Sivas Katliamı

öncü06

New member
güneşin akyüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
büktü yaprağını boynunu büktü

şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz

kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmezmisin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez

şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz...


hiç diyaloğa gerek yok sivas katliamını yapan kahrolsun laiklik diye bağıran koskoca bir şehirdi,daha çocukdum televizyondan allahuekber diye bağıran adamları gördüm allah aslında iyi birşey olmalıydı neden insanların yanmasını istesinki dedim sonra kahrolsun laiklik dediklerini duydum bu laiklik bizim altı okdaki laiklik değilmiydi,babam sinirli bir şekilde sürekli küfrediyordu televizyona doğru,babama aklımdakileri söyledim geçiştirdi beni izlememi engelledi,3-5 gün sonra bende allahuekber diyerek odada geziyor televizyonda gördüğüm adamları taklit ediyordum fena bir tokat yedim babamdan o tokatı niye attığımı büyüyünce anlarsın bi daha görmeyim diye açıkladı anladım da,hala burda savunma yapmaya kalkanları gördülçe midem bulanıyor insanlıktan çıkmışlar bunlar ne dersin ki,bir insan sıcak çay bardağını bile 3 saniye tutabilir elinde, bu acı nasıl kıyaslanır ki yok efendim cuma varken türkü çalıyolarmışmış al sana insan yakmak için geçerli sebep,allah belanızı versin diycem ama ben allaha inanmıyorum arkadaş alın allahınız sizin olsun yeter ki güzel insanlardan uzak durun allahınızıda uzak tutun.
 

kayacanlp

New member
oyle bı sehır dusununkı kac saat esır kaldı...oyle bı ulke dusunun kı saatlerce esır kaldı...goruntulerı ızledıgımde daha ufak bı cocuktum ama hala aklımdalar ınsanın yanmasından zevk alan fasıst ruhlu sarıklı yobazlar serıat ızlerız dıye bagırıyordu...polis yok asker yok devlet zaten yok...pekı bugun ne oldu sıvastan verılen canlar ahmet taner kıslalılar ugur mumcular nıye oldu nıye katledıldı...bı ınsanın arabasına nıyue bomba koyarsın sabah vaktı ...nıye tararsın arabasını pusuya dusurup...pekı bugun bı arpa boyu yol gıdılmıs mı kım anladı bu ınsanları kım anlayabıldı bu canları bunlar ulkemızın gelecegıydı aydınlık yuzuydu bagmsızlık elcısıydı pekı sımdı ne oldu? bu canlara bu ulkeye yazık oldu
 

SeLLoW

New member
güneşin akyüzüne bir duman çöktü
cuma varken türkü çalıyolarmışmış al sana insan yakmak için geçerli sebep,allah belanızı versin diycem ama ben allaha inanmıyorum arkadaş alın allahınız sizin olsun yeter ki güzel insanlardan uzak durun allahınızıda uzak tutun.
KArdeşim sizi bize sayıyla mı veriolar...Bari inanmıyosun onu gectim saygın olsun...senin bu laflardan sonra benim gözümde Madımaktaki insanları Yakanlardan hiç bi farkın yok Daha zun yazardımda belliki Anlamıcan..


Herkesin görüşüne,dinine Saygı duyduğu bi dünya gelirmi Acep!!!!
 

CounTRy

Gülen Manyak
Konu bencede bir hafta önceden açılmış... Sivas olayları ile ilgili benim kesin tek söyleyeceim söz var.. Onlar yandı bizleri kurtarmak için.. Gerekirse bizde yanarız Aydınlık TÜRKİYE için...

İzmirde oturanlar için balçova belediyesinin inciraltı amfi tiyatroda düzenlediği etkinlik saat 21,00 da başlıyacaktır nihat behram can dündar grup yorum ve bir çok isim davetli olacaktır...

Herkesi Bu etkinlğe bekleriz...
 

courage76

New member
bozkurta cevap açtığım konunun tam metnini oku
tabi okumayı biliyorsan tüm katliamları kınadığımı yazmışım ki sen zaten katliamcısın nede olsa faşistin tekisin ltf cvp yazma....
 

on2

New member
gericilerin yapmış oldugu bu olayı unutmayız baslıgı acan arkadas merak etmesin!
 

