Yağmur yağarken ÖLÜYORUM...

JeX

New member
-Ölüm hep aklımda ama kimseyle konuşamıyorum.
O başını kaldırmadan gözpınarlarımda biriken yaşları saklamalıyım. Hemen ayağa fırladım, onun gözlerimi göremeyeceği bir şekilde rastgele bir iki adım attım;
-Yahu şuraya arkadaşlarımızı görelim, biraz sohbet edelim, neşelenelim diye geldik, hanfendinin yaptığına bak. Ben hüzünleneceksem, ağlayacaksam buraya niye geleyim, oturur evimde de ağlarım.


Gözlüğümü temizler gibi yapıp, gözlerimi sildim.
-Çok zor Ümit. Ailem üzülmesin diye hep mutlu rolü oynuyorum. Onlar da rol yapıyor, ölüm kelimesi bu evde yasak. Oysa içimde bir his , gittikçe ölüme yaklaştığımı söylüyor.
Artık durumu kurtaramayacağımı, o istemediğim konuların açılacağını görüyordum. Son bir kez çırpındım;
-O içindeki his öyle şeyler söyleyeceğine başka şeyler söylese ya. Ne bileyim şarkı söylesin, fıkra anlatsın.
-Ölüm kimin için zordur?
Omuzlarım düştü;
-Pes etmeyeceksin değil mi?
-Ölüme mi?
-Ölüme zaten pes etmen yasak. Ölüm konusunu açmaman için uğraşmama pes etmeyecek misin, diyorum.
-Hayır, kimseyle konuşamıyorum. Konuşamamak, paylaşamamak ne kadar zor biliyor musun sen?
-….
-Ölüm kimin için zordur?
-Ölen için mi?
-Öleceğini biliyorsa tabii. Ben ‘en çok kimin için’ diyorum, ölen için mi, kalan için mi?
“Ölene aşık olan için” demek isterdim, diyemedim.
-Herhalde geride kalan içindir.
-En çok kimin için.
-Anne-baba içindir herhalde.
-Kardeşler.
-Ya tabii onlar da üzülür ama gün gelir acıları hafifler. Oysa anne baba. “Ah..Nijad”’ı bilir misin ?
- Recaizade Mahmud Ekrem’in Ölen çocuğu için yazdığı şiir değil mi?
-Evet. “
-Hatırlıyorsan okusana;
-Şöyle bir iç çektim, her okuyuşumda içerimi dağlayan şiiri okumaya başladım.
“ Ah Nijad!
Hasret beni cayır cayır yakarken
Bedenimde buzdan bir el yürüyor.
Hayaline çılgın çılgın bakarken
Kapanası gözümü kan bürüyor.

Dağda kırda rasgetirsem bir dere
Gözyaşlarım akıtarak çağlarım.
Yollardaki ufak ufak izlere
Senin sanıp bakar bakar ağlarım.

Güneş güler, kuşlar uçar havada,
Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler..
Yalnız mısın o karanlık yuvada?
Yok mu seni bir kayırır, bir bekler?

Can isterken hasret odiyle yansın,
Varlık beni alil alil sürüyor.
Bu kaygıya yürek nasıl dayansın?
Bedenciğin topraklarda çürüyor!

Bu ayrılık bana yaman geldi pek,
Ruhum hasta, kırık kolum kanadım.
Ya gel bana, ya oraya beni çek,
Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad'ım! “

