Görünmeyen Düşman Ve Çöküş

Vtnsvr

New member
Kaynak: Zahide Uçar-İnternetajans

Değerli okurlar, sizlerden epey uzak kaldım. Bazen uzaklaşmak, kendini topraklamak insana iyi geliyor. Nesimi der ki:

Gah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi,
Gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni.

Evet, bazen geri çekilip yangın alanından uzaklaşmak lazım ki, resmin bütününü görebilelim. Ne yazık ki gördüğüm resim hiç de iç açıcı değil.

AKP iktidara geldiğinden beri gerilim üzerine siyaset yürütüyor. Ülkede kutuplaşmalar bu noktaya hiç gelmemişti.

Ülkede itibarsızlaştırılmayan bir kurum kalmadı.

Siyaset ve basın zaten itibarını kaybetmiş, güven konusunda yerlerde sürünüyordu.
Sıra ile diğer devlet kurumları polemik konusu yapıldı.

Polis , YARGI VE TSK…

Polis içinde var olduğu söylenen Fetullahçı kadrolaşma ile polise olan güven sarsıldı.

Kapatma davası ve Ergenekon davası ile yargı itibar kaybetti.

Özden Paşa’nın sözde darbe günlükleri ve Başbakan’ın Özden’in eşine kamulaştırma kıyağı… Örnek’in oğlu Burak Örnek'in AKP bağlantıları… Diğer oğul Tolga Örnek Çanakkale ile ilgili bir film yapmıştı. Film daha çok Anzaklar ve işgal askerlerinin mektuplarına yer veriyordu. Adı da “gallipoli” gibi bir garabet isimdi. Atatürk’e çok az yer verilmişti. Anzaklar filmi öyle sevdiler ki, Avustralya Genel Valisi tarafından Tolga Örnek “Order of Australia” madalyası ile ödüllendirildi. O zamanlar “bu nasıl asker çocuğu” diye şaşırmıştım. Cevabı bu günlere gelerek öğrendik. Fatih Altaylı bir yazısında Özden Örnek’in darbe günlüklerine ilaveler yapılarak gerekli yerlere oğul Burak Örnek’in verdiğini ima eden bir yazı yazdı. Bu bilgi kendisine bir asker tarafından verilmişti. Bilgiyi veren asker diyor ki:"Burak Örnek'in ilişkilerini takibe almak lazım.Pazar günleri hangi NATO müteahidiyle buluşuyor. Kimlerle arkadaşlık ediyor. Kimlere takılıyor. Kimlerle çalışıyor. Babası emekli olduktan sonra çalıştığı şirketten ayrılmak üzere idi. Sonra birdenbire darbe günlükleri ortaya çıktı..." Özden Örnek’in suskun kalışı da adeta söylenenleri teyit ediyor. Ve bu günlük olayından sonra oğlun düzelen işleri… Varsayılan günlüklerin sahibinin sorgulanmayışı…

Sonra Büyükanıt ve Başbakan arasında pazarlık konusu yapıldığı basına yansıyan Dolmabahçe mutabakatı (!)… Paşanın eşinin harcamalarının Başbakan tarafından bir dosya halinde Büyükanıt’a verilerek pazarlık yapıldığı iddiaları…

Ülke öylesine tımarhane’ye dönmüştü ki, insanlar bu durumu normal karşılıyorlardı. Oysa bu durumda Başbakan “şantajcı” durumuna düşüyordu ki, bunu yapana Başbakan değil, mafya lideri denirdi. Siz bir Başbakan düşünün ki, kendine bağlı kurum çalışanları hakkında dosya hazırlayıp bunu şantaj aracı olarak kullansın. Böyle bir Başbakan irticadan değil, bulunduğu makamın güç ve yetkisini kullanarak, insanlar hakkında “kötü niyetle” bilgi oluşturmak ve bir mafya-çete lideri gibi “zamanı gelince kullanmak üzere” işleme koymamaktan yargılanır. Aklını laiklikle bozmuş, sistemin ve oyunun bir parçası haline gelen salakların bu rezaleti görmeleri mümkün değildir. Zaten görselerdi, Filiz Büyükanıt böyle bir harcama yaptı mı diye tartışmak yerine “şantajcı” bir Başbakan olur mu diye tartışırlardı. Eğer Filiz Büyükanıt’ın harcamalarında bir usulsüzlük var idi ise, bu usulsüzlüğün gereğini zamanında yapmayan Başbakan zaten görevini kötüye kullanmış, suçluyu korumuş olur.

