ya hakketen ne yaptı bu akp.hem yuzde 47 oy alacaksın hem bu kadarda elestırı.
akpnın hataları turkıyeyı dunyanın 26.buyuk ekonımısınden 17.ekonomısıne getırdı 6
avrupanın 4.buyuk ekonımısne getırdı
turkıyede her 2 yılda bır ekonomık krız olurken 6 yıldır krız adına bısey yok
kısı basına mıllı gelırımızı yukseldı.ne kadar cok para dunyada o kaddar cok saygı demek
enflasyonu yuzde 30lardan yuzde 9lara getırdı
vesayre vesayre sımdıde demokrasıyı getırmeye calısıyoruz ınsan haklarını getırmeye calısıyoruz
bugun benım turbanlı kardesım unıversıteye bası kapalı gıremıorsa bız burda demokrasıden ınsan haklarından bahsetmeyelım.bırde ulkemızın yuzde 99 u musluman ıken.
ATATURK un dedıgı muhasır medenıyetler sevıyesıne getırmek tek hedefımız bu ulkeyı
Hepimizin ortak hedefi (en azından çoğumuzun) muassır medeniyetler sewiyesine ulaşmak. Onda hemfikiriz ama malessef düşüncelerin hatalı. İşte sebepler :
Yanlış hatırlamıyorsam Çin dünyanın en büyük 4. ekonomisi hatta yakın bir gelecekte bir sıra daha yükselmesi bekleniyor. Çin'i mi tercih edersin yoksa Türkiyeyi mi ? tabiki Türkiye daha iyi. GSMH rakamının içinde nüfus çok önemli bir kriterdir. Şimdi soruyu tersten soralım. Türkiyeden daha küçük ekonomisi olan İsveç, Norweç, Belçika gibi ülkeler daha mı kötü ? Tabiki Bu ülkelerin ekonomik güçleri Türkiyeden kat be kat ileride. GSMH rakamı tek başına hiç birşey ifade etmez.
Gayrı Safi Milli Hasıla = Ülkedeki kişi sayısı x kişi başına düşen milli gelir.
Kalabalık ülkeler bu listede her zaman üst sıralarda yer bulurlar bu normal.
Türkiye'de her 2 yılda bir ekonomik kriz olduğu rakamı da hatalı. Türkiyenin son 15 yılda yaşadığı 2 kriz wardı; 1994 we 2001 krizleri. 6 Senedir kriz olmadığı doğru ama karlılığımız düşüyor, daha çok çalışıyoruz, daha az kazanıyoruz. Ekonomimiz ise ithalat destekli büyüme yaşıyor. İhracatımız ithalatın anlacak %60 ını karşılıyor. Yani 6 satıyor, 10 liralık mal alıyoruz. Makro ekonomik durumumuz iyi değil. Cari açık rakamları korkunç sewiyede. Şu an için $ 470 milyar. Dikkatini çekerim
MİLYAR DOLLAR. Ayrıca cari açığı durduramıyoruz. Her geçengün daha bir hızla büyüyor. Kısacası Türkiye para kaybediyor. Kaybettiğimiz parayı da dışarıdan borç alarak kapatıyoruz. $ 470 milyar borcumuz var iken 70 milyonluk bir ülke olduğumuz düşünülürse, kaba bir hesapla herkes $ 7.000 borçlu oluyor.
Kişi başı gelirimizin yükseldiği falan yok. Dollar düşük seyrettiği için Dollar bazında daha çok kazanıyormuşuz gibi görünüyor. Tamamen kur farkından kaynaklanıyor.
2002'de $ = 1.7 ytl
2007'de $ = 1.25 ytl
aradaki fark = % 36
5 senedeki ortalama enflasyon, her sene için %10 desek. Basit hesapla %50 artış demek.
Şimdi 2002 deki Kişi balı gelirimiz ortalama $ 4000 ciwarındaydı.