Börteçine9

New member
bozkurta cevap açtığım konunun tam metnini oku
tabi okumayı biliyorsan tüm katliamları kınadığımı yazmışım ki sen zaten katliamcısın nede olsa faşistin tekisin ltf cvp yazma....
cevap yazıp yazmayacağım konuyu sana mı soracağım ?
ne kadar güzel hüküm veriyorsun sen öyle :D
sizin gibilerin ağzından faşist lafını duymaya alıştık artık iltifat gibi geliyor =)
 

evren24

New member
Öncelikle Bu konuyu açan arkadaşa çok teşşekkür ediyorum..Belliki halaa sivasta neler olduğunun farkında olmayanlar var..bilmiyorum içinizden kaç kişi olayın videosunu izledi..orada okadar insan var ve içinizden bazıları diyorki bir kaç provakatörün gazıyla oldu bunlar..yani o kadar insan(ki onlara insan demek içimi acıtıyor) 1 kaç kişnin gazına gelecek kadar boş kafalı...videoda ki sesi duydunuz mu orda herifin biri bağırıyor aynen şöyle.......yakk laa yakkk...yaksana lan...die bu şerefsiz orda bunu derken yanında hem güvenlik güçleri var hemde bir sürü KİŞİ...söylesenize bunların hepsi 1 2 provakatörün işimi??????????

SİVASI UNUTMADIK,UNUTMICAZ,UNUTTURMICAZZZ!!!!!
 

courage76

New member
iltifaat değil gerçek...gerçeklerin iltifat gelmesi ilginç faşistlerden gülücük dörmekte enteresan..bi daha okudunmu konuyu..hangi katliamı kınamamışım:) anlayamadınsa tüm katliamlar....:))TÜM ANLADINMI ŞİMDİ.. EY FAŞİST SİZİN GİBİ ŞU BU DİYE AYIRMAYIZ BİZ. BOZOVKURT.
 

Börteçine9

New member
iltifaat değil gerçek...gerçeklerin iltifat gelmesi ilginç faşistlerden gülücük dörmekte enteresan..bi daha okudunmu konuyu..hangi katliamı kınamamışım:) anlayamadınsa tüm katliamlar....:))TÜM ANLADINMI ŞİMDİ.. EY FAŞİST SİZİN GİBİ ŞU BU DİYE AYIRMAYIZ BİZ. BOZOVKURT.
tek ben karşıt mesaj yazmadım ama senin bana saldırmandan dolayı kuyruk acının derinliği belli oluyor :)

evet siz biz diye ayırt ediyorum çünkü Allah'a karşı provakasyonla cami çıkışında yapılan birşey arasında dağlar kadar fark vardır benim gözümde :goz:
 

Leke

Altın Üye
Yahu başbağlar katliamı eli kanlı terör örgütü pkk'nın işi değilmi ?
Neden böyle başlıklarda onu olaya karıştırıyorsunuz .
pkk kendi halkını katlediyor , camimi taramıcak ?
Yada cami çıkışı insanmı katletmeyecek ?

Biraz mantık millet .


Sivas provakasyon gibi görünen ama aslında öyle olmayan bir olaydır .
Sivas'ta o grubun toplanması mecburi bir toplantıdır .
Aziz Nesin önderliğindeki grup birkaç ilden , bu toplantı için izin istemiştir vede alamamıştır .
En son Sivas belediyesi gerekli izinleri vermiştir .
Yani bir nevi zorda kaldıkları için zaten Sivas'ı seçmişlerdir .

Askerliğimi Sivas'ta yaptım .
Oteli gördüm .
Çok ahım şahım değil .
Ne çok büyük neden çok küçük bir otel . ( 2-3 yıldız zor alır belkide alamaz )
Sokak arasında olması otelin herhangi bir yangın , deprem vs olduğunda rahatça boşaltılmasına olanak sağlayamıyor .
Kapısına 10 kişiyi yığ kimse ne içeri girebilir nede dışarı çıkabilir .

Olaylar gerçekten üzücüdür .
Ölen kişilerde bizim halkımızdır ne yazıkki bunların ölmesinde payı bulunan halkta bizim halkımızdır .

Olayın Polis - Asker olayı ise sanıldığı gibi müdahale etmeme değil , Edememesidir .
Dışarıdaki Halk bunlara müdahale izni tanımamıştır .
Asker - Polis dışardaki halka direk ateş açamayacağı gibi Valiliktende zaten bir operasyon talimatı gelmediği için Eli - Kolu bağlı beklemiştir .

