“Vural bugün hâlâ şöyle konuşuyor:

‘Bunların yaptıklarına dayanamadım. Dini duygulara hitap ederek insanları istismar ediyorlardı. Onlara önce yardım ediyorlar, ev tutuyorlar, yemek veriyorlar, giydiriyorlar. Bunu da Kanal 7’de bütün insanların merhamet duygularını istismar edecek şekilde yayınlıyorlar. (…) İnsanların dini duygularını kullanarak milyon Euro’lar toplamasının engellenmesini istiyorum. Bu vurguna yeter artık diyorum."

Yalçın Bayer, yazısında iki noktayı gözden kaçırıyor. Bunlardan birisi şu:

Bayer’in yazısında sözlerini aktardığını iddia ettiği Abdurrahim Vural ile yeni daha önceki görüşmesinden sonra kısa bir süre önce yeniden görüşmüş gibi okuyucuya yansıtıyor. Bayar bunu hem iddialarına destek olması, hem de bilgi kaynağının iddiasını sürdürmesi anlamında yapıyor.

Oysa, Abdurrahim Vural, bir yılı aşkın bir süreden beri cezaevinde. Dolayisiyle “Vural bugün hâlâ şöyle konuşuyor” tarzındaki ifade bütünüyle ayağı yere basmayan, dayanaksız bir ifade. Alman cezaevinde yatan birinin bırakın basına doğrudan beyanat vermesini, avukatı aracılığı ile bile bunu yapması imkansız denecek kadar zor.

Yalçın Bayer, bütün bunlardan daha önemli bir noktayı okuyucunun gözünden kaçırıyor. Vural, yöneticilik yaptığı yardım kuruluşlarını dolandırdığından cezaevinde bulunuyor.

ABDURRAHİM VURAL’IN SİCİL DOSYASINDA NELER VAR?

Almanya’da yayın yapan çeşitli gazetelerde Abdurrahim Vural hakkında çıkan haberlere göre, Vural bir çok yolsuzluk ve usulsüzlüğün içerisinde. Alman gazetelerinde yer alan haberlere göre Vural, Berlin İslami Cemaat Başkanı iken hesaplarda oynama yaptığı ve hesaplarda gösterilmeyen 830 bin Euro nedeniyle tutuklandığı belirtiliyor.

Almanya’da faaliyet gösteren 12 cami ve 31 İslami okulu barındıran Berlin İslami Cemaati Başkanlığı’nı 2005 yılına kadar yürüten Abdurrahim Vural, bu derneğin şu anki yöneticileri tarafından ihbar edilerek hakkında soruşturma açılması sağlanmıştı.

Almanya’da 66 suçtan yargılanan Abdurrahim Vural, derneğin yürüttüğü projelerde gösterilmesi gereken 1.2 milyon Euro’nun en az 830 bin Euro’sunu göstermeyip, yanlış beyanatta bulunduğu için Mart ayında tutuklanmıştı.

Son bir not. Abdurrahim Vural, kendisini tanıtırken kullandığı sıfatında bile doğruyu söylemiyor. "Avukat" olduğunu söyleyen Vural, Hukuk Fakültesi mezunu değil ve sadece hukuk danışmanlığı yapan biri.

Abdurrahim Vural’la ilgili Alman basınında çıkan yolsuzluk haberlerinden bazılarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:


http://www.tagesspiegel.de/berlin/;art270,2410359

http://www.welt.de/welt_print/article932857/Ex_Justiziar_der_Islamischen_Foederation_verhaftet.html

https://www.berlinonline.de/berliner-zeitung/archiv/.bin/dump.fcgi/2007/0608/berlin/0043/index.html

http://www.haber7.com/haber/20080903/Bayerin-tanigi-cezaevinde-cikti.php
 
milletin insani duygularını kar amaçlı kazanç kapısı olarak gören bu şerefsizleri deniz fenerinin tepesine çıkarıp diri diri yakıcan
 
Kimisi din uğruna demagoji yapıp oy alıyor iktidara gelince çalıp çırpıyor,kimiside yine din ugruna topladıgı paraların büyük bir kısmı ile güzel bir şekilde yaşıyor.

Sonucta ortak nokta aynı.İnsanlar ölümden korkuyorlar ve öldüklerinde sonsuz mutluluk yaşamak istiyorlar.Bu yüzdende kendilerine sevap kazandıracaklarını düşündükleri herseye inanıyorlar.
 
Geri
Üst