İçerimi eriten bir şiir. Gencecik bir çocuk ölümü ve onu çok seven babasının yazdığı şiir.
Gözlerine baktım, biran ikimiz de daldık. Sanki onun ölümünü ve sonrasını yaşıyor gibiydik. O konuştu;
-Desene en rahat olan, ölen.
-Senin bu sözünü eski bir düşünür biraz daha açmış; “Ölümden niye korkayım ki; ben varken o yok, o geldiğinde ise ben gitmiş olacağım”
-Bu sözü bir yere yazayım, bu açıdan düşününce ölüm kolaylaşıyor.
Az da olsa hüznün dağıldığını görünce konuyu değiştirdim;
-Peki Ilgaz’a gitme konusunda kararınız ne oldu.
-İzin çıktı. Önce annem gelecek benimle, sonra da izin alıp ablam.
-Sevindim.
-Sen ne kadar kalacaksın?
-Sizi bıraktıktan sonra döneceğim.
-Öyle mi?
-Hemen sevinme, izinde olan arkadaşlar var, onlar dönünce ben de izin alıp geleceğim.
-Yalnız bir şartı var annemle babamın.
-Hayırdır?
-Sana güvenip gönderiyorlar. Bana gözün gibi bakacaksın.
Gözlüklerimi işaret ettim;
-Merak etme dört gözle bakarım.
-Ne zaman gideriz?
-Pazartesi gidebiliriz. Pazartesi gece nöbetinden çıkıyorum, Salı sabahına kadar boşum.
Elindeki kitabı bıraktı. Kötü bir şeyden bahsedecek gibi bir tavırla bana baktı;
-Şiirlerini okudum.
-Hepsini mi? Ben bile hepsini okumaya dayanamadım, sadece yazdım.
-Ben hüzünlü şiirler yazdığımı söylemiştim ama seninkiler daha beter. Hep kırık bir kalp, kasvetli akşamlar, platonik, umutsuz aşklar.
-Yine mi hüzüne geçiyoruz? Şiir işte canım. Aaa…sen de ciddiye mi alıyorsun?
-Hepsinde bir gerçeklik payı var gibi.
-Olur mu canım; bir şiirde “, Ta..bulutlardan yere düşmüşüm, bir baktım ki ölmüşüm.” Desem gerçek mi olur.
-Unutma az çok ben de şiir yazdım. Şair, düşündüklerini, hissettiklerini bazen yaşamış gibi yazar, bazen de benzetmelerle anlatır. Mesela sevdiğin bir kızın gülüşüyle kendini bulutlarda hissetmiş, sonra da sevdiğini başkasıyla görüp kendini bulutlardan yere düşmüş, hatta ölmüş gibi hissetmiş olabilirsin. Değil mi ?
-Aslında evet, eveeet… ama şey, şey yani.
-Mesela şu ‘Geç-me’ adlı şiirin.
-Ha…o mu? Bırak şunu yahu. Ne hece vezni ne kafiye var. Laf olsun diye karalamışım işte.
-Bana bazı yaşanmış şeylerin yansıması gibi geldi. Bazı cümleler, bunun yaşanmadan yazılamayacağını sanki zorla gösteriyor. Bak birkaç satırını okuyayım, belki unutmuşsundur.
Gel-geç yine, ben umut içinde bekleyim,
Sen yine görmemezlikten gel...
...
Yine yollarımdan geç,
Yine kahrolarak yüzüne bakayım,
Şimşekler çaksın gözlerinde yine
...razıyım.
..
Hoşuna gidiyorsa eğer, ben yine bekleyim
...sen yine geç-me.

Şiirin son kısmını okurken Mehtap geldi. Hemen atıldım;
-Kurtar beni Mehtap bu işkenceden. Tek ümidimsin.
Mehtap gülümseyerek kardeşine baktı;
-Ne o şarkı mı filan mı söyledin?..

alintidir..
 

aLoNe BoY

яσмαитι¢αℓ мσ∂ѕ
Dostum birgün içinde yaptığın paylaşımları tek bir başlık altında yapman gerekiyor. Lütfen bu kurala uyalım arkadaşlar yukarda forum kuralları var bi tenezzül edip lütfen bakın!...

Not: Dostum belki biraz ağırına gidebilir ama sadece sen değil çoğu kişi aynı şeyi yapıyor bu yüzden aynı şeyleri yazmaktan bıktım...İyi forumlar.(Kırıcı birşey söylediysem özür dilerim)
 

~uYuSTuRuCu~

New member
T$K 'LeR..Jex..
 

