Atatürk’ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt:
Hiçbir halkın geri gitme hakkı yoktur!
Mahmut Esat Bozkurt, İstanbul Üniversitesi’nde verdiği derslerde hiçbir halkın geri gitmeyi isteme hakkı olmadığını şöyle anlatıyordu:
Egemenlik haklarına dayanarak bir milletin gerileme, geri gitme hakkı yoktur.
Çünkü geriler, ilerilere nispetle birer kötülüktür. Hayat gerilerde değil, ilerdedir.
Hayat kötülüklerde değil, ilerilerde, iyiliklerdedir. Gerilerde ölüm vardır.
Bir millet öleceğim diyemez. Yaşama ve yaşatma ilerilerdedir. Bir milletin yaşama ve yaşatma hakkı vardır. Bir millet yaşayacağım diyebilir.
Cumhuriyetten hilafete, saltanata, krallığa inmek şöyle dursun, meşrutiyete bile dönmek bir milletin hakkı olamaz.
Çünkü böyle bir durumda millet, kendi egemenliğinden kısmen olsun feragat etmektedir.
Amaç, egemenlikten kısmen feragat değil, egemenliği her yönden tamamen elde etmektir.
Biz, Cumhuriyeti bile bunların ilerisidir diye benimsemiş bulunuyoruz.
Eğer insan haklarını ve ulus egemenliğini Cumhuriyetten fazla gerçekleştiren bir rejim keşfedilecek olursa bizim onu kabule hazır olduğumuza şüphe yoktur.
Hatırlarda kalmaya değer ki, modern demokratik anlayışa göre halk iradesi, ulus egemenliği bölünemez, egemenliği kısmen veya tamamen kaybeden milletler hürriyetlerinden vazgeçmişler demektir.
Halbuki modern anlayışa göre insanlar hürriyetlerinden tamamen değil, kısmen bile vazgeçemezler.
Bir ferdin, bir milletin ‘Ben hür olmayacağım, esir olacağım’ demek hakkı yoktur.
Bir ferdin, bir milletin yalnız ve ancak ‘ben hür olacağım’ demek hakkı vardır.
Akla şöyle bir soru gelebilir:
İnsanlar ve milletler kendilerine ait olan hakları istedikleri gibi kullanamazlar mı?
Kullanırlar fakat bu kullanma bir şartla mümkündür. İleriye, yükselmeye, yaşamaya doğru…
Bu haklar geriye doğru, ölüme doğru asla kullanılamaz.
Hem bir neslin, gelecek nesiller üstünde doğru tasarruf hakkı nasıl kabul edilebilir?
Bir nesil, gelecek nesiller üzerinde fenalığa doğru nasıl hükmedebilir?
Nasıl olur da bir nesil, gelecek nesillere bir esaret mirası bırakabilir?
pekii madem öyle bulsana şu emirleri hangi emir bu ?
öyle bir yaklaşım içine girdinki Kuranı Kerim Emir komuta el kitabı gibi oldu
kanıtla o zaman bahsettiğin emiri ve bu emire bizim gericilik dediğimizi
hem hayra bile geçersin ama böyle beleşten yorumlar iftiralar atarak bir yere varmazsın..
tekrarlıyorum hangi emir vardıda biz ona gericilik dedik ???
konuda hiç bir değişiklik yapmıyacağım buna inan çünkü bize kanıtlamanı istiyorum
kanıtla bize Atatürkü Allahtan daha büyük gördüğümüzü
ama kanıtlayacağından şüphem var çünkü boş beleş saldırıyorsun iftira ediyorsun hak yiyorsun...
Eğer kabul ediceksen neden yazmayım. Öncelikle sana tavsiyem Allahın Kuranı niçin bizlere gönderdiğini öğrenmeni rica etmemdir.Ama sende akıl edip biraz araştırsaydın hem bu kadar gereksiz gerginliğe yol açmaz hemde doğru yolu görmüş olurdun. Eğer aşağıda yazan ayetlerede inanmıyorsan senden şüphe edicem????
Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi hocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da
kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler.
Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz."
(NUR SURESİ<31)
Dediler ki: "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, inkârlarından dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı pek azı iman eder.
(BAKARA SURESİ
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini
böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
(BAKARA SURESİ< 187)
Ey Kitap Ehli, neden hakkı batıl ile örtüyor ve bildiğiniz halde hakkı gizliyorsunuz?
(AL-İ İMRAN SURESİ<71)
Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı inkâra sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkârları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar.
(NİSA SURESİ < / 155)
Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa biz, onu kavrayıp anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi 'apaçık-belgeyi' görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o inkâr etmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek: "Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir" derler.
(EN'AM
SURESİ < / 25)
Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: "Bu benim rabbimdir." Fakat (yıldız) kayboluverince: "Ben kaybolup-gidenleri sevmem" demişti.
(EN'AM SURESİ< 76)
Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir."
(A'RAF SURESİ< 20)
Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız.
(A'RAF
SURES41)
O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden
olacağız."
(A'RAF SURESİ 189)
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin.
(YUNUS SURESİ > / 71)
Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek için göğüslerini büker (Hak'tan kaçınıp yan çizer)ler. (Yine) aberiniz olsun; onlar, örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
(HUD SURESİ< 5)
Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da
kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler.
Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz." (NUR SURESİ31)
Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
(YASİN SURESİ< 9)
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan O'dur.
(ZÜMER SURESİ< 5)
Dediler ki: "Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalblerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. Artık sen, (yapabileceğini) yap, biz de gerçekten yapıyoruz."
(FUSSİLET SURESİ < / 5)
İman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed'e indirilen (Kur'an)a -ki o Rablerinden bir haktır- İman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp-bağışlamış, durumlarını düzeltip-ıslah etmiştir.
(MUHAMMED SURESİ< 2)
(Bütün bunlar,) Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah katında 'büyük kurtuluş ve mutluluk'tur.
(FETİH SURESİ<5)
"Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir." (KAF SURESİ<22)
Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, Artık güç yetiremezler.
(KALEM SURESİ< 42)
"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler.'
(NUH SURESİ< 7)