Sivas İl Jandarma - Madımak oteli En Fazla mesafe olarak 10 Dk sürer .
Sivas İl Emniyet Müdürlüğü - Madımak oteli mesafe olarak oda 10-15 dk sürer .

Yani emniyet güçlerinin olaya müdahil olamaması Sadece ve Sadece Vali - Kaymakam vs yetkililerin talimatı olmadığı içindir .
Milletvekilleri vs artık hangi yetkili kurumu söylerseniz .
 

VolkaN

Altın Üye
hakaret etmeden tartısmayı bilmiyorum diyosanız bu bölüme ugramayınız bu seferlik uyarıyorum
ısrar etmeyip devam etmemeniz sizin için iyi olur
 

Albayrak

Can Feda
İki evladını yitirmiş bir annenin hazin öyküsü

Menekşe Kaya: Madımak Oteli’nde yakılarak öldürüldüğünde 14 yaşındaydı. Lise öğrencisiydi. Koray Kaya: Madımak Oteli’nde yakılarak öldürüldüğünde 12 yaşındaydı. Ortaokula gidiyordu.

Kardeştiler. Cesetleri birbirine sarılmış halde bulundu. Baba ve anneleri; İsmail-Hüsne Kaya iki yıl sonra bebek yaptılar: Adını Menekşecan koydular. Ancak evdeki yangını, Menekşecan’ın doğumu da söndüremedi. Sivas-Madımak vahşetinin, ailesini nasıl paramparça ettiğini Hüsne Kaya anlatıyor.

"HANİ hikáyelerde vardır ya; deseler ki bana ’Hayatta ne istersin?’ diye. İki şey isterim; biri kızım Menekşecan’ın mutlu olmasını; diğeri ise...(yutkunuyor), Menekşe’m ile Koray’ımı rüyamda görmek isterim. Menekşecan, yavrularımı kaybettiğimde daha doğmamıştı, ama o rüyasında görüyor. Bir ben göremiyorum. Görsem de çok uzaktan görüyorum; bağırıyorum, ’Gitmeyin, ben sizin yanınıza geliyorum’ diyorum. Suyun, gölün bir yakasında yavrularım, bir yakasında ben. Yüzlerini seçemiyorum. Sesimi duyuramıyorum. ’Çok üzülüyorsun, ondan rüyanda göremiyorsun’ diyorlar. Bilmiyorum ondan mı? Keşke rüyama girseler; onları görmeyi o kadar çok istiyorum ki...

Gözümün önüne hep aynı görüntüleri geliyor. Bu şimdi oturduğumuz gecekonduyu yaptığımız yıl, 1988 Eylül ayıydı. Gecekondu yapmak zordu; daha önce yapılan birkaç ev olaylı bir yıkımla yerle bir edilmişti; hatta yıkım sırasında evin içinde kalan iki kız çocuğu da ölmüştü. Biz bu gecekonduyu akrabalarla bir gecede korka korka yaptık. O gece Menekşe ve Koray minik elleriyle kerpiç taşıdılar. Seyyar lambanın aydınlattığı el arabasının içinde birbirleriyle şakalaşarak uyumaları gözümün önünden hiç gitmiyor. Bir tek bunu hatırlıyorum ben.

Birbirlerine sarılıp gittiler

Her evde vardır; çocuklar birbirini kıskanır; çocukça nedenlerle didişirler. Menekşe ile Koray da öyleydi. En çok aynı odada yatmamak için kavga ederlerdi. Menekşe, ’Koray erkek çocuk, başka odada yatsın’ derdi. İki göz odamız vardı, nerede yatacak ise... Menekşem kızardı, ama soğuk kış gecelerinde Koray’ı yatağına alıp, sarıp sarmalayıp, ısıtarak uyuturdu. Anne derdi, ’Koray ile yattığımda ben de hiç üşümüyorum.’ Ölüme de, üşümemek için birbirlerine sarılıp gittiler.

Odada iki ayrı kanepede yatarlardı. Her gece kalkıp üzerleri açıkta kalmış mı diye kontrol ederdim. Yavrularımı kaybettikten sonra da her gece kalktım; odaya girip baktım ama kanepeler boştu. Çok acı çektim. Sonra cennette birbirlerine destek oluyorlardır diye teselli buldum. O kanepelerde şimdi Menekşecan uyuyor; Menekşecan için kalkıyorum geceleri...