JeX

New member
o dedigini dostum somurucu uyeler yapar anca.Alinti yapmak dahi adamlara zor geliyo sadece somurmeye geliyolar bir uyarildiklari zaman kiyameti kopariyolar 2 yildir formlarda zaman geciyorum.Burasi kadar kaliteli paylasimi seven uyeyi bir arada gormedim.
 

aLoNe BoY

яσмαитι¢αℓ мσ∂ѕ
JeX' Alıntı:
o dedigini dostum somurucu uyeler yapar anca.Alinti yapmak dahi adamlara zor geliyo sadece somurmeye geliyolar bir uyarildiklari zaman kiyameti kopariyolar 2 yildir formlarda zaman geciyorum.Burasi kadar kaliteli paylasimi seven uyeyi bir arada gormedim.

Aramıza hoşgeldin dostum biz HH ailesi olarak herşeyi paylaşım için yapıyoruz aramızda sömürücüler war ama her sepetten çıkar bikaç tane çürük elma.Saygılarımla, İyi Forumlar....
 

JeX

New member
en güzel aşk sözleri

Aşk bir erkeğin ya da bir kadının bir başkasını her şeyin üstünde görmesidir.

Lev Tolstoy



Aklı bir dalgıç say, aşksa bir denizdir.

Mevlana



Bir erkeğin ilk aşkını karşılayacak tek şey, bir kadının son aşkıdır.

Honore de Balzac



Sevmekten sonra en büyük saadet, sevgisini itiraf etmektir.

Andre Gide



Aşk bir genç kızın tutmuş bedduasıdır.

Tarık Buğra



Her aşk, peşinde bir ezeliyet fikrini taşır.

Ahmet Hamdi Tanpınar



Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşığın bütün sırları meydandadır.

Mevlana



Aşk zalim bir sultandır.

Lukianos



Sevgiye ve ihtirasa kabiliyeti olan bir kalp kadar değerli bir şey dünyada mevcut değildir.

Goethe



Istırabın dağladığı sevgi kuvvetlidir.

Selma Lagerlöf

Aşk akıllıyı aptal, aptalı akıllı eder.

Knut Hamsun



Kalp ancak kalple satın alınabilir.

Oliver Goldsmith



Aşkla erkeğin zaferi kaçmaktır.

Napoleon Bonaparte



Aşık canının yağma edileceğinden korkmaz.

Fuzuli



Aşk insana cesaret verir.

Ahmet Mithat Efendi



Aşk öğrenilmez, kendiliğinden doğar.

Sultan Veled



Aşık olmayan adem benzer yemişsiz ağaca.

Yunus Emre



Aşk kılavuz istemez, tek başına yol alır.

İkbal



Aşk güzelliğin aracılığıyla çoğalma arzusudur.

Sokrates



Seni istemeyen kimseyi sende terk et.

Samet Ağaoğlu



Aşk büyüklere baldır, çocuklara süt.

Mevlana



Hem aşık hem de akıllı, olmak mümkün değildir.

Bakon



Aşkın orta derecesi yoktur.

Victor Hugo



Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.

Amerikan Atasözü



Kadın kendisini erdemle beğendirmek istediği müddetçe o erkeğe ihanet edemez.

Refik Halil Karay



Kadın çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir.

Alman Atasözü



Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar.

Yunus Emre



Çorbanın da aşkın da ilk kaşığı tatlıdır.

İngiliz Atasözü



Aşkın sefası yok değil ama cefası çok.

Şeyhülislam Yahya Efendi



Güzelliğin on para etmez. Bu bendeki aşk olmasa.

Aşık Veysel



Değişiklikler karşısında değişen aşk, aşk değildir.

William Shakspeare



Aşk ölüm kadar kuvvetli, kıskançlık mezar kadar zalimdir.

Hz. Süleyman
 

JeX

New member
BENi GÜZEL HATIRLA....

- BENİ GÜZEL HATIRLA -

Beni güzel hatırla!
Bunlar son satırlar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...

Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...

Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana.
Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
Sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "Merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
Ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.

Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
Alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
Gidiyorum...

T. KARAHAN
 

sherlock_holmes

New member
Paylaşımın için saol ..
 

Gєηco

Altın Üye
ellerine sağlık kardeşim.....
 

ozanyazar

New member
"YAĞMUR YAĞIYORDU" Adlı romanımdan alıntı bir kısımdır bu.

Lütfen şiir,roman,öykülerimden alıntı yaparken ismimi de ekleyiniz.
Amatör bir şair-yazar için bunun önemini takdir etmenizi bekliyorum.
Saygılarımla

Ahmet Ünal ÇAM


-Ölüm hep aklımda ama kimseyle konuşamıyorum.
O başını kaldırmadan gözpınarlarımda biriken yaşları saklamalıyım. Hemen ayağa fırladım, onun gözlerimi göremeyeceği bir şekilde rastgele bir iki adım attım;
-Yahu şuraya arkadaşlarımızı görelim, biraz sohbet edelim, neşelenelim diye geldik, hanfendinin yaptığına bak. Ben hüzünleneceksem, ağlayacaksam buraya niye geleyim, oturur evimde de ağlarım.


Gözlüğümü temizler gibi yapıp, gözlerimi sildim.
-Çok zor Ümit. Ailem üzülmesin diye hep mutlu rolü oynuyorum. Onlar da rol yapıyor, ölüm kelimesi bu evde yasak. Oysa içimde bir his , gittikçe ölüme yaklaştığımı söylüyor.
Artık durumu kurtaramayacağımı, o istemediğim konuların açılacağını görüyordum. Son bir kez çırpındım;
-O içindeki his öyle şeyler söyleyeceğine başka şeyler söylese ya. Ne bileyim şarkı söylesin, fıkra anlatsın.
-Ölüm kimin için zordur?
Omuzlarım düştü;
-Pes etmeyeceksin değil mi?
-Ölüme mi?
-Ölüme zaten pes etmen yasak. Ölüm konusunu açmaman için uğraşmama pes etmeyecek misin, diyorum.
-Hayır, kimseyle konuşamıyorum. Konuşamamak, paylaşamamak ne kadar zor biliyor musun sen?
-….
-Ölüm kimin için zordur?
-Ölen için mi?
-Öleceğini biliyorsa tabii. Ben ‘en çok kimin için’ diyorum, ölen için mi, kalan için mi?
“Ölene aşık olan için” demek isterdim, diyemedim.
-Herhalde geride kalan içindir.
-En çok kimin için.
-Anne-baba içindir herhalde.
-Kardeşler.
-Ya tabii onlar da üzülür ama gün gelir acıları hafifler. Oysa anne baba. “Ah..Nijad”’ı bilir misin ?
- Recaizade Mahmud Ekrem’in Ölen çocuğu için yazdığı şiir değil mi?
-Evet. “
-Hatırlıyorsan okusana;
-Şöyle bir iç çektim, her okuyuşumda içerimi dağlayan şiiri okumaya başladım.
“ Ah Nijad!
Hasret beni cayır cayır yakarken
Bedenimde buzdan bir el yürüyor.
Hayaline çılgın çılgın bakarken
Kapanası gözümü kan bürüyor.

Dağda kırda rasgetirsem bir dere
Gözyaşlarım akıtarak çağlarım.
Yollardaki ufak ufak izlere
Senin sanıp bakar bakar ağlarım.

Güneş güler, kuşlar uçar havada,
Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler..
Yalnız mısın o karanlık yuvada?
Yok mu seni bir kayırır, bir bekler?

Can isterken hasret odiyle yansın,
Varlık beni alil alil sürüyor.
Bu kaygıya yürek nasıl dayansın?
Bedenciğin topraklarda çürüyor!