Tam bunlar olurken Büyükanıt’a alınan çok özel donanımlı araç tartışma konusu oldu. Aslında bu araç konusu ve medyada yer alma şekli yürütülen “sinsi bir planın” parçası idi.

Çuval olayı, Dağlıca baskını, sınır ötesi harekatta “ABD dönün dedi diye operasyonun gününden önce bitirildiği” söylemleri… Operasyon öncesi YouTube düşen operasyon ile ilgili bir komutanın görüntüleri… Medya aracılığı ile yapılan bu servisler ”askerin güvenlik açığı var, kendi bilgilerini korumaktan aciz, bizim sandığımız gibi değil, askeriyenin de içi boşmuş” fikirlerinin oluşmasına neden oldu.

Bu olumsuz söylentiler, içeri alınan komutanlar ve aşağı tükür sakal, yukarı tükür bıyık konumuna düşürülen asker… Böylece TSK üst kademesi de itibar kaybına uğrayan kurumların içinde yerini aldı.

Bu arada neler oldu? Ergenekon adlı garabet operasyon ve kapatma davası ile ilgili tuhaflıklar “YARGI”ya olan güveni sarstı. İki davaya da siyaset bulaştı. Böylece yargı da itibar kaybeden kurumlar arasında yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı Makamı’na gelince… Bu helva da çok su ***ürür… Cumhurbaşkanı Arap Kralı’nın oteline giderek o kurumun ciddiyetini fena halde zedeledi. Kraliçe’nin savaş gemisinde kendilerine biat ederek “Kraliyet Nişanı” almayı hak etti. Tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanı olarak ülkenin değil, AKP’nin Cumhurbaşkanı gibi davrandı. Konukları nedense hep yandaşlardı. En son olarak hapisten meclise taşınan bebek katili hayranı bir bayanı Cumhurbaşkanlığı konutunda ağırlayarak sıfırı tüketti. Çıkarılan ve kendi onayladığı emeklilik yasasından 15 yaşındaki oğlunun mağdur olmaması için sigorta ettirilmesi kendi çıkarlarını nasıl koruduklarının göstergesidir.

AKP iktidarı askere yapılan hiçbir taaruza sesini çıkarmadı. Sorumlular hakkında araştırma yapıldığı duyulmadı. PKK Ankara’nın göbeğinde toplantılar yaptı, Türk Polisi kapıda güvenliklerini sağladı. Bu arada şehit cenazeleri gelmeye devam etti. Zaten şehit cenazelerine katılıma ve protosto edilmesine yasak gelmişti. Şehit haberleri sıradanlaştırıldı ve gazetelerin 3.4. sayfalarında kendine yer bulabildi. DTP’lilerin tehditleri ve federasyon talepleri hükümetçe görmemezliğe gelinerek insanlar alıştırıldı.

Yabancılar ülkemizin iç işlerine sürekli karıştıkları halde iktidar bunlara cevap vermeyerek manda devletinin manda hükümeti gibi hareket etti. Bu durum zihinsel dönüşüm projesinin adım adım yürütülmesine sebep oldu.