Sivas katliamından aylar sonra tekrar çocuk sahibi olmak istedik. Anıları yaşatmak istedik. Tek çaremiz oydu. Başka çaremiz yoktu. En azından bize can olur; güneş gibi doğar evimize dedik. Az da olsa yavrularımızın acısını kapatır diye düşündük. Katliamdan 16 ay sonra, 3 Ekim 1994’te dünyaya geldi, Menekşecan. Menekşe kızımın adıydı. Can’ı da ölen canlar için koyduk...

Menekşecan bana hayat verdi

Kızım Menekşecan doğdu, dünyalar benim oldu. Ancak doğum hiç de kolay olmadı. Benim stresim yüzümden sorunlar çıktı; minicik kızım doğar doğmaz iki kez ameliyat olmak zorunda kaldı. Yaşayıp yaşamayacağı günlerce belli olmadı. Ama tüm sıkıntıları attı; şimdi çok güzel bir genç kız oldu. Eğer Menekşecan’ı kaybetseydim bugün hayatta olur muydum bilmiyorum...

İki odalı bu gecekonduda kızım Menekşecan’la birlikte yaşıyorum. (Eşim) İsmail gitti, bir kadınla evlendi. Gittiğinde Menekşecan üç yaşındaydı. Kimseye kızmıyorum. Yaşadıklarımız pek kolay şeyler değil. Herkes kendi yoluna gitti; kendine yeni bir hayat kurmak zorunda kaldı. Ben bugün kendi hayatımı kızım Menekşecan için yaşıyorum. Kızımı okutmak için var gücümle ayakta durmaya gayret ediyorum. Bilkent Üniversitesi’nde sözleşmeli temizlik görevlisi olarak çalışıyordum; sendika istedik diye attılar. Evlere temizliğe gidiyorum; el işleri, iğne-oya yapıp satıyorum, kimseye muhtaç olmamaya çalışıyorum. Bir de babadan nafaka geliyor. Tek korkum 20 yıllık gecekondumuzun bir gün yıkılması...

Adını değiştirecekti

Bir-iki yıl öncesine kadar Menekşecan adını dert ederdi; ’Can, erkek ismi, büyüyünce Can’ı adımdan sildireceğim’ derdi. Herhalde okulda arkadaşları filan alay ediyordu, bilmiyorum. Kızardım, yapma kızım senin adının manevi değeri çok büyük, bir gün anlarsın diye anlatırdım. Artık son iki yıldır bu konuyu pek açmıyor, 2 Temmuz’u anma toplantılarına gidiyor; alıkoymaya çalışıyorum dinlemiyor. Bana rüyasını anlatıyor. ’Tanımadığın ablanı, ağabeyini rüyanda nasıl görürsün’ diyorum. ’Anne’ diyor, ’Bir yere varıyorum herkes orada, bana ne duruyorsun, sen de gel diyorlar. Gidip ablamın yanına oturuyorum. Yanında Asuman Abla, Yasemin Abla, Yeşim Abla var, hepsini tanıyorum. Hepsi allı yeşilli giymişler, saz çalıp semah oynuyorlar. Hepsinin yüzünde gülümseme var.’ O böyle anlattıkça susuyorum, bir şey diyemiyorum. Koray’ım küçücüktü ama çok iyi saz çalardı. O çalardı ben de türkü söylerdim. Menekşem ise semah oynardı. O kadar çok özledim ki kokularını, seslerini, sımsıcak bakan gözlerini. Bir gün benim de rüyama girecekler diye avutuyorum kendimi. Ama 15 yıldır yoklar işte..."

Radyoda Koray adını duyunca...

"BİZ ailece bir yıl önce; 1992’de de şenliklere gitmiştik. O yıl Banaz’daki şenliği Menekşe ve Koray çok sevmişti. Menekşe ve babası semah grubundaydı. Bir yıl sonra yine gülüp eğleneceğiz diye ailece Sivas’a gittik. Ankara’dan hareket eden iki otobüstük; çocuklar Menekşe ve Koray diğer otobüsteydi. Sivas’a geldiğimizde Koray’ı yanımıza alarak akrabamızın evine geçtik. Menekşe, arkadaşlarıyla DSİ misafirhanesinde kaldı...