Bu ayrılık bana yaman geldi pek,
Ruhum hasta, kırık kolum kanadım.
Ya gel bana, ya oraya beni çek,
Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad'ım! “

İçerimi eriten bir şiir. Gencecik bir çocuk ölümü ve onu çok seven babasının yazdığı şiir.
Gözlerine baktım, biran ikimiz de daldık. Sanki onun ölümünü ve sonrasını yaşıyor gibiydik. O konuştu;
-Desene en rahat olan, ölen.
-Senin bu sözünü eski bir düşünür biraz daha açmış; “Ölümden niye korkayım ki; ben varken o yok, o geldiğinde ise ben gitmiş olacağım”
-Bu sözü bir yere yazayım, bu açıdan düşününce ölüm kolaylaşıyor.
Az da olsa hüznün dağıldığını görünce konuyu değiştirdim;
-Peki Ilgaz’a gitme konusunda kararınız ne oldu.
-İzin çıktı. Önce annem gelecek benimle, sonra da izin alıp ablam.
-Sevindim.
-Sen ne kadar kalacaksın?
-Sizi bıraktıktan sonra döneceğim.
-Öyle mi?
-Hemen sevinme, izinde olan arkadaşlar var, onlar dönünce ben de izin alıp geleceğim.
-Yalnız bir şartı var annemle babamın.
-Hayırdır?
-Sana güvenip gönderiyorlar. Bana gözün gibi bakacaksın.
Gözlüklerimi işaret ettim;
-Merak etme dört gözle bakarım.
-Ne zaman gideriz?
-Pazartesi gidebiliriz. Pazartesi gece nöbetinden çıkıyorum, Salı sabahına kadar boşum.
Elindeki kitabı bıraktı. Kötü bir şeyden bahsedecek gibi bir tavırla bana baktı;
-Şiirlerini okudum.
-Hepsini mi? Ben bile hepsini okumaya dayanamadım, sadece yazdım.
-Ben hüzünlü şiirler yazdığımı söylemiştim ama seninkiler daha beter. Hep kırık bir kalp, kasvetli akşamlar, platonik, umutsuz aşklar.
-Yine mi hüzüne geçiyoruz? Şiir işte canım. Aaa…sen de ciddiye mi alıyorsun?
-Hepsinde bir gerçeklik payı var gibi.
-Olur mu canım; bir şiirde “, Ta..bulutlardan yere düşmüşüm, bir baktım ki ölmüşüm.” Desem gerçek mi olur.
-Unutma az çok ben de şiir yazdım. Şair, düşündüklerini, hissettiklerini bazen yaşamış gibi yazar, bazen de benzetmelerle anlatır. Mesela sevdiğin bir kızın gülüşüyle kendini bulutlarda hissetmiş, sonra da sevdiğini başkasıyla görüp kendini bulutlardan yere düşmüş, hatta ölmüş gibi hissetmiş olabilirsin. Değil mi ?
-Aslında evet, eveeet… ama şey, şey yani.
-Mesela şu ‘Geç-me’ adlı şiirin.
-Ha…o mu? Bırak şunu yahu. Ne hece vezni ne kafiye var. Laf olsun diye karalamışım işte.
-Bana bazı yaşanmış şeylerin yansıması gibi geldi. Bazı cümleler, bunun yaşanmadan yazılamayacağını sanki zorla gösteriyor. Bak birkaç satırını okuyayım, belki unutmuşsundur.
Gel-geç yine, ben umut içinde bekleyim,
Sen yine görmemezlikten gel...
...
Yine yollarımdan geç,
Yine kahrolarak yüzüne bakayım,
Şimşekler çaksın gözlerinde yine
...razıyım.
..
Hoşuna gidiyorsa eğer, ben yine bekleyim
...sen yine geç-me.

Şiirin son kısmını okurken Mehtap geldi. Hemen atıldım;
-Kurtar beni Mehtap bu işkenceden. Tek ümidimsin.
Mehtap gülümseyerek kardeşine baktı;
-Ne o şarkı mı filan mı söyledin?..

alintidir..
 

HTML

Üst