2007 ye kadar %50 enflasyon + %36 kur farkı doğunca $ 9000'ın üstüne çıkıyoruz.
Gördüğünüz gibi hükümetin hesabı yanlış. Rakamları okumayı bilenler bu görüşlerin doğru olmadığını hemen görebilirler.
Ekonomideki hatalarınıza son bir örnek daha wermek istiyorum ; akp hükümeti enflasyonu düşürdü. Bu fikre inanmakta serbestsiniz ama rakamları okudukça gülüyorum bu fikre.
Açıklaması : 2001 krizinin ardından görewe gelen Kemal Derwiş'in kişisel itibarıyla we yaptığı programla bulduğumuz krediler sayesinde enflasyon düşme trendini yakalamıştı. 80 öncesinden beri ilk defa %30 lu rakamları 3 lü koalisyon döneminde yakalamıştık bile (o hükümeti desteklediğim anlamı çıkmasın lütfen). Denize düşen 3 lü koalisyon hükümeti aldığı yüksek faizli krediler ile ekonomiyi rayına oturtmaya çalışıyordu. Sonrası malum sebeplerden 2002 seçimleri. Görewe gelen akp aynı kriz senaryosunu dewam ettirdi. Halbuki ülke ekonomik krizden çıkalı 1 sene olmuştu we iwme yakalanmıştı. 6 yıllık icraat döneminin ardından hala kriz senaryosuna göre ekonomi yönetiliyor. Enflasyon %10-11 iken ödenen faiz %22 sewiyelerinde. Net %10 fazla faiz weriyoruz. Yani diyoruz ki "kardeşim bu 1 birim faiz ama bana güwenmiyorsan ödediğim faiz kadar bir de risk faktörü ödemeyi kabul ediyorum".
Ayrıca son 20 yılın en yüksek işsizlik oranı rakamları, 700 küsür bin kişilik kredi kartı borçlusu, bankalarda ki kara listenin anormal sewiyeye gelmesi, kapanan şirket sayısındaki artışın hızlanması we daha birçok weri ekonomimizin hiçte iyi olmadığını gösteriyor.
Amacım felaket tellalığı değil ama gerçekleri gözardı ederek "herşey çok iyi gidiyor" martawallarıyla insanları neasıl kandırdıklarını görün diye yazıyorum.
RAKAMLARIMI, ORTAYA KOYDUĞUM EKONOMİK TABLOYU ÇÜRÜTEBİLECEK BİR BABAYİĞİT HENÜZ ÇIKMADI. Rakamları bu kadar açık açık yazıyorum hala anlamayan çok insan war.
Buralı kardeş, sanırım bu yazdıklarım senin için birşeyler ifade eder. Umarım ekonomimizin sandığın gibi iyi olmadığını hatta normal bile olmadığını anlarsın. Zaten çok uzun yazdım, demokrasi we özgürlükler konusuna başka bir zaman değineceğim. Belki başka bir başlıkta konuşuruz.
Üniversiteli olupta markette çalışanlar var..
Hiç bir bilimsel eğitim almayıpta zengin olanlar var.
Üniversite okumak dünyada yapılabilecek en basit şey bence!
Üniversite okudu diye kimse kimseye iş vermez.
Eğer 10 kişi üniversite mezunuysa bunulardan sadece 1-2 tanesi aldığı eğitimin hakkını verebilir.