Şenliklerin ilk günü her şey iyiydi. Buruciye Medresesi’nde sergiler, imza günleri, söyleşiler yapıldı. Herkes pırıl pırıldı. Akşam eşim İsmail’in de saz çaldığı Halk Gecesi yapıldı. O gece babasının kaza sonucu sazının kırılması Koray’ı çok üzdü; konserleri dinlemeden salondan ayrıldık. Oğlumla sarılıp uyuduk. Nereden bilirdim son gecemiz olduğunu...

Yobazlar saldırdı

Sabah Koray, babasıyla kırılan sazı yaptırmaya gitti. O sabah içimde anlam veremediğim bir yangın vardı; midem ağrıyor; canım sıkkındı. Amcamın kızı Emine’ye rahatsız olduğumu söyledim, ’Yoldan geldin, uykusuzsun ondandır’ dedi. Çocuklarla Kültür Merkezi’nde buluşup Banaz’a geçecektik; şenlikler orada devam edecekti. Valizleri yanıma alıp Kültür Merkezi’ne gittim. Koray da benden az önce babasıyla Kültür Merkezi’ne gelmiş, Aziz Nesin’le fotoğraf çektirmiş, sonra ablası Menekşe ile semah grubunun öğle yemeğini yediği Cumhuriyet Lokantası’na gitmiş. Biz babalarıyla Kültür Merkezi’ndeydik.

Kültür Merkezi’ne nereden geldiğini anlamadığım, sakallı, terlikli, cüppeli koca koca adamlar bağırıp çağırarak bizi taş yağmuruna tuttular. Bahçeden binanın içine doğru kaçtık. Kalabalık ne bulursa parçalıyordu; kitaplar, resimler, çelenkler, ne bulurlarsa...

Kamber Çakır, İsmail’e yardım çağırmasını söyledi, İsmail gitti, onunla da koptuk. Yobazlar merkezin içine doğru geliyordu artık. Yediğim taş sonucu bayılmışım. Zaten bu taşları yiyip bayıldıktan sonra neler olduğunun pek farkında değilim. Ama yine de o yobazları bugün görsem tanırım, gözlerimin önünden hiç gitmiyorlar. Biliyorum, yavrularımızı onlar öldürdü...

Öldüklerini söylemediler

Kültür Merkezi’ndeki olaylardan sonra amcamın torunu, beni evlerine götürmüş. Kendime geldiğimde çocukları sordum; ’Madımak Oteli’nde güvendeler’ dediler. Lokantadan sonra Madımak Oteli’ne gitmişler. Babaları Ali Baba Mahallesi’ndeymiş, o da iyiymiş. İçimde hálá bir ateş var. Beni zorla yatırıp uyuttular. Geceyi nasıl geçirdim bilmiyorum.

Sabah erkenden kalktım, balkona çıktım. Amcamgillerin evi Türk-İş Blokları’ndaydı, Sivas’ı yukarıdan görüyordu. Şehrin ortasında bir duman yükseliyordu göğe doğru. Ne olduğunu sordum, ’Bilmiyoruz, bir yangın çıktı herhalde’ dediler. Evdekiler gece olayları öğrenmişler aslında; Menekşe’min, Koray’ımın öldüğünü biliyorlarmış...

Ben her şeyden habersizim; çocuklarıma kavuşmak istiyorum bir an önce. Sonra beni hastaneye götürdüler, iğne vurdurdular. Ben hálá anlamış değilim neler oluyor, sersem gibiyim. Eve geldik, olaylar hakkında biraz bilgi vermeye başladılar. Koray ve Menekşe’nin babalarının yanında olduğunu söylüyorlar...

Evin bir köşesinde yatıyorum, iğne beni iyice sersemletti. Evde yeğenlerim, kuzenlerim, akrabalar radyodan haberleri dinliyor. Birden kadın spikerin ’Koray’ dediğini duydum; bağırdığımı hatırlıyorum...