Ergenekon soruşturması gelecekte üniversitelerde ibret olarak ders diye okutulacak bir iddianamedir.
Soruşturma ve tutuklamalar bir kısım medya ile birlikte yürütülüyor kanaatinin oluşmasına sebep oldu. Sanıklar mahkemeye çıkmadan suçlu konumuna düşürülüp hukuk hukuksuzlaştırıldı. Son olarak da içeri alınanlar ve o insanlarla konuşan herkesin kimliği, telefonları ve adresleri Zaman ve Sabah gazetelerinin internet sayfalarından yayınlanarak bu insanlar adeta hedef haline getirildi. Bu iddianame aynı zamanda bir fişleme halini alırken ve böyle bir durum bu bilgiyi veren Savcı ve Başsavcı’nın alınmasını gerektirirken, İçişleri ve Adalet Bakanı durumu seyretmekle yetinerek suça ortak oldular.

Taraf Gazetesi’nin Ergenekon soruşturmasını bahane ederek attığı “1923'te kuruldu, 2008'de arınıyor." başlığı ise nerelere geldiğimizin açık delili idi. Yani Cumhuriyet’in kuruluşundan arınıyorlar… Kurtuluyoruz diyememiş emperyalizmin beslemeleri. Taraf'a devlet reklamları da verildiğine göre Taraf'ın taraflarının sadece dışarıda olmadığı da aşikardır.

Toplumda her kurumun itibarsızlaştırılması sistemli yürütülen bir projedir ve bilerek ya da bilmeyerek birçok insan bu projeye el vermiştir. Her olayda aslında olayın kahramanlarına değil de, arka yüzde “telkin eden” kim varsa ona iyi bakmak lazım. Mesela Büyükanıt’a o arabanın alınmasını kim telkin etti? Sonra medyaya servisi kim yaptı? Keşke Büyükanıt Paşa bu oyunu görebilse idi.

Bu özeti niye çıkardım? Ülke çökertiliyor, değiştiriliyor. Ve bu değişim hiç sözü edilmeyen bir ülke istihbaratınca yapılıyor.

Fehmi Koru ne dedi? Ergenekon Operasyonu kararı ABD’de Bush-Tayyip görüşmesinde alındı dedi değil mi? Bizler bir ince noktayı kaçırdık. Fehmi Koru bu söz ile Başbakan’ı refüze ederken başka bir devleti saklıyordu. Hükümet yanlısı olan ve parti basın sözcüsü görünümünde olan bu zat bu bilgi ile Başbakan’ın itibar kaybedeceğini bilmez mi? Biliiiir… Kendileri Abdullah Gül’ün ev arkadaşıdır ve ikisi de İngiltere EXSTER okulu mezunudur. Abdullah Gül’ün Kraliyet nişanı… Fethullah Hoca’nın İngiltere Lordlar Kamerası’ndan aldığı paye…

Ergenekon iddianamesinde Tayyip Bey’in hakkında birçok iddia yer alırken Abdullah Gül hakkında hiçbir iddianın yer almayışı normal midir? Herkes hakkında konuşulurken Abdullah Gül hakkında hiçbir iddiada bulunulmamış mıdır yoksa “özenle” yazılmamış mıdır?

İstihbarat Dairesindeki Fethullahcı kadrolaşma iddialarını da hatırlarsak, taşlar yerine oturmuyor mu?

Evet sevgili dostlar, İngiliz İstihbaratı her zamanki soğukkanlı yaklaşımı ile kendini deşifre etmeden, ABD ve İsrail’i hedef yaparak hedefe ilerliyor. Çanakkale’de denize dökülmesinin intikamını ve 100 yıllık hedefini kendince gerçekleştiriyor. Ve Kraliçe’nin Marmara’ya izinsiz demirlediği Savaş gemisi bu bağlamda anlam kazanıyor. İngiltere şimdilik haklıdır(!) Türkiye’ye Maliyeden Sorumlu Bakan Yaptığı İngiliz Vatandaşı Mehmet Şimşek ve Kraliyet nişanlı Gül vasıtası ile en yüksek düzeyde Çanakkale geçilmiştir. Ali Kemal’in Torunu’nun Kraliçe’ye takdimi Taraf’ın“1923’te kuruldu, 2008’de arınıyor” başlığını niye atabildiğinin göstergesidir.

