AKP Hükümeti döneminde yapılan doğru bilinen yanlışlar :
1. Türkiye’de hızlı bir şekilde büyümüştür
Rakamlara bakıldığında gerçektende büyüme sağlandığı görülmektedir ama watandaş bu büyümeyi çokça hissetmemiştir. Bunun sebebi lüks tüketim mallarındaki (ithal otomobiller, ithal gıda maddeleri, vb.) hızlı satışlar ve özellikle inşaat sektöründeki patlamadır. Bunu görmek için istatistiklere bakmanıza gerek yok. Sokaktan geçen arabaları saymanız yeterli. Türkiye’de 7 tane otomobil fabrikası olmasına rağmen kullandığımız arabaların büyük çoğunluğu ithaldir. Market alışveriş sırasında torbanızdaki mallara bakınız. Yine toplam bedelin çoğunluğunun ithal ürünler veya yabancı firmaların kontrolündeki yerli malı lüks tüketim ürünleri olduğunu göreceksiniz. Gelir seviyesi düşük kesimin alım gücü düşerken üst tabaka ise ekonomik krizden uzak olmamızın etkisiyle rahatça para harcamaktadır. Bunun yanında tarımdaki küçülme ise dikkat çekici. Bütün dünyada bir kuraklık we yanında da nüfus artışı olmasına rağmen tarım gücümüz düşmekte we dışa bağımlılığımız artmaktadır. Örneğin tohumculuk konusunda Hollanda we İsrail merkezli bir projeksiyon war iken, Türkiye gücünün farkına warmadan tohumculuk we haywancılık konusunda tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Bunun yanında yanı başımızda Awrupa we Rusya gibi 2 tane çok kıymetli tarım müşterisi war iken tarımdaki küçülme anlaşılır gibi değildir. Büyüme rakamlarının detayları için TÜİK’in web sayfasını bakabilirsiniz.
Büyümenin şekli itibariyle de ülkemiz kredi kartı borçlularına benzemektedir. Yüksek faiz ile tüm dünyada arz fazlası olan serseri mayın gibi gezen sıcak para ülkemizi çok yakından izlemekte ve sürekli ikamet etmektedir. Faiz cephesini ve döviz rakamlarını ise ikinci başlıkta inceleyeceğiz. Sürekli gelen sıcak para hükümetin elini güçlendirirken geleceğimizi ipotek altına almaktadır. Kriz anında günü kurtarmak adına alınan bu para düzlüğe çıkmaya çalışan Türkiye’ye şu anda zarar wermektedir. Ödediğimiz wergilerimiz faiz ödemelerinde kullanılmaktadır. Hocamın yazdığı gibi her ülke borçludur. Hatta batı ülkelerinin borçları bizden kat be kat fazladır. Ama önemli olan bu faiz miktarını makul sewiyelerde tutabilmektir. Doğru faiz oranıyla we geliriniz ile dengeleyecek şekilde borçlanmak gerekmektedir. Türkiye’nin gelir ve giderleri kuvvetli ekonomiler ile karşılaştırıldığında çok zayıf kalmaktadır. Özellikle gelirler hanesinde Türkiye’nin kat etmesi gereken çok yol war. Türkiye’de enflasyonun şu an %10-11 olduğu sewiyelerde ödenen %20-22 lik faiz (bu rakam döviz düşüşü nedeniyle dolar bazında daha da yüksek karları getirebilir) nakit parası olanlar için çok tatlı bir kazanç anlamına gelir. Dünyada garantili olarak bu kadar yüksek faiz kazanabileceğiniz başka bir ülke yoktur. Kısacası geleceğimiz ipotek altına alınmaktadır. Bu bir saadet zinciridir. Düzen işlediği sürece, trene bir wagon daha eklendiği sürece sorun yoktur. Ama trenden inmeye kalkıldığında ise bu büyük bir sorunun habercisi olacaktır.
Büyümemizi ne zaman ki imalat sektörüne dayandırırsak, ihracatımız ithalatımızı karşılar duruma gelirse benim için o zaman doğru bir büyüme olur. Kriz arkasından günü kurtaran AKP hükümeti şu an geleceğimizi risk altına sokuyor. “Borç yiğidin kamçısıdır” desturuyla hareket etmeye dewam etmemeliyiz. İthalatımız bizi bir yandan büyüme we tüketim alanlarında mutlu ederken diğer taraftan da ekonomimize zarar weriyor. Serbest dolaşım we ekonomide ithalatın engelleyemeyeceğimize göre acil olarak tüketim ve ithalat kartlarını zayıflatıp akılcı politikalar eşliğinde sağlıklı büyüme seçeneği olan ihracatlı destekli modele geçmemiz gerekiyor. 6 yılını tamamlamak üzere olan AKP hükümetinin bu konuyu göz ardı etmesi en büyük hatalarından biri.
Diğer başlıkları da inceleyen yazımın dewamını ilerleyen günlerde yazacağım
Sağlıcakla kalın