Koray’ım için çabalamışlar

Çocuklarımı aniden kaybettim ben. Morga gittim mi, yavrularımı gösterdiler mi hatırlamıyorum. Söylediklerine göre sadece bağırıyormuşum. Ne ağlıyor ne de başka bir şey yapıyormuşum; sadece bağırıyormuşum. Cenazelerin kalktığını filan hiç hatırlamıyorum. Robot gibiydim herhalde. Tek hatırladığım; Ankara’da Pir Sultan Abdal Derneği önünde bir grup genç kız mum yakarken, onlardan birini Menekşe sanıp, koşup sarıldım...

Bir ay sonra aklım başıma geldi. Ona da akıl denilirse? Zorla yemek yediriyorlardı. Ben sürekli sesleri duyuyordum ama ne dediklerini pek anlamıyordum. Sürekli yatıştırıcı iğne yapıyorlardı. Deliririm diye çok korkmuşlar...

O günlerde nasıl ölmediğime bugün hálá şaşırıyorum. Koray’ımın sinüziti vardı; ’başım’ deyip yüzünü ekşittiğinde benim kalbim yerinde duramayacak kadar atardı. Paniklerdim bir şey olacak diye. Menekşe’m sarılık geçirdiğinde neler yaşadığımı ben biliyorum. Ama nasıl oluyor da, iki canımın kaybına rağmen ölmedim; işte buna şaşırıyorum. Şimdi beni hayata Menekşecan’ın bağladığını biliyorum; peki ya o yokken ben nasıl ölmedim...

Psikolog vardı, yanımda ilk dönemler. Aylar sonra Sivas’taki meslektaşlarının söylediklerini anlattı; Koray’ımı yaşı daha küçük diye kurtarmak için çok uğraşmışlar, ’Bu çok küçük, bari bunu kurtaralım’ demişler, olmamış işte. Yavrularım, abla-kardeş birbirlerine sarılıp gittiler.

Hiç öyle sakinleştirici sözler söylemeyeceğim kimseye; o gün Madımak Oteli önünde, maksadı ne olursa olsun bulunan herkes, 14 yaşındaki Menekşe’m ile 12 yaşındaki Koray’ımın ölümünden sorumludurlar. Benim yüreğim yanıyor, umarım onların da vicdanı sızlıyordur. Ama hiçbirinin evlatlarını kaybetmesini istemem yine de; evlat acısı başka..."
 

kayacanlp

New member
yukarda arkadas polisin jandarmanın olaylara mudahale edememesı demıs ama ben gayet ıyı bılıyorum polıs ıstedıgınde nelere yada nerelere mudahale ettıgını onun ıcın bu ordakı canlar ıcın bı sebeb degıldır...kalabalıgı yarıp gecmek cok mu zor konu ogrencıler olunca yıkıp gecıyo ama cuppelıler sakallılar olunca polisın aklına ınsan olmaz gelıyo ne kadar da ılgınc???

ayrıca yukarda da gayet gereksız fasıstlı kurt lu bı gtartısma var hıc gerek yok her 2 tarafta dıgerını anlamaz anlayamaz...
 

Leke

Altın Üye
yukarda arkadas polisin jandarmanın olaylara mudahale edememesı demıs ama ben gayet ıyı bılıyorum polıs ıstedıgınde nelere yada nerelere mudahale ettıgını onun ıcın bu ordakı canlar ıcın bı sebeb degıldır...kalabalıgı yarıp gecmek cok mu zor konu ogrencıler olunca yıkıp gecıyo ama cuppelıler sakallılar olunca polisın aklına ınsan olmaz gelıyo ne kadar da ılgınc???
Ben sadece olayların nasıl gerçekleştiğini biraz olsun açıklamaya çalıştım .
Ayrıca orası şehir merkezi olduğu için Jandarma değil zaten Polisin baktığı mıntıkadır .
Yani zaten olaylara müdahale etmesi gereken bir devlet birimi varsa oda Polistir .

Bunları ilk önce sanada aktarayım .
Sonrada beni sanki ordaki olayı savunuyormuşum gibi gösterişinde biraz Saçma kaçmış .
Ben ne ordaki olayları nede Polisin 1 Mayısta işçileri dövmesini savunmam .
Bunuda bil .