Bir hikaye ile yazımızı bitirelim:
Bir at sineğinden bahsedilir. Bu sinek atın derisinden içeri girer ve orada yumurtlamağa başlarmış. At bu evrede sağlamdır. Sinek atın derisi altında çoğalmaya devam eder ve sonunda at birden dört ayağı üzerinde çöker ve ölürmüş.

Siz atı Türk Devleti, sineği de o malum istihbarat örgütü ve içeride ki kozalar olarak düşünün. Ve büyük resmi görün. Sinekler yeterince üremedi mi dersiniz?

Sağlıkla kalın, hep uyanık kalın…
 

VolkaN

Altın Üye
BENCE olay tam tersi sinekler fark edildi temizlik evresi başladı yazar BANA göre ters yorumlamıs olayları

Edit : "sinekler kendini heryerde belli edermiş" fazla söze gerek yok hersey ortada
 

TURK165

New member
yazdığın yazı safsata tamaiyle gerçek dışı arkadaşım konu açmak için nie böle uydurma yazılar yazıyosunuz..sen inandınmı buna soruyorum..evt inandım de saygım sonsuzdur..başkası Akp hakkında bişi yazsında bizde hemen yazalım die bekliyosunuz biraz kendi fikirlerinizi ortaya çıkarın Zahide Uçar la filan uğraşmayın..biri deseki akp Atatürk yerine paramıza ampul işareti koyucakmış ama buna zemin hazırlıyomuş die yazsa yemin ederim 10 dakika sonra buraya koyarsınız geniş düşünün biraz başkalarının söz ile hareket etmeyinn..yazını yaz sağlam kaynaklardan altınada imzanı at yemin ederim saygı duyarım yanlışım olursada düzeltirim senden feyz alırımm..Yıkıcı diil yapıcı olalım..saygılarımla..
 

Kara Kartal

Banned
VIZILTI duyuyormusunuz siz de?

:clap:clap:clap:clap

güzel espri :clap

inanmıyacaksın belki ama sinekler ortada yok belediyenin başarısımı yoksa ekolojik bir durummu karar veremedim.

-inananamıyorum ilk defa sineksiz bir yaz geçiriyorum.


''Siz atı Türk Devleti, sineği de o malum istihbarat örgütü ve içeride ki kozalar olarak düşünün. Ve büyük resmi görün. Sinekler yeterince üremedi mi dersiniz? ''

bu durumun kanserden fazla bi farkı yok acilen KEMALİST TERAPİ YAPILMALI
 

RomeoMAD

JusT B€
6 senedir dır dır dır dır dır :D
Bıkmadımı bu millet ya,bu atışmalar yuzunden sevdırıcekler Tayyibi bana,

"Itin sahibi varsa Kurdun Allah'ı var"

Anlayana.
 

LOOPUSED

Altın Üye
biz ne sinkler gördük,kendilerini at kuyruğunda kelebek sanıoyorlardı,ozamanlar atların kuyrukları ke***ti,üstüne konan sinekleri kovacak mecalleri yoktu,kurt atan sinekler ozaman peydahlanmıştı atın ciğerlerinde nüfuz sahibi olup içten içe kemiriyorlardı,şimdi atın kuyruğu var ve o sinekler bi şekilde ata yaklaşamıyor,içeriye işlmeiş kurtlanmış kart sinekler tezgah üztünde yakalandı ve işleri bitiyor,bütün bu çığırtmalar bağırtmalar sinekerin tadının kaçtığını gösteriyor bence..sineklerin işi bittii kendilerini kelebek sanan çetecilere ithaf olunur.. mamalr kesildi beyler,değneğinizle şortunuzla derdest edilip hesap vereceksiniz..bu beygir daha ölmemeiş görüldükii. sineklikten fayda yok diz çöküp aman dilemek vaktidir.
 

HTML

Üst