Vtnsvr
New member
Dr. Yüksel CAVLAK
1923`ten bu yana gerici zihniyetle cumhuriyetçiler arasında süre gelen sürtüşme, 2002 yılından sonra daha da belirli bir hale gelmeye başladı. Bu sürtüşme, tartışma o kadar bariz bir şekilde kendini göstermektedir. O kadar ki, karşıdevrim rahatlıkla, cumhuriyet rejimini ve ilkelerini sindiremediklerini açık açık söylemekten çekinmemektedirler.
6 yıldır ülkeyi yönetenler, her yerde ve her fırsatta, ülke ekonomisinin büyüdüğünü, ülkenin saygın hale geldiği, milli gelirin arttığını, ihracatın çoğaldığını anlatmaktadırlar. Buna karşılık, mıhalefet ve sivil toplum örgütleri ise bunun tam tersini, ekonominin dibe vurduğunu, borçların katlanarak çoğaldığını, ülke bağımsızlığının elden gitmekte olduğunu söylemektedirler.
Birileri toplumu uyutuyor, ama kim ?..
Birine bakarsak, iyiyiz, ötekini dinlersek, halimiz duman !..
Galiba bizi biz uyutuyoruz gibi geliyor bana...
Muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle, birbirimize
Bir şeyler anlatıp duruyor ve kendimizi uyutuyoruz.
Kanaltürk:
Her akşam haberleri, haftanın belirli günlerinde sunulan programları zevk ve heyecanla izliyorduk.
“Bizim kanalımız” diyor, “Vatan, Millet, Ahde Vefa” sözleriyle koltuklara yayılıyorduk.
Gece yarısı gelen haber:
Galiba Nisan ayının sonuydu. Ekranlarda yürekleri hoplatan, yanan yüreklere su serpen bir haber izledik ve “Oh be!” diyerek gene koltuklara yayıldık Cumhuriyet mitingleri:
Ne güzel bir manzara idi o gördüklerimiz! Bütün sokaklar, sanki caddeler, meydanlar kırmızı renge boyanmıştı. Bu görüntüye bir güzel ad verilmişti: “Gelincik tarlaları” Bu mitinglerin ortak bir sloganı vardı; “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye”
Sivil toplum örgütleri:
Hükümet yeni bir yasa çıkarıyor, hemen arkasından dernek yetkilileri,
”Bu bir haksızlıktır, peşini bırakmayacağız. Emekçinin hakkını arayacağız”
Ya muhalefet partileri ?:
Bunlar da aynen sivil toplum örgütleri gibi, “Ülke böyle yönetilmez”, “ Yasa çıkar çıkmaz Anayasa Mahkemesine gideceğiz”.
Peki, sonra ne oldu ?..
Ne mi oldu ?..
Ulusal Kanaltürk, oldu sadece kanal.
Gece yarısı gelen haber, bir balon gibi söndü.
Cumhuriyet mitingleri kasetlerde ve hatıralarda kaldı.
Türkiye laiktir, laik kalacak, ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye, Emekçinin hakkın aranacak, gibi sloganlarda hoş bir seda olarak hatıralarda kaldı. Yani bunların hiç biri olmadı, gerçekleşemedi !.. Türkiye es tas eski hamam misali, tutturulan yolda yürümeye, ABD`ne AB`ne bağımlı olmaya, laik görünüm altında anti-laik olmaya, emekçiler ezilmeye bırakıldı. Ve bizler de 5+1 yıl uyutulduk ve uyutulmaya devam ediyoruz bu sloganların, bu ümitlerin etkisi altında !
Demek ki, bizi başkaları değil, bizzat kendimiz uyutuyormuşuz !
1923`ten bu yana gerici zihniyetle cumhuriyetçiler arasında süre gelen sürtüşme, 2002 yılından sonra daha da belirli bir hale gelmeye başladı. Bu sürtüşme, tartışma o kadar bariz bir şekilde kendini göstermektedir. O kadar ki, karşıdevrim rahatlıkla, cumhuriyet rejimini ve ilkelerini sindiremediklerini açık açık söylemekten çekinmemektedirler.
6 yıldır ülkeyi yönetenler, her yerde ve her fırsatta, ülke ekonomisinin büyüdüğünü, ülkenin saygın hale geldiği, milli gelirin arttığını, ihracatın çoğaldığını anlatmaktadırlar. Buna karşılık, mıhalefet ve sivil toplum örgütleri ise bunun tam tersini, ekonominin dibe vurduğunu, borçların katlanarak çoğaldığını, ülke bağımsızlığının elden gitmekte olduğunu söylemektedirler.
Birileri toplumu uyutuyor, ama kim ?..
Birine bakarsak, iyiyiz, ötekini dinlersek, halimiz duman !..
Galiba bizi biz uyutuyoruz gibi geliyor bana...
Muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle, birbirimize
Bir şeyler anlatıp duruyor ve kendimizi uyutuyoruz.
Kanaltürk:
Her akşam haberleri, haftanın belirli günlerinde sunulan programları zevk ve heyecanla izliyorduk.
“Bizim kanalımız” diyor, “Vatan, Millet, Ahde Vefa” sözleriyle koltuklara yayılıyorduk.
Gece yarısı gelen haber:
Galiba Nisan ayının sonuydu. Ekranlarda yürekleri hoplatan, yanan yüreklere su serpen bir haber izledik ve “Oh be!” diyerek gene koltuklara yayıldık Cumhuriyet mitingleri:
Ne güzel bir manzara idi o gördüklerimiz! Bütün sokaklar, sanki caddeler, meydanlar kırmızı renge boyanmıştı. Bu görüntüye bir güzel ad verilmişti: “Gelincik tarlaları” Bu mitinglerin ortak bir sloganı vardı; “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye”
Sivil toplum örgütleri:
Hükümet yeni bir yasa çıkarıyor, hemen arkasından dernek yetkilileri,
”Bu bir haksızlıktır, peşini bırakmayacağız. Emekçinin hakkını arayacağız”
Ya muhalefet partileri ?:
Bunlar da aynen sivil toplum örgütleri gibi, “Ülke böyle yönetilmez”, “ Yasa çıkar çıkmaz Anayasa Mahkemesine gideceğiz”.
Peki, sonra ne oldu ?..
Ne mi oldu ?..
Ulusal Kanaltürk, oldu sadece kanal.
Gece yarısı gelen haber, bir balon gibi söndü.
Cumhuriyet mitingleri kasetlerde ve hatıralarda kaldı.
Türkiye laiktir, laik kalacak, ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye, Emekçinin hakkın aranacak, gibi sloganlarda hoş bir seda olarak hatıralarda kaldı. Yani bunların hiç biri olmadı, gerçekleşemedi !.. Türkiye es tas eski hamam misali, tutturulan yolda yürümeye, ABD`ne AB`ne bağımlı olmaya, laik görünüm altında anti-laik olmaya, emekçiler ezilmeye bırakıldı. Ve bizler de 5+1 yıl uyutulduk ve uyutulmaya devam ediyoruz bu sloganların, bu ümitlerin etkisi altında !
Demek ki, bizi başkaları değil, bizzat kendimiz uyutuyormuşuz !