Yitip giden canlar yine bu ülkenin canlarıdır . Bunu kimse inkar edemez .
 

kenan usta

New member
Yapmayın arkadaşlar CUMHURİYET gençleriyiz biz

Ne bu arap devletlerindeki gibi alevi sünni tartışması
Yakışırmı bizlere gericilik Bu olaylar olmuş işte

HER 2 OLAYDA ÜLKEYİ BİRBİRİNE DÜŞÜRMEK İSTEYEN BAZI ŞEREFSİZLERİN İŞİNE GELMİŞ

AMA YETİNEMEMİŞLER KÜRT TÜRK OLAYINA DAHA ÇOK ÇALIŞMIŞLAR ÇÜNKÜ ORDA DAHA ÇOK KAN VAR

yapmayın arkadaşlar bu olaylar tartışarak çözülmez ASLA ÇÖZÜLMEZ HZ MUHAMMET ÖLDÜĞÜNDEN BERİ ÇÖZÜLMEDDİ

DİN İŞİN İÇİNE GİRDİMİ KİMSE BİRBİRİNİ TANIMAZ HERKEZ KENDİNE HAKLI OLUR

BİRBİRİMİZE SAYGILI OLALIM BU TOPRAĞIN ÇOCUKLARIYIZ
 

xtramaihos

New member
İnsan yakmak barbarlıktır evet

insan yakmak barbarlıktır arkadaşlar en vahşi barbarlık örneği yaşandı sivasta
diyen arkadaşa soruyorum 2 Temmuz günü 1993 te sivasta mıydın?Ya da olayı iha muhabirinin üzerinden yorum yapan bir alay fikrisabitten başka birinden dinledin mi hayır.O yüzden bilmediğiniz görmediğiniz sadece duyduğunuz şeyler için "dı" yerine "mış" kullanın ki konuya vakıf olup olmadığınız anlaşılsın.Ben "dı" diye bilirim.O gün rahmetli babamla bir tanıdığı ziyarete gitmiştik.İş yeri "havuzlu" çarşı yakınlarındaydı ve uzun zaman önce de kapandı.(Havuzlu çarşı madımak otele giden bir ara sokak üzerindeki kapalı esnaf çarşısı)Neyse o gün biz yanına ziyarete gidince rahmetli peder eğitimci olduğu için "hocam eve geçelim buralarda hiç görmediğim adamlar kaynıyor ortalık karışacak" dedi.Ve kepenkleri kapattı gittik.Ha onlar o gün devrim tarzı birşeyler bekliyordu ama farklı birşey oldu.neticede ikisi de olmaması gereken bir durum.

Hadisenin hülasası ben ne kadar söylesemde boş ya olurda okuyan bir kişi daha duruma vakıf olur.O oteli 250 küsür bin kişilik sivaslı yakmadı.bir kısmı dışarıdan gelen bir kısmı ise aptal ve kanmış sivaslı grup yaktı.Ben ortak paydayı gösterirken başbağları telaffuz ediyorsunuz.Sonuçta bu işin temeline ineceksek ismet paşaya kadar gider.İsmet paşa Kur'an yaktı,ezanı türkçeleştirdi vs vs gider rahmetli peder tarihçiydi havada karada tartışırım her konuyu , bütün herşeyi tartışarak defter kitap karıştırıp hesap kabartmanın alemi yok.Yanlış anlaşılmak da istemem ne sağ görüşü ne de sol görüşü benimsiyorum, daha doğrusu benimseyemiyorum.

Planlı programlı değil diyen arkadaşlar araştırsın "Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)'nın eski müsteşarlarından Prof. Dr. Mahir Kaynak da olaylarla ilgili açıklamasında Sivas olaylarının bazı güçler tarafından planlı bir şekilde çıkarıldığını ifade etti ve insanların inançlarıyla oynanmayacağına dikkat çekti. Mahir Kaynak bu tür olaylar için alevilerle sünnilerin bir arada yaşadıkları Sivas'ın seçilmesinin de maksatlı olduğuna işaret etti."
 

zorbeg

New member
işin garip tarafı nedir biliyormusunuz
olay yerinde bulunan mermiler,laiklikten dem vurup, her ağzını açtığında sivas, madımak diye bağıran chp lilerin silahından çıktığı anlaşılmış ve olay hemen ört bas edilmiştir!
evet olay yerinde sadece yangın çıkmamış silahlarda patlamış ve chp lilerin silahından çıkan mermiler bulunmuş ve olay yangın deyip kapatılmış.

aslında cami cemaati otele gelene kadar başlatılmış olan yangın, olay yerine gelen cemaatin üzerine atılmıştır.
 

HTML

Üst