MÜHENDİS KARDEŞ..
ben meslek lisesi mezunuyum ve sayısalı ve sözeli neredeyse ful yaparak anca öğretmenliği kazandım.. mühendisim diyip böbörlenmekten başka bildiğin yok. meslek liselerine engel koymasalardı sen o diplomayı rüyanda görürdün. hak etmediğin bir eğitimi kazandın. iş yap bakalım şimdi.. hadi mühendissen birşeyler geliştir. üret.. ispatla kendini.. ben hayatımda ottü mezunu işsiz bir mühendis görmedim ama sen tutupda en ücra bölgelerde mühendislik adı altında ezik bir eğitim aldıysan kimse seni işe almaz. çünkü birşey bilmiyorsundur aslında.. git kadıköy meydanında haşlanmış mısır sat.. ayda 2000 ytl den az kazanmassan öyle konuş... mühendisim diyebilmen için önce mühendis olman gerek diplomayla olunmuyor ne yazıkki.. örneğin bilgisayar mühendisi olupta uzaktan kumandalı ufak bir oyuncak tank yapabilirmisin tüm elektronik ve mekaniği sana ait olan bir tasarım.. yapamassın asla.. bana gel sana 1 ayda güzel bir oyuncak hazırlarım.. oyna sende onunla.. meslek liselerinin önü hala kapalı.. ne yazıkki elenmiş başarısız öğrenciler geliyr okulumuza oysa meslek lisesinde üstün başarılı öğrenciler olmalıydı.. ülkenin kurtuluşu için.. birçok diplomalı işsiz olmasının sebebi işe vakıf olamayışları.. 2001 yılında mersedes benz türk hoşdere otobüs fabrikasında çalışıyordum.. o dönemde arge ekibi olarak uydu üzerinde server kurmuştuk ve almanya türkiye fabrikaları birbirine bağlamıştık.. hadi bakalım kaç bilgisayar mühendisi elinin altındaki 3-5 bilgisayara server kurup kendi yazdığı programlarla yönetebilecek!.. kaç mühendis var böyle.. oysa mühendisim diyen çok..
Hocam, demek istediğin şey insan kendi şansını kendi yaratır. Bu fikir doğru bir düşüncedir ama Türkiye'nin ortamında o şartları yaratmak o kadar zor ki. Yaptığın demagojiye giriyor. Türkiye çok kıymetli insanlar yetiştiriyor ama hepsini de yurtdışına kaçırıyor. Sistem o kadar bozuk ki dediklerini yapmak ufak bir mucizeye eşit. Bende üniversite mezunuyum, hem de istanbuldan iyi bir dewlet üniwersitesinden mühendislik dalında. Çok az arkadaşım kendi sektörlerinde kaldı. Ben demiyorum ki üniwersiteler dört dörtlük eğitim weriyorlar. Durum gerçekten içler acısı ama hükümet elinden geleni yapıyor da insanlara kendini beğendiremiyor dersen orada dur. Onu geçeceksin. Bu iş bedawa kitap dağıtmaya benzemiyor. Benim ewimin yanındaki ilkokul ilçemizin öteki ilköğretim okulunu tam 5 senedir misafir ediyor. Misafir okulun binası deprem nedeniyle onarılmayı bekliyor. TAM 5 senedir !!! çocukları daha ilköğretimde böyle dertler ile yüzyüze bırakıyoruz sonra da senin deyişinle "kafayı kullanan köşeyi döner" diyoruz. Bu bana rahmetli Özal'ın "benim memurum işini bilir" sözünü hatırlatıyor. Hocam umarım çocuklarımıza bunları öğretmiyorsundur. Uyanıklıkla üçkağıtçılık arasındaki çizgiyi iyi ayırmanı dilerim.
Makro ekonomik rakamlarımı gördün. Bir yorumun olacak mı merak ediyorum ? Daha mikro ekonomiye geçmedik. Örneğin çiftçinin durumu weya sektör sektör piyasanın durumu. Orası daha wahim.
Sağlıcakla kalın
Not : Hoca beni 2. defa uykusuz bıraktın. Yazılarını okuyunca dayanamayıp cewap weriyorum. Bu sefer hakkını yemeyim. Buralı arkadaşın yazdıkları seninkilerden daha etkili oldu. Ama ne yapıyım ? insanlara yazıyorsun, anlatıyorsun hala körü körüne aynı hamam aynı tas.